tag:blogger.com,1999:blog-70358707668419323482024-03-11T06:21:41.036+03:00Fili tuttuğum yerden bir de ben tarif edeyim...ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.comBlogger227125tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-18607774379480019172018-08-03T13:48:00.000+03:002018-08-03T13:48:05.391+03:00Çantanı/Cüzdanını ve Arabanı Düzenleme ve Eşinle Başbaşa Zaman Geçirme Günü<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWc9Gla20irsetwW1c3rPdcoN3sShdlmAGjYlpfA-ZZI36IdP0Sn9uF-1CU6Sf5Rte7c8XAMXkz_75YfZnCtTT7zYIRJ-aOelcvoRgY5PANNEmT7lRZOs9LjZsCKL4C-kKxnOCpmTDkTce/s1600/ba%25C5%259Fba%25C5%259Fa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="646" data-original-width="970" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWc9Gla20irsetwW1c3rPdcoN3sShdlmAGjYlpfA-ZZI36IdP0Sn9uF-1CU6Sf5Rte7c8XAMXkz_75YfZnCtTT7zYIRJ-aOelcvoRgY5PANNEmT7lRZOs9LjZsCKL4C-kKxnOCpmTDkTce/s400/ba%25C5%259Fba%25C5%259Fa.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Her Cuma çantamızı ve arabamızı düzenliyoruz. Bu düzenleme sadece birkaç dakikamızı alır ancak daha sonra bize çok zaman kazandıracaktır. Abur cubur paketleri, banka kağıtları, fişler ve diğer gereksiz kağıt çöpleri olmadan arabanın anahtarlarını bulmak kolaylaşır. Arabanızı düzenlerseniz, herhangi bir zor durum anında, aradıklarınızı daha kolay bulur; arabanıza aldığınız misafirleriniz karşısında güç durumda kalmazsınız. Her Cuma, bu iki görev için birkaç dakikanızı ayırın. İşte çöpe gitmesi gerekenlerin listesi:</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Kullanılmış sakız/şeker paketleri</li>
<li>İçecek kutuları/pet şişeler</li>
<li>Banka makbuzları/işe yaramayan kağıt çöpleri</li>
<li>Arabadan inerken unutulmuş çantalar</li>
<li>Hırkalar/giysiler/ayakkabılar</li>
</ul>
<div>
Zamanlayıcını ayarla ve hızla temizle. Düzenli olmak bulaşıcıdır. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
Cuma günü ayrıca eşinizle başbaşa vakit geçirme gecenizdir. İlişkiler de beslenmek ister. Eğer ilişkinize yeteri kadar önem vermezseniz, bir gün çocuklarınız büyüdüğünde, hayatınızı geçirmek için seçtiğiniz kişiyi artık tanımadığınızı fark edebilirsiniz. Eşinizle birlikte büyüyüp gelişmek sizin ellerinizde. Eğer evli değilseniz bile hepimizin ilişkileri var. Bu ilişki evlilik olabileceği gibi dostluk da olabilir. İhmal ettiğin ilişkilerin için bugün eline telefonu al ve bir merhaba diyerek işe başla. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İlişkiler de insanlar gibi canlıdır, neticede duyguları olan insanlar arasında meydana gelir. Kalplerimizi açıp başka birini içeri aldığımızda daha iyi insanlar oluruz. İlişkilerimizi görmezden gelip, sonra da aynı kalmalarını bekleyemeyiz.İnsanların ilgiye ihtiyacı vardır. Sizin de ilgiye ihtiyacınız var! Eğer ilginizi verirseniz, size verdiğiniz kişiden beklediğiniz ilgi olarak geri dönecektir. </div>
</div>
<br />
Eşinle yapabileceklerin hakkında bazı öneriler:<br />
<br />
<ol>
<li style="text-align: justify;">20 saniye öpüşebilirsin. Güldüğünüzü görür gibi oluyorum. Ona bunun bir görev olduğunu söylerseniz FlyLady'den hoşlanabilir.</li>
<li style="text-align: justify;">En son ne zaman başbaşa yemek yediniz? Dışarı çıkmak zorunda değilsiniz. Çocukların akşam yemeğini yedirin ve siz eşinizle başbaşa yemek yerken onlara bir film açın. Film bittikten sonra da çocuklara özel bir tatlı ikram edin ve eşinizle geçirdiğiniz zaman boyunca sizi rahatsız etmemelerini rica edin.</li>
<li style="text-align: justify;">Ailece yenen bir akşam yemeğinden sonra eşinizle başbaşa çay içebilirsiniz.</li>
<li style="text-align: justify;">Çocuklar yattıktan sonra birlikte yıldızları izleyebilirsiniz.</li>
<li style="text-align: justify;">Işıkları kapatıp birlikte bir film seyredebilirsiniz.</li>
<li style="text-align: justify;">Aynı anda yatağa girin ve ışıkları kapamadan önce 5-10 dakika sohbet edin.</li>
<li style="text-align: justify;">Arabaya bindiğinizde radyo dinlemek yerine sohbet edin.</li>
<li style="text-align: justify;">Eşine sevgi mesajları yazabilir, cebine arabasına koyabilirsiniz. Ya da onu yemeğe davet eden telefon mesajları yollayabilirsiniz.</li>
<li style="text-align: justify;">Eşiniz konuşurken, onu gözlerine bakarak dinleyin.</li>
</ol>
<div style="text-align: justify;">
Eğer her gün için özel bir şeyler yapmaya çabalamıyorsanız, hayatın özel bir zevkini yaşamadan es geçiyorsunuz demektir. Bu zevk, eşinizin gözlerindeki takdir ve sevgiyi görme zevkidir. Bu tür buluşma zamanları için paraya da ihtiyacınız yok. Her şeyden fazla ihtiyacınız olan şey zaman. Bu zamanı kendinize yaratmak için planlama yapmanın vakti geldi. Planınızı yapın ve harekete geçin, eşiniz kesinlikle bu çabanızı takdir edecektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir kere evinizin düzene girip, rutinleriniz kurulduktan sonra evi bir yuva ve evliliği de sadece bir yaşam birlikteliğinden daha fazlası haline getirmek için daha fazla zamanınız olacak.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Eğer bekarsanız, kendiniz için özel bir şeyler yapmaya zaman ayırın. Bir arkadaşınızı davet edin, açık havada yürüyüşe çıkın. Her ne yapmayı seviyorsanız, onu yapmak için kendinize zaman ayırın. Eğer siz kendinize özel ilgi göstermezseniz, kimden göstermesini bekleyebilirsiniz?</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com39tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-34277110944576175902018-08-03T13:01:00.002+03:002018-08-03T13:48:31.578+03:00FlyLady Cuma Günü Planı- 3 Ağustos 2018 Cuma<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3PetHTZtpsE_1iVhsdT0ZRk_ChcUM9m68QsHPN5hrZJl4nEzD1YVLQA-Tqg6Z_Pf8XygvEVc_yBMVn1-BGItgfIWfZOQOC99x0pYeVB1kZcmaCvuywEPcVPUM0HDoe_eIqY1hrU5PbPCb/s1600/el+%25C3%25A7antas%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="540" data-original-width="960" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3PetHTZtpsE_1iVhsdT0ZRk_ChcUM9m68QsHPN5hrZJl4nEzD1YVLQA-Tqg6Z_Pf8XygvEVc_yBMVn1-BGItgfIWfZOQOC99x0pYeVB1kZcmaCvuywEPcVPUM0HDoe_eIqY1hrU5PbPCb/s400/el+%25C3%25A7antas%25C4%25B1.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<b>3 Ağustos 2018 Cuma</b></div>
<br />
<b><br /></b><b>Temizlikte Bugün: </b><a href="http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2018/08/cantancuzdann-ve-araban-duzenleme-ve.html" target="_blank">Çantanı/Cüzdanını ve Arabanı Düzenleme Günü</a><br />
<b>Kendin İçin Bugün:</b> Eşinle Başbaşa Zaman Geçirme Gecesi<br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Bu Hafta 2 Bölgede Birden Çalışacağız</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>5. Bölge: </b>Oturma Odası/ Salon</div>
<div style="text-align: justify;">
<b>1. Bölge: </b>Kapı Önü, Giriş ve Yemek Odası</div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="text-align: left;">Ağustos Ayı Alışkanlığı: </b><span style="text-align: left;">Çamaşırlar (Yıka ve Hazırla)</span><br />
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Sabah Rutini</b></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Saç, yüz ve dişleri hallet ve ayakkabı da dahil giyin.</li>
<li>Yatağını yap.</li>
<li>Sil ve fırçala (lavabo ve klozeti temizle)</li>
<li>Bulaşık makinesini boşalt</li>
<li>Çamaşır makinesin çalıştır. (Boşalt ve kuruyan çamaşırları yerleştir)</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Akşam yemeğinde ne var? (Hazırlıklarını yap)</li>
<li>Suyunu iç.</li>
<li>15 dakika dağınıklık toparla.</li>
<li>15 dakika egzersiz yap. (Sevdiğin herhangi bir hareket olabilir, dans edebilirsin)</li>
</ul>
<div>
<b>Yatmadan Önce Rutini</b></div>
<div>
<ul>
<li>Ertesi günün giysilerini hazırla.</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Yarın için gereken şeyleri güne başlama noktasına koy.</li>
<li>Anahtarların, telefonun, cüzdanın nerede?</li>
<li>Eşya yığını olan bir bölgeyi düzeltmek için iki dakika ayır.</li>
<li>Mutfak Lavabonu Parlat</li>
<li>Yüz yıkama/Diş fırçalama</li>
<li>Yeterli uyku alabileceğin bir saatte yat.</li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Bölge 1: Görev #3 Cuma</b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bugünün görevi çok kolay! El veya elektrik süpürgeni kap ve saatini ayarla. Her alanda 5 dakika temizlik yap. Kapı önünü temizle ve paspası silkele. Evin giriş kısmını ve daha sonra da yemek odasını hızlıca süpür. Çok kısa süren bu görev sonrası kendinizi harika hissedeceksiniz. Ortalıkta uçuşan tozlar ve tozlu görünen bir zemini olmadığı zaman eviniz de kendisini daha iyi hissedecektir. Bu görevi yerine getirirken zorlanmanıza gerek yok. Mobilyaları hareket ettirmeyin ya da ayrıntılı temizliğe dalıp oyalanmayın. Hızlıca süpürün ve temizliği sonlandırın. </div>
</div>
</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-91311439884950585272018-08-01T15:03:00.001+03:002018-08-01T15:03:02.804+03:00FlyLady Ağustos Ayı Alışkanlığı - Çamaşır <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSx5JtHuowaqSfgBOn8ulTY4uyRu9FDIFvO3_rqCu6bNPKyIlnQM7IQGsnhcgZa1rUjwzWwzI6vGvCKuK40kS8MK-nJlJzqQZMDE7OrcSo4uoksdvX0gh0ZDkmcxHSQqUFKDprCR9rLRxA/s1600/%25C3%25A7ama%25C5%259F%25C4%25B1r+y%25C4%25B1kama+g%25C3%25BCn%25C3%25BC.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="257" data-original-width="196" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSx5JtHuowaqSfgBOn8ulTY4uyRu9FDIFvO3_rqCu6bNPKyIlnQM7IQGsnhcgZa1rUjwzWwzI6vGvCKuK40kS8MK-nJlJzqQZMDE7OrcSo4uoksdvX0gh0ZDkmcxHSQqUFKDprCR9rLRxA/s400/%25C3%25A7ama%25C5%259F%25C4%25B1r+y%25C4%25B1kama+g%25C3%25BCn%25C3%25BC.jpg" width="305" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Ağustos ayında çamaşır alışkanlığı geliştirmeye çalışıyoruz. Her gün bir posta çamaşır yıkayıp, kurutup yerleştiriyoruz ve ertesi gün giyeceğimiz kıyafeti akşamdan hazırlayıp sabah da giyiniyoruz. Bu ayki alışkanlığımız hayatımızı kolaylaştıracaktır. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu aya kadar yerleştirmeye çalıştığımız alışkanlıklarımızı da her gün tekrarlayarak pekiştirmeyi unutmayın.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Ocak - Lavabonu Parlat</li>
<li>Şubat - Her gün 15 dakika ortalık toparla</li>
<li>Mart - Ayakkabına Kadar Giyin</li>
<li>Nisan - Yatağını Toparla</li>
<li>Mayıs - Her gün 15 dakika hareket et</li>
<li>Haziran - Su İçmeyi Unutma</li>
<li>Temmuz - Sil ve Fırçala</li>
</ul>
<br />
<h2 style="text-align: justify;">
Çamaşır Yıkama Rutini Oluşturmak</h2>
<div style="text-align: justify;">
Bu haftaBölge 3'te yani ana banyo ve ekstra bir oda'da olacağız. Bu hafta çamaşır sistemimizi düzenleyeceğiz. Çamaşır yıkamayı belli bir düzene oturtmazsak, evdeki herhangi bir şeyden çok daha hızlı biçimde yığın oluşturabilir. Kirli çamaşırlar gitgide fazlalaşır ve biz daha farkına bile varmadan yığınlar haline gelir ve asla sonu gelmeyecekmiş gibi hissettirir bize. Gözlerinizin önünde bir kirli çamaşır yığını tepesi görmek istemiyorsanız tek yol, tutarlı bir çamaşır yıkama rutininizin olmasıdır. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çamaşır yıkamak ne anlama gelir?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çamaşırlarınızı toplayıp makinenizin olduğu alana getirmek, makineye yerleştirmek, yıkama yapıldıktan sonra kurutucuya atmak veya kurutma askısına asmak ve daha sonra da katlayıp yerlerine yerleştirmek demektir. Kurutma makineniz/askınız çamaşır sepetiniz değildir, çamaşırlarınızı orada bırakmayın!!! Kuruyan çamaşırlarınızı mutlaka yerlerine kaldırın. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İşin zor kısmının bu yerleştirme kısmı olduğunu biliyoruz. O nedenle her gün az az yıkama yapmanızı öneriyoruz. Bu şekilde kurutmadan sonra yerlerine yerleştirmeniz de kolay olacaktır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çamaşır yıkama rutininiz şöyle olmalıdır.<br /><ol>
<li>Kirli çamaşırlar çamaşır makinesinin yanına getirilir.</li>
<li>Renklerine ve türlerine göre ayrılır (açık ve koyu renkliler, havlular, beyazlar ve çamaşır suyu gerektirecek olanlar vs)</li>
<li>Çamaşırları makineye yerleştirirken topak olmuş çorapları vs açın, pantolonların fermuarını çekin vs.</li>
<li>Lekeli olanları komtrol edin. Böylece makineye atmadan önce elde yıkama yaparak ya da leke çözücü dökerek lekeyi çıkartma şansınız olur.</li>
<li>Çamaşırlar yıkandıktan sonra kurutma makinenize atın veya kurutma askısına asın</li>
<li>Kurumuş çamaşırları kurutma makinesinden çıkartırken ya da kurutma askısından alırken muhakkak katlayın. Asla tüm çamaşırları çamaşır sepetine doldurup da katlamak için evin başka bir alanına götürmeyin. Nedenini biliyorsunuz! Eğer böyle yaparsanız büyük ihtimalle çamaşırlar sepette beklemekten tekrar kırışacak ve siz tekrar yıkamak zorunda kalacaksınız.</li>
<li>Katlar katlamaz çamaşırları yerlerine yerleştirin.</li>
<li>Ancak bu işlemlerin hepsi bittikten sonra çamaşır makinenizi yedinden çalıştırabilirsiniz.</li>
</ol>
<div>
<br /></div>
<div>
Eğer çamaşırlarınızı takip etme konusunda gerçekten iyiyseniz o zaman bir posta çamaşırı kurutma makinesine ya da kurutma askısına koyduktan hemen sonra bir posta çamaşırı daha yıkayabilirsiniz. Eğer yukarıdaki aşamaların herhangi birini unutmaya eğiliminiz varsa, tüm aşamaları bitirmeden asla yeni bir yıkamaya başlamayın. Çamaşır yıkamanın tamamlanması, çamaşırların renk ve türlerine göre ayrıştırılmasından, ait oldukları yerlere kaldırılmasına kadar sürer.</div>
</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-2743577232240835632018-08-01T14:34:00.004+03:002018-08-01T14:34:54.985+03:00Perşembe Günü - Ayak İşleri (Dışarı Çıkma) Günü<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0cGduDlPqe-aVY-zHAtRIYxqutoInALGiPyrbttksjPWajRtRB6kLKP4gHm2ciex54VjJ0ofedKryxRbLOdnmVg_VMxkI_yqoFOju5hrX-h_0qHZDPR_1RcC8covuBkmGaPno0Jmku2TD/s1600/yap%25C4%25B1lacaklar+listedi.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="146" data-original-width="344" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0cGduDlPqe-aVY-zHAtRIYxqutoInALGiPyrbttksjPWajRtRB6kLKP4gHm2ciex54VjJ0ofedKryxRbLOdnmVg_VMxkI_yqoFOju5hrX-h_0qHZDPR_1RcC8covuBkmGaPno0Jmku2TD/s400/yap%25C4%25B1lacaklar+listedi.png" width="400" /></a></div>
<span id="goog_1716569843"></span><span id="goog_1716569844"></span><br />
<br />
Perşembe Günleri, Ayak İşleri/Dışarı Çıkma günüdür.<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bugün dışarı çıkıp, önümüzdeki hafta için yapmamız gereken bütün işleri yapacağız. Gitmeniz gereken tüm yerlerin ve bugün yapmanız gereken tüm işlerin bir listesini yapın ve dışarı çıkın ve işleri halledin. Şu tür işler olabilir:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Market/Pazar alış verişi</li>
<li>Doktor randevuları</li>
<li>Dişçi randevuları</li>
<li>Okul alışverişi</li>
<li>Kurutemizleyiciye uğrama vs vs</li>
</ul>
<div>
Bir sürü daha başka dışarı işi olabilir. Evin dışında yapılması gereken herhangi bir işi yapma günü perşembedir. Dışarıda yapılması gereken tüm işlerin bir listesini yapın ve yaptıkça üzerini çizin. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Bugün elimizden geldiği kadarını yapıyoruz ve yarın biraz daha fazlasını yaparız."</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-73045312310827702742018-08-01T14:26:00.000+03:002018-08-03T12:18:04.975+03:00FlyLady Perşembe Günü Planı- 2 Ağustos 2018 Perşembe<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDP4UKRaYQ9GghCzgFiZhd910noMfd_1lXtcaMOFSHMVK2sf3faA8DXYawktf2vzPkGnihgVcNj3mILdSJm9dapU35W3GVjuah1n0vFKZQAovCtm3Ngv1_oT10Su00lorrygw6moN0tNo3/s1600/al%25C4%25B1%25C5%259F+veri%25C5%259F.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="250" data-original-width="250" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDP4UKRaYQ9GghCzgFiZhd910noMfd_1lXtcaMOFSHMVK2sf3faA8DXYawktf2vzPkGnihgVcNj3mILdSJm9dapU35W3GVjuah1n0vFKZQAovCtm3Ngv1_oT10Su00lorrygw6moN0tNo3/s400/al%25C4%25B1%25C5%259F+veri%25C5%259F.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<b>Bugün: </b>Ayakişleri Günü<br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Bu Hafta 2 Bölgede Birden Çalışacağız</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>5. Bölge: </b>Oturma Odası/ Salon</div>
<div style="text-align: justify;">
<b>1. Bölge: </b>Giriş, Ön Sundurma ve Yemek Odası</div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="text-align: left;">Ağustos Ayı Alışkanlığı: </b><span style="text-align: left;">Çamaşırlar (Yıka ve Hazırla)</span><br />
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Sabah Rutini</b></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Saç, yüz ve dişleri hallet ve ayakkabı da dahil giyin.</li>
<li>Yatağını yap.</li>
<li>Sil ve fırçala (lavabo ve klozeti temizle)</li>
<li>Bulaşık makinesini boşalt</li>
<li>Çamaşır makinesin çalıştır. (Boşalt ve kuruyan çamaşırları yerleştir)</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Akşam yemeğinde ne var? (Hazırlıklarını yap)</li>
<li>Suyunu iç.</li>
<li>15 dakika dağınıklık toparla.</li>
<li>15 dakika egzersiz yap. (Sevdiğin herhangi bir hareket olabilir, dans edebilirsin)</li>
</ul>
<div>
<b>Yatmadan Önce Rutini</b></div>
<div>
<ul>
<li>Ertesi günün giysilerini hazırla.</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Yarın için gereken şeyleri güne başlama noktasına koy.</li>
<li>Anahtarların, telefonun, cüzdanın nerede?</li>
<li>Eşya yığını olan bir bölgeyi düzeltmek için iki dakika ayır.</li>
<li>Mutfak Lavabonu Parlat</li>
<li>Yüz yıkama/Diş fırçalama</li>
<li>Yeterli uyku alabileceğin bir saatte yat.</li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>Bölge 1: Görev #2 Perşembe</b><br />
<span style="font-family: inherit;">Bugün evin girişindeki ve yemek odasındaki pencere pervazları, lambalar ve avizeler ile tavanların peşine düşüyoruz.</span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;">Toz alma püskülü veya sadece bir toz bezi kullanabilirsiniz. Pencere pervazlarındaki, lambalardaki, köşelerdeki, tavan lambaları ve tavan aspiratörlerindeki tozları alın. Tavanlardan sarkan malzemeleri temizlerken, dökülecek tozları tutması için altına bir bez sermeyi unutmayın. Hatta avizeye bir yastık kılıfı geçirip temizliği o şekilde yapabilir ve saha sonra kılıfı silkeleyip yıkayabilirsiniz.</span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;">Her seferinde küçük bir adım atıp, az miktarda bir temizlik yapacaksınız. Pes etmeden devam edin...</span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<div style="color: #222222; font-family: "Palatino Linotype", Palatino, "Book Antiqua", Merriweather, serif; font-size: 19.2px; text-align: start;">
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 16px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></span></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-38012768794875794372018-08-01T14:10:00.001+03:002018-08-01T14:26:22.403+03:00Çarşamba - Ertelemekten Vazgeçme Günü<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmlSC5fjc3QydOs1VVgIxb1vjwTGVpwC03G25msRfe4bU0wwC7RrAdIz6q1QEHkcy9eR5M3zdaTTa6rnOBuevGrLOlIqUyYUT7lMNVCn3YgZ_AmAX0iuPO4sk90xCPclc-350l7tF-RkEr/s1600/erteleme.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: inherit;"><img border="0" data-original-height="182" data-original-width="276" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmlSC5fjc3QydOs1VVgIxb1vjwTGVpwC03G25msRfe4bU0wwC7RrAdIz6q1QEHkcy9eR5M3zdaTTa6rnOBuevGrLOlIqUyYUT7lMNVCn3YgZ_AmAX0iuPO4sk90xCPclc-350l7tF-RkEr/s400/erteleme.jpg" width="400" /></span></a></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;">Her Çarşamba günü, FlyLady için Ertelemekten Vazgeçme günüdür. Bugün, erteleyip durduğumuz işlerimizi hallederiz. Sizlerin de ertelediği şöyle işler olabilir:</span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
</div>
<ul style="text-align: left;">
<li>Birikmiş çamaşırlarınızı yıkayabilirsiniz.</li>
<li>Dişçi, doktor, kuaför gibi randevu ile gidilecek işlerinizi halledebilirsiniz.</li>
<li>İşiniz için hazırlamanız gereken bir raporu bitirebilirsiniz.</li>
<li>Evdeki akvaryumu temizleyebilirsiniz.</li>
<li>Çocuğunuzla ne zamandır yapmak istediğiniz o proje üzerinde çalışabilirsiniz. vs vs</li>
</ul>
<div>
Ertelediğiniz ama aslında yapmanız gereken her ne varsa bugün yapabilirsiniz. Bugün ertelemekten vazgeçme günüdür.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Ertelemek bizim, ilişkimizin ve iç huzurumuzun ölümü demektir"</div>
<br />
<div style="background-color: rgba(254, 254, 242, 0.85); color: #222222; font-size: 19.2px; text-align: left;">
<br /></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-18205802705507793232018-08-01T14:01:00.001+03:002018-08-01T14:11:18.757+03:00FlyLady Çarşamba Günü Planı - 1 Ağustos 2018 Çarşamba <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlQMc840Gkn0-VNUxdL-YDRUdi-ujvmzPG54EIm1kkvRPMe9sIiZ7xJrfVlwEavYZRE2-hcSVBEfW3X9IfPWFgrL5xwXzU67yMrzYfVgVOJLXdJloUXxjw1OR2I4l66upRCjG79rzohN0J/s1600/sonra+de%25C4%259Fil+%25C5%259Fimdi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="200" data-original-width="300" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlQMc840Gkn0-VNUxdL-YDRUdi-ujvmzPG54EIm1kkvRPMe9sIiZ7xJrfVlwEavYZRE2-hcSVBEfW3X9IfPWFgrL5xwXzU67yMrzYfVgVOJLXdJloUXxjw1OR2I4l66upRCjG79rzohN0J/s400/sonra+de%25C4%259Fil+%25C5%259Fimdi.jpg" width="400" /></a></div>
<h2 style="text-align: center;">
1 Ağustos 2018</h2>
<br />
<b>Bugün: </b><a href="https://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2018/08/carsamba-ertelemekten-vazgecme-gunu.html" target="_blank">Ertelemekten Vazgeçme Günü</a><br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Bu Hafta 2 Bölgede Birden Çalışacağız</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>5. Bölge: </b>Oturma Odası/ Salon</div>
<div style="text-align: justify;">
<b>1. Bölge: </b>Giriş, Ön Sundurma ve Yemek Odası</div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="text-align: left;">Ağustos Ayı Alışkanlığı: </b><span style="text-align: left;">Çamaşırlar (Yıka ve Hazırla)</span><br />
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Sabah Rutini</b></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Saç, yüz ve dişleri hallet ve ayakkabı da dahil giyin.</li>
<li>Yatağını yap.</li>
<li>Sil ve fırçala (lavabo ve klozeti temizle)</li>
<li>Bulaşık makinesini boşalt</li>
<li>Çamaşır makinesin çalıştır. (Boşalt ve kuruyan çamaşırları yerleştir)</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Akşam yemeğinde ne var? (Hazırlıklarını yap)</li>
<li>Suyunu iç.</li>
<li>15 dakika dağınıklık toparla.</li>
<li>15 dakika egzersiz yap. (Sevdiğin herhangi bir hareket olabilir, dans edebilirsin)</li>
</ul>
<div>
<b>Yatmadan Önce Rutini</b></div>
<div>
<ul>
<li>Ertesi günün giysilerini hazırla.</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Yarın için gereken şeyleri güne başlama noktasına koy.</li>
<li>Anahtarların, telefonun, cüzdanın nerede?</li>
<li>Eşya yığını olan bir bölgeyi düzeltmek için iki dakika ayır.</li>
<li>Mutfak Lavabonu Parlat</li>
<li>Yüz yıkama/Diş fırçalama</li>
<li>Yeterli uyku alabileceğin bir saatte yat.</li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b><span style="font-family: inherit;">Bölge 1: Görev #1 Çarşamba</span></b><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-family: inherit; font-size: 16px; white-space: pre-wrap;">Bu hafta üç gün boyunca 1. bölgede çalışacağız; en iyisi yapalım! Bölge 1, Ön Sundurma, Giriş Alanı ve Yemek Odası'dır. Bugün Çöp avına çıkacağız! Zamanlayıcınızı 15 dakikaya ayarlayın ve her alanda 5 dakika harcayın.</span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 16px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: inherit;">
</span></span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 16px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;">Ön sundurma ile başlayın ve atılması gereken her şeyi toplayın. Evin girişine gidin, burada birikmiş gibi görünen gereksiz kağıt çöplerini, gazeteleri vb. arayın. Bulduklarınızı hemen atın!</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 16px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: inherit;">
</span></span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 16px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: inherit;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 16px; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: inherit;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Yemek odasına gidin, daha önce gözünüze çarpmamış ama aslında çöp olan her şeyi atın. Kağıt mendiller, dergiler, birikmiş kağıt çöpleri vb. Hepiniz fazlalık gibi görünen şeyleri biliyorsunuz! Git, al ve at!</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">İyi eğlenceler! Her alanda sadece 5 dakika olduğunu unutmayın, atma fikrinizden caymayın, dikkatinizin dağılmasına izin vermeyin ve mükemmel bir temizlik olsun diye takıntılı davranmayın!</span></div>
</span></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
</div>
</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-24798307985461234622018-07-31T00:45:00.003+03:002018-07-31T00:46:51.712+03:00FlyLadı Salı Günü Planı- 31 Temmuz 2018 Salı<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidabm6Q2-DWgynf2E6qRz_BoHZgA80yOHAFdan24lsRkrmzIpG5tTDxkcGogSIPpSE9x1UBxGx1FgFXkuUxQtV456dCZY0hmbiCh9FEVv0Iplo-GyX8Q_B-z_IdOu94-9NJkCwunktmdKH/s1600/planlama.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="165" data-original-width="306" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidabm6Q2-DWgynf2E6qRz_BoHZgA80yOHAFdan24lsRkrmzIpG5tTDxkcGogSIPpSE9x1UBxGx1FgFXkuUxQtV456dCZY0hmbiCh9FEVv0Iplo-GyX8Q_B-z_IdOu94-9NJkCwunktmdKH/s1600/planlama.jpg" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>31 Temmuz 2018 Salı</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Bugün: </b>Planlama ve Kendini Şımartma Günü</div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Bu Hafta 2 Bölgede Birden Çalışacağız</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>5. Bölge: </b>Oturma Odası/ Salon</div>
<div style="text-align: justify;">
<b>1. Bölge: </b>Giriş, Ön Sundurma ve Yemek Odası</div>
<div style="text-align: justify;">
<b style="text-align: left;">Temmuz Ayı Alışkanlığı: </b><span style="text-align: left;">Sil ve Fırçala</span><br />
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Sabah Rutini</b></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Saç, yüz ve dişleri hallet ve ayakkabı da dahil giyin.</li>
<li>Yatağını yap.</li>
<li>Sil ve fırçala (lavabo ve klozeti temizle)</li>
<li>Bulaşık makinesini boşalt</li>
<li>Çamaşır makinesin çalıştır. (Boşalt ve kuruyan çamaşırları yerleştir)</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Akşam yemeğinde ne var? (Hazırlıklarını yap)</li>
<li>Suyunu iç.</li>
<li>15 dakika dağınıklık toparla.</li>
<li>15 dakika egzersiz yap. (Sevdiğin herhangi bir hareket olabilir, dans edebilirsin)</li>
</ul>
<div>
<b>Yatmadan Önce Rutini</b></div>
<div>
<ul>
<li>Ertesi günün giysilerini hazırla.</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Yarın için gereken şeyleri güne başlama noktasına koy.</li>
<li>Anahtarların, telefonun, cüzdanın nerede?</li>
<li>Eşya yığını olan bir bölgeyi düzeltmek için iki dakika ayır.</li>
<li>Mutfak Lavabonu Parlat</li>
<li>Yüz yıkama/Diş fırçalama</li>
<li>Yeterli uyku alabileceğin bir saatte yat.</li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>Bölge 5: Görev #2 Salı</b></div>
</div>
<div>
Dün oturma odası ile Aile Odası'ndaki "gizli" dağınıklığın peşine düşmüştük. Bugün de çöpleri toplayacağız. Şimdi bu odalarda çöp yok ki diye düşünebilirsiniz ama kanepe ve sandalyelerin altlarına bakmadınız henüz. Koltuk yastıklarını kaldırın ve koltuklar neleri yutmuş kontrol edin. Sehpaların ve masanın altını da kontrol edin.</div>
<div>
Zamanlayıcıyı 15 dakikaya ayarlayın ve bir çöp torbası kapın ve toplamaya başlayın. Bu görevi ne kadar çabuk yapabildiğinize şaşıracaksınız. Çok ağır eşya kaldırmanız gerekirse dikkatli olun. İhtiyacınız olursa yardım isteyin.</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: #4080ff; color: white; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 12px; white-space: pre-wrap;">
</span></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-23576127218332741662018-07-30T03:08:00.001+03:002018-07-30T03:08:16.017+03:00FlyLady Haftalık Ev Temizleme Saati<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKGtbcKGyXAB3m6B4tnu0RxXCzR5JX1ZXLwdEiYkgI8Um67y7P1lzUsniSE1jjepUlM8ebgjRk7DM0ZToKJzmPL1oUt9gUzrZWbu2IcVha2Wf9nWBkyDU-MO5KZIB4ZZOXrUxoBQITSpwt/s1600/temizlik+g%25C3%25BCn%25C3%25BC.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="710" data-original-width="700" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKGtbcKGyXAB3m6B4tnu0RxXCzR5JX1ZXLwdEiYkgI8Um67y7P1lzUsniSE1jjepUlM8ebgjRk7DM0ZToKJzmPL1oUt9gUzrZWbu2IcVha2Wf9nWBkyDU-MO5KZIB4ZZOXrUxoBQITSpwt/s320/temizlik+g%25C3%25BCn%25C3%25BC.jpg" width="315" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<h2 style="text-align: center;">
<b>Haftalık Ev Temizlik Saati</b></h2>
<div style="text-align: justify;">
Ayrıntılı temizlik gerekmez; sadece zeminlerin görünen yerlerini süpürün! Zamanlayıcıyı ayarlayın, müziği açın ve eğlenin – eviniz ve aileniz için çalışıyorsunuz!</div>
<br />
Ev temizliği için zamanlayıcıyı 6 defa 10 dakika ayarlayacaksınız ve 6 farklı işi sadece 10'ar dakika yapacaksınız.<br />
<br />
<br />
<ol style="text-align: left;">
<li>Elektrik süpürgesi vur</li>
<li>Toz al</li>
<li>Hızlıca yerleri sil</li>
<li>Camları ve aynaları temizle</li>
<li>Nevresimleri değiştir</li>
<li>Tüm çöp kutularını boşalt</li>
</ol>
<br />
Tümü yaklaşık bir saat sürer; bazı görevler 10 dakikadan daha da az sürer.<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
“Takıntı yapmayın, her görev için 10 dakika zamanlayıcı ayarlayın, zaman dolunca görevi sonlandırın."</div>
<div>
<br /></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-90281557025155411942018-07-30T03:00:00.000+03:002018-07-31T00:46:17.716+03:00Fly Lady Pazartesi Planı - 30 Temmuz 2018 Pazartesi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_LnCbbQu491DTYWV_IXD6AF3JS0rEN_S3hDfM8SxWmgrRtp8BHCiaM6-qm5T2hgifHQhT2MABOekJRAGuzxQcSXxoYFdveyGND8X7wkcR32k0-9TA-ArcvvMyho2UON7mzvvRcTrSKreV/s1600/ailece+ev+temizli%25C4%259Fi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="244" data-original-width="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_LnCbbQu491DTYWV_IXD6AF3JS0rEN_S3hDfM8SxWmgrRtp8BHCiaM6-qm5T2hgifHQhT2MABOekJRAGuzxQcSXxoYFdveyGND8X7wkcR32k0-9TA-ArcvvMyho2UON7mzvvRcTrSKreV/s1600/ailece+ev+temizli%25C4%259Fi.jpg" /></a></div>
<br />
<b><br /></b>
<br />
<div style="text-align: center;">
<h2>
<b>30 Temmuz 2018 Pazartesi</b></h2>
</div>
<b><br /></b>
<b>Bugün Pazartesi: </b><a href="https://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2018/07/flylady-haftalk-ev-temizleme-saati.html" target="_blank">Haftalık Ev Temizlik Saati</a><br />
<b>Bu hafta 2 Bölge Birden:</b><br />
<b>Bölge 5: </b>Oturma Odası ve Salon<br />
<b>Bölge 1: </b>Giriş, Ön Sundurma ve Yemek Odası<br />
<b>Temmuz Alışkanlığı: </b>Sil ve Fırçala<br />
<b>Ağustos Alışkanlığı: </b>Çamaşır Yıkama ve Kıyafet Hazırlama<br />
<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b>Sabah Rutini</b></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<ul>
<li>Saç, yüz ve dişleri hallet ve ayakkabı da dahil giyin.</li>
<li>Yatağını yap.</li>
<li>Sil ve fırçala (lavabo ve klozeti temizle)</li>
<li>Bulaşık makinesini boşalt</li>
<li>Çamaşır makinesin çalıştır. (Boşalt ve kuruyan çamaşırları yerleştir)</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Akşam yemeğinde ne var? (Hazırlıklarını yap)</li>
<li>Suyunu iç.</li>
<li>15 dakika dağınıklık toparla.</li>
<li>15 dakika egzersiz yap. (Sevdiğin herhangi bir hareket olabilir, dans edebilirsin)</li>
</ul>
<div>
<b>Yatmadan Önce Rutini</b></div>
<div>
<ul>
<li>Ertesi günün giysilerini hazırla.</li>
<li>Takvimini kontrol et.</li>
<li>Yarın için gereken şeyleri güne başlama noktasına koy.</li>
<li>Anahtarların, telefonun, cüzdanın nerede?</li>
<li>Eşya yığını olan bir bölgeyi düzeltmek için iki dakika ayır.</li>
<li>Mutfak Lavabonu Parlat</li>
<li>Yüz yıkama/Diş fırçalama</li>
<li>Yeterli uyku alabileceğin bir saatte yat.</li>
</ul>
</div>
<br />
<b>Bölge 5:</b> <b>Görev # 1 Pazartesi</b><br />
<div style="text-align: justify;">
Bu hafta iki gün Bölge 5'te olacağız: Oturma odası ve salon. Bu odalarda gizli dağınıklığın peşine düşüyoruz. Çevrenize bir bakın ve etrafınızda dağınıklık yaratan pek çok şey var ama onlara alışkın olduğunuz için bunları dağınıklık olarak görmezsiniz. Son zamanlarda etraftaki dergileri ve kitapları toparladın mı? Peki dvd'ler ve cd'ler ne durumda?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bugünkü göreviniz zamanlayıcıyı 15 dakikaya ayarlamak ve bu odalardaki "gizli" dağınıklığın peşine düşmek. Dağınıklığı toparladığınızda odaların ne kadar düzenli göründüğüne şaşıracaksınız. Mükemmeliyetçi olmayın ve odayı parçalara bölerek toplayın. Hepsi bir günde bitmek zorunda değil, önemli olan gelişme göstermek, ilerlemek. Her seferinde tek bir şeyi hallet!</div>
<div>
<br /></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-31828088065903695092018-07-10T02:22:00.003+03:002018-07-10T02:25:19.114+03:00Ünvansız Lider - Robin Sharma (Çocuklarıma Öğütler)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_gzl_r8veW2-0jTGfkKpRPdMXgpVbL-PxtKpjND5_6Zu5IkFAYML5eaXUYHJUI-2rdhyphenhyphenUBNcp9W1DqDvqcORfT91UMPZMVQHXn_6ooKv3FUqybnW4VrQHi36JWNNT73OFPEB5pX24-Jc9/s1600/354441207_tn50_0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_gzl_r8veW2-0jTGfkKpRPdMXgpVbL-PxtKpjND5_6Zu5IkFAYML5eaXUYHJUI-2rdhyphenhyphenUBNcp9W1DqDvqcORfT91UMPZMVQHXn_6ooKv3FUqybnW4VrQHi36JWNNT73OFPEB5pX24-Jc9/s320/354441207_tn50_0.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Pegasus Yayınları, 1. Baskı, 2010, Çevirmen: Filiz Gülerkaya</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li style="text-align: justify;">Rahibe Teresa "Herkes kapısının önünü süpürseydi bütün dünya tertemiz olurdu."<span style="background-color: #93c47d;"> (<span style="color: blue;">Başkasını eleştirme, yargılama... Sen kendinle savaş, sen değişirsen dünya değişir)</span></span></li>
<li style="text-align: justify;"><span style="background-color: #93c47d;">Herkesin takım arkadaşlarına (<span style="color: blue;">aile de bir takımdır</span>) </span>ilham vermesi gerekir. Herkesin pozitif olması gerekir. Herkesin sonuçların sorumluluğunu üstelenmesi gerekir. Yönetim kadrosunda, ileri görüşlü olan ve tekneyi yönlendiren ve neticelerin nihai sorumluluğunu üstlenen insanlara ihtiyacımız var. Ama hakikaten seçkin bir kurum inşa edebilmek için orada çalışan herkesin liderlik etmesi gerekir.</li>
<li style="text-align: justify;">Para özgürlük getirir. Stresini azaltır. Sevdiklerine daha iyi bakmanı sağlar.</li>
<li style="text-align: justify;">Ortalama yaşam süresi sadece 960 ay yani 29.000 gündür.</li>
<li style="text-align: justify;">Liderler, hata yapılması istenmeyen işleri yapan kişilerdir. Yapmaktan hoşlanmasalar bile... Kolay ve eğlenceli işler dururken, önemli ve doğru olduğunu düşündükleri işleri yapma disiplinine sahiptirler.</li>
<li style="text-align: justify;">Tekrarlama, oldukça güçlü bir öğrenme tekniğidir. </li>
<li style="text-align: justify;">Ben Franklin: "Öldüğünde uyumak için yeterince zamanın olacak."<span style="background-color: #93c47d;"> (<span style="color: blue;">Anneanneme "yoruldum" dediğimde, "öldüğünde dinlenirsin kızım" derdi. Yoruluyorsan hayattasın demektir, yorulmaya devam...</span>)</span></li>
<li style="text-align: justify;">Başarı, zamanla kazan ve planlayabileceğinin ötesinde getiriler sağlayan küçük günlük disiplinler vasıtasıyla oluşur. Başarısızlıklar ise zamanla felakete dönüşen günlük <b>savsaklamalardan meydana gelir. Büyük düşün ama küçük başla ve hemen başla; anahtar budur.</b></li>
<li style="text-align: justify;">Alber Einstein "Muhteşem zekalar daima sıradan beyinlerin şiddetli muhalefeti ile karşılaşmışlardır."</li>
<li style="text-align: justify;">İçinde yaşadığımız bu göz alıcı dünyada herkes kendi iç dünyasında ve işinde lider olabilir. İçinde bulunduğumuz dönem, insanlık tarihinde her birimizin bu fırsata sahip olduğu tek dönemdir. Çünkü sosyal yaşamın ve iş yaşamının çok sayıda geleneği dejenere olmuş durumda. Bu nedenle liderlik demokratikleştiriliyor. Herkes artık liderlik sergileyebilir. Bu, tanık olmak için heyecan verici bir durum. İnsanlar, içindeki doğal güçleri ortaya çıkarıyor ve varlıklarını daha üst bir seviyeye taşıyorlar. İş dünyasında bulunmak için şaşırtıcı bir zaman bu.</li>
<li style="text-align: justify;"><b>Sıradan olma</b>, yaratıcı ol ve yenilen. Bulduğun her şeyi eskisinden daha iyi bir halde bırak. Bugünü dünden daha iyi bir hale getir. Düşün: "Üretkenliğimi nasıl koruyabilirim?", "İşimi daha hızlı nasıl yapabilirim?", "Müşterilerimi kendime nasıl hayran bırakabilirim?" (<span style="color: blue;">Çocuklarına bakan bir ebeveyn ya da profesyonel bir işte çalışmayan bir ev kadını/erkeği olabilirsin ya da aile desteği ile yaşayan bir öğrenci olabilirsin. Bu soruları sormaya devam et, müşteri kelimesi yerine çocuklarımı/eşimi/ailemi/arkadaşlarımı kelimelerini koyabilirsin. İçinde bulunduğun her toplumda doldurulamayacak bir yerin olsun</span>.)</li>
<li style="text-align: justify;">Yaptığın işte <b>usta</b> ol. Steve Martin "İnsanların sizi görmezden gelemeyeceği kadar iyi olun." Beklentilerin üzerinde iş yapılması gereken alanlarda daha az rekabet olur. Yaptığın işte, dünyanın en iyisi ol.</li>
<li style="text-align: justify;">İnançlar, kişisel gerçeklerimiz haline gelene kadar sürekli tekrarladığımız düşüncelerimizdir. Her inanç, kaçınılmaz olarak, kendi kendini doğrulayan bir kehanete dönüşür. Çünkü inançlarımız, davranışlarımızı belirler.</li>
<li style="text-align: justify;">Yaşamımızı doldurduğumuz, dikkatimizi dağıtan şeyler gibi engelleri yok et (<span style="color: blue;">Televizyon izleme, dedikoduya zaman ayırma; kendini geliştirmeye odaklan</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">İnsanlar, çevrelerindeki insanlar bunları onlara zorla öğrettikleri için kendilerini "önemsiz" ve "dehadan yoksun" olarak algılamaya başlarlar. Asla kendini algıladığın biçimle uyumsuz bir davranış sergilemeyeceksin. Ve işte bu düşünce performansının sonuçlarını belirleyecek. (<span style="color: blue;">Çocuklarını etiketlerken bir daha düşün</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Birçok çalışma, bir konuda usta olmanın (sanatçılar, sporcular, bilim adamları için) 10.000 saat sürdüğünü ortaya koymuştur. Ulaşabilecekleri noktayı ise etkinliklerinin yoğunluğu belirlemektedir. Konsantrasyonla zamanın evliliğinden ustalık doğar. Uyuma, yemek yeme, arkadaşlarla vakit geçirme ve diğer günlük ihtiyaçlarımız için harcadığımız zaman da göz önüne alındığında 10.000 saat 10 yıla denk gelir.</li>
<li style="text-align: justify;">Ustalık <b>zaman, sabır ve çaba</b> gerektirir. İçimizden çok azı buna sadık kalabiliyor.</li>
<li style="text-align: justify;">Erteleme, korkunun bir başka biçimidir.</li>
<li style="text-align: justify;">hepimizin içinde aynı kapasite var. Sadece azımız bunların farkındalığına ve onları geliştirecek disipline sahibiz. İnsan yeteneğinin üzücü bir ziyanı...</li>
<li style="text-align: justify;">Kendin ol. Gerçek biri ol. Değerlerine sadık kal. Dürüst ol. Güvenilir ol. Tutarlı ol. İçten ve samimi ol. Dr. Seuss " Her kimsen o ol ve ne hissediyorsan onu söyle. Çünkü seni ciddiye alanlar için çok fark edecek, almayanlar için zaten fark etmeyecektir."</li>
<li style="text-align: justify;">Yücelme tutkun, başkalarının içindeki yücelme özlemine dokunsun. (<span style="color: blue;">İlham verici ve motive edici ol</span>)</li>
<li style="text-align: justify;"><span style="color: red;"><b>İyi liderler başarılarını kazandıklarına göre değil, başkalarına kazandırdıklarına göre değerlendirirler</b></span>. Bu durum onları başkalarının gözünde özel yapmakla kalmaz, aynı zamanda memnuniyet ve mutluluk hissiyle doldurur. çünkü hayatlarını anlamlı bir sebebin peşinde, iyi bir şekilde geçirdiklerini bilirler.</li>
<li style="text-align: justify;">Cesur ol. Cüretkar ol, risk al. Dayanıklı ve inatçı ol. Tutkulu bir bağlılık göster. Herkes kahraman olmak ister. Ama çoğu insan, eylemi daha iyi hale getirmek için ya da daha fazla eylem için fikir ayrılığı çıkarıp da halihazırdaki işleyişi bozmak istemez. Tenkit, gelişimden korkan insanların, değişimden kendilerini korumak için kullandıkları bir çeşit savunma metodudur.</li>
<li style="text-align: justify;">Yapabileceğin farklılığa olan güvenin ve etmen gereken liderliğe olan inancın, korkularından daha ağır basacak (<span style="color: blue;">Okulsuz geçen günlerini düşündükçe, aklına ben geldiğimde, bu sözleri hatırla</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Her zaman ahlaklı olur, değerlerin konusunda tutarlı ol ve itibarını koru.</li>
<li style="text-align: justify;">Çarşafını ne kadar düzenli serersen, yatağında o kadar rahat uyursun. Bir şeyi yapma tarzın, yapacağın işlerin nasıl olacağına dair ipucu verir.</li>
<li style="text-align: justify;">"Para, nüfuz ve makam; zeka, dürüstlük, enerji ve azimle kıyaslandığında birer hiçtir." (<span style="color: blue;">Babam ve annem, 40 yaşlarından sonra kendilerine yeni bir hayat kurdular diye aklına geldiğinde bu sözleri düşün. Her zaman baştan başlayabilirsin, ihtiyacın olan her şey senin içinde</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Zengin olmayabiliriz ama zengin bir hayatımız var.</li>
<li style="text-align: justify;">Ünlü ip cambazı Karl Wallenda "Hayat, ipin üzerindeyken yaşanır. Kalan ise sadece beklemektir." (<span style="color: blue;">Bekleyerek ömrünü tüketme. Yaşam, konfor alanının bittiği yerde başlar</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Yarış arabası sürücüsü Mario Andretti "Eğer her şey kontrol altında ise yavaşlarsın." (<span style="color: blue;">Kendini hayatın akışına bırak</span>.)</li>
<li style="text-align: justify;">Dürüst ol. Çıplak gerçekleri anlatırsan sana duyulan güven ve saygı artar. Karşındaki kişi duyduklarından hoşlanmayacak bile olsa dürüstçe konuşmalısın. Doğru sözlü olmakla kaba olmak arasında fark vardır. Saygılı bir şekilde söylediğin sürece her istediğini söyleyebilirsin. (<span style="color: blue;">Ağzından çıkanları 3 süzgeçten geçir: Doğru mu? Nazik mi? Gerekli mi? Doğru bir sözü, nazikçe söylemen gerekir ama söylemene gerek yoksa, hiç söyleme daha iyi</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Herkesle "yoğun" bir iletişim kurmalısın. Başkalarının <b>nasıl hissettiklerini</b> dinlemelisin. Böylece problemler derinleşmez, yanlış anlaşılmalar büyümez. İnsanlar gerçekten onlarla ve onların kaygılarıyla ilgilendiğini hissederler.</li>
<li style="text-align: justify;">İlişkilerinin derinliği, liderliğinin gücünü arttırır.</li>
<li style="text-align: justify;">Dedikodu yapma. Şikayet etme. Kınama, yargılama. Asla küfür etme.</li>
<li style="text-align: justify;">Ne ile ilgili konuştuğuna dikkat et. Çünkü bir şey hakkında konuşmak, onunla ilgili algını yükseltir, çünkü <b>dikkatini ve enerjini</b> ona verirsin.</li>
<li style="text-align: justify;">Hedefine sadık kal, hedefini öncele, en iyisine odaklan ve gerisini boş ver.</li>
<li style="text-align: justify;">Liderlik kaynaklarını <b>israf etme: Zaman, yetenek ve enerji</b>. Daha az ama daha iyi şeyler yap.</li>
<li style="text-align: justify;">Telefonlar, e-postalar gibi gün içindeki kesintiler yüzünden akşam olunca çok meşgul olduğunu ama pek de bir şey yapmadığını hissedip mahçup oluyorsan bu tür engellere karşı uyanık ol. Sonuçların %80'i faaliyetlerinin %20'sinden gelir. Bu bir kaç faaliyette çok çok iyi olur.</li>
<li style="text-align: justify;">Şarkıcı Joan Baez "Hareket, umutsuzluğun panzehiridir." (<span style="color: blue;">Durma, ne olursa olsun <b>devam et</b></span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Cesaretlendirici ve onurlandırıcı kelimeler kullan, karşındakinin değerine saygısızlık etme (<span style="color: blue;">Çocuklarla ve kendinden zayıflarla konuşurken özellikle dikkatli ol</span>). Karşındakini alkışla ve cesaretlendir. Takdir et, destekleyici ol.</li>
<li style="text-align: justify;">Winston Churchill "Onur ve sağduyun (vicdanın) dışında hiçbir şeye asla teslim olma"</li>
<li style="text-align: justify;">Çöküşler sadece senin, beklemekte olan ödülleri almaya hazır olup olmadığını gösteren sınavlardan başka bir şey değildir"</li>
<li style="text-align: justify;">Theodore Roosevelt "Başarının içeriğindeki en önemli ve biricik malzeme, insanlarla nasıl <b>geçineceğini</b> iyi bilmektir."</li>
<li style="text-align: justify;">Tüm yapman gereken, insanlara karşı elinden geldiğince iyi davranmak ve dikkate değer bir şekilde insanlara yardımcı olmak. Kişisel başarı, peşinden gelecektir.</li>
<li style="text-align: justify;">İnsanları ve onlarla olan ilişkilerini öncelikli sıraya koymalısın. Tıpkı bahçe yapar gibi, çok fazla çaba ve sabır gerektirir. Çiçeklerin sulanması gibi senin de sürekli olarak insanlarla aranızdaki bağları sağlam tutmaya çalışman gerekiyor.</li>
<li style="text-align: justify;">Başarılı olmak istiyorsan, başkalarının başarılı olmasına katıda bulunmalısın.</li>
<li style="text-align: justify;">İş, bir çeşit sohbetten başka bir şey değildir. Çalışanlar arasındaki bağlantılar beslenmezse sohbet sona erer ve iş başarısız olur. (<span style="color: blue;">Aile ilişkileri için de aynısı geçerlidir</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Karşılıklılık esası kuralı, insan ilişkilerini yönlendiren en önemli ilkelerden biridir. Diğerlerine içtenlikle yardım ettiğin zaman, onlar da sana yardım etmek için ellerinden geleni yaparlar.</li>
<li style="text-align: justify;">Başkalarının başarılı olmasını sağla ki onlar da seni başarılı yapsın. Fakat biri sana elini uzatmadan önce, onun yüreğine dokunmalısın.</li>
<li style="text-align: justify;">Neye ulaşmak istiyorsan, onu daha çok ver. Daha fazla destek bekliyorsan, daha fazla destek ver. Daha fazla takdir bekliyorsan, daha fazla takdir et. Saygı görmek istiyorsan öncelikle senin saygı göstermen gerekir. Vermek, alma sürecini başlatır.</li>
<li style="text-align: justify;">En büyük amaç, hedefine ulaşman için yardımına ihtiyaç duyacağın insanlardır, hayalin ne kadar büyükse takımın o kadar önemlidir (<span style="color: blue;">Ömür boyu birlikte olacağın takımın ise ailendir</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">Isaac Newton "Başkalarından daha iyi görebiliyorsam bunun sebebi devlerin omuzlarında oturuyor olmamdır."</li>
<li style="text-align: justify;">İnsanlar hoşlandıkları insanla iş yaparlar. İnsanlar güvendikleri insanla iş yaparlar. İnsanlar özel olduklarını düşündükleri insanlarla iş yaparlar. Onlara çok önemli olduklarını hissettirecek şekilde davran.</li>
<li style="text-align: justify;">Yardımsever ol.</li>
<li style="text-align: justify;">Derinden dinle. Seninle konuşurken, senin ne söylediğini, ağzından çıkacak bir sonraki cümlenin ne olduğunu gerçekten merakla dinlediği için sanki etraflarındaki dünyanın durduğunu hissettiren kaç insan tanıyorsun? Bir insanı, onu çok iyi bir şekilde dinleyerek gerçekten onurlandırabilirsin.</li>
<li style="text-align: justify;">Ağ kur. İlişkilerini temiz ve güçlü tut. Müşterilerin arasında ağ kur, çalışma arkadaşlarının bağlantısını sağla.</li>
<li style="text-align: justify;">Eğlendir. İş yaparken eğlenmek, üretkenliği arttırır. Eğlenmek, işbirliği yapma isteğini arttırır. </li>
<li style="text-align: justify;">Terbiyeli ol. Herkese karşı muhteşem derecede kibar ol. Seninle karşılaşan herkesi, onları bulduğundan daha iyi, daha mutlu hissettirerek bırak.</li>
<li style="text-align: justify;"><b><span style="color: red;">Hayatta kazanmanı sağlayacak gerçek unsur, insanlardır</span></b>. </li>
<li style="text-align: justify;">Sağlığını koru. Kendi içinde enerji hissetmiyorsan başka insanlara da enerji veremezsin. Kendini iyi hissetmiyorsan, başkalarının da kendilerini iyi hissetmelerini sağlayamazsın. Başarı, enerjik olanlarındır. Sağlıklı ve enerjik olursan, yeni yetenekler edinip daha eğlenceli işler yapabilirsin, kendini daha iyi hisseder ve daha fazla macera yaşayabilirsin.</li>
<li style="text-align: justify;">Daha çok masaj yaptır. Sağlığın ve enerji seviyen artar. Ve kendini daha mutlu hissedersin.</li>
<li style="text-align: justify;">Bedenini hareket ettir. Her gün bedensel çalışmalar yapmak beyin fonksiyonlarını ve enerjini arttırır, stresle daha etkili baş etmene ve oyunda daha uzun süre kalmana yardımcı olacaktır. (<span style="color: blue;">Ebeveynlik yapmak için de aynısı geçerlidir. Bebeğim küçük diye hareketten vaz geçme</span>)</li>
<li style="text-align: justify;">İyi beslen. Yediğin şeyler performansını etkiler. Liderliğin diyetinden etkilenir. Bir kazanan gibi beslenerek ruhsal durumunu zirvede tutar ve olumlu kalırsın. Ayrıca unutma ki, daha az yemek yiyerek daha iyi çalışırsın.</li>
<li style="text-align: justify;">Her sabah saat 5'te kalkmaya karar vermenin bile kendine olan güvenin, gününü kontrol altına alma yeteneğin ve her şeyden önce sağlığın üzerinde şahane etkileri olur.</li>
<li style="text-align: justify;">Güne nasıl başladığın, gününü ne kadar iyi geçireceğini belirler.</li>
<li style="text-align: justify;">Gerçek doğanı çocukken tanırsın. Gerçekten çok genç olduğun zamanlarda, toplum, hayallerini reddetmeni, içindeki dehanın gelişimini ve tutkularının sesini bastırmanı sana henüz öğretmemiştir. O zamanlar riske girmekten, yeni şeyler öğrenmekten, her neysen o olmaktan korkmazsın. Hayatının, onu büyük değişiklikler yapman, dünyada izini bırakman ve onu tıpkı bir macera gibi harikulade yaşaman için yaptığı çağrıya henüz kulaklarını kapatmamışsındır. Fakat büyüdüğünde korkunç bir şey olur. Dünya, üzerinde işini yapmaya başlar. Ailenin programlamaları, arkadaşların ve toplum, içindeki mükemmelliği susturmaya başlar. Ayak takımının mesajları sana orijinal olmamayı, öngörünü bulanıklaştırmayı, hayatını küçük biri olarak yaşamayı öğretir. Mükemmelliğini güvensizlik, şüphe ve korku katmanları altına gömdürürler. Mükemmel olarak doğdun, bu gerçeğe sahip çık!!!</li>
<li style="text-align: justify;">Zengin insanlar sadece çok fazla paraya sahipler. Aslında düşündüğünde fakir olduklarını anlayabilirsin. Fakirlik sadece para sıkıntısı yaşamak demek değildir. Herhangi bir şeyin yokluğunu yaşamaktır. Ve birçok varlıklı insan kendine saygı duymama, kendilerini iyi hissetmeme ve hayatlarını dolduramama sıkıntısı içindedir.</li>
<li style="text-align: justify;">Olumlu, inanç dolu ve içten ol. Liderliğin en büyük bölümü, insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamak ve insanlara, gerçekte muhteşem olduklarını hatırlatmaktır; hissettirmektir.</li>
<li style="text-align: justify;">Şükret. Minnettarlık korkunun panzehiridir. Endişe ve şükran, aynı odada yaşayamaz.</li>
<li style="text-align: justify;">Eğer korku ve şüphe doluysan, geliştirmek için değil, hayatta kalmak için çalışırsın.</li>
<li style="text-align: justify;">İnsanların düşüncelerinin çoğu gerçek düşünceler değillerdir. Bunlar çoğunlukla çocukluklarından beri defalarca açıklanmış düşünceleri tekrar dile getirmekten başka bir şey değildirler.</li>
<li style="text-align: justify;">Olumlu düşün. Efsanevi spor yıldızları, nasıl düşündüklerinin ne kadar önemli olduğunu anlamışlardır. Düşüncelerini hatasız olarak kontrol altına alırlar, sadece zafere konsantre olurlar ve sıkıntılara aldırmazlar. Olumsuz düşünürsen? Eğer beraber çalıştığın insanların sana destek olmayacaklarını ve seni yarı yolda bırakacaklarını düşünüyorsan, davranışların da bu düşüncelerin doğrultusunda ortaya çıkacaktır. Sen de kendi içine kapanıp kendini korumaya başlayacaksındır. İş birliği ve takım çalışması olan bir yerde değil, bir ambarda çalışıyor olacaksın. Davranışların yüzünden iş arkadaşların senin soğuk, rekabetçi ve güvenilmez olduğunu düşünmeye başlayacak. Ve sonuç olarak, elbette seni desteklemeyecekler.</li>
<li style="text-align: justify;">Gandhi "Başkalarının kirli ayaklarıyla aklımda dolaşmalarına izin vermem"</li>
<li style="text-align: justify;">Sadece incinmiş insanlar başkalarını incitirler. Gerçekten sağlıklı insanların içleri, kendilerin duydukları saygı, inanç, ilham, başkalarının içindeki iyiliği görme ve yaptıkları her şeyi muhteşem yapma arzusuyla doludur, bu yüzden başka insanları yıkacak şeyler yapmazlar.</li>
<li style="text-align: justify;">Müzik dinle. İlham verici kitaplar oku.</li>
<li style="text-align: justify;">Dikkate değer, ilginç insanlarla iletişime geçmek senin de tutkularını harekete geçirir.</li>
<li style="text-align: justify;">Doğanın içinde yaşam enerjisi depola.</li>
<li style="text-align: justify;">Aklını, vücudunu, ruhunu ve duygularını besle.</li>
<li style="text-align: justify;">İçini doldurduğunda işine daha güçlü dönersin, daha yaratıcı ve daha neşeli olursun.</li>
<li style="text-align: justify;">Aileni asla ihmal etme. Tek başına kalacaksan başarılı olmanın ne anlamı var? Çok miktarda neşeyi, ailen ve arkadaşlarınla olan ilişkilerinde bulabilirsin.</li>
<li style="text-align: justify;">Gurur duyacağın bir işin, tabağında yemeğin, sağlığın ve sevdiklerin varsa; başka bir şeye ihtiyacın yoktur.</li>
<li style="text-align: justify;">Ailen tarafından seviliyor ve önemseniyor olma hissi, liderliğin ve kişisel başarıların için güçlü bir hızlandırıcıdır.</li>
<li style="text-align: justify;">Yaşam tarzını her gün geliştir. Birinci sınıf yaşa. Hayatın keyfini çıkar.</li>
<li style="text-align: justify;">İnsanlığa sağlamak istediğin katkı, yaşamının ve işinin nihai amacıdır. Başarı senin edindiğin bir şey değildir; başarı senin ne verdiğindir.</li>
<li style="text-align: justify;">Artık hayatta olmadığında nasıl hatırlanmak istediğini düşün ve o şekilde yaşa.</li>
<li style="text-align: justify;">Bugün ve son gününe kadar her günün, kahramanlık imkanları taşıyan bir zeminden başka bir şey değil. Asıl sorun, senin bu fırsatı değerlendirecek cesarete sahip olup olmamandır. Eğer sahipsen iş arkadaşlarının, müşterilerinin ve sevdiklerinin hayatlarına zenginlikler getirirsin. Ve peşinden gelip, hayranlık duyup, ilham alacak olanlar için büyüklüğün insandan anıtını olursun.</li>
<li style="text-align: justify;">Henry David Thoreau "Kişi eğer hayalleri doğrultusunda güvenle ilerliyor ve hayal ettiği biçimde yaşamaya çaba gösteriyorsa hiç beklemediği bir başarıya ulaşacaktır."</li>
<li style="text-align: justify;">Mükemmelliğin ve olabilirliğin örneği sen ol.</li>
<li style="text-align: justify;">Antropolog Margaret Mead "<b>Küçük bir grup düşünceli ve katılımcı vatandaşın dünyayı değiştirebileceğinden asla şüphe etmeyin</b>."</li>
</ul>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-9571907862932807292017-09-11T01:05:00.000+03:002017-09-11T01:05:21.754+03:00Üniversitede Ders Veriyorum ve Çocuklarımı Okula Göndermiyorum (Çeviri)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<a href="http://pocketfulofpebbles.com/teach-university-unschool-kids/">http://pocketfulofpebbles.com/teach-university-unschool-kids/</a><br />
<br />
(1 Ağustos 2016)<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Neredeyse tüm hayatım boyunca okullarda okudum. 3 yaşımı bitirmeden hemen önce anaokuluna, ilkokula ise 6 yaşında başladım. Klasik yollarla ortaokul ve liseyi okuyup doğrudan üniversiteye girdim. Üniversitenin akabinde 2 yüksek lisans ve ardından doktora yaptım. Doktoradan sonra bile okuldan ayrılmak istemedim. Şimdi bir üniversitede öğretim üyesiyim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tahmin edebileceğiniz gibi okulu seviyorum. Okulda iyi bir öğrenciydim. Okuldan çok şey öğrendim. Bu nedenle, çocuklarımı okula göndermemeyi tercih etmiş olmam bazı insanları şaşırtıyor. Çocuklarımı okula göndermek yerine "okulsuz eğitim" felsefesini benimsedim. "Okulsuz eğitim", evde eğitimin bir çeşididir, ancak klasik evokulundan farklı olarak, okul ortamının evde taklit edilmesini de reddeder. Bunun yerine yaşayarak öğrenme ve tamamen dünya ile meşgul olarak, kendi kendini yönlendirerek öğrenmeyi savunmaktadır. Aşağıda, çocuklarımıza okulsuz eğitim vermemizin en önemli 8 nedenini sıraladım:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<h2 style="text-align: justify;">
1. Çocuklarımın öğrenmeyi öğrenmelerini istiyorum.</h2>
<div style="text-align: justify;">
Geleneksel okul eğitiminde talimatları takip etme yönünde ağır bir vurgu vardır. Anaokulundan başlar ve lise bitene kadar devam eder. Hatta üniversite derslerinin çoğunda bile öğrencilerin nasıl başarılı sayılacakları bellidir. Talimatlara uygun şekilde ödevlerini yap ve en iyi puan olan "A"yı al. Bravo! Başardın! Bana bir ödev verilirse, ödevle birlikte verilen yönergeleri harika takip edebilirim. Ne yazık ki bu beceri gerçek hayatta yararsızdır (vergi iadesi fişlerini dosyalamak dışında). Bu beceri ayrıca okulda ne kadar ilerlersen, o kadar faydasız hale gelmeye başlar. Aslında okullarda ilerledikçe, okul eğitimi, okulsuz eğitime benemeye başlar. Tezim üzerinde çalışmaya başladığımda, artık yönergeleri takip ederek yerine getireceğim ödevler yoktu. Birden bire, sorular sormak ve sorduğum sorulara cevap vermek bana kalmıştı. Bu benim için büyük bir değişimdi ve kendi kendine öğrenme (self-directed learning) işini nasıl halledeceğimi anlamadan önce, ne yapacağımı bilemediğim birkaç yıl geçirdim. Okulsuz eğitim alan bir kişinin bu konuda büyük bir avantajı olacaktır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<h2 style="text-align: justify;">
2. Ben liderler, düşünürler, yaratıcılar ve girişimciler yetiştirmek istiyorum.</h2>
<div style="text-align: justify;">
Herhangi biri, zamanında gelen ve denileni yapan, geleceğin işçisini ve çalışanını yetiştirebilir. Ama dünyadaki olaylara yön veren ve vizyon sahibi, geleceğin işverenini yetiştirmek daha zor bir iştir.</div>
<div style="text-align: justify;">
Elbette çocuklarım işletme sahibi olarak yetişmeyebilir. Amaç bu değil. Amaç, başkalarının planlarına göre adımlar atan değil, tutkularını işlerine dökebilen, motivasyonu yüksek düşünürler yetiştirmektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<h2 style="text-align: justify;">
3. Çalıştığın iş konusunda tutkulu olmanın gücünü biliyorum.</h2>
<div style="text-align: justify;">
Akademik hayat, işleri ve meslekleri konusunda tutkulu insanlarla doludur. Bu insanlar işlerini gerçekten tutkuyla yaparlar. Öyle "Ben işimi seviyorum, ama haftasonu gelsin diye de sabırsızlanıyorum" tarzı bir tutkudan bahsetmiyorum. İşi sadece mesleği değil, aynı zamanda hobisi ve hatta tüm hayatı olan insanlar tanıyorum. Bu insanlar çok başarılılar. Sadece para ve prestije sahip olmak yönündeki geleneksel standartlarda değil, ayrıca yaptığın işe aşık olmak ve o işi her gün yapmak istemek yönündeki daha önemli standartlarda başarılılar.<br />
<br />
<h2>
4. Çocuklarımın matematikten korkmalarını istemiyorum.</h2>
<div>
Okulsuz eğitim veren ebeveynlere en sık sorulan sorulardan biri de "Çocuklarına matematiği nasıl öğreteceksin?"dir. Bu sorunun bu kadar sık sorulması bile, bir çok insanın matematiğin okuma, yazma, müzik ya da biyolojinin öğrenildiği gibi öğrenilemeyecek kadar gizli bir bilgi biçimi olduğuna inandığını göstermektedir. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Matematiği diğer bilgi biçimlerinden farklı yere koyan, aslında insanların ona karşı olan korkusudur. Üniversitede matematik branşında okurken, okuduğum bölümü söylediğimde insanların yüzlerinde beliren acılı bakışa alışmıştım. Bir keresinde uçakta ödevimi yaparken uçuş görevlisi ödevime bir göz attı ve "Matematik mi bu? Matematikten nefret ediyorum." deyiverdi. Okul sistemi belli ki öğrencilere matematiği sevdirmekte pek de başarılı değil. Bir konuyu sevmek ve öğrenmek arasındaki güçlü ilişki göz önüne alındığında, matematik sevgisini evimizde korumak ve canlı tutmak isterim.</div>
<div>
<br /></div>
<h2>
5. Okulsuz eğitim çocuklarımı, üniversite hayatına daha iyi hazırlayacaktır.</h2>
<div>
Bazı okulsuz eğitim veren aileler, üniversite diplomasını çocukları için bir hedef olarak görmüyorlar. Okulsuz eğitim alan bazı çocuklar karlı işlere başlarlar, çıraklık yaparlar, kariyerlerine adım atarlar veya okul çağındaki akranlarının çoğunun üniversiteye bağımlı olduğu 18-22 yaş arasında kendilerini kurumların dışında eğitmeye devam ederler.</div>
<div>
Tüm bunların zamanınızı harcamanın faydalı yolları olduğuna inanıyorum, ama aynı zamanda üniversitelerin sunduğu zengin fırsatlardan dolayı çok değerli bir deneyim olduğuna da inanıyorum. İşin kilit noktası, bu fırsatlardan en iyi şekilde faydalanmaya hazır olmaktır. Tecrübeme göre, ev okulu eğitimi almış öğrencilerin, kendi eğitimlerinden sorumlu olduklarını ve profesörlerin orada sadece kolaylaştırıcılar olarak görev yaptıklarını açıkça daha iyi anladıkları yönündedir. Üniversitede başarılı olmak için gereken şey de işte budur.</div>
<div>
<br /></div>
<h2>
6. Okulsuz eğitim çocuklarımı, iş hayatına daha iyi hazırlayacaktır.</h2>
<div>
Siz henüz bir çocukken, büyüyünce ne olacağınız mutlaka sorulmuştur. Ne cevap verdiğinizi hatırlıyor musunuz? Sosyal medya koordinatörü demiş olabilir misiniz? Köpek veya atlar için masaj terapisti? Belki de doğum fotoğrafçısı? Ya da mobil uygulama (aplikasyon) geliştiricisi? Sanırım cevabınız bunlardan hiçbiri değildi. Çünkü biz çocukken bu mesleklerden bazıları mevcut değildi, diğerleri de belki vardı ama bizler bilmiyorduk. 20 hatta 10 yıl içinde dünyanın nasıl bir görünüm kazanacağına dair hiçbir fikrimiz yok. Geleneksel okul eğitimi, çocukları bugünkü işler için hazırlar. Okulsuz eğitim ise onları, gelecekteki meslekler için hazırlar.</div>
<div>
<br /></div>
<h2>
7. Çocuklarım okulsuz eğitim alarak, iş hayatına veya üniversiteye hazırlanmayı bir varış noktası olarak görmeyecekler.</h2>
<div>
Bilgili ve üretken bir yetişkin vatandaş olmak çok önemlidir, ama bunun ötesinde de bir hayat var. "İyi bir öğrenci" olarak büyümüş biri olarak, kuşkusuz bazen eğlence ve macera aramayı ve hatta anlamlı insan ilişkileri kurmayı unutmuşum. Bir ebeveyn olduktan sonra yavaş yavaş bu durumun farkında varıyorum. Okulsuz eğitimin en güzel yönü, birlikte olduğumuz zamanlarda birlikteliğimizin tadını çıkaran bir aile olmaktır. Ödev yaptırmak için verilen savaşlar bizim hayatımızda yok. Bizim hayatımızda birlikte yaşadığımız maceralar var. Sabahları saat kurmuyoruz, kendi kendimize uyanıyoruz. Ertesi gün okul olduğu için erken yatmak zorunda da değiliz. Arkadaşlarımızla geç saatlere kadar eğlenebiliyoruz. Biz sadece hayata hazırlanmıyoruz, hayatı şu anda yaşıyoruz.</div>
<div>
<br /></div>
<h2>
8. Hiç kimse tüm cevapları bilemez, bunun farkındayım.</h2>
<div>
Bazı çok zeki insanlarla düzenli olarak birarada olmak insana, aslında ne kadar az şey bildiğini gösterir. Ancak bir süre sonra bu durumun herkes için geçerli olduğunu fark edersiniz. Hiçkimse her şeyi bilemez. Çocuklarım bana her gün cevabını bilmediğim sorular soruyorlar. Bu durumda utanılacak bir şey yok. Aslında, bir şeyi bilmediğinizi fark etmek ve daha sonra bunu öğrenmeye çalışmak çok değerlidir. Tıpkı başkaları gibi, okulsuz eğitim veren ebeveynler de tüm cevapları bilemezler. Ama birçok soru sorarız ve ortak varsayımlar ile sosyal normların ötesine geçerek derin araştırmalar yaparız. Bundan daha iyi bir gerçek eğitim örneği olabileceğini düşünemiyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-19405442134792658512016-03-21T11:47:00.000+02:002016-03-23T11:14:03.219+02:00Çocuklarla Gün İçinde Neler Yapabiliriz, Neler Oynayabiliriz?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
+<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFyiYl4L31f9Tm31z5wyytzwU-iFDaF3mvuZ5uZ_GtFWjVQY9FPyn0P7J37tm6ksQeQTEMzBRJibPBtnltdRiaXKvsYhlbLoVGNOsgoQuNg_U62i_B30dJ-IyZGgwo7F0wIQ4-JHuMGFf0/s1600/IMG_6930.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFyiYl4L31f9Tm31z5wyytzwU-iFDaF3mvuZ5uZ_GtFWjVQY9FPyn0P7J37tm6ksQeQTEMzBRJibPBtnltdRiaXKvsYhlbLoVGNOsgoQuNg_U62i_B30dJ-IyZGgwo7F0wIQ4-JHuMGFf0/s400/IMG_6930.JPG" width="298" /></a></div>
<span style="text-align: justify;"><br /></span>
<span style="text-align: justify;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: left;">
<div style="text-align: left;">
<span style="text-align: justify;">Çocuklarımın ikisi ile de tüm gün bir arada olduğumuzdan 6 yıldır gün içinde yapılabilecekler konusunda biraz tecrübe edindim. Bu konuda okuduğum kitaplar arasında ise yukarıdaki fotoğrafta görülen kitap, bence, açık ara en iyisi. Kitap içerisinde çok fazla oyun önerisi yok ama genel olarak çocuklarla neler yapabileceğinize ve bu konuda evinizde yapabileceğiniz düzenlemelere ilişkin akla gelebilecek hemen hemen her konuya değinmiş. Bu konuda tavsiye edebileceğim en temel kitap (okuduklarım arasında).</span></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben işimi yaparken çocuklar da kendileri oynamaları gerektiğini öğrendiler. Bebeklik zamanında çocuğun önüne dağıtabileceği, kirletebileceği ve bana sonradan iş çıkaracak bir uğraş koyduğumda kendi işimi yapabildiğimi gördüm. Böyle böyle, büyüdükçe, ben iş yaparken onlar da kendilerini oyalamaları gerektiğini anlıyorlar. Ayrıca bu şekilde, bir işi yapmanın en doğru yolunu da kendileri keşfediyorlar, ben onlara öğretmemiş oluyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Genellikle gün içinde 1-2 saat bana ait, en az 3-4 saat de sokaktayız. Onun dışında kalan zamanlarda da ev içinde zaman geçiriyoruz. Sokakta veya evde geçirdiğimiz zamanda çocukların kendi kendilerine oyun bulabilmeleri için onlara fikir ve araç gereç sağlamam lazım. Mesela sokakta seksek oynayabileceklerini gösterdikten sonra, çantamda da sürekli tebeşir bulundurmam lazım ki seksek oynamak istediklerinde ortam yaratabileyim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Her güne bir aktivite" şeklinde bir planım yok ama "Çocuklarla neler yapabiliriz?" diye düşündüğümde fikir bulabilmek adına kendime yaptığım bir liste var. Bu listedeki tüm oyunlar her yaş grubuna hitap edebiliyor ama yaş ve yetenek durumuna göre farklı seviyelerde davranmak gerekiyor. Bazı oyunlar tek başına, bazıları diğer çocuklar veya bir yetişkinle paralel olarak, bazıları da hep birlikte oynanabiliyor. Esneklik olmazsa, sıkı plan program işlemiyor çocuklu hayatta. Listemde toplam 15 kalem fikir var: </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
1) <b>Ev işi: </b>Sabahları ilk iş ev işlerini yapıyoruz hep birlikte. Çamaşır makinesini doldurma-boşaltma, çamaşırları asma, bulaşık makinesini doldurup boşaltma, elektrik süpürgesi vurma, toz alma, cam /ayna silme, yerleri paspaslama vs.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
2) <b>Yemek yapmak:</b> Her gün günlük yemek yapıyoruz. Çocuklar kendi yaptıklarını daha bir iştahlı yiyorlar, yeme konusunda daha hevesli oluyorlar. Yemeği hazırlama aşamasında yıkama, doğrama, karıştırma konusunda bana yardım ediyorlar, ya da belki de ben onlara yardım ediyorum demeliyim :) Bazen de zevk olsun diye kek, kurabiye, yulaflı bar gibi atıştırmalıklar hazırlıyoruz. Yemekleri hazırlarken yemek malzemeleri hakkında konuşuyoruz. Neden beyaz unun ve şekerin zararlı olduğunu, balı neden ısıtmamamız gerektiğini vs anlatıyorum. Yemek yaparken daha etkili oluyor bu tür konuşmalar.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
3) <b>Açık hava oyunları:</b> Bunların bazıları seksek, saklambaç, yakalamaç, yerden yüksek gibi kurallı sokak oyunları. Haftada 1-2 defa da oyun grubumuz ile buluşup serbest oyunlar oynuyorlar. Trambolinde zıplıyorlar mesela ya da yüzüyorlar, kumdan kale yapıyorlar, ormana gidersek ağaçlara tırmanıyor, kozalak topluyorlar; bisiklete, kaykaya, patene biniyorlar. Bazen de bahçede zaman geçiyoruz; ekiyoruz, biçiyoruz, bitki bakımı yapıyoruz, kompost yapıyoruz vs.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
4) <b>Civar geziler ve yolculuklar: </b>Küçük bölgelerde yaşamayı tercih ediyoruz. Bulunduğumuz bölgedeki kafeler, pastaneler, postahane, kütüphane, kırtasiye, tuhafiye, nalbur vs ilk öğrendiğimiz ve her hafta ziyaret ettiğimiz yerler. Bunun haricinde civarda huzurevi, hayvan bakım evi gibi yerler varsa oraları da ziyaret ediyoruz. Ayrıca civardaki müzeler ve tarihi ören yerleri de sık sık ziyaret ettiğimiz yerler. Sınırsız girişli, yıllık müze kart alıyorum kendime. Bölgemizdeki pazar yerlerini öğrenip, alışverişimizi pazarlardan yapıyoruz. Ayrıca sık tercih etmemekle beraber yakın bölgedeki alış veriş merkezleri arasında da seçim yapıyoruz, gitmemiz gerektiğinde tercihimiz olana, mesela özellikle üstü açık olanlara gidiyoruz. Şehirlerarası veya uluslarlarası yolculuk yaptığımızda da bu kalemdeki yerleri araştırıp, öncelikle onları ziyaret ediyoruz.</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
5) <b>El sanatları:</b> Resim çizme-boyama (pastel boya, kuru boyalar, keçeli kalemler, sulu boya, parmak boyası olarak da kullanılabilecek guaj boyalar, evde de nişasta ve gıda boyası ile hazırlanabilen boyalar, sokakta kullanmak için tebeşir vs), oyun hamuru türleri (moon sand, oobleck, slime vs, kil), bahçede oynama sırasında çamur oyunları (mud pie), origami türü kağıt işleri, baskılar (patates, lahana vs),; ayrıca pipetle, pamukla, kulak çubuğuyla vs desen çıkararak da resimler yapılabilir. Dikiş dikmek, ileri yaşlarda dikiş makinesi kullanmak; şiş, tığ veya parmakla örgü örmek; halı veya bileklik dokumak. Atık malzemelerden ve aklınıza gelebilecek her türlü malzemeden (midye kabukları, makarna, bakliyat, ponpon, kırtasiyelerde satılan oynar gözler, ağız ve burun vs) kolaj çalışması yapmak. Mesela çocuğun önüne bir kağıt, bir kağıt peçete, bir ip, bir makas ve bir de yapıştırıcı koyuyorsunuz; bakalım neler yapıyor. Bardabas kutularına üyeyiz, her ay 5 farklı el işi yapıyoruz en azından. Maket yapımı, en basitinden karton kutulardan televizyon, roket vs yapmak. Tamir aletleri ile yapılan aktiviteler, mesela balkabağına vidalarla ve çekiçle düğme çaktık. İlerleyen dönemlerde marangozluğa da geçiş yapılabilir. Ben sanat eserlerinin hepsinin fotoğrafını çekiyorum, üzerlerine tarih atıyorum, sergileme alanına asıyorum. Tüm bu süreç de eseri meydana çıkarmak kadar heyecan veriyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
6) <b>Fen Matematik oyunları:</b> Her türlü deney (Çocuklar için deney kitaplarından veya internetten faydalanılabilir). Diğer etkinliklerle birleştirilebilir. Mesela yoğurt/kefir mayalamak, sirke anası oluşumunu gözlemlemek, altına bal sürdüğümüz bir taşı bahçeye koyup taşa ziyafete gelenleri seyretmek, saç kurutma makinesini çalıştırıp hava akımına bir pinpon topu yerleştirmek vs. Bugün mesela 20 aylık küçüğüm sodanın içine şeker atıp baloncukları gözlemledi. Diğer oyunlar gibi, deneylerin de yaşı yok bence ve önemli olan nokta, tıpkı diğer etkinliklerde olduğu gibi sürekli tekrar. Tekrar ettikçe kafaya yerleşiyor ve her tekrarda farklı bir şey öğreniyorlar. Çeşitli cetveller ile boyut ölçmek ve farklı tartılar ile ağırlık ölçmek de zevkli oyunlar.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
7) <b>Özbakım becerileri:</b> Diş fırçalamak, el yıkamak, kıyafetleri kirli sepetine atmak, temiz kıyafetleri katlayıp uygun çekmeceye koymak, hava durumuna uygun kıyafet seçmek, ilerleyen yaşlarda günlük sırt çantası veya gezilerde bavul hazırlamak, banyo ve tuvaleti kullanmak vs. Hatta belki de klozet temizliğini de bu kapsama almak gerekiyor. Kimyasal temizleyici kullanılmıyorsa, klozeti fırçalamak çocuklar için eğlenceli oluyor. Bu tür beceriler de tıpkı diğer etkinlikler gibi bir yetişkin eşliğinde ve belki de diğer çocuklarla birlikte daha eğlenceli ve öğretici oluyor. Çocuklar gözlemleyerek öğreniyorlar. Kendilerinden büyükler ne yapıyorlarsa aynısını, aynı şekilde yapmak istiyorlar. Yetişkinlerin bu işleri öğretirken kendilerinin de aslında her şeyi bilmediklerini göstermesi bence önemli. Mesela siz ayakkabınızı böyle bağlamayı biliyor musunuz: <a href="http://onedio.com/haber/muhtemelen-bugune-kadar-bilmediginiz-en-hizli-ve-pratik-ayakkabi-baglama-yontemi-514674">http://onedio.com/haber/muhtemelen-bugune-kadar-bilmediginiz-en-hizli-ve-pratik-ayakkabi-baglama-yontemi-514674</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
8) <b>Okumak Yazmak:</b> En küçüklere bez kitap alınabilir. Kitapların içindeki hayvanların sesleri çıkarılabilir; renklerin, şekillerin, nesnelerin isimleri tekrarlanabilir. Biraz daha büyüdüklerinde günlük hayattan alınmış hikayeleri olan kısa, resimli kitaplar okunabilir. Daha da ilerleyen dönemlerde Heidi gibi, Tom Sawyer gibi daha kalın kitaplara geçilebilir. Bazı çocuklar yetişkinlerin okudukları kitapları dinlemeyi de seviyorlar. Gün içinde sakin geçirmek istediğiniz bir zamanı sesli kitap okumaya ayırmak hem eğitici, hem dinlendirici, hem de çocukla bağ kurucu oluyor. Masallar anlatılabilir. En küçüklere kendi günlük hayatı masal şeklinde anlatılabilir "Bir gün küçük bir kız varmış. Sabah uyanıp kahvaltı etmiş. Kahvaltıda bir yumurta yemiş." gibi mesela. Daha büyüdüklerinde kendi küçüklük hikayeleri veya aile fertlerinin küçüklük anıları ilgi çekici oluyor. Biraz daha büyüdüklerinde günlük hayatına uygun hikayeler anlatılabilir, sihirsiz büyüsüz. Biraz daha büyüdüklerinde peri kızları, kaf dağları ile ilgili masallara geçilebilir. Anneannesi kızıma sürekli rüyalarını anlattığı için kızım da kendi rüyalarını bize anlatmaya başladı. Önceleri nedense rüyalarını anlatmaya çekiniyordu, belki de rüyaların gerçek olup olmadığını belli bir yaştan sonra anlamaya başlıyorlardır. Ben de kızımın anlattığı rüyaları yazıyorum. Sonra istediği zaman ona geri okuyorum. Ayrıca canımız istedikçe günlük yazıyoruz; kızım gününü anlatıyor, ben de yazıyorum. Bazen günlüğünü okumamı istiyor. Eskiden akşamları "Bugün neye kızdım biliyor musun? Sen neye kızdın bugün en çok?", "Bugün şu işe çok şaşırdım. Senin şaşırdığın bir şey oldu mu bugün?" gibi, duygularını ifade etmesini sağlayacak sorular sorarak muhabbet açıyordum. Artık bunun bir ritüel olduğunu düşünüyor ve "Hadi, bugün neye kızdın? yapalım" diyor kızım. Ve artık günlüğüne de yazıyoruz, o günkü duygularını. Ayrıca o gün gittiğimiz yerlerden afiş, bilet vs almışsak, onları da günlüğüne yapıştırıyoruz. Bazen kendisi günlüğüne resim çizmek istiyor. Çizmeyi seven çocuklar için resimli günlük hazırlamak da mümkün. Bana gelen mektupları sesli okumamdan da hoşlanıyor kızım, sonra mektubu eline alıp kendisi de okur gibi yaparak epey oyalanıyor. Bazen de ezberinde olan hikayeleri bana kendisinin anlatmasını istiyorum. Bu ara anlattığı hikayeleri yazmamı istiyor. Sonra hepsini zımbalayıp kitap yapacakmışız. Resmi seven çocuklar, kendi hikaye kitaplarını resimleyebilirler de. Bir de hikaye zarları yapıyoruz. Zarı atan, zarın üstünde kalan resme uygun bir hikaye anlatıyor ya da anlatmakta olduğumuz hikayenin devamını getiriyor. Hazır satılan hikaye anlatma zarları da var, internetten çıktı alıp yapmak ya da elle çizerek yapmak da mümkün. Bir de okuduğumuz kitapları, kahramanlara uygun kostümler giyerek canlandırıyoruz. 6 yaşından sonra yeni yeni kitap kritiğine de başladık. Okuduğum kitabın her bölümünden sonra ya da kızımın konuşarak tepkisini belli ettiği noktasında "Sence neden böyle olmuş? Bence böyle yapması uygun olmamış." gibi ifadelerle sohbet ortamı yaratıyorum. Bazen okuduğumuz bölümden daha uzun kitap kritiği yapıyoruz. Bence "okumak" sadece harfleri yan yana getirmek değildir; düşünmeyi gerektiren, aktif ve harfleri birleştirmekten çok daha derin bir eylemdir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
9) <b>Sözel oyunlar: </b>Bilmecelere bayılıyor kızım. Yeni yeni fıkralara merak sardı. Espriler, tekerlemeler, "o piti piti, karamela sepeti" gibi saymacalar, karşılıklı el vurarak ve saçma sözleri tekrarlayarak oynanan oyunlar (oynamışsanız beni anlamışsınızdır). Kostüm giyerek müzikal yapıyoruz mesela. Şovumuzu birilerine sergiliyoruz ve videoya da çekip sonradan izliyoruz. Bazen kızım tutkulu bir şekilde konuşmaya başladığında da onu rahatsız etmeden videoya çekiyorum, sonradan kendisini izleyip dinliyor. Dans ve ritmi de sözel oyunlara dahil tutuyorum ben. Gün içinde dansa ve müziğe de zaman ayırıyorum. Tüm dünyadan çeşitli müzik türleri dinlemelerini önemsiyorum. Bu nedenle gün içinde özellikle Açık Radyo dinliyorum veya <a href="https://groups.yahoo.com/neo/groups/montessoribyhand/info">https://groups.yahoo.com/neo/groups/montessoribyhand/info</a> grubunun dosyalar kısmından indirdiğim dünya müziklerini çalıyorum ya da Ay Işığı Sonatı'nı açıveriyorum; kendime ait zamanlarda da Klasik Türk Müziği, Türk Halk Müziği ve Türkçe "rock" parçaları dinliyorum, bazen dinlerken kendimi kaptırıp dans ediyorum, bakıyorum benimkiler de dansa başlıyorlar. Türkçe'yi güzel kullanmalarını da önemsiyorum. Bunun için TRT Radyo dinliyorum, en güzel konuşan spikerler orada oluyor. Müşfik Kenter'in, Erol Günaydın'ın sesinden masal dinletiyorum. Radyo Tiyatrosu dinliyoruz.<br />
<br />
10) <b>Konuşturmaca oyunları:</b> Aslında bunlar da sözel oyunlara dahil ama kızım o kadar çok seviyor ki ayrı bir başlığı hak ediyor. Minik oyun evleri yapıp, minik tahta oyuncakları konuşturuyoruz 6 senedir bıkmadan. Bir plajı ya da bir otoparkı ya da bir evin içini canlandıran oyun halılarının üstüne koyuyoruz minik insan ve hayvanları. Parmak kuklaları kızım çok sevmemişti ama oğlum bayılıyor. Bazen onlara söylemek istediklerimi oyuncaklara söyletiyorum ya da mesela onlara kızmak istediğimde oyuncaklara kızıyorum "Ama ayıcık ne yaptın sen? Her yeri ıslatmışsın? Ne olacak şimdi?" diyorum mesela. Ya da "Merhaba Aliş, beraber yemek yiyelim mi?" diyorum bir oyuncağı konuşturuyormuş gibi yaparak. Serkan Bilgi'nin hazırladığı Hacivat Karagöz Sahne Seti'ni yıllardır severek kullanıyoruz. O kadar çok sevdik ki bir tane de anneannesinin evine aldık. Serdar Bilgi ile de şahsen tanıştık hatta onun elinden satın aldık. Bu da güzel bir anı oldu bizim için. Olur da burayı okursa, kendisine teşekkür etmek istiyorum. Kızım Zenne, Bebe Ruhi hepsini tanıyor sayesinde. 3 senedir aklımıza estikçe çıkartıp oynuyoruz. Özellikle geceleri odayı karartmak, sahnenin arkasına ışık tutmak gibi hazırlıklar da en az oyunun kendisi kadar heyecan verici oluyor çocuklar için. Aynı şekilde kızımın bebekliğinden kalmış, saydam kapağı olan bir kutunun içine fener koyarak ışık kutusu (light box) yaptım. Işık kutusunun üstüne kendi kestiğim şekilleri koyarak veya karagöz-hacivat gibi saydam tasvirler koyarak hikaye kurguluyoruz. Odayı karartıp, az bir ışık eşliğinde parmaklarımızın gölgeleri ile duvarlarda şekiller yapıp konuşturuyoruz. El fenerinin ucunu renkli saydam kağıtlar ile kaplayıp değişik renkte ışıklar da ekleyince, ortam neşelenince daha da zevkli oluyor oyun. Bir de evimize gelen istisnasız her çocuğun en severek oynadığı alet: Telsiz. "Walkie Talkie" dediğimiz telsizlerden var bizde. Çocuklar o telsizlerle ne oyunlar oynuyorlar! Bizdeki telsizin "bebek telsizi" özelliği de var. Bebek telsizine para vermek yerine, böyle bir telsiz alınırsa, bebek büyüdüğünde de işe yarar. Karton bardak ve ip ile de telsiz yapıyoruz, bu şekilde telsizin nasıl çalıştığını görmüş oluyor.<br />
<br />
12) <b>Zar, Kart, Kutu oyunları:</b> Monopoly, Tabu tarzı kutu oyunları; iskambil kartları ile oynanan oyunlar; dama, satranç, go gibi tahta üzerinde oynanan oyunlar; küçükler için eşleştirme kartları, flash card'lar; Meraklı Minik Dergisi'nin her ay verdiği zarla oynanan oyunları; pazıllar vs.<br />
<br />
13) <b>Serbest oyun zamanı:</b> Çocuğun kendi başına ya da eve gelen arkadaşları ile oynayabilmesi için odasında "evcilik" oynamaya uygun oyuncakların bulunması gerekiyor. Kostüm kutusu; oyuncak ev; oyuncak mutfak; minik hayvan figürleri, oyuncak taşıtlar, oyuncak bebekler; yatak, beşik, bardak, oyuncak puset, mama sandalyesi; oyun çadırı, minderler, yer yatağı, yer sofrası, mini boy masa ve sandalyeler; aynalar, el feneri, ışıldak, dünya küresi, dünya ve Türkiye haritası, belki yaşanılan yerin haritası; ipler, sopalar, taşlar, kozalak vb doğa hazineleri ilk aklıma gelenler.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
14) <b>Ekran zamanı:</b> Da Vinci Learning tarzı televizyon kanalları, TRT Çocuk Haber, Bay Becerikli gibi programlar; çeşitli Youtube kanalları (<a href="http://imaginationsoup.net/2015/10/06/steam-youtube-channels-for-elementary-kids/">http://imaginationsoup.net/2015/10/06/steam-youtube-channels-for-elementary-kids/</a>; <a href="https://www.youtube.com/user/b31416" target="_blank">Barış Özcan</a>; <a href="https://www.youtube.com/watch?v=dzsnymbdxeY" target="_blank">Çocuklar İçin İngilizce</a>, <a href="https://www.youtube.com/watch?v=-Tglncs_0vI&list=PLhDf3-oR4mYi81xODHJMwe7svBglWT6XU" target="_blank">herkes için basit İngilizce</a>; <a href="https://www.youtube.com/channel/UCTIoOLzT1jbxAcPW99xn0zQ" target="_blank">herkes için sanat</a>; İnglizce <a href="https://www.youtube.com/watch?x-yt-cl=84359240&x-yt-ts=1421782837&v=u__ngDWYmqQ" target="_blank">sesli kitaplar</a>; ); <a href="http://khanacademy.org.tr/" target="_blank">Khan Akadem Türkçe</a>, <a href="http://supersimplelearning.com/videos/" target="_blank">Çocuklar için İngilizce</a> öğreten sayfalar, http://www.freddiesville.com/songs/whats-your-name-song/, <a href="https://drive.google.com/file/d/0B-O5lelWN991X2tOcWgwZVlKejg/view?pli=1" target="_blank">yazma çalışması</a> yapmayı sevenler için, online <a href="http://www.radyotiyatrosu.org/" target="_blank">radyo tiyatrosu</a>, çocuklar için <a href="http://www.mbirgin.com/?c=Cevap&TopicID=1401&t=cocuklaricinradyotiyatrolari#divPlayer_Banner" target="_blank">radyo tiyatrosu</a>; <a href="http://www.confessionsofahomeschooler.com/blog/2012/06/kindergarten-number-mazes-2.html" target="_blank">matematik çalışmaları</a> için çıktılar, çocuklar için <a href="https://code.org/" target="_blank">bilgisayar bilimleri</a>, birinci sınıflar için <a href="http://www.education.com/activity/first-grade/science/" target="_blank">deneyler</a>, çocuklar için teknoloji rehberi: <a href="http://www.onlineanne.com/">http://www.onlineanne.com/</a>; birinci sınıflar için <a href="http://firstgradewow.blogspot.com.tr/2013/09/falling-for-math.html" target="_blank">matematik</a>; bazı <a href="http://pedagojidernegi.com/2012/12/26/tavsiye-ev-oyunlari-bir/" target="_blank">ev oyunu</a> önerileri; interaktif <a href="http://barefootworldatlas.com/" target="_blank">dünya atlası</a>; <a href="http://kidsactivitiesblog.com/59444/comic-book-templates" target="_blank">çizgi roman</a> yazmak için hazır sayfalar; çarpma <a href="http://happinessishereblog.com/2014/07/hands-on-multiplication/" target="_blank">öğrenme</a>; <a href="http://timasokul.com/sesli-oykuler" target="_blank">sesli </a>öyküler; ücretsiz <a href="http://www.montessoriprintshop.com/Free_Montessori_Downloads.html" target="_blank">dosyalar</a>; Nasıl Yapılır? tarzı belgesel programlar ve belgesel kanalları vs vs. Bizim evde dizi takip edilmez, haber izlenmez, genel Türk kanalları açılmaz ama bunun dışında televizyon, iPad, iPhone üzerinden yararlanabildiğimiz her türlü yöntemden yararlanıyoruz. Biz fazla seyretmediğimiz için çocuklar da aşırı bir talepte bulunmuyorlar. Aynen paketli gıda tüketiminde davrandığımız gibi davranıyor ve sağlıklı tercihlerde bulunmalarını sağlamaya çalışıyoruz, yasaklama getirmiyoruz.<br />
<br />
15) <b>Sosyal İlişkiler:</b> Aile, dostlar, komşular ve arkadaşlar için özel zamanlar yaratıyoruz. Yakalayabildiğimiz kadar doğum günlerini yakalamaya çalışıyoruz. Doğrusu bu konuda pek iyi sayılmam, bazen 2 ay sonra doğum gününü kutladıklarımız oluyor, maksat doğdukları ve hayatımızda oldukları için mutlu olduğumuzu göstermek. Bir de seçtiğimiz arkadaş çevresinde bizi olumsuz etkileyecek kutlamalar yapılmıyor, rahatsız kıyafetler içinde oturup pahalı hediyeler seçmek zorunda kalmıyoruz. Katıldığımız doğum günü partilerinde gerçekten eğleniyoruz, en son bu haftasonu arkadaşımızın bahçesinde yumurta avı yaptık mesela. Bir de içten dışa doğru büyüyen bir güven çemberimiz var. Öncelikle çekirdek ailemiz, sonrasında anneanne/dede/hala/amca/yenge ve kuzenlerden oluşan geniş ailemiz, sonrasında benim dedem gibi biraz daha geniş ailemiz, sonrasında kendi seçtiğimiz arkadaş çevremiz, sonrasında mahalledeki komşularımız ve mahalle esnafı var. Her bir çembere özel önem veriyoruz. Akrabalarımız şehir dışında olmalarına rağmen 1-2 ayda bir görüşmeye çalışıyoruz. Dedemin köyüne hemen her sene gidiyoruz. Ayrı şehirlerde olduğumuz arkadaşlarımızla da yılda en az 3-4 kez görüşmeye çalışıyoruz. Bize yatıya davet ediyoruz, geldiklerinde çok mutlu oluyoruz. Kızım arkadaş çocukları ile bebekken çekilmiş fotoğraflarını gördüğünde şaşırıp mutlu oluyor "Bu kadar küçükken de birlikte mi oynuyorduk?" diye soruyor. Haftada en az bir kere ya misafirliğe gidiyoruz ya da misafir ağırlıyoruz. Bazen önceden randevulaşıp, çiçek buketi ve tatlımız ve özellikle de kendi yaptığımız bir hediye ile resmi misafirlik yapıyoruz. O da ayrı eğlence oluyor. Bazen de çat kapı gidip, bir kahve içip kalkıyoruz. Bazen de biz kısır, kurabiye hazırlayıp kapı kapı gezerek, bize gelecek komşu arıyoruz. Mahallenin esnafı ile tanışıyoruz. Özellikle bazen parasız çıkıyorum, basit bir şey almak istiyorum, misal ekmek. "Tüh, para almamışım yanıma" diyorum. Eğer esnaf "Olsun, ne önemi var, sonra verirsiniz" derse, o esnafa canım feda, kızımı da güvenerek yalnız gönderiyorum bu tür esnafa alış verişe. Sonra bazı becerileri olan komşularımızdan yardım da istiyoruz. Mesela İngilizce "handy" denilen, el işlerinde maharetli bir komşu dedemiz var. Kızım en son "kedi evi" yapacağımız zaman, komşu dedenin yardımını istedi, o da sevinerek yardım etti. Bugün de mesela bir başka komşumuza "yaş pasta" yapımına davetliyiz. Bedava atölye çalışması yani :) Ben 40 yaşıma yaklaşırken, insana yatırım yapmanın önemini anladım, çocuklarım daha da önce fark etsinler istiyorum. Okul sınıflarında ya da iş ortamlarında zorunlu olarak sosyalleştiğim insanlar vardı zamanında, günümün ve hatta ömrümün çoğunu onların yanında geçirdiğim. Şimdi 1-2 tanesi kaldı hayatımda. Kendi seçtiğim, ortak zevk ve ilgi alanı sahibi olduğum insanlar ise hep hayatımdalar. Dolayısıyla artık iş toplantılarına, resmi yemeklere vs zaman ayırmak istemiyorum. Bir dağ köylüsü ile sohbet etmek daha ciddi sosyalleşme gerektiriyor bence. Çocuklar için de her gün aynı odanın içine kapatıldıkları 20 aynı yaş grubu çocuk ile birlikte olmak değil bence sosyalleşmek; her yaş, gelir ve kültür grubundan insan ile paylaşmayı öğrenmeleri gerekli bence ve elimden geldiğince bu konuda ortam hazırlamaya çalışıyorum.<br />
<br />
Son olarak değinmek istediğim husus, çocukların akademik bilgi (okul) veya yapılandırılmış etkinlik (mesela basketbol kursu) yerine neden oyun oynamaları daha önemli? Oyun oynarken ne öğreniyorlar?<br />
<br />
<br />
<ol>
<li>Başkaları ne hisseder?</li>
<li>Bir şey nasıl çalışır?</li>
<li>Bir şey nasıl yapılır?</li>
<li>Başkalarıyla nasıl sosyalleşilir, nasıl paylaşımda bulunulur?</li>
<li>Düşünce ve duygular nasıl ifade edilir?</li>
<li>Yeni şeyler nasıl yapılır? (Özellikle abi ve ablalar başta olmak üzere diğer çocuklardan ve ilgilendiği konuyu tutkuyla yapan yetişkinlerden daha rahat öğreniyorlar)</li>
<li>Kurallara nasıl uyulur? (Kural belirleme aşaması bazen oyundan daha uzun sürer. Zira kural belirlemenin kazancı, oyunun kendisinden daha büyüktür, çocuk içgüdüsel olarak bunu bilir)</li>
</ol>
<div>
Oyun fikirleri ve gereçleri yetişkinlerden gelse bile oyunu kuracak ve yönetecek olan çocuklardır. Yetişkinler için oyuna müdahale etmemek çok zor olabiliyor, çünkü hayatta en zor işlerden biri, bir işin nasıl yapılacağını bilirken, bir başkasının yapamamasını seyretmek. Ama ne olursa olsun müdahale etmediğimizde, çocukların kazancı çok daha büyük oluyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpfQSuJBMxSJ1NijRTrDDkc4rvHUyVmn43IHCp5IkossgB0KnSp0bDPZoabjCxRsv2dJB3UVT4r_-r7SmYJAubYd-b6aAJamBYYT_xa9j_CavfcRTevaZhhUvtxkzmSgtCV6fRDHLA4SJR/s1600/IMG_6931.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpfQSuJBMxSJ1NijRTrDDkc4rvHUyVmn43IHCp5IkossgB0KnSp0bDPZoabjCxRsv2dJB3UVT4r_-r7SmYJAubYd-b6aAJamBYYT_xa9j_CavfcRTevaZhhUvtxkzmSgtCV6fRDHLA4SJR/s400/IMG_6931.JPG" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yukarıdaki kitabın 0-2 yaş arası olan dönem için olan bir versiyonu da var. Özellikle ilk bebeklerini kucaklarına almış olan ebeveynler için öneririm, masraf yapıp almak isteyeceğiniz pek çok bebek malzemesini almaktan vazgeçip kendiniz yapabilirsiniz bu kitap sayesinde.</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br /></div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com37tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-87071056029366762642016-01-17T18:22:00.000+02:002016-01-17T18:22:16.850+02:00Bir Maddenin İçinde Asit Olup Olmadığını Nasıl Anlarız? Asit Alkali Deneyi (Bilimsel Deneyler Kitabı, Tübitak Yayınları)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWLXYEtn68fc_sJHTpjkr4p9IhJKd4eevAp6ST0bS1rn6OjKj4nlg7qQ33RkB4oK4JEbMZk4JnQ_kiGh14HM5xRzVIBbMmiRAMplpu56Z-kKzp4YGKpJD7USR1vGurPiG3BSh4Ktogv4kf/s1600/IMG_5071.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWLXYEtn68fc_sJHTpjkr4p9IhJKd4eevAp6ST0bS1rn6OjKj4nlg7qQ33RkB4oK4JEbMZk4JnQ_kiGh14HM5xRzVIBbMmiRAMplpu56Z-kKzp4YGKpJD7USR1vGurPiG3BSh4Ktogv4kf/s400/IMG_5071.JPG" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<br />
Hazır kış gelmiş, kırmızı lahanalar tezgahlarda yerini almışken asit belirteci yapalım dedim. Yaptık ve çok eğlendik. Ayrıntıları fotoğraflardan okuyabilirsiniz.<br />
<br />
Deney fikrini aldığımız kitabın içinde çeşitli konularda, evdeki malzemelerle yapılabilecek oldukça basit ve hoş deneyler var. Kitabı da tavsiye ediyorum.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-gcprnLKGkQdlLTojIuDY8F8ijABk74L7Aw7DKEy7Ewv7JUto_k3yZB2Lk4pHt4SercoXLfr3H1Yo9LQffBp0p93-0yW1hu_bW1SCpofrg83383gOUPAha-xw87ItIP4ZN8u0NX3YHz2s/s1600/IMG_5068.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-gcprnLKGkQdlLTojIuDY8F8ijABk74L7Aw7DKEy7Ewv7JUto_k3yZB2Lk4pHt4SercoXLfr3H1Yo9LQffBp0p93-0yW1hu_bW1SCpofrg83383gOUPAha-xw87ItIP4ZN8u0NX3YHz2s/s400/IMG_5068.JPG" width="298" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCrYqDnTDM-9wU2C00AH9FpyShTBE1_ugs-jJf30z5GwTdw17rATWd6SeA0oOT2lsdwV1MW66XYu8kwXYAYJn7mJoebsx7vqYrbAvJYUHscYOE9C3Dpd6_bsyMqqXKq9Y05o2XX6iGH2Tg/s1600/IMG_5069.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCrYqDnTDM-9wU2C00AH9FpyShTBE1_ugs-jJf30z5GwTdw17rATWd6SeA0oOT2lsdwV1MW66XYu8kwXYAYJn7mJoebsx7vqYrbAvJYUHscYOE9C3Dpd6_bsyMqqXKq9Y05o2XX6iGH2Tg/s400/IMG_5069.JPG" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV0Aso545vhHIY4j5RbSkPpf-ObJL5NYPGZjVHYniWV9cCQDvYgv0kLvUF29YO0OqMxWGriHGyhh-IxtFvHl6giijSo5jCXCbts_qW-FL3gAzDKRmeKuQUWmWqcUaHMuMG9wNoCAq4ol1p/s1600/IMG_5070.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV0Aso545vhHIY4j5RbSkPpf-ObJL5NYPGZjVHYniWV9cCQDvYgv0kLvUF29YO0OqMxWGriHGyhh-IxtFvHl6giijSo5jCXCbts_qW-FL3gAzDKRmeKuQUWmWqcUaHMuMG9wNoCAq4ol1p/s400/IMG_5070.JPG" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
Önce kırmızı lahanayı haşlayıp süzdük ve yapraklardaki renk ve doku değişimini inceledik:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvsc-4Xj13ghUv5XNQMsdIbW8bNvvXcTSyv_iUFLlkg4mZjZJRe4eVcjFwQ6_gRZ4f_xxxPHtcPcyUxjcc5z58Ocx0kWsEQ2ChYgnrdu0AjYpUYKNFZI1aCmeV8poxDywyFzFcB3rctqkv/s1600/IMG_5925.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvsc-4Xj13ghUv5XNQMsdIbW8bNvvXcTSyv_iUFLlkg4mZjZJRe4eVcjFwQ6_gRZ4f_xxxPHtcPcyUxjcc5z58Ocx0kWsEQ2ChYgnrdu0AjYpUYKNFZI1aCmeV8poxDywyFzFcB3rctqkv/s320/IMG_5925.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Malzemelerimizi hazırladık: Limon suyu, portakal suyu, elma suyu, karbonat, un, soda, yoğurt, suda erimiş asprin, suda erimiş Talcid (mide ilacı), şeker, diş macunu.</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBradDmuCJbwTLiCfQlWELrsPYXt-aJT4tKDDzRCiMjEa7DIQ6-H62YaYzYDdyuf4xMIjYrITB_od_vEvaBmYSrPIabAjxxPDOdQ10pq0n_DFH7RYjJVY4as4saL8bMpghFPIxsyidH7xZ/s1600/IMG_5926.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBradDmuCJbwTLiCfQlWELrsPYXt-aJT4tKDDzRCiMjEa7DIQ6-H62YaYzYDdyuf4xMIjYrITB_od_vEvaBmYSrPIabAjxxPDOdQ10pq0n_DFH7RYjJVY4as4saL8bMpghFPIxsyidH7xZ/s320/IMG_5926.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bardaklara belirteçten biraz biraz döktük. Sonra diğer malzemeleri tek tek bardaklara ekleyerek renk değişimlerini gözlemledik.</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2v0ZsKFKw4PUYumhfurXNLDexLK3wvokadEiNOyehyphenhyphenim5D3kCD6XMvfxqfY98w6auSQRZwVfRPdojOTNWDu2ViPIraZwhXwR_byXRYICZSDZHhrCYC4fmKy3R-wTvw78la8mQdL8uibgI/s1600/IMG_5928.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2v0ZsKFKw4PUYumhfurXNLDexLK3wvokadEiNOyehyphenhyphenim5D3kCD6XMvfxqfY98w6auSQRZwVfRPdojOTNWDu2ViPIraZwhXwR_byXRYICZSDZHhrCYC4fmKy3R-wTvw78la8mQdL8uibgI/s320/IMG_5928.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS3125E77BHqd5jccRKbTdK9L3by8kT6CpBaZtgf1kaiW3Oq0FGPZiamjhR200w6MHE0nIfSAE2zaFGgqPf4MCKH_jk6A8kayNgZ9VvDoxAmydvbCw6fQoDLcObeKcsKWZDhhzj0cQMloM/s1600/IMG_5929.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS3125E77BHqd5jccRKbTdK9L3by8kT6CpBaZtgf1kaiW3Oq0FGPZiamjhR200w6MHE0nIfSAE2zaFGgqPf4MCKH_jk6A8kayNgZ9VvDoxAmydvbCw6fQoDLcObeKcsKWZDhhzj0cQMloM/s320/IMG_5929.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHM3eGYiUl-4RORUL92wMVXMnk-AE2TOnRd73sgzCKBlGsSZHo3jydwkIVAkWXc8Kd3ljQeLwqIn3s1gQwzlt-L9Tb5BsEOWtV0rLv76lvWM6kSdpSRdPaRt9LVVUigTxlF2_MCuHMqjA1/s1600/IMG_5931.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHM3eGYiUl-4RORUL92wMVXMnk-AE2TOnRd73sgzCKBlGsSZHo3jydwkIVAkWXc8Kd3ljQeLwqIn3s1gQwzlt-L9Tb5BsEOWtV0rLv76lvWM6kSdpSRdPaRt9LVVUigTxlF2_MCuHMqjA1/s320/IMG_5931.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Renk değişimlerinden ziyade köpüklenme ilgisini çekti kızımın her zamanki gibi. Hele de köpük pespembe olunca...</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeNCnmvafVyDAA9f_oZI5E_t8_Ozvh3_LESUFOQSzQJ-7YrkQd9zFHurxyt11GvSp6Wxy7CcqPfO8IzwcLHoMMArP6tUCb4Sy2XIdEmPtegtVS-bouRvPBb9Exczk-ljiq0ovY3IuHn9rI/s1600/IMG_5932.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeNCnmvafVyDAA9f_oZI5E_t8_Ozvh3_LESUFOQSzQJ-7YrkQd9zFHurxyt11GvSp6Wxy7CcqPfO8IzwcLHoMMArP6tUCb4Sy2XIdEmPtegtVS-bouRvPBb9Exczk-ljiq0ovY3IuHn9rI/s320/IMG_5932.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwuVHnRMdr9NsxuAGY6XlJJ0ku59YTRdphpG8xVIhew9rObrxLsKFs3mFmxT-8512TFjTUnqIvjVjo7hlldVJe2ZjN2ibqzUNq0LwQKxuMMCJ3t_GtN1Jfj65Yv1UXa3FMsLLG8GSK7GVY/s1600/IMG_5933.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwuVHnRMdr9NsxuAGY6XlJJ0ku59YTRdphpG8xVIhew9rObrxLsKFs3mFmxT-8512TFjTUnqIvjVjo7hlldVJe2ZjN2ibqzUNq0LwQKxuMMCJ3t_GtN1Jfj65Yv1UXa3FMsLLG8GSK7GVY/s320/IMG_5933.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaQrGSZjMj2_7X2qXU-F9l4O6PPYdijkxItfK50Vof1C3OYgKkgbhfEKKVt4JGzfhrETZRK8dXqW86TjWwNkAjn4oRTV_HYI5GHea3aDG8-KZAf28ycFHpyWbkivY2aXvWeXuanvZmRfh5/s1600/IMG_5934.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaQrGSZjMj2_7X2qXU-F9l4O6PPYdijkxItfK50Vof1C3OYgKkgbhfEKKVt4JGzfhrETZRK8dXqW86TjWwNkAjn4oRTV_HYI5GHea3aDG8-KZAf28ycFHpyWbkivY2aXvWeXuanvZmRfh5/s320/IMG_5934.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrqsRtZxkvwjSs-TL9i2Ham359jdxVNvLCAmrAjdfW_LW8AJ-tAushCqOgG2tQvghM6Bn8R5x1Hyj828YK-XAJY4unKYIX9IDrGaUDmBk8Lh-c0gLui3R7WHacpWjBqTDgdKPKRiKa7gxc/s1600/IMG_5935.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrqsRtZxkvwjSs-TL9i2Ham359jdxVNvLCAmrAjdfW_LW8AJ-tAushCqOgG2tQvghM6Bn8R5x1Hyj828YK-XAJY4unKYIX9IDrGaUDmBk8Lh-c0gLui3R7WHacpWjBqTDgdKPKRiKa7gxc/s320/IMG_5935.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPPEdP6oP-SBdCPCclehgxWl3XIh50RcixHfel02lU4-ISg6LlERSNlWd5kiKTn5KC4m9aw0vDFq49Wg-WbwfZmpMUn7_y9t-QcyoB3u5eSk0xqW5GvsfD0EBtuU-Mj3KrFY3Uj3-040tt/s1600/IMG_5937.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPPEdP6oP-SBdCPCclehgxWl3XIh50RcixHfel02lU4-ISg6LlERSNlWd5kiKTn5KC4m9aw0vDFq49Wg-WbwfZmpMUn7_y9t-QcyoB3u5eSk0xqW5GvsfD0EBtuU-Mj3KrFY3Uj3-040tt/s320/IMG_5937.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihG1G1ZGCg9LnUJxvXu3uHzzyo8gZBI13bA5I9iDIe1klVlboJ8LHfvejAIn1swqeQVwtchsRqR6rD5lMSjsuKaTy-UtUl1QHjCBwPyTN0JwMTpMEEiFeG8lhWP1arkw3DfShgCs4RI3KN/s1600/IMG_5939.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihG1G1ZGCg9LnUJxvXu3uHzzyo8gZBI13bA5I9iDIe1klVlboJ8LHfvejAIn1swqeQVwtchsRqR6rD5lMSjsuKaTy-UtUl1QHjCBwPyTN0JwMTpMEEiFeG8lhWP1arkw3DfShgCs4RI3KN/s320/IMG_5939.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFIl0SwbHVEnFqtYl0sLpaIshDjMY5QfTstZCHTALjbpWpXD0GJgA2-gZx-NHJKTzBD7U-HgVX8MFrQ-_58OdO0ZEIM5rO8J8hec1GfZMPTIm3Blgag8yqaS_-IlJzLHNWJ3DC99AJULxo/s1600/IMG_5940.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFIl0SwbHVEnFqtYl0sLpaIshDjMY5QfTstZCHTALjbpWpXD0GJgA2-gZx-NHJKTzBD7U-HgVX8MFrQ-_58OdO0ZEIM5rO8J8hec1GfZMPTIm3Blgag8yqaS_-IlJzLHNWJ3DC99AJULxo/s320/IMG_5940.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<br />
Renkler değiştikçe deneye ilgi arttı. Kızım artık kendisi ve kardeşi için bir laboratuvar istiyor. Anneannesine birer laboratuvar önlüğü dikmesi için sipariş verdi bile.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjddxx02wlIbDc9sCA_cib-yfZSFMCNp0ps1PRojmkEwEl_Ourz8xfIcNBeHSRTEyzUb_ireAoPflRVjIVvdjImMTQ76WtREVLr0kmz6B0tNNhsbMSZLkWxMDMqrBBDouFKi3WBvAzxqzE4/s1600/IMG_5942.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjddxx02wlIbDc9sCA_cib-yfZSFMCNp0ps1PRojmkEwEl_Ourz8xfIcNBeHSRTEyzUb_ireAoPflRVjIVvdjImMTQ76WtREVLr0kmz6B0tNNhsbMSZLkWxMDMqrBBDouFKi3WBvAzxqzE4/s320/IMG_5942.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUew-bwwDOZUcwfxPQU3xePgRIsHe2bYnmiQvm_JtQHrh1AYMQdM4kaRZlD4rzlZ-40DV9Q7L4K5b3JqBKMVDkleCiGOpcTz8mDHsDhxCppIn-5BhtoVIH5b_rOZZkqaCuQi-76gF0zg6L/s1600/IMG_5943.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUew-bwwDOZUcwfxPQU3xePgRIsHe2bYnmiQvm_JtQHrh1AYMQdM4kaRZlD4rzlZ-40DV9Q7L4K5b3JqBKMVDkleCiGOpcTz8mDHsDhxCppIn-5BhtoVIH5b_rOZZkqaCuQi-76gF0zg6L/s320/IMG_5943.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2sFvsZQYkyL3WJzdXcx6VFIgF9vQQQ1swSQbw_QqUqjkNf3_hRuVRn1_6M8DOWGcIZlkeFWBQ46gpz_EMH2Wr9EhqsNaoDhdUWisvJaRcGRMicqFXKmnzoffoOvKeWnbhA75Nmd1qA1C3/s1600/IMG_5944.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2sFvsZQYkyL3WJzdXcx6VFIgF9vQQQ1swSQbw_QqUqjkNf3_hRuVRn1_6M8DOWGcIZlkeFWBQ46gpz_EMH2Wr9EhqsNaoDhdUWisvJaRcGRMicqFXKmnzoffoOvKeWnbhA75Nmd1qA1C3/s320/IMG_5944.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR8U7qsyYXhLNumx8OzKzXwndGs8ORjLqHIZLWcD6Cb7HE3-Hi2LKcUXxOVlUli1rs_2b0bTa_Z9cc5xfIvhRYkOGXVmdQQPOx9fYn8jygU7q-HjPAiBnXwzx1fun8xGKILl_lL0KfEr8D/s1600/IMG_5950.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR8U7qsyYXhLNumx8OzKzXwndGs8ORjLqHIZLWcD6Cb7HE3-Hi2LKcUXxOVlUli1rs_2b0bTa_Z9cc5xfIvhRYkOGXVmdQQPOx9fYn8jygU7q-HjPAiBnXwzx1fun8xGKILl_lL0KfEr8D/s320/IMG_5950.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis-Kp6IThyPn3PpHEWipeSjGbj029YgUwXa9lWbZJLG58Q0qV2poW-frzzhgWVrWT4K_TffGNX9qnkO_odlBxZIIN_vi4CG24zhdpl_VBgNVo4D7FJYIV5DHBnRP459PaMwPIY5DKiVvkM/s1600/IMG_5952.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis-Kp6IThyPn3PpHEWipeSjGbj029YgUwXa9lWbZJLG58Q0qV2poW-frzzhgWVrWT4K_TffGNX9qnkO_odlBxZIIN_vi4CG24zhdpl_VBgNVo4D7FJYIV5DHBnRP459PaMwPIY5DKiVvkM/s320/IMG_5952.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjifnieaSL7-yjnoRpX6M0uyVwfWmF5vinEiS8_KlCCpRAwGHDqcSAdxphAc2ktNKXCsZYb5IfUpWpzaC3m03Y5z29NXA-AYpv9DqcoNecNtqCLsQOb0HiFAFUUgV8d_s9bMpJ6mJFcDPj6/s1600/IMG_5953.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjifnieaSL7-yjnoRpX6M0uyVwfWmF5vinEiS8_KlCCpRAwGHDqcSAdxphAc2ktNKXCsZYb5IfUpWpzaC3m03Y5z29NXA-AYpv9DqcoNecNtqCLsQOb0HiFAFUUgV8d_s9bMpJ6mJFcDPj6/s320/IMG_5953.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb3VbGaUU3fadY6rc8SbkVXi2xWOLjU-VJIa1jRR-WgUPmMgLYRGVt2zdx7wkRSrZwCacU50LxLkWHwGW67oPkLq_g1rsGY8ddzEL7vY0JTRAcJ_2BTE214TAMEAXGNCU7H7pOkRLbqU6B/s1600/IMG_5954.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb3VbGaUU3fadY6rc8SbkVXi2xWOLjU-VJIa1jRR-WgUPmMgLYRGVt2zdx7wkRSrZwCacU50LxLkWHwGW67oPkLq_g1rsGY8ddzEL7vY0JTRAcJ_2BTE214TAMEAXGNCU7H7pOkRLbqU6B/s320/IMG_5954.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu deney için önceden hazırlandık. Manava gidip lahanayı beraber aldık, haşladık, soğumasını bekledik, süzdük. Eczaneden aspirin ve Talcid aldık. Diğer malzemeleri hazırladık. Deney esnasında da pür dikkat ilgisini deneye verdi kızım. Sonuç olarak bu deneyden memnun kaldık.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgr1nd2LRBHV015J4Frlkt_37NpAnzp3Pxov69MtGAI5S4z_6ysy_tIHcHPN6bOYHBZb7cn2jX2i4pxe7FmqN5guZFP8FrmCX6rJkOhypqSQQ2j11pyC8vQUCWO6_ZZFoT6mCh5oIfHb4Jm/s1600/IMG_5962.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgr1nd2LRBHV015J4Frlkt_37NpAnzp3Pxov69MtGAI5S4z_6ysy_tIHcHPN6bOYHBZb7cn2jX2i4pxe7FmqN5guZFP8FrmCX6rJkOhypqSQQ2j11pyC8vQUCWO6_ZZFoT6mCh5oIfHb4Jm/s320/IMG_5962.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguCrpcv4agdaR8GwcEQoTPAwL94aXacEMynY9tx87iWkkTdSI4lLiUpAuGuuTi1NiCfi-PhtI-m4rDOe-MwcVHujko7iferB0mrlGyPUP6Bj9GkPK-JcVGQ_9LTFHmBFjjxrJSw3GYzDNz/s1600/IMG_5963.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguCrpcv4agdaR8GwcEQoTPAwL94aXacEMynY9tx87iWkkTdSI4lLiUpAuGuuTi1NiCfi-PhtI-m4rDOe-MwcVHujko7iferB0mrlGyPUP6Bj9GkPK-JcVGQ_9LTFHmBFjjxrJSw3GYzDNz/s320/IMG_5963.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9unJ7Z8NX43_gUE87nLsrDT14I7EiaMoD_-mG5HREoGR0gLZTDIDzbmZIGswzO40-jGlJSi7pCiIOJpVYEn27dT_kTtNLUyzY9wbS0cNWOS7BWIVR5TP9fJuHgVOrIJbWzc-G3Icy6t9M/s1600/IMG_5969.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9unJ7Z8NX43_gUE87nLsrDT14I7EiaMoD_-mG5HREoGR0gLZTDIDzbmZIGswzO40-jGlJSi7pCiIOJpVYEn27dT_kTtNLUyzY9wbS0cNWOS7BWIVR5TP9fJuHgVOrIJbWzc-G3Icy6t9M/s320/IMG_5969.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-BPkYWTqz3ZbYeXHeLUTUi2dKeuFir1nJa-BfhWZUISuVYvu1zSRMKXA-53kxn2WdkM6W-wlHIfhwaKqf-pWPd1H-NRZzj45FuIRbtk5mRm_Ko-P3IeGUGQHQj3hjHrybnnM5usp9258n/s1600/IMG_5973.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-BPkYWTqz3ZbYeXHeLUTUi2dKeuFir1nJa-BfhWZUISuVYvu1zSRMKXA-53kxn2WdkM6W-wlHIfhwaKqf-pWPd1H-NRZzj45FuIRbtk5mRm_Ko-P3IeGUGQHQj3hjHrybnnM5usp9258n/s320/IMG_5973.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
Ablasının deneyi bitince malzemeler oğluma kaldı...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6WRqYgZ8M9N-HxDNElBeocpIhu2eaYWqPMtrb-TudklHfB2N-wpiYuwezMo4eUChfGAYOSRFbjvDLIMSh2nkTsLBwX_3ObqyH-kUSebxOQtwdkv4zG1uYV_Fp0YWlElVRKL_fuDEfG1pl/s1600/IMG_5976.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6WRqYgZ8M9N-HxDNElBeocpIhu2eaYWqPMtrb-TudklHfB2N-wpiYuwezMo4eUChfGAYOSRFbjvDLIMSh2nkTsLBwX_3ObqyH-kUSebxOQtwdkv4zG1uYV_Fp0YWlElVRKL_fuDEfG1pl/s320/IMG_5976.JPG" width="239" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-21316666983030704912015-10-08T09:57:00.000+03:002015-10-08T10:10:30.444+03:00Ekim Ayında Bahçeye Ne Dikilir?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsgBzZkrssZ24sOajyRY6V80o-608GocZxQfM55O8Jmg4hRbDxwuz7ZRTSgz5FiFvUUn_Ym0tfAlX4s_BRn5-3maWACatZQjMS8w9LtkOn677Y78qSzM-3HLBJ0JFhWgSzmB3o6NNnh3iy/s1600/mercank%25C3%25B6%25C5%259Fk.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsgBzZkrssZ24sOajyRY6V80o-608GocZxQfM55O8Jmg4hRbDxwuz7ZRTSgz5FiFvUUn_Ym0tfAlX4s_BRn5-3maWACatZQjMS8w9LtkOn677Y78qSzM-3HLBJ0JFhWgSzmB3o6NNnh3iy/s400/mercank%25C3%25B6%25C5%259Fk.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="color: #655d56;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">bahçemdeki mercanköşk</span></span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">Sonbahar geldi, havalar soğumaya başladı. Sebzelerin birçouğunun ilk dondan önce kendini kurtaracak kadar büyümek için vakti olmayabilir. Ama yine de sıcak bölgelerde oturmuyor bile olsanız, Ekim ayında dikimi yapılabilecek birkaç bitki var. </span></div>
<br />
<br />
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; font-weight: bold;">Yabanmersini</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">Sonbahar yabanmersini dikmek için mükemmel bir zaman. Sonbaharda dikim yapmak yabanmersinine köklenmesi için fırsat sağlar. Ancak köklenen bitki, en erken bir sonraki ilkbaharda büyüyecektir. </span></div>
<br />
<br style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;" />
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; font-weight: bold;">Çiçek Soğanları</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">Ekim ayı, sonbahar çiçek soğanları için uygundur. Ekim ayında dikilen soğanlar, ilkbaharın ilk günlerinde çiçek açmaya başlayacaklardır. Örneğin: Lale </span></div>
<br />
<br style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;" />
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; font-weight: bold;">Sarımsak</span><br />
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">Bir sonrak ilkbaharda erken ve yüklü bir hasat istiyorsanız sonbharda sarımsak ekimi yapabilirsiniz. </span><br />
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;"> </span><br />
<br style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;" />
<br />
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; font-weight: bold;">Şifalı Otlar </span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #655d56; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;">Kışın insanların yetiştirmeyi en çok tercih ettikleri bitkilerin başında şifalı otlar gelir. Bunları kapalı alanda, ev içinde yetiştirmeniz de mümkündür. En popüler şifalı otların arasında fesleğen, kekik, nane, maydonoz gelmektedir. Benim bu aralar gözdem ise mercanköşk.</span></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-58825822329806782712015-09-07T21:47:00.003+03:002015-09-07T21:47:53.968+03:00Ev Okullu Ünlüler : Wilson Bentley (Kendi Kendini Yetiştirmiş Bilim Adamı ve Kar Fotoğrafçısı)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcUbax8diuYiOpx8mrVSauMi66PUEURrCeArqMfBa9LbM9AyVogQDUmttB1F0jgliZDPZz3ZqINlKS2ZIvufrlwvdh3mM7vxMQtAb-fuU64JW6knwEMbr5srhsfaRjwxHKcptaKzh-1mG5/s1600/wilson+bantley.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="285" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcUbax8diuYiOpx8mrVSauMi66PUEURrCeArqMfBa9LbM9AyVogQDUmttB1F0jgliZDPZz3ZqINlKS2ZIvufrlwvdh3mM7vxMQtAb-fuU64JW6knwEMbr5srhsfaRjwxHKcptaKzh-1mG5/s400/wilson+bantley.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<b><br /></b>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<b>KAR TANESİ BENTLEY (Snowflake Bantley)</b></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br />
çiftçilerin saban sürdüğü<br />
karanlığın lüks lambalar ile uyandırıldığı zaman<br />
bir çocuk yaşardı karı çok seven<br />
dünyadaki her şey ama her şeyden</div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">
Wilson Bentley 9 Şubat 1865'te, kar yağışının üç metreyi bulduğu Champlain Gölü ile Mansfield Dağı'nın arasında kalan Vermont Jericho bölgesinde, karlar ülkesinin başkentinde doğdu.</div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Willie'nin annesi 14 yaşına kadar onun öğretmeni idi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çiftçi bir ailenin sahip olduğu yükümlülükler ve zor hava koşulları nedeniyle Willie sadece birkaç sene okula gidebildi.</div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Annesinin öğrenme ihtiyacını giderebilmesi için aldığı ansiklopedilerin "her sayfasını okudum" demişti.</div>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">
İlk gençliği boyunca suyun hallerini çalıştı, hava durumu raporları tuttu, yağmur taneleri ile ilgili deneyler yaptı. Willie Bentley'in en mutlu olduğu günler kar fırtınasının olduğu günlerdi. Vermont bahçelerinin kurumuş otlarına, ahırlarının koyu renkli metal kapı koluna ve eldivenlerine yağan karları seyrederdi. "<span style="text-align: left;">kar en az kelebekler kadar, elma çiçeği kadar güzel" derdi. K</span><span style="text-align: left;">elebekleri ağ ile tutup abisi Charlie'ye gösterebilirdi, </span><span style="text-align: left;">elma çiçeklerini toplayıp annesine götürebilirdi, </span><span style="text-align: left;">fakat kar tanelerini kimse ile paylaşamıyordu, onları saklayamıyordu.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">
<span style="text-align: left;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Willie’nin kar sevgisini gören annesi, ona ansiklopedilere ek olarak bir mikroskop aldı. Willie mikroskopla çiçeklere baktı, yağmur damlalarına, otların iki yüzüne; <span style="text-align: left;">hepsinden güzeli, </span><span style="text-align: left;">kar tanelerine...</span></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Diğer çocuklar kardan kule yaparken, kargalar gibi ötüşerek kartopu savaşı oynarken Willie kar tanelerini toplardı. K<span style="text-align: left;">ar fırtınalı günün ardından buz kristalleri üzerinde çalışırdı. K</span><span style="text-align: left;">ar kristallerinin girift, dallı budaklı şekillerini hayal ettiğinden daha güzel olduğunu gördü. B</span><span style="text-align: left;">ütün tanelerin birbirinin kopyası şeklinde, aynı olacağını sanıyordu. H</span><span style="text-align: left;">iç öyle olmadıklarını öğrendi. K</span><span style="text-align: left;">ristallerin büyük çoğunlukla 6 dallı olduğunu keşfetti, çok az sayıda 3 dallı olduğuna şahit oldu. H</span><span style="text-align: left;">er kar tanesindeki 6 dal birbirinden farklıydı, benzersizdi. B</span><span style="text-align: left;">ir kar tanesi eridiğinde arkasında herhangi bir kayıt bırakmayan bir güzellik de gitmiş olur diye düşünür, hüzünlenirdi. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: left;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
Üç kış boyunca kar kristallerini resmetmeye çalıştı. Her seferinde çizim bitmeden taneler eriyordu. W<span style="text-align: left;">illie herkesin tanelerin harika şekillerini görebilmesi için, onları bir şekilde saklamaya karar verdi,. Mutlaka bir yol bulmalıydı.</span></div>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
16 yaşına giren Willie kar tanelerini resmetmeye devam ederken bir gün yeni bir şey öğrendi. <span style="text-align: left;">Fotoğraf makinesi denen içinde kendi mikroskobu olan bir aletin var olduğunu öğrendi. A</span><span style="text-align: left;">nnesine "eğer öyle bir kameram olsaydı kar tanelerini resimleyebilirdim", dedi. A</span><span style="text-align: left;">nnesi Willie'nin kara bakarken gördüğü heyecanı başkalarının hissetmeyeceğini, insanların ilgilenmeyeceğini, oğlunun üzüleceğini düşünüyordu. B</span><span style="text-align: left;">abası "karla uğraşmak kadar saçma bir iş olabilir mi?" diyordu. A</span><span style="text-align: left;">ma oğullarını seviyorlardı. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: left;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: left;">17 yaşında ailenin tüm sene boyunca biriktirdiği para ile Willie'ye fotoğraf makinesini aldılar. F</span><span style="text-align: left;">otoğraf makinesi yeni doğmuş bir danadan daha uzundu </span><span style="text-align: left;">ve ücreti babasının 10 sığırına bedeldi.</span></div>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Willie fotoğraf makinesi ile çalışmalara başladı. İlk fotoğraflarının gölge gibi görünen başarısız hallerine rağmen vazgeçmedi. <span style="text-align: left;">Hata üzerine hata, kar tanesi üzerine kar tanesi... </span><span style="text-align: left;">Her kar fırtınasında çalıştı. </span><span style="text-align: left;">Kış bitti, karlar eridi ama ilk sene güzel resimler çekemedi gelecek kar mevsimini bekledi. </span><span style="text-align: left;">Sonraki kış, yine karlı günlerden bir gün, yeni bir yöntem denedi ve işe yaradı, kar tanesinin fotosunu nasıl çekeceğini keşfetmişti. </span><span style="text-align: left;">Kar kristallerinin daha net görünmesi için kristallerin negatiflerinin kenarındaki koyu kısımları yontuyordu, bu ekstra iş ve saatler demekti ama Willie aldırmıyordu. </span><span style="text-align: left;">Kimse de Willie'ye aldırmıyordu. </span><span style="text-align: left;">Komşuları kar fotoğrafı çekme fikrine çok gülüyorlardı. "</span><span style="text-align: left;">Vermont'ta kar, çerçöp gibi bir şeydir, fotoğrafına gerek yok" diyorlardı. </span><span style="text-align: left;">Willie kar tanelerinin aynısından bir tane daha olmayan biricik yapıları ile tasarımın şah eserleri olduğunu düşünüyor, fotoğrafların dünyaya kendisinden bir hediye olacağını söylüyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="text-align: left;"><br /></span></div>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Willie büyüyor, çiftlik hayatı devam ediyordu. Diğer çiftçiler kışları ocaklarının önünde ısınır, at ve kızakla şehre inerken Willie kar fırtınaları boyunca çalışırdı. <span style="text-align: left;">Sundurmanın kapısının önünde durur ve siyah bir tepsiye kar tanelerini toplardı. </span><span style="text-align: left;">Topladığı kar tanelerinin şekilleri bozulmuş ise tepsisini hindi tüyü ile temizleyip yeni taneler toplamaya koyulurdu. B</span><span style="text-align: left;">azı kışlar sadece birkaç düzine fotoğraf çekebilirken, bazı kışlar yüzlerce çekerdi. A</span><span style="text-align: left;">ile yadigarı mesleği, içinde bulunduğu ortam gereği Willie doğayı çok sever, doğa fotoğrafları da çekerdi ama elbette en çok sevdiği kar tanelerini çekmekti. </span></div>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Kar taneleri fotoğraflarından albümler yaptı, kimi zaman hediye etti, kimi fotoğrafları birkaç liraya sattı, yaz akşamları kar tanesi fotoğraflarından dostlarına foto sunumlar yaptı. K<span style="text-align: left;">imi kolej ve üniversiteler Willie'nin bazı fotoğraflarını satın aldı. W</span><span style="text-align: left;">illie ‘nin kar tanelerini fotoğraflama işinden pek para kazandığı söylenemez, harcadığı paranın üçte birini geri kazandı ama yaşamını çiftçi olarak kazanan Willie'nin zaten bu işten para kazanmak gibi özel bir amacı da yoktu, "kar tanelerinin kendisi benim için ödül" diyordu…</span></div>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Kimi üniversitelere verdiği fotoğraflar ile ilgili çalışmalar yapılıp gelir elde edildiğinde çektiği en güzel taneleri kitaplaştırmak için Willie'ye bir fon sunuldu. </div>
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
66 yaşına gelmişti ve hala kar tanesi fotoğrafçılığından emekli olmaya niyetli değildi. Kitabı çıktıktan bir ay sonra, yeni bir kar fırtınasını fotoğraflamak için 10 küsur kilometre yürüdüğü bir yürüyüş sonrası zatürre oldu ve iki hafta sonra vefat etti. V<span style="text-align: left;">efatından kırk sene sonra, yaşadığı bölgede açılan müzede kendisi için bir anıt düzenlendi.</span></div>
<br />
<div style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white;">
<span style="color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif;"><span style="font-size: 14px; line-height: 20px;">Kar tanelerine aşık olan bir çiftçi bilim adamı Wilson Bentley, </span></span></div>
<div style="color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">
çektiğin fotoğraflar tıpkı kar kristalleri gibi şehrin Vermont'tan uçarak dağları aştı ve dünyayı dolaştı. İ<span style="text-align: left;">nsanlar eldivenlerine yağan mucizeye şahit olabilmek için yaşadığın yerlere geldi, seni andı. R</span><span style="text-align: left;">uhun şad olsun “kar tanesi adam”.</span></div>
<div style="color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: justify;">
<span style="text-align: left;"><br /></span>
<span style="text-align: left;">Kaynak: "Snowflake Bentley", Yazar: </span><span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;">Jacqueline Briggs Martin </span><br />
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbR5VEJnEnJ3bi2ou255Je9qjEm2JoF7aUvo-Q3k2TP5Tc7rG25RXBeVsEDN9gyzGTLmJVAgJ-9ojivqNMEIiwoaOD6AywxKUUV9A1y3d5J4gFJFChD84_HqG0plQz9uazq3QTFty-mchP/s1600/bent.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbR5VEJnEnJ3bi2ou255Je9qjEm2JoF7aUvo-Q3k2TP5Tc7rG25RXBeVsEDN9gyzGTLmJVAgJ-9ojivqNMEIiwoaOD6AywxKUUV9A1y3d5J4gFJFChD84_HqG0plQz9uazq3QTFty-mchP/s1600/bent.jpg" /></a></div>
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;"><b>Çeviri: Zuhal Bibi</b></span><br />
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb4Wfnpo3h21TAQwjNEEplbJg3QnRKPGgG7vMYeKOtfk90s7hyxHuaiK2dyw1O1cxZ41qVJmQADVpz495N_cqt2ANzS9uSPcRWUi3jqoxFha-CCCOGU7G0jwJIFzNwUs4bS6JM7nhwKFvJ/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="299" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb4Wfnpo3h21TAQwjNEEplbJg3QnRKPGgG7vMYeKOtfk90s7hyxHuaiK2dyw1O1cxZ41qVJmQADVpz495N_cqt2ANzS9uSPcRWUi3jqoxFha-CCCOGU7G0jwJIFzNwUs4bS6JM7nhwKFvJ/s400/images.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="background-color: white; color: #111111; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 20.995px; text-align: start;"><br /></span>
<span style="text-align: left;"><b><br /></b></span>
<span style="text-align: left;"><b>Ayrıntılı bilgi için bkz.:</b></span><br />
<span style="text-align: left;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: left;"><span style="color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif;"><a href="http://snowflakebentley.com/bio.htm">http://snowflakebentley.com/bio.htm</a></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: left;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14px; line-height: 20px; text-align: left;"><a href="https://en.wikipedia.org/wiki/Wilson_Bentley">https://en.wikipedia.org/wiki/Wilson_Bentley</a></span></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-64114765734617540562015-08-27T14:27:00.002+03:002015-08-27T14:27:35.678+03:00Okulsuz Eğitim veya Ev Okulu Tercihi Radikal Bir Karar mı?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjttRJq22iherUPub3xeHXkGHCLwbaft6dOH3BujAxugNqMuPZ-YXOvxNNQWrfeUNJqiOqsQbTmtD4AOsbBUy-a57MZP2YGIDVM09HrdY89pGLdsBAtF9ykwyXXtIdbSc9WItK4ZGoM2OtJ/s1600/ye%25C5%259Fim+b%25C3%25BCber.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="272" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjttRJq22iherUPub3xeHXkGHCLwbaft6dOH3BujAxugNqMuPZ-YXOvxNNQWrfeUNJqiOqsQbTmtD4AOsbBUy-a57MZP2YGIDVM09HrdY89pGLdsBAtF9ykwyXXtIdbSc9WItK4ZGoM2OtJ/s400/ye%25C5%259Fim+b%25C3%25BCber.Jpeg" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Evokulu ve okulsuz eğitim kararları artık daha fazla tercih edilir ve daha fazla dillendirilir oldu. İşte Milliyet Gazetesi'nde bir röportajda Yeşim Büber de çocukları için tercihinin bu yönde olacağını belirtiyor. Röportajda ayrıca okulsuz eğitimin sırf çocuk eğitimi ile ilgili bir karar olmayıp bir yaşam tarzı seçimi olduğunu da çok net görebiliyoruz:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<h1 style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 30px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Hayatın figüranı olmayacağım...</h1>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Yedi yıldan bu yana eşi, ikiz oğulları Can Yunus ve Nehir ile teknede yaşayan Yeşim Büber ile Marmaris’te buluştum. Teknelerini bağladıkları Okluk Koyu’nda bir günü beraber geçirdik. 2007’de evlerini boşaltıp, tekneye sığarak <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/istanbul/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="İstanbul">İstanbul</a>’dan yola çıkmışlar. Tekneleri öyle lüks değil. Ne yardımcıları var ne de tayfaları… Her şeyi kendileri yapıyorlar.Elbette ne kadar tüketim çılgınlığından kaçsalar da asgari tüketim için bile para gerekiyor. Mehmet Aksın özellikle <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/reklam/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="reklam">reklam</a>sektöründe aranılan bir görüntü yönetmeni. En son Zehirli Sarmaşık ve Acayip Hikayeler’de rol alan Yeşim Büber de doğum sonrası ara verdiği <a class="tag" href="http://dizi.milliyet.com.tr/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="dizi">dizi</a> sektörüne bu kış dönmeyi planlıyor. Bir dönem çok ses getiren İnşaat ve Yolda filmlerinde de oynayan Yeşim Büber ile alternatif hayatı konuştuk.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>KUYU SUYU İÇİYORLAR</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Anneler artık çok anne, bütün hayat çocuklara göre organize ediliyor. Biliyoruz ki tekne o kadar da steril değil. Nasıl büyüyor çocuklar? </strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Ormanda emeklediler, yürüdüler. Ağızlarına toprak, taş atıp, dal kemirmeye bayılıyorlardı. Son derece steril olmayan bir ortamda büyüdüler. Halâ öyleler. Ama bunun da karşılığı olarak doğduklarından bu yana hastaneye gitmedik. 2 yaşındalar. Gayet sağlıklı gidiyor her şey. Toplumda genel olarak bir temizlik takıntısı var. Hijyen pazarlanıyor. Anneler için çocukları en hassas noktaları olduğu için temizlik pazarlaması çocuk büyütmede en çok iş yapan sektör haline geliyor. Normal doğum yaptım. Hastaneden çıkıp ertesi gün yine tekneye geçtik. Teknede kendilerine dikkat etmeyi öğrendiler. Anneler, babalar sürekli çocuk düşmesin diye kalkan gibi çocuğun tepesindeler. Çocuk için de çok daraltan bir hal o. Kendi başına bir şey yapmaya çalışıyorsun, sürekli tepende birisi. Rutin flor takviyesi verecekti doktor. Kuyu suyunu arıtıp içtiğimizi öğrenince onu da vermedi. Kuyu suyu flor açısından daha zenginmiş. Ticari sularda eksik oluyormuş.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Çocuklar reklamlarda bir şey görüp istediğinde nasıl ikna ediyorsunuz peki?</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Reklam görmüyorlar ki! Televizyonumuz yok.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
İlk yardım kursu aldılar</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Açık denizdesiniz ve çocuklar hastalandı. Bu bir risk değil mi?</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Çocuklar olduktan sonra çok uzun mesafe yapmadık. Riski minimuma indirmek için Marmaris’te hastanede iki günlük kurs aldık. Çok yetkin bir ecza dolabımız var. Hafif cerrahi müdahaleler, kırık çıkık müdahaleyi yapabilir durumdayız. Eğer ihtiyacınız olursa uzaktan teşhis ile doktorlardan yardım almak mümkün.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Evhamlı şehir annelerine ne öneriyorsunuz?</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Doğadan o kadar da koparmamak lazım. Annelik içgüdüsü denen bir şey var ya, onu dinlemek lazım. Sen anne olarak zaten doğru olanı biliyorsun. Sürekli bir <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/kitap/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="kitap">kitap</a> anneliği var. Bu kadar uzaklaşmamak lazım kendinden. O kadar da kitaplardan öğrenilecek bir şey değil annelik.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/pasifik/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="Pasifik">Pasifik</a>’e açılacaklar</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Teknede yaşama fikri nasıl oluştu?</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
İstanbul artık zor gelmeye başlamıştı. Sorgulamalar başladı. Bu trafikten mutlu muyum, yaptığım işten mutlu muyum? Mehmet’in deniz sevdası vardı. Bir tekne alalım, teknede yaşayalım dedik. 2007 yılında evi tamamen kapatıp tekneye yerleştik. Bir yıl <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/akdeniz/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="Akdeniz">Akdeniz</a>’i gezdik. Niyetimiz daha yola devam etmekti. Sonra hadi dönelim, çalışalım, tekneyi büyütüp çocuk yapalım, devam edelim dedik. Tekneyi büyüttük, çocukları yaptık, Şimdi tekrar yola çıkacağız, bir iki sene daha çalıştıktan sonra... Pasifik’e doğru gitmek istiyoruz. </div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Bir teknede iki kaptan</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Tekneye de sığılıyormuş! Evlere niye sığamıyoruz?</strong></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Lüks sevmiyorum. Zaten şu an hayatımı bu kadar küçültmeme rağmen gezegene yine de zarar veriyorum. Bunun vicdani rahatsızlığını hissediyorum. Bir de o kadar büyük hayatları ahlaki olarak kaldıramayacağım. Sığamama durumu sistemin tuzağına düşmek işte. Ne kadar tüketirsek o kadar var olacağımızı sanmanın yanılgısından kaynaklanan bir şey. Hayatın figüranı olmak. Olmayacağım dedim kendi kendime ve hayatımı olabildiğince küçülttüm. Teknemiz 15 metre. Daha büyük bir teknemiz olsa mesela, bu kez tayfamız olması gerekecekti. </div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
İki kaptanız; Mehmet ile ben. Uzun yolda vardiya usulü kullanıyoruz. Bakımını da kendimiz yapıyoruz. Kendi kendinize yeterli olmayıp, çalışanınız olup hizmet almaya başladığınız anda ‘lüks’ bir hayat başlıyor. Bu bize göre değil. Burada İstanbul’da harcadığımızın yüzde 30’unu anca harcıyoruz. </div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<img alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2015/08/17/fft16_mf5953519.Jpeg" style="border: none;" /></div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px;">
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<em>Yeşim Büber ve eşi Mehmet Aksın, çocuklarıyla son derece sağlıklı bir ilişki kurmuş. Onların kalkanı değil yoldaşı olduklarını sık sık vurguluyorlar.</em></div>
</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
<div style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 0px;">
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Mektupla ya da okulsuz <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/egitim/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="eğitim">eğitim</a></strong></div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><br /></strong></div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Çocuklar okula başladığında nasıl olacak?</strong></div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Eğitim sistemi ile ilgili çok ciddi kuşkularım var. O gri, ruhsuz binalarda, askeri eğitim almadık mı hepimiz. Öğretmenlerimizle hiyerarşik ilişkilerimiz, kendimizi hep değersiz hissetmemiz. Kimlik bulma çabalarımızın hep engellenmesi. Okullar, sistemi sorgulamayan bireyler yetiştirmeye yarıyor. Bu olumsuz deneyimleri çocuklarıma yaşatmak istemiyorum. Türkiye’de evden okul, dışarıdan eğitim legal değil. Eşim Mehmet’in Fransız vatandaşlığı da var, çocukların da. Home schooling (mektup eğitimi) denen bir sistem var <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/avrupa/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="Avrupa">Avrupa</a>’da. Müfredat size geliyor, siz çocuğun ebeveyni olarak eğitmeni oluyorsunuz. Sınavlarını gönderiyorsunuz. Bir de unschooling diye bir kavram var. <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/ingiltere/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="İngiltere">İngiltere</a>, <a class="tag" href="http://www.milliyet.com.tr/kanada/" style="color: #032a7f; cursor: pointer; outline: 0px; text-decoration: none;" target="_blank" title="Kanada">Kanada</a> gibi ülkelerde uygulanıyor. Bunda ise bir müfredat yok, çocuğun okul ile ilişkisi yok. Herhangi bir zamanda okula başlamak istediğinde yeterlilik sınavına giriyor. Başarılı olduğunda nereden isterse oradan başlıyor okula. Bunlardan birisini seçeceğiz. Çocuklarıma TEOG stresini yaşatmak istemiyorum. Ben çocuğuma gezegenine sahip çıkmasını öğretmek istiyorum. Başkalarının hayatlarına, varlığına saygı duysunlar, kendi hayatlarına sahip çıksınlar. Bir şey ekip biçebilsinler, hayatta kalabilsinler, bence başarı budur. </div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px;">
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>‘Kuaför ve ütü hayatımdan çıktı’</strong></div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px;">
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
2007’den beri saçını boyatmadığını söyleyen Yeşim Büber, “Her ay kuaför, manikür-pedikür, üstümden ağır bir yük kalktı. Ütü yapmıyor, sürekli temiz giysiye ihtiyaç duymuyorum. Kırışık, lekeli, yırtık, hiç dert değil artık. Sadece üşümemi engellesin ya da güneşten korusun yeter. </div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Çok mutluyum, hakikaten keyfim çok yerinde” diyor.</div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px;">
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Bu kış ekranlara dönüyor</strong></div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Yeni dizi var mı?</strong></div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
Projeleri değerlendirmeye başladım. Bu kış birisinde çalışacağım. Çocuklar doğduktan sonra çok çalışmak istemedim. Bebeklik dönemini birlikte geçirmek istedim. Önümüzdeki sezon için görüşmelerim sürüyor. Çalışmaya başlayacağım şimdi yeniden. </div>
<div style="margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com17tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-7294922884212213562015-08-20T19:53:00.001+03:002015-09-03T01:30:57.257+03:00Ev Okullu Ünlüler: Agatha Cristie<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div align="center" style="background-color: white;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_Gf3VXGlXF2VXUuTx9KlG20sNPiOo1SGRBANo_VZ3ASxlIoXFRQiBtuOqrMaAFH3N16cvksPRG8yA61C3gW7IueSxzaZj3xZ9TZjKaWxKLDr90ye5vo3RxAsLZNqy8LGfMhEkTvdOrm6A/s1600/agatha_christie.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_Gf3VXGlXF2VXUuTx9KlG20sNPiOo1SGRBANo_VZ3ASxlIoXFRQiBtuOqrMaAFH3N16cvksPRG8yA61C3gW7IueSxzaZj3xZ9TZjKaWxKLDr90ye5vo3RxAsLZNqy8LGfMhEkTvdOrm6A/s400/agatha_christie.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span class="notranslate"><a href="http://www.famoushomeschoolers.net/bio_agatha_christie.html#.VdOzT_ntmkp">http://www.famoushomeschoolers.net/bio_agatha_christie.html#.VdOzT_ntmkp</a></span></td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<span style="background-color: white; color: #141823; font-family: helvetica, arial, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 20px;"></span><br />
<div style="background-color: white;">
</div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Agatha Christie, 15 Eylül 1890 tarihinde doğdu ve kendisine Agatha Mary Clarissa Miller ismi verildi. Annesi İngiliz ordusuna bağlı bir yüzbaşının kızı, babası ise varlıklı bir New York borsacısıydı. </span><span class="notranslate">Agatha İngiltere'de, Devon'da büyüdü ve hiçbir zaman Amerikan vatandaşlığına geçmedi. Agatha Cristie, polisiye türünde ünlenmiş, ü</span><span class="notranslate">retken ve popüler İngiliz roman ve oyun yazarı olarak tanınmaktadır. Onun yarattığı karakterlerden </span><span class="notranslate">Hercule Poirot ve Miss Marple polisiye kurgu romanlarının simgeleri haline gelmiştir.</span></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Agatha'nın </span>Madge ve Monty isimli iki ablası özel bir okula devam ederlerken, Agatha <span class="notranslate">son derece utangaç olduğu için evde eğitim aldı. </span><span class="notranslate">Agatha Christie matematik eğitimini babasından aldı </span>(<a href="http://www.nndb.com/people/583/000026505/">http://www.nndb.com/people/583/000026505/</a>)<span class="notranslate">. "çocukluğunda hiç okula gitmedi ve evde mürebbiyeler ve özel öğretmenler tarafından eğitildi. Çok erken yaşlarda kendisini meşgul edecek oyunlar yaratmakta ustalaşmıştı. Utangaç bir çocuk olarak </span><span class="notranslate">duygularını yeterli biçimde ifade edebilmek için bir ifade aracı olarak müziğe ve daha sonra da yazıya başvurdu." </span>(<a href="http://christie.mysterynet.com/">http://christie.mysterynet.com/</a>). </div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Müzik ve dans, Agatha'nın eğitim müfredatının hep önemli bir parçası olmuştur.</span> G<span class="notranslate">ençlik yıllarında, Agatha, bir şarkıcı ve klasik müzik piyanisti olarak eğitildi.</span> <span class="notranslate">Yetenekli olmasına rağmen, topluluk önüne çıkmakta zorlanıyordu. </span><span class="notranslate">Agatha, </span>Sir Arthur Conan Doyle'un, özellikle Sherlock Holmes polisiyelerinin hayranı ve istikrarlı bir okuruydu. Agatha'nın imlası oldukça kötüydü. Ancak buna rağmen yazma konusundaki ilgisi, annesi ve roman yazarı komşuları Eden <span class="notranslate">Philpotts tarafından hep desteklenmiştir </span><span class="notranslate">(<a href="http://www.nndb.com/people/583/000026505/">http://www.nndb.com/people/583/000026505/</a>).</span></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Ev okulu ile mezun olduktan sonra, Agatha o dönemde İngiliz toplumu için moda kış tatil noktası olan Mısır'da annesi ile birlikte üç aylık bir tur yaptı.</span> Bu gezi sırasında <span class="notranslate">Agatha'nın diğer kültürlere ve geçmişin büyük medeniyetlerine karşı ilgisi uyanmıştı.</span> Böylece <span class="notranslate">arkeolojiye karşı bir ömür boyu sürecek ilgisi uyandı ve daha sonra kitaplarında kullanacağı bir dizi malzeme topladı. </span></div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><br /></span></div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate" style="text-align: justify;">1912 yılında, Agatha, Kraliyet Havacılık Kıtası'ndan Christie Archibald adlı bir havacı ile tanıştı. 1914 yılında, </span><span class="notranslate" style="text-align: justify;">Archie Fransa'da savaşmaya gitmeden önce Noel arifesinde evlendiler.</span><span style="text-align: justify;"> </span><span class="notranslate" style="text-align: justify;">Birinci Dünya Savaşı sırasında, 24 yaşındaki Agatha, Kızılhaç'a bağlı bir hastanede gönüllü hemşire olarak hizmet verdi. Hemşireliği, "herkesin yapabileceği en ödüllendirici mesleklerden biri." olarak tanımladı. Üç yıl sonra eczanede çalışmaya başladı. Orada </span><span style="text-align: justify;">farmasötik ilaçları, bunların hazırlanmasını ve öldürücü dozajları da dahil olmak üzere kullanımlarını öğrendi. Bu bilgiler daha sonra yazılarını da b</span><span class="notranslate" style="text-align: justify;">üyük ölçüde etkilemiştir. </span></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Savaşın sonunda, Agatha ilk romanı, <i>Ölüm Sessiz Geldi'yi (</i></span><i>The Mysterious Affair at Styles)</i><span class="notranslate"> yazdı.</span> Bu eser a<span class="notranslate">ltı yayıncı tarafından reddedilmiş olmasına rağmen, 1920 yılında yayınlandıktan sonra eşsiz bir başarı elde etti. Eserde, zehirlemek suretiyle işlenen cinayet o kadar iyi betimlenmişti ki kitap Kraliyet İlaç Derneği'nin resmi gazetesinde yer aldı. <i>Ölüm Sessiz Geldi </i>ayrıca Sherlock Holmes karakterinden sonra en popüler polisiye roman karakteri bir dedektif olan<i> </i>Hercules Poirot'un yer aldığı ilk eserdir. Böylece A</span><span class="notranslate">gatha Christie dünya çapında "Polisiye Kraliçesi" olarak tanınma yolunda ilerlemeye başladı.</span></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Yarım yüzyıldan uzun süren yazı kariyerinde, Agatha Christie seksen roman ve kısa öykü yazdı.</span> <span class="notranslate">Kitapları birçok farklı dile çevrildi ve iki milyardan fazla sattı.</span> <span class="notranslate">Tüm zamanların en çok satan polisiye yazarı olmasının yanı sıra, Christie, Shakespeare ve İncil'den sonra tarihinin en çok basılan eserlerini yazmıştır. </span></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Agatha Christie, bir dramaturg olarak da uluslararası ün kazanan tek polisiye roman yazarıdır.</span><span class="notranslate"> En ünlü oyunu olan "Fare Kapanı" da dahil olmak üzere bir düzineden fazla oyun kaleme almıştır. Kraliçe Mary'ye doğum günü hediyesi olarak yazdığı </span>"Fare Kapanı" isimli oyun,<span class="notranslate"> tiyatro tarihinin en uzun soluklu sahnelenen oyunudur. Ayrıca</span><span class="notranslate"> Agatha, Londra'nın West End bölgesinde aynı anda üç oyunu sahnelenmiş tek kadın dramaturgudur. </span><span class="notranslate">Christie'nin eserlerinden birçoğu film olarak çekilmiştir. Doğu Ekspiresinde Cinayet (</span><i>Murder on the Orient Express)</i><span class="notranslate"><i> (1974) </i>en bilinenidir.</span> <span class="notranslate">Kısa öyküleri, tiyatro oyunları ve romanları ayrıca televizyona, radyoya ve son olarak da bir bilgisayar oyununa </span>(<i>And Then There Were None</i>, 2005) adapte edilmiştir. </div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><br /></span></div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Agatha'nın en tuhaf gizemi, gerçek hayatta başına geldi; hem de klasik Christie hikayelerinin tüm unsurlarını eksiksiz taşıyarak... 1</span><span class="notranslate">926 yılının Aralık ayında Agatha'nın kocası bir başka kadın ile görüştüğünü söyleyerek boşanmak istediğini açıkladı.</span> Aralarında çıkan k<span class="notranslate">avga sonrasında, Archie evi terk etti ve Agatha da ortadan kayboldu. Agatha'nın </span><span class="notranslate">otomobili yoldan çıkmış ve terk edilmiş vaziyette bulundu ve büyük bir insan avı başlatıldı.</span> <span class="notranslate">On bir gün sonra, Agatha'nın sahte isimle bir termal otelde kaldığı ortaya çıktı. </span><span class="notranslate">Christie, hiçbir zaman o dönem zarfında ne yaptığını ve nasıl oraya gittiğini açıklayamadı. O dönemde, kocasının kendisini aldattığının ortaya çıkması ve aynı dönemde annesini de kaybetmiş olması nedeni ile yoğun </span><span class="notranslate">stres ve depresyon altında geçici hafıza kaybı yaşadığı düşünülmektedir.</span></div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate">Christie yavaş yavaş hayatını yeniden inşa etmeye başladı ve 1930 yılında Bağdat'ı ziyaret etti.</span> <span class="notranslate">Orada tanışmalarından kısa bir süre sonra kendisine evlenme teklif edecek olan arkeolog Max Mallowan ile romantizmi ve macerayı keşfetti.</span> Bu sefer e<span class="notranslate">vliliği mutlu ve kalıcı oldu.</span> <span class="notranslate">Çift birlikte pek çok arkeolojik kazılar yaptılar ve aynı zamanda Agatha'nın arkeolojik çalışmaları ona uzman fotoğrafçı olma yolunu açtı.</span><span class="notranslate">Tüm bunlar olurken Agatha, evde ve alan gezileri sırasında yazmaya devam etti.</span></div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><br /></span></div>
<div style="background-color: white;">
<div style="text-align: justify;">
<span class="notranslate">1955 yılında Christie, Amerika'nın Polisiye Yazarları Büyük Ödülü'nü aldı.</span> <span class="notranslate">1958 yılında Agatha, ünlü Keşif Kulübü Başkanlığı'nı, hiçbir zaman konuşma yapmayacağı hususunda kesin bir anlaşma yaptıktan sonra, kabul etti.</span> Agatha'nın eşi 1968 yılında yapmış olduğu arkeolojik çalışmalar nedeniyle şövalye ilan edildikten üç sene sonra, 1971 yılında <span class="notranslate">Agatha, </span>e<span class="notranslate">debi eserlerinden dolayı </span>İngiliz İmparatorluğu tarafından "dame" yapılarak onurlandırıldı. Agatha ve eşi, karı koca olarak bu şekilde onurlandırılan birkaç çiftten birisidir. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"></span></div>
<div style="background-color: white; text-align: justify;">
<span class="notranslate"><span class="notranslate">Agatha Christie, popüler polisiyelerinin </span>yanı sıra Mary Westmacott takma adıyla bazı az bilinen romantik romanlar da yazdı.</span> <span class="notranslate"> Ayrıca aralarında bir otobiyografi ve </span><span class="notranslate"><span class="notranslate"><span class="notranslate">arkeolog eşi ile yaptığı keşifleri anlattığı</span></span> </span><span class="notranslate"><span class="notranslate"><i>"Come, Tell Me How You Live" </i>isimli kitaplar da dahil olmak üzere<i> </i></span></span><span class="notranslate">dört adet kurgusal olmayan eser yazdı.</span><br />
<span class="notranslate"><br /></span>
<span class="notranslate">Agatha Christie 15 yıllık bir süreyi (</span>1950 - 1965) kapsayan bir de <span class="notranslate"><i>otobiyografi</i> (</span><i>An Autobiography) </i><span class="notranslate">yazdı. Bu kitapta kendi hayat hikayesini onun ağzından okuyabilir ve hatta kendi sesinden de dinleyebilirsiniz. </span><span class="notranslate">Agatha Christie otobiyografisinin yeni baskısı, kırk yıl önce kaydettiği ses kayıtlarını CD olarak içermektedir. </span><span class="notranslate">CD içerisinde, normalde çok çekingen ve sessiz olan Agatha, bir saatten fazla bir süre kendi hayat anlatmaktadır. </span></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white;">
<div style="text-align: justify;">
<span class="notranslate">Çok başarılı bir kariyer hayatının ardından Agatha, 12 Ocak 1976 tarihinde huzur içinde vefat etti. Christie'nin Rosalind adında tek bir çocuğu oldu. Rosalind adını Shakespeare'in </span>"As You Like It" isimli eserindeki kadın kahramandan almıştır. Torunu Mathew Prichard, onu "Konuştuğundan daha fazla dinleyen, fark edildiğinden daha fazla gören" biri olarak nitelendirmiştir. </div>
</div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white;">
<br /></div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><b>Kaynaklar</b></span></div>
<div style="background-color: white;">
<div style="text-align: justify;">
<span class="notranslate"><a href="https://translate.googleusercontent.com/translate_c?act=url&depth=1&hl=tr&ie=UTF8&prev=_t&rurl=translate.google.com.tr&sl=en&tl=tr&u=http://www.agathachristie.com/&usg=ALkJrhhFARye2voCm5kYheZXSUu7RA2sjg" target="_blank">http://www.agathachristie.com</a> - Bu site, Agatha Christie'nin tek torunu tarafından işletilmektedir. Sitede </span><span class="notranslate">Agatha Christie Derneği, biyografisi, kitapları ve oyunları, TV, film ve film karakterleri </span>hakkında bilgiler bulunmaktadır. <span class="notranslate">Agatha Christie faaliyetleri takvimi ve bir de sohbet odası içermektedir.</span></div>
</div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><a href="https://translate.googleusercontent.com/translate_c?act=url&depth=1&hl=tr&ie=UTF8&prev=_t&rurl=translate.google.com.tr&sl=en&tl=tr&u=http://christie.mysterynet.com/&usg=ALkJrhgqPJaC07qyuIXDsgEwprjus5e_HA" target="_blank">http://christie.mysterynet.com</a> - Agatha Christie hakkında her şey, biyografi, resimler, kitaplarının ve filmlerin bağlantıları (linkleri) bulunmaktadır.</span></div>
<div style="background-color: white;">
<span class="notranslate"><a href="https://translate.googleusercontent.com/translate_c?act=url&depth=1&hl=tr&ie=UTF8&prev=_t&rurl=translate.google.com.tr&sl=en&tl=tr&u=http://www.nndb.com/people/583/000026505&usg=ALkJrhjTuKq5DxLRg7hM_5ujWyEN0T3UyA" target="_blank">http://www.nndb.com/people/583/000026505</a> - Agatha Christie biyografisi.</span></div>
<div>
<span class="notranslate"><br /></span></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-28711050963147433002015-03-04T13:01:00.004+02:002015-03-04T13:01:43.298+02:00Bir Annenin Çocuklarına Okulsuz Eğitim Vermesinin Hikayesi (çeviri)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRQQp3jZ1vc-iQxFWuKs0fehFayCXoGAXlyeFCX6L_wSC0zSKvqCXu2QK3FW_vzLDXu4uXr9tbKWFBg-eIOjO8jhiNRmQwXDg8V0CpuJ2HXrWioF2XuTZ1cG0Heeo8vqO6sxbdia6PgCDp/s1600/evokulu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRQQp3jZ1vc-iQxFWuKs0fehFayCXoGAXlyeFCX6L_wSC0zSKvqCXu2QK3FW_vzLDXu4uXr9tbKWFBg-eIOjO8jhiNRmQwXDg8V0CpuJ2HXrWioF2XuTZ1cG0Heeo8vqO6sxbdia6PgCDp/s1600/evokulu.jpg" height="400" width="300" /></a></span></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">Fotoğraf orijinal kaynağa aittir.</span></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><b>Yazının orijinali için bkz.:</b> <a href="http://www.dailytelegraph.com.au/news/how-one-mother-unschooled-her-children-and-taught-them-at-home/story-fni0cx2y-1227240124899">http://www.dailytelegraph.com.au/news/how-one-mother-unschooled-her-children-and-taught-them-at-home/story-fni0cx2y-1227240124899</a></span></div>
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><b>Yazının çevirisi Sayın Zekiye Baykul'a aittir.</b> Paylaşmama izin verdiği için kendisine teşekkür ediyorum.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;"><b><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">Bir annenin 5 oğlu ile okulsuz eğitim hikayesi</span></b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Küçük bir
kızken daha okuldaki ilk günümde kararımı vermiş ve eve gelir gelmez
anneme ve babama "Büyüyünce öğretmen olacağım" demiştim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Bu
hedefimden hiç şaşmadım ve öğretmen oldum. Hem normal sınıf derslerinde
hem de eğitim sürecinde terapi ve desteğe daha fazla ihtiyaç duyan
öğrenciler için açılan terapi sınıflarında (remedial class) öğretmenlik
yaptım.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Fakat tecrübelerim sonunda anladım ki mevcut eğitim sistemi pek çok çocuk için oldukça yetersiz kalıyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Böylece işi bırakarak 5 oğlumu, evimizde, okulsuz eğitim metodu ile yetiştirmeye başladım. Tam anlamıyla okulsuz eğitim metoduyla.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Mutfak masası etrafında oturup tahtada ders anlatmak filan yoktu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Oturup onlara okuma yazmayı, sayı saymayı öğretmedim. Hatta herhangi bir şekilde bunları kendi başıma planlamadım bile. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Bunun yerine günlerini nasıl geçirmek istediklerine kendileri karar verdiler. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Derede tavşan avlamak, elektronik aletler yapmak veya enstrüman çalmak gibi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Yaptığım şey sadece çocukların öğrenmeyi içten gelen bir şekilde
sevdiklerine dair içgüdülerimi dinlemek ve buna güvenmekti. İlgi
duydukları konularda ilerleyebilmeleri için gerekli yönlendirmeyi, maddi
kaynak ve araç-gereçleri onlara sağladım.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Bilgisayarımız yoktu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> En büyük oğlum Joel (33), 14 yaşına kadar bilgisayar görmedi ama şu an bilgi teknolojileri alanında doktorası bitmiş durumda.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> İlk üniversite diplomasını aldığında 18 yaşındaydı, şu an Google şirketinde çalışıyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Tüm çocuklarım mutlu sağlıklı ve başarılı yetişkinler oldular.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> İki numaram Dion’un (31), Sosyal Hizmetler diploması var ve yetim çocuklarla ilgileniyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Tali (25), konservatuvarda modern müzik eğitimi aldı. Liam (20), ise bir
nalbant oldu. Bir atın ayağına sadece on saniye bakıp ona en uygun nalı
yapabilen inanılmaz yetenekli bir nalbant.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Erik (18) de abisi gibi konservatuvara gitmek istiyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Bazı insanlar çocuklarım için kurduğum hayalleri soruyorlar. Ben
oğullarımın sadece heyecan duymalarını istedim. Kendi hayatlarına dair
heyecan duymalarını…</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Öğretmenlikle ilgili hayal kırıklıklarım işe
ilk girdiğimde başlamıştı. Birinci sınıfları okuturken tüm desteğime ve
ilgime rağmen altı ay boyunca her gün ama her gün ağlayan minik bir kız
öğrencim vardı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> İki yıl sonra okulun terapi merkezinde çalışmaya
başladığımda bu küçük kız oradaydı ve o denli travmatize olmuştu ki ne
okuyup-yazabiliyor ne de akademik herhangi bir konuda ilerleyebiliyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Okulumuzun bulunduğu bölgeden sorumlu müfettişle birlikte okula gidip gelirken ona bir gün şu soruyu sordum:</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
"5-6 yaşına gelmiş pek çok çocuğun okula henüz hazır olmadıklarını
düşünüyorum. Kendi çocuklarımı okula göndermesem ne olur sizce?"</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> "Ne
olacak, hiçbir şey" dedi. "Sen bir öğretmensin. Başka insanların 30
çocuğuna öğretmenlik yapıp da kendi çocuklarını eğitemeyeceğini kim
söyleyebilir?"</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">O zamanlar tek amacım çocuklarımı sınıf eğitimine
hazır olduklarını düşünene kadar evde tutmaktı. Metot olarak da klasik
öğretim metodu kullanırım diyordum. Ki bu yöntem büyük oğlumda çok da
işe yaramıştı. Akademik düşünebilen ve ‘bana beş taş verebilir misin’
veya ‘altı adet çubuk say’ dendiğinde cevap veren bir çocuk <span class="_4-k1 img sp_4m121pBIgs2 sx_55fc1a">:)</span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Ancak ailem genişledi ve diğer oğullarım dünyaya geldiklerinde böyle şeylerle ilgilenmiyorlardı bile.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Mesela Dion için küçük evler inşa etmek bir tutkuydu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Tali ise henüz konuşamazken şarkı söyleyebiliyordu! Asla bir dakika yerinde oturmaz bütün gün enstrüman çalardı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Okulda çocukların 20 dakikalık sürelerle öğrendiklerini öğrenmiştim ama
benim çocuklarım bir şeye ilgi duyduklarında altı aydan önce onu
bırakmak istemiyorlardı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Zamanla üniversitede öğrendiklerimin
hepsini bir kenara bıraktım ve onları gözlemlemeye, hangi konuda
heyecanlandıklarını bulmaya ve o yolda onlara yardımcı olacağını
düşündüğüm şeyleri onlara sağlamaya çalıştım. Bazen müzik dersleri
aldırdım bazen elektronik aletler aldım. Tüm eğitimci rolüm buydu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Biraz büyüyünce teknik ve ileri düzeyde dersler (TAFE) aldılar. Uzaktan
Eğitim programlarına katıldılar. Bunların hepsi gerekli ihtiyaçlar
oluştuğunda ve onlar istediği zamanlarda yapıldı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Bir okul
müfettişi ile bir psikolog düzenli olarak ziyaretimize geliyorlardı. Ve
kendisi de bir öğretmen olan eşim, Alan de bana çok destek oldu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Çeşitli oyun ve spor kulüplerine ve kilise gruplarına üye olmamıza ve
birçok arkadaşı olmasına rağmen oğlum 8 yaşına geldiğinde sosyal bazı
aktivitelerden geri kaldığı düşüncesiyle kendisi okula gitmek istediğini
söyledi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Okula başladığında gördük ki oğlumuz akademik açıdan
yaşıtlarından iki yıl ötede ve okuldaki herkese kibar davranan bir
çocuktu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Bir yıl boyunca devam eden akran baskısı, alaylar,
aşağılamalar sebebiyle okulu bıraktı. Hala hayatının en berbat yılı
olduğunu söyler. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Diğer çocuklarımdan hiçbiri okulu denemek bile istemediler.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Uzaktan eğitim ve teknik eğitim hocaları çocuklarımın konuları nasıl
olup da böyle güzel öğrenebildiklerine çok şaşırıyorlardı. İtiraf
etmeliyim ki bunu dile getirmeleri beni inanılmaz motive ediyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> 14 yaşındayken Joel yazılıma temel, oldukça teknik bir konu olan Ayrık Matematik denilen bir ders alıyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Eve geldiğinde çalışmalarına bakıp ‘tüm bu şeyleri nasıl öğreniyorsun’ derdim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Anlamadığı bir konu olduğunda sınıfta bilenlere sorduğunu ve onların ona açıkladığını söylerdi.<br /> Üniversitede tüm matematik derslerinde sınıfta başı çekti.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Bizim eğitim sistemimiz tamamen okuma-yazma üzerine kurulu. Ama benim
çocuklarımdan hiçbiri erken yaşlarda öğrenmedi okuma yazmayı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Joel yedi yaşındaydı, altı ay içinde her şeyi okuyabiliyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Tali 12sinde öğrendi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
Dali ise imla kurallarına göre yazmayı ancak bir yetişkin olduğunda
becerebilmişti. O sırada diploma alabilmek için uğraşıyordu :) </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> <b>Hazır olmadıkları bir şeyi onlara öğretmeye çalışmak koca bir duvara toslamak gibi bir şey.</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
Liam’de disleksi vardı ve fakat görsel öğrenmede çok başarılıydı.
Kendisinin diğer çocuklara göre görsel yönden çok daha avantajlı
olduğunu düşünüyor. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Yetenekli bir at binicisi olan oğlum Erik
yabani atını çok iyi bir şekilde eğitmeyi öğrendi. o kadar ki arkasında
durup kamçısını şaklatsa bile at hareket etmiyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Elbette çocuklarımı yetiştirme yöntemim nedeniyle çok fazla eleştiriye maruz kaldım.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
İnsanlar okulsuz eğitim gören çocukların işsiz filan kalacaklarını,
zira gerçek hayatta yapmak istediğin mesleği seçme şansın olmadığını ve
illa ki patronun size söylediklerini yapmak zorunda olduğunuzu
düşünüyorlar.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Ancak aslında gerçek hayatta siz de işveren olabilirsiniz ya da kendi işinizi de kurabilirsiniz.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">
Niçin çocuklara daha akademik konuları öğretmediğim konusunda da
eleştiriler alıyorum. Ancak düşündüm ki belki de öğrettiğim o yabancı
dili ya da anlatmaya çalıştığım trigonometriyi ilerde hiç kullanmayacak.
Öte yandan evi temizlemek, yemek pişirebilmek, söküklerini dikmek ve
alışveriş yapmak: işte hayata atıldıklarında bunlara kesinlikle ihtiyaç
duyacaklar. Ki oğullarım bu becerilerin hepsini çok erken yaşta
edindiler.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Evet, okulsuz eğitim her aileye uymayabilir.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> Bunun
için anne-babanın çocuklarıyla birlikte olmaktan keyif alması
gerekiyor. Sorgulayan bir zihne sahip olmak ve sıra dışı bir hayat
sürdürmek istemeleri de.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Oğullarım benim tutkularımdan çok şey öğrendiler.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br />
Eminim okula gitselerdi terapi sınıflarındaki çocuklar gibi
olacaklardı. Ve bu onların kendilerine olan güvenlerini azaltıp gelecek
başarılarını da baltalayabilirdi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> Çocukların nasıl öğrendiklerine
dair pek çok kitap var ancak ben gerçekten bunun nasıl olduğunu
kimsenin bilebildiğini düşünmüyorum.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> İnandığım tek şey şu ki,
tamamen farklı ihtiyaçlara ve ilgi alanlarına sahip 30 çocuğu aynı
sınıfa koyup, hepsinin aynı şekilde öğrenmelerini bekleyemezsiniz.</span></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com24tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-30418208715586930152014-11-19T00:07:00.003+02:002014-11-19T00:07:25.135+02:00"Normal" Doğum Beklerken Nasıl Sezaryene Alındım? Doğumdaki Hatalarım- Doğum Hikayelerim II<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi56RQkME2yZVwSor1j1yJJ68BvvDP1whYL8Vec5FkA5tErKnQhuENnMmjQPmlIFfXDPCur_unUtKO56O_7h3tghKdc2Soo7E8gL2Rmmb0v2tmWEP16TgiRd1NhfJRdw9qk-DGNPSTzM-dZ/s1600/hypno+birthing.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi56RQkME2yZVwSor1j1yJJ68BvvDP1whYL8Vec5FkA5tErKnQhuENnMmjQPmlIFfXDPCur_unUtKO56O_7h3tghKdc2Soo7E8gL2Rmmb0v2tmWEP16TgiRd1NhfJRdw9qk-DGNPSTzM-dZ/s1600/hypno+birthing.jpg" height="400" width="270" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İkinci hamileliğimde ilk olarak
facebook ve yahoo grupları olan Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum (SSVD)
gruplarına girdim. Haziran ayındaki doğumumdan bir ay önce, yani 2014 yılının Mayıs ayında, sadece facebook ssvd türkiye sayfasında, 12 kadın vajinal doğum yaptığını sayfaya bildirdi. Bu da bana çok büyük moral verdi. Gruptaki doktor listesinden kendime uygun bir de doktor buldum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Doktorumun
sayfasında şunlar yazıyordu, kendisiyle tanışmaya gitmeden bile
kendisine içim ısındı, kendi kafamda bir doktor bulduğuma inandım:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"<i>Bizler, annede ya da bebekte vajinal doğuma engel bir durum yok ise
her anne adayının vajinal yolla doğum yapmasının en
azından denemesinin doğru olduğuna inanıyoruz.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>En azından her anne adayına bu şansın verilmesi uygun olacaktır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Tabii ki vajinal doğuma engel bir durum olduğu hallerde sezaryen ile doğum tercih edilmelidir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Ancak doğumdan korkma, suyunun azalması, kordon dolanması, bebeğin
eşinde kireçlenme gibi nedenlerle hemen sezaryene yönelmek doğru
değildir. Çünkü doğuma doğru tüm gebeliklerde bebeğin suyu azalır,
plasenta da kalsifikasyon görülür. Kordonun 1 kat varlığı çoğu kez
doğuma engel değildir. Üzerinde yer alan jel sayesinde boyundan kayacak
ve soruna neden olmayacaktır. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Bizler, gebelik oluştuğunda doğuma yaklaşırken takibini yaptığımız
anne adaylarına "normal doğum mu? sezaryen mi? " sorusunu sormak yerine
hedefimizin normal vajinal yolla doğum olduğunu ifade etmekte, sezaryen
ile doğumu ancak tıbbi gereklilikler halinde tercih ettiğimizi
belirtmekteyiz.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Tabii ki normal vajinal yolla doğum yapmayı kesinlikle düşünmeyen bir
anne adayına bu konuda baskı uygulayamayız. Çünkü normal doğum 10-12
saat sürebilen anne adayının güçlü, sabırlı, soğukkanlı, bilinçli
olmasını gerektiren bir süreçtir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Maalesef birçok anne adayı küçük yaşlardan itibaren doğumu bir tabu olarak görmekte ve korku duymaktadır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Korkunun en büyük nedeni bilgisizlik ve insanın kendini neyin beklediğini bilememesidir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Hepimiz bilmediğimiz şeyden korkarız.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Bu nedenle anne adayı, doğumunda sorumluluğu alacak doktorunu
tanımalı, güven duymalı, her zaman yanında olacağını hissettirmelidir. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Bunun yanı sıra anne adayı, hastaneye ilk başvuruda neler yapması
gerektiğini, nerede kalacağını, doğumhaneyi tanımalı, takiplerinin nasıl
olacağı konusunda bilgi sahibi olmalı ve doğumdan önce kadın doğum,
pediatri, anestezi ekibi ile tanışmalıdır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğumlar mutlaka tam teşekküllü, acil durumda anneye ve bebeğe müdahale edebilecek hastanede yapılmalıdır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Hastanenin her an göreve hazır ameliyathane anestezi ve pediatri
ekibi olmalı ve yenidoğan ve erişkin yoğun bakım ünitelerine sahip
olmalıdır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Yenidoğan ünitesinde, alanında deneyimli yenidoğan uzmanı
bulunmalıdır. Açıktır ki bebekleri yaşatanlar tek başına cihazlar değil,
o cihazları kontrol eden yenidoğan uzmanlarıdır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğum takibinde acil bir durumda dakikalar içinde anne adayı sezaryen'e alınabilmelidir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğum sürecinde hastaya hareket imkanı verilmeli, hareketleri
sınırlanmamalı, yatağa bağlı kalmamalıdır. Yanında eşi ve isteği bir
yakını olabilir. Gereksiz kalabalıkların bu süreçte anne adayına katkısı
olmayacaktır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğum sürecinde bizler mümkün olduğunca az jinekolojik muayeneyi
tercih ediyoruz. Muayeneler sadece hastanın hekimi tarafından
gerçekleştirilmekte, doğumun aktif sürecinde hekim anne adayına hastanede sürekli eşlik etmektedir. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğuma dakikalar kala doğumhaneye alınmakta son ana dek anne adayı eşi ile birlikte odasında takip edilmektedir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Bu süreçte anne adayı odada dolaşabilir oturabilir duşa girebilir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Ağrıya sancıya dayanamadığını anladığı zaman epidural anestezi uygulanarak ağrılar dayanabileceği seviyeye indirilmektedir. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Süreç esnasında gerekli değilse suni sancı verilmemekte serum takılmamaktadır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>İlk başvuru anında kan testleri için örnek alınır, lavman yapılır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğum sürecinde bir şeyler yiyip içme bebeğin ve anne adayının durumuna göre belirlenmektedir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğuma 5 -10 dakika kala anne adayı eşi ile birlikte doğum salonuna alınmaktadır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğum sürecinde doğumu kolaylaştırıcı egzersizler ve jeller kullanılmaktadır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğumhanede gerekmedikçe epizyotomi denilen kesi yapılmamakta, doğum
gerçekleşir gerçekleşmez bebek annesinin göğsüne bırakılmaktadır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Babaya bebeğinin kordonunu kesme şansı verilmektedir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Babanın doğuma eşlik etmesi, AİLE'nin temellerinin güçlü atılmasında
önemli bir role sahiptir. Bebeğini dünyaya ne zorluklarla getiren o
zamana kadar eşi olan kişi artık bebeğinin annesidir aynı zamanda.
Evliliklerde çok önemli olan saygı ve değer verme unsuru bu şekilde
güçlü bir şekilde oluşmaktadır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Golden hour- Altın Saat uygulaması ile Anne- Baba - Bebek doğumdan
sonraki ilk bir saatte yalnız baş başa kalırlar.Bu bir saat gelecekte
AİLE kavramının oluşumunda çok önemlidir. </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğum esnasında kendiliğinden oluşan yırtıklar estetik olarak tamir
edilmekte, gerekli kontroller sonrası anne tekrar odasına alınmaktadır.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Doğumdan sonra anne ayağa kalkar, istediği her şeyi yiyebilir
içebilir, duşunu alabilir. Bebeğini kucağına alıp rahatlıkla
emzirebilir. Bakımını yapabilir.</i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>
</i><i> </i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>Normal doğumu denemek bile başarıdır. Doğum, sonuçta sezaryen ile gerçekleşse dahi mutlaka faydası olacaktır.</i>"</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Doktorum, benim isteyebileceğim her şeyi öngörmüş ve yazılı hale dönüştürmüştü. Son ayımda kendimi son derece güvende hissettim bu sayede...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir ebe
ile de anlaşmayı düşündüm. Ama doğumumu bir hastanede yapacağımdan,
ebenin kendi personeli olmadığı bir hastanede rahatsızlık yaratacağını
düşünüp vazgeçtim. İkinci doğumumdaki en büyük hatam da bu oldu. Zira
doktorum da normal doğum istiyorsam, bekleyebildiğim kadar evde
beklemem gerektiğini söylemişti. Oysa rüptür riski çevremdeki herkesi
korkuttuğundan, yanımdakiler evde kalmama müsaade etmeden, daha mesai
saati bile başlamadan beni hastaneye götürüp, hastane lobisinde sancı
çekmeme neden oldular. Halbuki eğer yanımda bir ebe olsaydı, durumu
kontrol edip, her şeyin yolunda gittiğine çevremdekileri ikna ederek
sancılarımı evde karşılamama yardımcı olabilirdi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Hamileliğim boyunca fiziksel aktiviteyi hiç kesmedim. Hamilelikte neler yapılması gerektiğini bir yazımda da yazmıştım: <a href="http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2014/03/hamilelikte-anne-adaynn-neler-yapmas.html" target="_blank">http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2014/03/hamilelikte-anne-adaynn-neler-yapmas.html </a>.
Kızım da sağolsun zaten fiziken hareketsiz kalmam imkansızdı :) Bu sayede kaslarım sağlam kaldı sanırım ve ameliyattan sonra bunun çok faydasını gördüm.<br />
<br />
Yukarıda fotoğrafı görülen Hypnobirthing kitabını aldım. Kitap duygusal olarak beni çok rahatlattı, kendime ve vücuduma güvenmemi sağladı. Ayrıca içindeki nefes egzersizlerinin son derece işe yaradığını da sancı çekerken deneyimleme şansım oldu. Gerçekten de orada bahsedildiği gibi nefes aldığımda, sancıları etkisiz hissediyordum. Ancak insanın aklı karışabiliyor, kendini nefesine odaklayamayabiliyor. Bu nedenle kitapta, egzersizleri, eşiniz veya ebeniz ile birlikte çalışmanız öneriliyor ki böylece sancı esnasında doğum koçunuz nefes tekniklerini size hatırlatabilsin. Benim başkasıyla birlikte çalışma şansım olmadığından, nefes tekniklerini cep telefonuma okudum. Sancı çektiğim sırada kulaklıklarımı takıp, kendi sesimden nefes teknikleri dinliyordum. Gerçekten çok çok işe yaradı. Nefesi doğru kullanmak, sancı dönemini rahat geçirmek için çok önemliymiş. Ayrıca aktif doğum dönemini de son derece kolaylaştırıp kısaltıyormuş, ama onu deneyimleme şansım olmadı ne yazık ki.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İkinci
doğumuma girecek olan doktorum, ilkinden farklı olarak, çok rahattı.
Son gün bile NST'ye bağlanmanıza gerek yok, her şey yolunda görünüyor;
dedi bana. Ama planda olmayan bir şey oldu; doktorum sadece bir
günlüğüne şehir dışına çıkacaktı. Kendi hastalarını da hastanedeki diğer
doktor arkadaşına emanet edecekti. "Diğer doktor arkadaşımla tanışmak
ister misiniz?" diye sordu bana. Beklenen doğum tarihime 5 gün vardı ve herhangi bir doğurma belirtisi görünmüyordu; ben de tanışmaya gerek görmedim. İkinci doğumumdaki ikinci büyük hatam
da yedek doktorla tanışmamak oldu. Eğer tanışsaydım, kendisinin SSVD
karşıtı olduğunu öğrenmiş olur, belki ona göre bir önlem alabilirdim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İlk
doğumumda sancım gelmemişti ve 41+2'de sezaryene girmiştim. İkinci
doğumumda 39+3'te, doktorumun şehir dışında olduğu tek günde sancım tuttu. Gece 1'de başlayan sancılarım sabah 8
gibi 7 dakikada bire inmişti. Hypno Birthing kitabından öğrendiğim nefes
tekniklerini uygulamaya başladım. Yanında yatamadığım için uyanan kızımı birkaç defa uyuttum, en sonunda sabah 4'te 4,5 yaşındaki kızımla karşılıklı oturup sohbet etmeye başladık. Arada gelen sancılarımı karşılayıp, sohbete devam ediyordum. Kızım olumsuz hiçbir tepki vermedi, çünkü acı çekmiyordum, sadece bir süre hareket etmekte zorlanıyor ve konuşamıyordum, sonra gülerek konuşmaya kaldığım yerden devam ediyordum. Bu arada azar azar kanamam olmaya başladı. Doktorumla "whatsapp" üzerinden haberleştim, normal olduğunu söyledi. Ama rüptür riskinden korkan eşimin hastaneye gidelim, sorun yoksa eve geliriz teklifini kabul ettim. Bir hatam da bu oldu. Zira başlayan bir doğumu tespit ettikten sonra beni hastaneden çıkarmayacaklarını bilmeliydim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Henüz mesai başlamadan hastaneye gittik. Epey bir süre mesai saatinin başlamasını bekledik. Lobide de gayet sakin, mutlu mesut sancılarımı karşılıyordum. Sonra mesai başladı ve ben NST'ye bağlandım. 7 dakikada bir düzenli gelen ve 110 seviyelerine vuran sancılarım vardı. NST'de sancıları sakin karşılamaya devam ettim. Bana bakacak olan doktor hanım muayene etti. Bir gün öncesinde de 2 santimlik açılmam vardı ve hala 2 santimlik açılmam vardı. Üçüncü büyük hatam da bu oldu: Biliyordum ki 4 santimlik açılma olmadan hastaneye yatmamalıydım. Ama o esnada eve dönmek için ısrar edecek gücü bulamadım kendimde. Doktor hanım, SSVD karşıtı olduğunu ve beni, kendimi öldürmeden evvel sezaryene almak istediğini söylediğinde, doktor masasının yanında, ayakta iki büklüm olmuş şekilde sancımı karşılıyordum. Elimden geldiğince kendisine, riskleri bildiğimi, riskleri kabul ettiğime dair kağıtları imzaladığımı, isterse kendisi için bir daha imzalayabileceğimi, kendisinden doğumun ilerlemesi için zaman istediğimi söyledim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Beni hemen odaya çıkardılar. Kan örneği almaları gerektiğini söylediler. Sıradan bir prosedür olduğunu bildiğim için izin verdim ama bir de baktım ki katater takıyorlar. Katateri çıkarmalarını istediğimi, sancılar sırasında yürümek ve rahat hareket etmek istediğimi söyledim. Ama katateri takan hemşire, ben konuşurken katateri kalın flasterlerle sabitliyor ve "Bunun ucunda iğne yok, istediğiniz gibi hareket edebilirsiniz" diyordu. Yani söylediklerimi hiç kaale almadı. Eninde sonunda o katateri kullanmam gerekeceğine emindiler. Anladım ki ben artık bir "hasta" idim ve söylediklerim, doktor emri olmadan dikkate alınmayacaktı; artık hastanenin sorumluluğundaydım, kendi bedenim hususunda söz hakkım kalmamıştı. Kataterin içinde iğne değil ama plastik bir parça vardı ve hareket ettikçe canımı acıtıyordu. 14 saat boyunca sancı çekmemi izleyen kızımı doğumdan soğutan tek unsur da bu katater olayı oldu. Kataterim çıkana kadar yanıma yaklaşmak istemedi, sürekli "Ne zaman çıkacak o?" diye sordu ve doğumdan sonra da "Ben hamile kalmak istemiyorum. Koluma ondan takıp acıtacaklar." dedi, sancıların lafını bile etmedi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonra elbisemle kalmak istediğimi söyledim ama "Her tarafı kapalı, koridorda dolaşmanıza engel olmaz" diyerek ameliyat önlüğü giydirdiler. Sonra NST'ye bağlandım. Bağlı kalmak istemediğimi söylediğimde 10 dakika sonra çıkartacağız dediler ama o aleti, ameliyata girene kadar sökmediler.<br />
<br />
Hastanede sancı çektiğim 6 saat boyunca SSVD karşıtı doktor hanım, hemen hemen saat başı odama gelip bana şunları söyledi:<br />
<ul>
<li>"Ben kadın doğum doktoruyum, eşim de kadın doğum doktoru. Henüz çocuğum yok ama doğuracak olsam sezaryen yapacağım. Siz niye kendinizi zorluyorsunuz ki? (Böyle diyen bir doktora zaten güvenemezdim. Neyse ki benimle ilgilenen hemşire hanım "Ben de normal doğum yapmak istedim ama sonunda sezaryen olmak zorunda kaldım. Neden normal doğum yapmak istediğinizi anlıyorum. Ben de sizin normal doğurduğunuzu görmek isterim. Elimden geldiğince yardımcı olacağım size" dedi. Kadın doğum doktorlarına biraz da hasta psikolojisi eğitimi verseler son derece faydalı olur)</li>
<li>"Öleceksiniz. bebeğinizi de öldüreceksiniz. Sizin ölmeniz bir şey değil, size bir şey olursa ben travma geçiririm, bir daha mesleğimi icra edemem sizin yüzünüzden" tarzında konuşmalar yaptı. "Daha önce 2 defa SSVD yaptırdım ama devlet hastanesindeydim ve doğumlar son aşamasındaydılar, bebeklerin kafaları görünüyordu. Siz henüz doğumun başındasınız, bekleyemem." dedi. Neyse ki benimle ilgilenen hemşire hanım, SSVD doğumları ile tanınan Dr. Hakan Çoker ile çalıştığını, sezaryen sonrası sorunsuz normal doğumlara şahitlik ettiğini, bana da yardımcı olacağını söyleyip beni sakinleştirdi. Bu arada doktor hanım yanındaki hemşireye dönüp, sanki ben orada değilmişim ve onları duymuyormuşum gibi: "Şuna bakın ya, neler söylüyorum, öleceksin diyorum, hiç de korkmuyor" filan diyordu.</li>
<li>"Şu anda doğumun pasif aşamasındasınız, henüz aktif doğuma geçmediniz." diyordu. Sesinin tonundan vermek istediği mesajı anlıyordum: "Henüz sancıları rahat karşılıyorsunuz ama aktif doğumda canınız çok daha fazla yanacak.". Ama acı çekmekten korkmuyordum, zaten halihazırda 10 saattir sancı çekiyordum ve çok rahattım, devam edebileceğimi düşünüyordum.</li>
<li>"Sancılarınız çok düzenli. Eğer ilk doğumunuz olsaydı hemen size suni sancı verir, sizi çok rahat DOĞURTTURURDUM. Ama bu şekilde sizi doğurtturmak istemiyorum" dedi. Kendisine "doğurtturulmak" istemediğimi, zaten kadın vücudunun kendi kendine doğurmaya programlı olduğunu; gölge etmese başka da ihsan istemediğimi söylemek istedim ama onunla laf yarıştırmaya hiç mecalim yoktu, sancılarıma konsantre olmak istiyordum. </li>
<li>Doktor hanım baktı ki ne söylerse söylesin beni ikna edemiyor, bu sefer eşimi tacize başladı: "Israr ederse hem kendisine, hem de bebeğine zarar verecek. Burası özel bir hastane. Burada, hem de benim nöbetim sırasında ters bir olay yaşanırsa çok büyük skandal olur" gibi laflar etti. Bu sefer eşim huylandı, doktor hanım odadan çıkınca "Hayatım belki doktor hanımın bize açık açık söyleyemediği bir şey vardır. Belki hastanenin ameliyathanesi hızla hazırlanmaya uygun değildir, belki anestesiztlerde sorun vardır. Belki bir sorun çıkarsa ani müdahale edemeyeceklerdir. Açıkça hastanesini kötüleyemeyeceği için böyle laflar ediyordur" demeye başladı. Ki bunu da biliyordum: Sizi sezaryene ikna edemeyince yanınızda bulunan refakatçilerinizi korkutarak, üzerinizdeki psikolojik baskıyı arttırmaya çalışıyorlar. Hepsine hazırlıklıydım, buna da aldırmadım. Ama bir yandan da acaba buradan çıkıp başka bir hastaneye gitsem mi diye düşünüyorum. Ama başka bir hastanede çocuk acili var mı? SSVD kabul edecekler mi? Yedek bir hastane araştırmamışım hiç. O noktada çıkıp gitmeye cesaret edemedim. Eğer yanımda doğum koçluğu yapan bir ebe olsaydı, bana uygun bir hastane önerebilirdi. O anda bir ebeyle anlaşmadığıma çok çok pişman oldum.</li>
</ul>
Tüm bunlar yaşanırken, psikolojik baskı nedeniyle sancılarım kaçtı. Geldiğimde düzenli ve oldukça şiddetli olan ve yine de beni rahatsız etmeyen sancılarım düzensizleşmiş, 50 dolaylarına inmişti. Ama ben kolumda serumla sırt üstü yatarak karşılamak zorunda kaldığımdan canım acımaya başlamıştı. Eşim de doktorun haklı olduğunu, ona emrivaki yapmış gibi olduğumuzu, doktor hanımı istemediği bir şeye zorlayamayacağımızı söylüyordu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Doktor hanım bir daha gelip ultrasonda rahimdeki ameliyat yerimin incelmiş gözüktüğünü söyledi. Hemen facebook ssvd grubuna girip sordum. Diğer doktorların, ameliyat yerinin incelmiş olup olmadığının ultrasonda anlaşılamayacağını söylediklerini öğrendim. Doktor hanım ısrarla diğer ikinci sezaryen doğumlarda, eğer anne sancı çekmişse rahmin inceldiği, hatta sadece bir zar kaldığı, zarı da kesmek yerine parmağıyla delerek rahime girdiği yolunda moralimi bozmaya yönelik hikayeler anlatıyordu. Sanırım kendisi pasif agresifti. Doğrudan bana "Sizin doğumunuza girmeyeceğim" diyemediği için moralimi bozmaya çalışıyordu. Ben de pasif agresif bir tip olduğumdan, doğrudan kendisine "Başımdan çekilip gider misiniz?" diyemediğimden, kulağımda kulaklıklarım ve gözlerim kapalı şekilde sancılarıma konsantre olmaya çalışarak karşısında duruyordum. Ama sonuçta dezavantajlı konumda olan ben olduğumdan, kazanan doktor hanım oldu; sancılarım kaçtı ve bir daha da düzene girmedi. Ameliyattan sonra doktor hanımın kendisi, rahimdeki kesimin iyi durumda olduğunu, zarın altında bir kas kütlesi bulunduğunu ve 7-8 saatlik sancıya daha katlanabilecek durumda olduğumu söyledi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu sırada ameliyata girebilirim diye su içmem ve yemek yemem de yasaklanmıştı. Susuz kalan bebeğin kalp atışları düşmeye başladı. Bu nedenle serum bağladılar. Kolumda serumla iyice hareketlerim kısıtlandı. Bu sırada müthiş bir kasılmayla birlikte suyum patladı. Ben kendime uygun bir şekle girmeye çalışırken zorla geri yatırmaya çalıştılar beni. Artık sinirden mi neden bilmiyorum tansiyonum 14-9 oldu. Bebeğin kalp atışları düştü, NST ötmeye başladı. Bu sırada doktor hanım hala olumsuz mesajlarına devam ediyordu. Yanındaki hemşirelere "İlk doğumunda sezaryene girmeseymiş, bana ne!" dediğini duydum. Yine de kendisine cevap vermedim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
O çıktıktan sonra normal doğum yapacağım için heyecanlı olan ve normal doğum konusunda çok uğraşan Hakan Çoker'in yanında bir dönem çalıştığını da söyleyen ebe hemşire girdi içeriye. Bana gayet sakin bir ses tonuyla bebeğin kalp atışlarının düşmesinin iyiye işaret olmadığını, kendi doktorumun da yanımda olsaydı bu durumda sezaryeni tercih edeceğini düşündüğünü söyledi. Ona çok güvendim, çünkü normal doğumda bana eşlik etmeye çok hevesliydi ilk geldiğimde. Onun sözleri üzerine ameliyata girmeyi kabul ettim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ameliyatta başıma gelecekleri biliyordum zaten. Ameliyathaneye eşim alınmadı, oysa ilk doğumuma girmişti ve kızımızı ilk o görmüştü. Bebeğimin kordon kanının akmasına izin verdiklerini hiç zannetmiyorum. Bebeğimin bakımları benim görmediğim bir noktada yapıldı, sadece sesini duyabiliyordum. Oysa ilk doğumumda kızımın bakımları görüş açım içinde yapılmıştı. O güvendiğim ebe hemşire oğlumu yanıma getirdi, birazcık öpüp koklayabildim. Başka türlü bir ten temasına izin verilmedi. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hiçbir şey hayal ettiğim, doktorumun da yönlendirmesiyle olacağını ümit ettiğim şekilde olmadı. Ameliyat olunca hiçbir şeye müdahale edemiyorsunuz haliyle. Tek tesellim oğlumu yıkamayıp sadece ıslak bezle silmiş olmaları oldu. Böylece verniks tabakası üzerinde kaldı. Neredeyse 1 ay boyunca, o tabaka tamamen yok olmadı. Bu nedenle doğar doğmaz yıkanan kızımda olduğu gibi egzama olmayacağını ümit ediyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ameliyattan sonra çok kolay toparlandım. Ayaklarımın uyuşukluğu açılır açılmaz, hemşirelerin önerdikleri jimnastik hareketlerini yapmaya başladım. Ayağa kalkar kalkmaz korsemi taktım, hemen yürümeye başladım. Rahmim korseye rağmen aşağı sarkıp uyumamı zorlaştırdığında karnımın altına bir yastık koyarak uyudum. Hastaneden çıkarken kızımı kucağıma alıp yürüyememiştim. Bu sefer oğlum kucağımda ve yürüyerek çıktım hastaneden. Bebeğin altını değiştirirken ya da yatırıp kaldırırken hiçbir sorun yaşamadım. 5. gün doktor kontrolüne de oğlumu "sling" içine yatırarak götürdüm.<br />
<br />
Psikolojik olarak da iyiydim, çünkü kadere inancım vardır. Doktorumun bulunmadığı tek günde sancım tuttuğuna göre, oğlumun bu şekilde doğmak kaderinde varmış demek ki... En azından doğumun başlamasını bekleyebildim, sütüm geldi, bebeğim sağlıklı, bende sorun çıkmadı (ameliyattan sonra aşırı bir kanamam oldu, tansiyonum düştü, oksijen bağlayıp kanama kesici ilaç enjekte etmek zorunda kaldılar ama sorun çıkmadı çok şükür)... Dolayısıyla kaderime küsmek yerine yatıp kalkıp bebeğimle benim sağlığımız için şükrediyorum.<br />
<br />
Bir çocuk doğurmak sadece bedensel bir olay değil, bu işin bir de duygusal yönü var. Annenin doğum esnasındaki psikolojisi önemli olduğu kadar, bebeğin de psikolojisinin önemli olduğunu düşünüyorum. Ameliyathanede ışıklar karartılsın, bebeğimle ten teması kurayım vs gibi talepleriniz olduğunda doktorlar size "Ah canımmmm, duygusal anne" bakışı atıyorlar. Onlar için doğum cerrahi veya mekanik bir işlem, hiçbir psikolojik yönü yok. Oysa annenin doğuma psikolojik olarak hazırlanması, doğum sırasında duygusal olarak desteklenmesi gerekiyor. Bebeğin psikolojisinin de etkilendiğini düşünüyorum. Bebeğin fiziken sağlıklı doğmuş olması doktorlar için yeterli, ama psikoloji bilimini yok sayıyorlar. Oysa doğan bebeğin de bir duygusal durumu var ve bence en az fiziki durumu kadar özen gösterilmeyi hak ediyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bugün,
doğumun ruhsal aşamaları, doğum sırasında ortaya çıkabilecek
komplikasyonlar, eskiye oranla çok daha iyi tanınıyor. Tehlikeleri
ortadan kaldırmak için her türlü önlem alınıyor. Tıptaki gelişmelere
paralel olarak, yeni doğan bebeklerin ölüm oranı düşerken, nedense doğumdan
duyulan korku da giderek artıyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hemen
herkesin ağzında korkunç bir doğum öyküsü var. Ama bu öyküleri biraz
deşince altında hastanede, çabuklaştırılmaya çalışılmış bir doğum olduğu
görülüyor. En azından benim çevremde, evde doğurmuş kadınlardan
hiçbirinin ürkütücü bir doğum hikayesi yok.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İstatistiksel
olarak doğumların yaklaşık %80'i, hiçbir komplikasyona sebep olmadan
gerçekleşmekteymiş. Ama gebelerin hepsine, sanki %20'lik kesimde olacağı
kesinmiş muamelesi yapılıyor. Gebeler de korkularından, o yüzde
yirmilik kısma dahil olmamak adına yüzde seksenlik şanslarını tepip,
bıçak altına yatmayı baştan kabul ediyorlar. Oysa çok büyük bir
ihtimalle, çok rahat bir doğum yapıp, sağlıklı bir şekilde evlerine
dönecekler.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hastanelerde
hastalar tedavi edilir ve doğuma giren kadın doğum uzmanları da
cerrahtırlar. Doğum yapmaya hastahaneye giden gebeye "hasta" gözüyle
bakılıyor ve hastaymış gibi muamele ediliyor. Sanki her an başına
olumsuz bir şey gelecekmiş gibi, koluna katater bağlanıyor, üstüne
ameliyat önlüğü giydiriliyor vs. Ayrıca doğum yaparken size yardımcı
olması için bir cerrahı tercih ederseniz, sonunda cerrahi operasyona
girmeniz büyük bir ihtimaldir, neticede işleri bu... Oysa örneğin
doğumunuza yardımcı olması için, işi, "doğuma yardımcı olmak" olan bir ebe
hemşireyi tercih etseniz, cerrahi operasyona uğrama ihtimaliniz
azalacaktır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hiçbir
doğum olayı, bir diğerine benzemez. Oysa, her hastane, belirli bir
sisteme göre çalışır ve doğum olayı da adeta hastanenin sistemine uymak
zorunda kalır. Ayrıca her hastanenin sistemi tehlikeli bir doğuma göre
hazırlanmıştır ve dolayısıyla hastaneye doğuma gelen her kadına, zor bir
doğum yapacakmış gözüyle bakılır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yapılan
araştırmalar, evde doğum yapan kadınların, diğerlerine oranla daha az
ağrı dindirici ilaca ihtiyaç duyduklarını ortaya koymuştur. Ayrıca
evdeki doğumlarda yapay yöntemlere daha ender başvurulmaktadır. Kendi
tecrübem de bu yönde oldu. Evde 8 saat sancı çektim ve çok rahattım,
kızımı 2-3 defa uyuttum, sonra uyumak istemeyince oyaladım, kendimi
rahat hissediyordum. Hastaneye gidip NST'ye bağlandığımda 7 dakikada bir
gelen ve 110 sınırlarında dolaşan sancılarım vardı ve ben sancıları
gayet rahat karşılıyordum, hiçbir sorunum yoktu. Ne zaman ki hastane
odasına alındım, koluma isteğim hilafına katater takıldı, istemediğimi
beyan ettiğim halde ameliyat önlüğü giydirildi ve yine isteğim hilafına
"10 dakika sonra çıkartırız" diyerek NST'ye bağlandım bir anda sancılarım
düzensizleşti ve şiddeti düştü, 50 dolaylarına indi. Ama evde 110
dolayında sancıyı gayet rahat karşılayan ben, hastanede 50 dolayındaki
sancılarda kıvranmaya başladım. Sırtüstü yatmak çok zorluyordu ve
sancılar sırasında kasılıp kalmaya başladım, bu durum da benim
tansiyonumu yükselttiği gibi bebeğin kalp atışlarının da yavaşlamasına
neden oldu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir
kere, her türlü gereçlerle donatılmış bir hastanede doktorlar, uzun
süre bekleyemediklerinden, bu gereçlere hemen başvurma hatasına
düşüyorlar sanırım çoğunlukla. Nitekim sürekli gelip gidip beni normal
doğurmamaya ikna etmeye çalışan nöbetçi doktor hanım bana "Sancılarınız
ilk geldiğinizde çok güzeldi. Eğer ilk doğumunuz sezaryen olmamış
olsaydı, ben size hemen suni sancı verip doğumunuzu hızlandırır ve
elimle de yardım ederek bir çırpıda doğurmanızı sağlardım" dedi.
Sancılarıma konsantre olmaya çalışırken kendisine cevap vermemeyi tercih
ettim ama içimden "Demek ki her şeyi normal ve yolunda giden bir doğum
yaşıyor olsam bile, doğumumun kendi yolunu izlemesine müsaade etmeyecek,
muhakkak müdahele edecektiniz öyle mi?" diyordum ve o noktada,
hastaneye erken gitmenin ne kadar büyük bir hata olduğunu anlamış oldum. Nitekim daha sonra aynı doktor hanımda doğum yaptığını öğrendiğim bir arkadaşım, ilk doğumunu normal yapmış olmasına karşın, aynı doktor hanım tarafından kendisine verilen suni sancının acısını çektikten sonra sezaryene girmek zorunda kaldığını anlattı bana. Suni sancı, çoğunlukla sezaryeni sonuçluyor anladığım kadarıyla.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ayrıca
kadınların çoğu, doğumhanede yabancılık çeker, kendilerini rahat
hissetmezler. Hayvanlar üzerinde uygulanan geniş çaplı araştırmalarda,
her türlü huzursuzluğun, doğumu olumsuz yönde etkilediği ve geciktirdiği
saptanmıştır (Doğumda mahremiyet ile ilgili bir yazı için bkz: <a href="http://www.dogaldogum.com/yazlar/207-doumda-mahremiyet.html">http://www.dogaldogum.com/yazlar/207-doumda-mahremiyet.html</a>). Ayrıca kendisini tehlike ve tehdit altında hisseden hayvanların doğumu yarıda kesip (yani insanlar için kullandığımız deyimle "sancıları kaçıp") kendilerini güvende hissettikleri bir yere giderek, orada doğurdukları da bilinmektedir.
Her kadın, içten içe evinin sıcak ortamında doğum yapmayı ister
sanırım. Bu isteğimi dile getirdiğimde, modern tıbbı reddetmekle
suçlandım. Oysa doğumun evde gerçekleşmesini istemek, eski basit
koşullara bir dönüş sayılmamalıdır. Bugün hastane ortamında, kadının ve bebeğin ruhsal gereksinimleri karşılanamamaktadır. Oysa kadının ve doğumun
mahremiyetine önem verilerek, tıbbi koşullar ve kadının ruhsal
gereksinimleri arasında bir uyum pekala sağlanabilir (Örnek bir doğum
için bkz: <a href="http://bebekyapimbakimonarim.blogspot.com.tr/2013/03/gunesin-dogal-dogum-hikayesi.html">http://bebekyapimbakimonarim.blogspot.com.tr/2013/03/gunesin-dogal-dogum-hikayesi.html</a>). </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Örneğin
doğumhanelerin ve doğuma gelmiş gebeler için ayrılan odaların daha
insancıl tarzda döşenmesi mümkün. Böylece kadınların çevresi,
komplikasyonsuz doğumlarda gerek duyulmayan ürkütücü gereçlerden
arındırılmış olur. Hastane sisteminin her doğuma birebir uygulanmasından
da vazgeçilmelidir. Hiçbir yöntem, önceden planlanıp hazırlanarak, her
kadına aynen uygulanmamalıdır. Özellikle, sancı veren ya da dindiren
ilaçların kullanılmasında bu durum geçerlidir. Ayrıca ebe ve doktorlar,
doğumun öncelikle anne adayını ilgilendiren bir konu olduğunu kabul
etmelidirler. Yani kadının istek ve duyguları ciddiye alınmalıdır.
Gereksiz yere anestezi yapılmamalı ve konuşma tarzına dikkat edilmelidir.
Doktor ve ebelerin çoğu, sancı çekmekte olan kadınla yetişkin bir insan
gibi değil de, yardıma muhtaç bir çocuk gibi konuşuyorlar. Örneğin ben
sancı çekerken gelip gidip, öleceğim ve bebeğimi de öldüreceğim
hususunda olumsuz telkinlerde bulunarak moralimi bozmaya çalışan doktor
hanım, ben gözlerim kapalı sancılarıma konsantre olmaya çalışırken
yanındaki hemşireye "Ohooo, baksana neler söylüyorum, hiç oralı bile
olmuyor" dedi benim için. "Gözlerim kapalı ama sizi duyabiliyorum, ben
burada yokmuşum gibi hakkımda konuşmayın lütfen" demek istedim ama
diyemedim, çok sinir bozucuydu. Annenin mahremiyetine saygı gösterilmesi de çok önemli. Hastanede rahat rahat bağıramadım, yan odadan duyarlar diye. Odam zaten yol geçen hanı gibiydi, birisi tansiyonumu ölçmeye giriyor, diğeri NST'yi kontrole geliyor... Normal doğum yapan anneler de bacaklarını, doğumhanenin kapısına dönük olarak açmak zorunda kalmanın rahatsızlığından bahsediyorlardı. Bunların hiçbiri düzeltilemeyecek hususlar değil, sadece biraz anlayış yeterli.<br />
<br />
Özetle ikinci doğumumdaki hatalarımdan aldığım dersler şöyle oldu, eğer sezaryen sonrası normal doğum yapmak istiyorsanız:<br />
<ol>
<li>Kendinize uygun bir doktor bulun.</li>
<li>Kendinize destek verecek bir ebe ya da doğum koçu ile anlaşın.</li>
<li>Yedek doktorunuzu da ayarlayın.</li>
<li>Olası br terslikte gidebileceğiniz yedek bir hastane ayarlayın.</li>
<li>Nefes tekniklerini çalışın.</li>
<li>Yanınızda size normal doğum konusunda destek vermeyecek hiç kimseyi bulundurmayın.</li>
<li>Mümkün olduğunca uzun süre evde kalın.</li>
<li>Açıklığınız 4 santimi geçmeden hastaneye gitmeyin.</li>
<li>NST'ye bağlı kalmayın.</li>
<li>Katater taktırmayın.</li>
<li>Susuz kalmayın. Mümkünse enerji verecek bir şeyler için. Bebek aç ve susuz kalınca kalp atışları yavaşlıyor ve sonuç ameliyat oluyor.</li>
<li>Kendinizi psikolojik olarak rahat hissedeceğiniz bir ortam talep edin. Eğer ameliyat önlüğü giymek istemiyorsanız uygun kıyafetlerle hastaneye gidin.</li>
<li>Size söylenen olumsuz ifadeler hakkında başka bir uzman görüşü daha alın. Çünkü edindiğim tecrübeye göre, doktor sizi ameliyata razı edebilmek için göz göre göre YALAN söyleyebiliyor.</li>
</ol>
Umarım benim olumsuz tecrübelerim, başka birilerinin, en azından kendi kızımın olumlu tecrübeler yaşamasını sağlar... </div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com42tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-25266335110762936072014-07-03T17:28:00.001+03:002014-07-03T17:28:23.117+03:00"Normal" Doğum Beklerken Nasıl Sezaryene Alındım? Doğumdaki Hatalarım- Doğum Hikayelerim I<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHYuqzLVU78qtkwvf6LQyTF6J1ZZB4jN-QO9eFTvoodPCriKSwSV1NB2Wgz3BD7O_sMH0Lrw8Zi7tD73Bn3WK0MTVjnxdsKGNovDnINMykS4u9Ks9N2469sqT5cCzmfstVuh75wZVgYSv1/s1600/1-IMG_3688.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHYuqzLVU78qtkwvf6LQyTF6J1ZZB4jN-QO9eFTvoodPCriKSwSV1NB2Wgz3BD7O_sMH0Lrw8Zi7tD73Bn3WK0MTVjnxdsKGNovDnINMykS4u9Ks9N2469sqT5cCzmfstVuh75wZVgYSv1/s1600/1-IMG_3688.JPG" height="400" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Son zamanlarda doğan bebekler, dünyamıza gelmek için pek acele etmiyorlar" diyor doktor sakin sakin, bundan 40 yıl öncesinde.</td></tr>
</tbody></table>
İlk hamileliğimdeki en büyük hatam doğuma hazırlanmamak oldu. Doğum sonrası ile ilgili pek çok hazırlık yaptım ama doğumun kendiliğinden gerçekleşeceğini düşünme hatasına düştüm. Ben normal doğumla dünyaya gelmiştim. Daha çok küçükken annem bana normal doğumu Elele Dergisi'ndeki fotoğraflarla gösterip anlatmıştı. "Canını acıttım mı?" diye sorduğumda "Hayır, canım. Ellerinle böyle böyle yüzme hareketi yapıp bana yardım etmiştin ve hemencecik doğdun. Hatta senin ağlama sesini duyup da, o benim bebeğim mi, diye sorduğumda doktor teyzen, senden başka kimse yok ki doğumhanede demişti bana" diyerek harika bir doğum hikayesi anlatmıştı. Ben de doğumumun böyle kolay ve sorunsuz olacağını düşünmüştüm hep. Aksini düşünmem için de bir neden yoktu zaten.<br />
<br />
Çevremde benimle aynı dönemde hamile olan 10 küsur arkadaşım vardı. Sadece 2 tanesi normal doğum yapabildi. Bir tanesi çok ısrarlıydı, son ana kadar bekledi ve gerçekten de doğumu, hastane sistemine uygun gerçekleşti; yani 40. hafta dolmadan, hızlı açılma ile ilerleyen bir doğum oldu. Doktoru aslında normal doğum yapmaması ile tanınan bir doktordu ama arkadaşımın karşısında o bile direnemedi. Yine de normal doğum konusunda tecrübesiz bir profesör olduğundan, arkadaşımı bir hayli kesti, kızcağız bir hafta kadar yatmak zorunda kaldı, doğru düzgün oturamadı. O zamanlar birinin söylediği söz kulağıma küpe oldu: "Doğum yapmak için, işi doğum yaptırmak olan ebeler yerine, ameliyat yapmak olan profesör cerraha gidersen, doğumunun büyük olasılıkla ameliyatla sonuçlanacağını öngörmelisin.". Doğru söze ne denir?! Diğer arkadaşımın da çok hızlı ilerlemiş açılma süreci, hastaneye gittiğinde artık epidural bile takılamayacak kadar doğumun sonuna yaklaşılmış durumdaymış. İkisi de gayet sağlıklı çocuklar doğurdular ve ikinci bebeklerini de yine normal doğumla doğurmayı tercih ettiler. Eğer doğum esnasında ya da doğumdan sonra, normal doğumun dayanılmayacak sonuçları olduğunu görselerdi herhalde ikinci bebeklerini normal doğurmayı tercih etmezlerdi.<br />
<br />
Geriye kalan arkadaşlarımın hepsi sezaryene girdi. Çoğunluğu doğum korkusu nedeniyle sezaryeni kendisi tercih etti. Bir kısmımız da,bende olduğu gibi çeşitli bahanelerle sezaryene ikna edildik.<br />
<br />
En büyük hatam doğumun nasıl başlayacağını, nasıl ilerleyeceğini, hastane sistematiğine aykırı bir durum oluşursa nasıl davranmam gerektiği önceden çalışmamış olmamdı. Bunları aslında çalışmak zorunda değildim elbette ama modern dünyada, eğer doktorların panik haline kendimi kaptırmamak istiyorsam, belirli durumlarda nasıl tepki vermem gerektiğini önceden planlamalıydım. Misal ilk doğumumda 40. haftayı doldurdum, yani beklenen günü geçirdim. Oysa tahmini doğum tarihi, adı üstünde tahmini bir tarih. Ortalama 40. haftaya tekabül ediyor. Normal doğum ise 38 ila 42. haftalar arasında gerçekleşebiliyor. Benim 38. haftada nişanım geldi, 3 santim açılmam oldu, bebeğim kafasını uygun pozisyonda yerleştirdi ve ben 3 hafta bu şekilde dolaştım, yine de doğum başlamadı.<br />
<br />
O dönem çalışıyordum, her ne kadar akşamları yürüyüş yapıyor da olsam, gün boyu oturarak çalıştığım hareketsiz bir yaşantım vardı. Ayrıca doğum hakkında doktorumla hiç konuşmamıştım, başıma ne geleceğini bilmiyordum ve dolayısıyla ciddi anlamda gergindim. Doktorum da 41. haftamı tetikte geçirmeme neden oldu. Her gün, koca karnımla bir saatlik yol tepip hastaneye giderek NST denen alete bağlanıyordum. Eşim beni götürebilmek için her sabah işinden izin almak zorunda kalıyordu. Elbette bu durum üzerimde ciddi stres yükü yarattı. Ayrıca konu-komşu ve akrabalar da sürekli arayarak "Hala doğuramadın mı?" diyorlardı.<br />
<br />
En sonunda 41. hafta bitiminde doktorum suni sancı ile doğumu başlatmaya karar verdi. Oysa bunu da kabul etmemem gerekirdi. NST ve ultrason kontrollerinde her şey yolunda görünüyordu, bebeğin suyu yeterliydi, kalp atışları düzenliydi, ben sağlıklıydım. Bebeğimin dünyaya gelmek istediği zamanı kendisinin seçmesine izin vermem gerekirdi. Ama o kadar çok "Geç kaldı" baskısı yaşadım ki suni sancıyı kabul ettim.<br />
<br />
Bundan sonrası ise elbette benim dışımda gelişti. Zira tıp uzmanı değilim. Beni hastane odasına soktular, ameliyat önlüğü giydirdiler, kolumdaki damara katater taktılar, serum bağladılar, seruma da bir miktar ilaç şırınga ettiler. O ilacın adı neydi, beklenen etkisi neydi, hangi miktarda verdiler vs vs hiçbir şey bilmiyordum. Karnımdaki bebeğim de ilaçlarla böylece tanışmış oldu. Bilahare ameliyat esnasında verilen sakinleştirici ve anestezik ilaçlar ve ameliyat sonrası verilen narkotik ağrı kesiciler ve antibiyotikler ile bebeğim gözlerini bol bol ilaçlanarak dünyaya açtı (Sonra da sezaryen doğumlar alerjiyi vs arttırıyor derler, arttırmaması anormal olur zaten. Kızımda hafif bir klostrofobik durum seziyorum. Bunun bile henüz sancım gelmeden, kızımın kendi rızası dışında, güvenli barınağından zorla çıkarılmış olmasına bağlıyorum.).<br />
<br />
Tüm günü kolumda serumla hastane odasında geçirdikten sonra, NST'de hiç sancım gözükmemesine, ben de hiç sancı hissetmememe, suyum ve nişanım gelmemesine yani doğumla ilgili hiçbir belirti olmamasına rağmen doktorum gün içinde birkaç defa alttan, son derece acı verici muayeneler yaptı. Ve her seferinde de "Hiçbir gelişme yok" dedi. Sonunda akşam oldu, doktorum eşimle beni karşısına aldı "Sabahtan akşama kadar ilaç aldınız. Hiçbir ilerleme olmadı. Bu şekilde evinize giderseniz, ben artık sorumluluk kabul etmiyorum. Bana sorarsanız, bence bu akşam doğum kendiliğinden başlamazsa, yarın sabah sezaryene girin." dedi.<br />
<br />
O kadar yorgundum ki, dönüp eşime baktım. Eşim de en az benim kadar tecrübesiz ve bilgisizdi bu konuda. Doktora güvenmekten başka bir çare göremedik, ne diyorsa doğru diyordur diye düşündük ve hayatımın en büyük hatasını yaparak, her şey yolunda giderken, sırf aceleciliğimizden sezaryeni kabul ettim, kendi isteğimle kurbanlık koyun gibi kesilmeye gittim.<br />
<br />
Oysa bilahare evde bulduğum 1979 tarihli Elele Dergisi'nden henüz çocuğun cinsiyetinin bile anlaşılamadığı 40 yıl öncesinde, rahimdeki su miktarını, bebeğin kalp atışlarını ve pozisyonu tespit eden aletlerin olmadığı dönemlerde, beklenen doğum tarihinden 20 gün sonra bile normal doğum yaptırdıklarını okudum. İlgili yazı, en baştaki fotoğraf büyütülerek okunabilir.<br />
<br />
<br />
Ertesi sabah epidural anestezi ile kızımı kucağıma aldım (Epidural anestezi ile sezaryen hakkındaki yazım: <a href="http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2010/02/epidural-anstezi-ile-yaplan-sezeryanda.html">http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2010/02/epidural-anstezi-ile-yaplan-sezeryanda.html</a>).<br />
<br />
Kızım sağlıklıydı ama benim toparlanmam bir hayli sürdü. İlk çocukta zaten psikolojik olarak bir yıkım yaşanıyor. Tüm hayatınız yıkılıyor, yerine yeni bir hayat kuruyorsunuz. Zor bir dönem. Bir de fiziksel olarak acı çekmek, iyice yorucu oluyor. Öyle "Sezaryenden sonra, ertesi gün evde elektrik süpürgesi vurdum" diyenlere kesinlikle inanmayın.<br />
<br />
Ben sezaryene istemeden girdiğim için acaba abartıyor muyum diyerek hep kendimi benimle aynı dönemde, isteyerek sezaryene giren arkadaşlarımla kıyasladım. "Ben çok iyiyim, hiçbir şeyim yok" diyen arkadaşım, ayağa kalkıp tuvalete gitti ve klozette bayıldı. Ben ameliyattan 5 saat kadar sonra ayağa kalkıp yürüdüm, tuvalete çıkmakta herhangi bir sorun yaşamadım, sütüm hemen geldi vs vs. Ama neticede bir rahim ameliyatı geçiriyorsunuz. Rahim ameliyatı geçirip de ertesi gün ev işi yapmaya başlayan birini şimdiye kadar hiç tanımadım. Ama bu rahim ameliyatının adı sezaryen olunca, "nekahet" evresini hiç yaşamamanız gerekiyormuş, sanki iyileşme süreci yokmuş, sanki normal doğumdaki gibi ayağa kalkıp günlük yaşamınıza sorunsuz devam etmeniz gerekiyormuş gibi davranıyorlar. Ama gerçekler hiç de öyle değil.<br />
<br />
İkinci doğumumda yanımda, korkusu nedeniyle sezaryen olmuş ve sürekli sezaryenin çok rahat bir doğum şekli olduğunu söyleyen bir akrabam vardı. Ameliyattan sonra oram buram acıdıkça kendisine "Şimdi bu acı anormal mi? Bende mi bir gariplik var?" diye sordum. Aldığım cevap "E, ameliyat, kolay değil, elbette acıyacak" şeklinde oldu.<br />
<br />
Sezaryenin adı sevimli geliyor kulağa herhalde ama canlı canlı yaşayan birini görünce, ancak o zaman bunun bir rahim ameliyatı olduğu anlaşılabiliyor.<br />
<br />
Kızımın altını temizlerken, yatağına koyup alırken çok zorlanıyordum. Kollarım titriyordu. Pusetini bile itemiyordum, hele ki yokuşları pusetle ancak geri geri giderek inebiliyordum. Diğer sezaryen olan arkadaşlarıma sorduğumda 3 ay içinde yavaş yavaş gücümü geri kazanacağımı söylediler. Karın kasları ameliyat esnasında kesildiğinden ya da sağa sola doğru açıldığından, karın kaslarım olmadan hareket etmekte zorlanıyordum. Kızımın ilk bakımlarını, ilk yıkamasını vs hep başkaları yaptı, ben seyretmek zorunda kaldım. Video çekimleri yapmışım hep. Oysa kendim yapabilecek kuvvette olmak isterdim. Eşim beni güldürdüğünde kızıyordum, dikişlerim acıyordu. Tuvalete gittiğimde dikişlerin başlangıç ve son noktalarına bastırmazsam canım acıyordu, zorlanıyordum. Oturup kalkarken, yatakta sağdan sola dönerken rahmimi iki elimle tutarak hareket ettirmek zorunda kalıyordum. Kızımın kırk mevlüdünde bile doğum sonrası korse ile dolaşıyordum ve hareketlerimde çok da rahat değildim, örneğin giyinip soyunurken, kollarımı havaya kaldırdığımda bile zorlanma hissediyordum. Doğumdan bir süre sonra doktorumun tavsiyesi ile doğum sonrası korsesi kullanmaya başladım ve ancak öyle rahat hareket edebildim.<br />
<br />
Üstelik diğer hamileliklerimde rüptür yani rahim yırtılması riskini arttırmış oluyordum bu sezaryen kesisi ile. Bu nedenle ikinci hamileliğimde doktorların çoğunluğu, rüptür riskini yok etmek adına, bebeğimi 40. haftayı beklemeden, 38. haftada almayı teklif edeceklerdi. Doktorlara göre 38. haftasında bir bebek artık doğmaya hazır bir bebektir ama 38. haftasında sezaryenle alınıp da küvöze konulmak zorunda kalan bebekleri de biliyorum; doktorların tahminleri ile doğanın "hazırsın" dediği zaman denk düşmeyebiliyor. Sezaryen doğum sonrasında artık bir sonraki hamileliğimin son ayında risk altında bir gebe olacaktım. Ayrıca rahmimle birlikte karın zarım da kesilmişti. Geçirilmiş karın ameliyatlarına ait kesi bölgelerinde fıtık görülme ihtimali de vardı. Doku iyileşmesinin yetersiz olması durumunda ameliyattan hemen sonra veya dokuların zayıflayıp destek gücünü yitirmesi nedeniyle yıllar sonra fıtık gelişebilirdi. Zorunlu olmadığım bir ameliyatı kabul ederek, eğer ömrüm olursa, gelecek yaşantımdaki sağlığımı ve yaşam kalitemi riske atmış bulunuyordum.<br />
<div data-angle="0" data-canvas-width="53.34" data-font-name="g_font_67_0" dir="ltr" style="font-family: sans-serif; font-size: 20px; left: 696.1px; top: 1076.8px; transform-origin: 0% 0% 0px; transform: rotate(0deg) scale(1.02119, 1);">
<br /></div>
Ayrıca normal doğumda yaşandığı söylenen dezavantajları da yaşamıştım. Normal doğumda ıkınmadan mütevellit hemoroid olur denmişti. Bende hamilelikte, rahmin yaptığı baskı sonucu hemoroid çıktı. Normal doğumda rahim sarkar ve idrar kaçırma olur, demişlerdi. Oysa benim idrarını tutmakta en zorlandığını bildiğim yakınım, iki çocuğunu da sezaryenle doğurmuştu. Nitekim ben de sezaryenden sonra hastalık dönemlerimde aşırı öksürdüğüm durumlarda tuvalete gitmek zorunda kaldım. İkinci ameliyatımı yapan doktor, anestezi etkisi altında tam anlayamadım ama "ilk ameliyatınızda idrar torbanız kaymış, onu da düzelttik" gibi bir şeyler söyledi. Neticede ameliyat esnasında diğer iç organlarının bazılarını da oynatıyorlar, e beşer şaşar, insanoğlu hata yapıyor, ameliyatın kolayı zoru yok, bademcik ameliyatında hayatını kaybeden bile oluyor. Ama sezaryene alırken doktorlar bu durumu hatırlatma gereği duymuyorlar. Ameliyat öncesi "Ameliyat esnasında başıma gelebilecek her türlü riski kabul ederek ameliyata kendi isteğimle giriyorum" yazılı bir kağıt imzalatıyorlar size ama ne imzaladığınızı bile anlamıyorsunuz. Zaten risklerin hiçbiri size anlatılmamış oluyor.<br />
<br />
Özetle, ameliyat olmayı kabul ettiğime çok çok pişman olmuştum. İkinci doğumumda sezaryen sonrası vajinal doğumu (ssvd) denemeye kesin karar verdim.<br />
<br />
<br />
<br />
<b>İlk doğumumdan çıkardığım dersler şunlar oldu:</b><br />
<ul>
<li>İlk doğumum bile olsa, sezaryen sonrası normal doğumu destekleyen bir doktor bulmalıydım. Çünkü ancak böyle bir doktor normal doğum konusunda benim kadar isteklidir.</li>
<li>Doktorumla doğum aşamasını ayrıntılı konuşmalıydım. Doktorum da beni bilgilendirmeye istekli biri olmalıydı, zira ne yaşayacağımı bilemediğimden, ne sormam gerektiğini de bilemiyordum.</li>
<li>Hamileliğimin son dönemlerini stres altında geçirmeme neden olmayacak, rahat bir doktor bulmalıydım.</li>
<li>Doğum süreci ile ilgili bilgilenmeli ve doğuma yönelik fiziksel hazırlık yapmalıydım.</li>
<li>Çevremdekilere tahmini doğum süremi söylememeliydim ki beklenen tarih yaklaştıkça "Hala doğurmadın mı?" sorularıyla taciz edilmeyeyim. </li>
<li>Hamilelik süresince yoğun yürüyüşler ya da ev işi yaparken hamilelik korsesi ve doğum sonrası da lohusalık korsesi takmayı ihmal etmemeliydim. </li>
</ul>
<br /></div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com37tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-17031515566920626722014-05-30T11:09:00.001+03:002014-05-30T11:09:46.939+03:00Lohusalık Nasıl Keyifli Geçirilir? (postpartum period-babymoon- dördüncü 3 aylık dönem)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-iB7fOU6wMl4ex9SFG4umDSpxhhCwv-pdVHSL50VGTyjzlFWZC56Mvb9ILFsu2tKWOmdpwiBwfKmlIREqiMXTpo1RF6dxgKcfKIme_oq1Hx4hP4C3CmkhrofsVfPwlaAVZlxnDgJq8RME/s1600/do%C4%9Fum+sonras%C4%B1+aile.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-iB7fOU6wMl4ex9SFG4umDSpxhhCwv-pdVHSL50VGTyjzlFWZC56Mvb9ILFsu2tKWOmdpwiBwfKmlIREqiMXTpo1RF6dxgKcfKIme_oq1Hx4hP4C3CmkhrofsVfPwlaAVZlxnDgJq8RME/s1600/do%C4%9Fum+sonras%C4%B1+aile.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Doğumdan sonra eve geldiğinizde yorgun olacaksınız, üstelik dinlenmeye de fırsat bulamayacaksınız. Bebek her iki saatte bir meme emmek isteyecek, en az 3 kiloluk bir bebeği sürekli kucağınızda taşımak zorunda kalacaksınız; günde en az 5-6 defa alt değiştirmek, 2-3 defa üst değiştirmek, bebeği ve çamaşırlarını yıkamak gibi fiziki kuvvet gerektiren işler yapacaksınız. Emzirmek zaten yeterince yorucu ve kalori kaybettirici bir iş. Ayrıca geceleri en fazla 4-5 saat blok uyku uyuyabileceksiniz. Uykusuzluğa, düzensiz beslenme eklenince lohusalık depresyonuna doğru yol alabilirsiniz. Buna müsaade etmemek adına doğumdan önce lohusalık döneminiz için plan yapmak, lohusalık dönemini keyifli geçirmenizi sağlayabilir.</div>
<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Lohusalıkta planlanması gereken ana noktalar şunlar: <b>EMZİRMEK, DİNLENMEK, YEMEK ve DIŞ DÜNYAYLA TEMASI EN AZA İNDİRMEK</b><br />
<b><br /></b>
<b><br /></b></div>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Lohusalık döneminde dış dünya ile temasınızı en aza indirmeniz ve günlük hayatınızı sadeleştirmeniz gerekmektedir. Haber programı izlemeyin, travmatik haberlere kulaklarınızı tıkayın, tüm gün pijamalarla dolaşın, dışarıdan yemek ısmarlayın, bırakın ortalık dağınık kalsın. Sezaryen ameliyatı sonrasında, karın kasları işlemez durumdayken ve henüz dikişleri bile kaynamamışken, hastaneden evine gelip elektrik süpürgesi vuranların hikayelerine aldırmayın. Şu anda yapmanız gereken kendinizi başkalarına ispatlamak değil, bebeğinizle aile olarak sağlıklı bir bağ kurmak için kendinize zaman tanımaktır. Bu süreyi kendinize tanırsanız, aile olarak yolculuğunuzun bir sonraki ayağı daha keyifli ve faydalı hale gelecektir. Kendinizi zorlamayın, hayatın akışına bırakın.</li>
<li style="text-align: justify;">Lohusalık dönemini yemek yapmadan ama sağlıklı yemekler yiyerek geçirebilmeniz için önceden plan yapın. Eğer 40 gün boyunca yanınızda kalacak ve yediklerinizi hazırlayacak birisi varsa şanslısınız. Yoksa, teknolojiden istifade edin. Derin dondurucunuza yaptığınız yemeklerden birer kap koyabilirsiniz ya da haşlanmış nohut, fasulye vs koyup bunlardan soğuk salata yaparak sağlıklı beslenmeye çalışabilirsiniz. Kahvaltı için yumurta haşlayıp soğuduktan sonra bütün bütün ağzınıza atıp yemek de bir çözüm mesela. Bir bardak da soğuk süt içtiniz mi, sizi bir süre idare edecek enerjiyi kazanırsınız. Eğer bu şekilde kısa sürede hazırlanan sağlıklı yiyecekler yemezseniz kısa sürede kan şekeriniz düşer ve tatlıya yüklenirsiniz. Tatlılar size kilo olarak geri döner, kilolar da moralinizi bozar. Siz iyisi mi baştan kontrolü elinizde tutun. Ve ne olursa olsun asla rejime girmeyin. Rejim yapmak ruh halinizi olumsuz etkiler. Sağlıklı yiyecekler tüketerek emzirmeye devam ettiğiniz sürece hamilelikte aldığınız kiloları muhakkak vereceksiniz. Vücudunuzdaki şişlik de regl olduktan sonra inecek. Kendinize biraz zaman tanıyın, vücudunuz böyle kalmayacak merak etmeyin (Lohusalığı süresince, hiç rejim yapmadan doğum öncesi kilosuna inmiş diyetisyen bir annenin yazısı: <a href="http://hayatimdiyet.blogspot.com.tr/2013/07/lohusalkta-40-gunumuz-nasl-gecti.html">http://hayatimdiyet.blogspot.com.tr/2013/07/lohusalkta-40-gunumuz-nasl-gecti.html</a>).</li>
<li style="text-align: justify;">Lohusalık döneminizi evde geçirin. Doğumdan sonra oraya buraya gitmek gibi bir niyetiniz varsa, lohusalık döneminden sonraya erteleyin. Hem ailenizin yeni bebeğinize, hem de bebeğinizin ailenize alışması için zaman tanıyın. Sonra bol bol gezecek zamanınız olacak, hayat hep böyle yavaş akacak zannetmeyin.</li>
<li style="text-align: justify;">Uzun yolculuklara çıkamasanız bile sık sık dışarı çıkın. Dışarı derken, kastım gerçekten dışarısı, yani açık hava. Bebeğinizi sırtınıza bağlayın, çıkıp biraz yürüyüş yapın. Ya da bebeğinizi güvendiğiniz birine emanet edip biraz temiz hava alın. Ekmek almaya gidin misal. Yabancı insanlarla iki çift laf etmek ve biraz da yürümek tüm haleti ruhiyenizi değiştirecektir.<br /><a href="http://www.lalecheleague.org/nb/nbsepoct06p220.html" title="http://www.lalecheleague.org/nb/nbsepoct06p220.html"></a> </li>
<li style="text-align: justify;">Lohusalık döneminde misafir isteyip istemediğinize karar verin. Eskiden köylerde kırkı çıkmadan lohusa ziyaret edilmezmiş. Doğum yapan kadının kanaması vardır ve yorgundur. Dolayısıyla ilk 40 gün dinlenmesine, yalnız kalmasına izin vermek ince bir düşünce. Ama günümüzde bebeği doğar doğmaz görmek adet olmuş. Bırakın evde ziyareti, hemen hastaneye doluşuveriyoruz. Gitmesek de ayıp oluyor. Ama eve gelmek isteyen misafir umduğunu değil, bulduğunu yer. O nedenle misafir kabul etseniz bile mümkün mertebe gecelik-sabahlık ikilisi ile oturun. Bu şekilde misafire yorgun olduğunuz ve dinlenmek istediğiniz mesajını verebilirsiniz. Gecelikle duramıyorsanız bile kendinizi yorgun hissedince müsaade isteyip, odanıza çekilin. Lohusa olduğunuz için kimse kusurunuza bakmayacaktır, çekinmeyin. </li>
<li style="text-align: justify;">Anne-baba-bebek ve diğer aile bireylerinin birbirlerine alışma dönemine İngilizce'de "<a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Babymoon#Babymoon" target="_blank">babymoon</a>" diyorlarmış. Tıpkı balayı gibi tarafların birbirlerini tanıma dönemi olduğu için bu isim verilmiş. Dolayısıyla tıpkı balayında olduğu gibi, bu dönemin de mahremiyet sınırları içerisinde sayılması ve aile bireylerinin olabildiğince yalnız bırakılmaya çalışılması çok önemli bence. Böylece aile bireylerine birbirlerini keşfetme ve bibirleriyle tanışma anları için baş başa zaman tanınmış olur. Bebeğin gelmesinden önceki dönemde olduğu kadar sakinlik ve huzur ortamı yaratabilirseniz, bebeğin yeni hayatı da rahimdeki hayatına benzeyeceğinden, yeni hayatına alışması daha kolay olacaktır. Yenidoğan bebeği misafirin kucaklamaması da bence oldukça önemli. Zaten anne içgüdüsel olarak bebeğini kimsenin kucağına vermek istemez. Ama günümüz dünyasında "aşırı sahiplenici" damgası yiyor hemen. Oysa içgüdüler yanılmaz. Öncelikle yenidoğan mikrop kapmaya açıktır, oysa özellikle doğum esnasında annesinden aldığı bakterilere karşı bağışıklığı vardır, dolayısıyla annesinden ve aile bireylerinden başka birilerinin kucağına gitmek onu hastalığa açık hale getirir. Ayrıca yenidoğan bebeklerin ailesi ile geçirdiği bu uyum döneminde aile bireylerinin kokusuna ve dokunuşuna alışmaya ve yeni çevrelerine uyum sağlamaya ihtiyaçları varken, yabancıların kucaklamaması çok daha iyi olacaktır.</li>
</ul>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjpnEutXeobYxdKrWLZcFy6z9RZXRNjSzyJaWaZcWLzJLwHVUVnhcV4AdnIhBqjJaHrrSlnjP3a8P6fV30FGZYtSaT9TpwMyI6L8tBQHIc0rE8TmDMpQLTNkubha4pUHiomVKQ215meEtB/s1600/bebek+balay%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjpnEutXeobYxdKrWLZcFy6z9RZXRNjSzyJaWaZcWLzJLwHVUVnhcV4AdnIhBqjJaHrrSlnjP3a8P6fV30FGZYtSaT9TpwMyI6L8tBQHIc0rE8TmDMpQLTNkubha4pUHiomVKQ215meEtB/s1600/bebek+balay%C4%B1.jpg" /></a></div>
<br />
<ul>
<li style="text-align: justify;">Kimi insan gecelikle durmayı sever. Kendinize çok şık gecelik-sabahlık takımları alıp gününüzü böyle geçirebilirsiniz. Ama eğer gecelikle dolaşmaktan hoşlanmıyorsanız, üstünüzü değiştirmeye de zaman ayırın ki depresif bir ruh haline girmeyesiniz. İnsanın üstündeki kıyafet, ruh halini kesinlikle etkiliyor. </li>
<li style="text-align: justify;">Bebek uyudukça siz de uyuyun, uyuyamıyorsanız bile dinlenin, mümkünse uyuklamayı/şekerlemeyi öğrenin. Ben gecede kesintisiz 10 saat uyuyamazsam, uykumu almamış sayardım kendimi. Kızım sağ olsun alıştırdı, artık gece uykularımın bölünmesi beni hiç zorlamıyor. Gündüz kısa kestirmelerle telafi edebiliyorum fiziksel açığımı. Zamanla öğreniliyor, alışılıyor. Mümkün olduğu zamanlarda bebeğin yanında uyumayın. Bebeği güvendiğiniz birine emanet edip, ayrı bir odada yattığınızda daha derin uyuduğunuzu fark edeceksiniz. Hormonal bir durum bu. Annenin bütün alıcıları bebeğin kıpırtılarına karşı duyarlı oluyor. Kızımın 10 defa uyandığı gecenin sabahında eşimin "Kızımız bu gece ne de güzel uyudu, hiç de uyanmadı" demişliği vardır. Zira anne bebeğin uyandığını en derin uykusunda bile fark edip, olaya müdahale edebiliyor. İnsanlığın varlığı açısından hoş bir durum elbette ama uykunuzu almak istediğinizde bebeğinizden uzakta olmanızda ve bebeğinizin güvenli ellerde olduğunu bilmenizde fayda var.</li>
<li style="text-align: justify;">Eğer büyük çocuklarınız varsa, lohusalık döneminiz boyunca onlara bakacak birilerini ayarlayın. Sizin dinlenmeye ihtiyacınız var. Çocuklarınıza yemek pişirecek, onları oyalayacak ve dışarı çıkartacak birileri varsa dinlenmek için daha çok vakit bulabilirsiniz.</li>
<li style="text-align: justify;">Ev işleri için de yardım istemekten çekinmeyin. "Senin için yapabileceğim bir şey var mı?" diye soran kişileri geri çevirmeyin. Mercimek çorbası pişirmek, mutfağın yerlerini paspaslamak, temiz çamaşırları asmak, bir iki parça ütü yapmak gibi şeyler isteyebilirsiniz. Ayıp olmaz, hatta karşınızdaki kişi ile aranızda özel bir bağ oluşmasına bile neden olur. Herkes yardım etmeye istekli ama kimse yardım almak istemiyor günümüz dünyasında. Lohusalıkta çekinmeyin, yardım alın, sosyal ağlarınızı bu şekilde güçlendirin. Sosyal ağlarınız güçlendikçe bir kadın ve anne olarak kendinizi daha güçlü hissedeceksiniz. Yemek getiren, çamaşır yıkayan, sizin için alışveriş yapan, evinizi temizleyen ve sadece bunları yapmak için uğrayıp, sonra da sizi bebeğinizle baş başa bırakan eş, dost, akraba candır; unutulmaz, hakkı ödenmez. Böylesini bulursanız, kaçırmayın.</li>
<li style="text-align: justify;">Sağlık hizmeti bakımı alın. Bulunduğunuz bölgede kayropıraktır (chiropracter) varsa onlara başvurup lohusalıkta yardımcı olup olmadıklarını sorabilirsiniz. Masaj yaptırabilirsiniz. Kanamanız kesildikten sonra hamama gidebilirsiniz. Lohusalık sendromu ya da depresyon gibi duygu durum bozuklukları yaşıyorsanız kesinlikle gecikmeden yardım alın, geçecek diye beklemeyin ya da yaşadıklarınızı "normal" kabul etmeyin. Günlük bakımlarınızı da ihmal etmeyin. Saçınızı tarayıp toplamak, hafif bir makyaj yapmak, duş almak kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Anne olduktan sonra günlük bakımıma daha az zaman ayırabildiğim için bakım süremi nasıl kısalttığımı ve cilt bakımımı artık nasıl yaptığımı da bir yazımda yazmıştım: <a href="http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2012/10/bir-anne-cilt-bakmna-zaman-ayrabilir-mi.html">http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2012/10/bir-anne-cilt-bakmna-zaman-ayrabilir-mi.html</a>. Duş almak için de zaman bulamıyorsanız, bebeğinizi sling yardımı ile kendinize bağlayıp ya da duşun içine bir tabure koyup bebeğinizi kucağınıza alarak birlikte duş almayı deneyebilirsiniz.</li>
</ul>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2htM3CxZuogAUtIg7x1EMVcT_MMUYzqd21iwPIfiiiOHqasS6qP9GYtA-mqCrBgANmhfTNmmKJv2bXzqLwkRTcXch3RYP1QwwEzRDqR8edIZsuOvXCuNw9Y46vQfC8JLPy0h5EftApbjb/s1600/ayak+masaj%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2htM3CxZuogAUtIg7x1EMVcT_MMUYzqd21iwPIfiiiOHqasS6qP9GYtA-mqCrBgANmhfTNmmKJv2bXzqLwkRTcXch3RYP1QwwEzRDqR8edIZsuOvXCuNw9Y46vQfC8JLPy0h5EftApbjb/s1600/ayak+masaj%C4%B1.jpg" /></a></div>
<br />
<ul>
<li style="text-align: justify;">Emzirme konusunda yeterince bilgi edinin. Yeni doğmuş bir bebek her istediği sürece emzirilmelidir. Sütünüz ancak böyle artar. "Sütün az", "Bebek kilo almıyor" gibi psikolojik baskılara maruz kalacaksınız. Süt arttırma yöntemlerini ve vücudun nasıl süt ürettiğini öğrenin (Benim tavsiyem Bebek Yapım, Bakım, Onarım blog'unda yazan Tomris Hanım'ın seri halindeki Emzirme Notları olacak: <a href="http://bebekyapimbakimonarim.blogspot.com.tr/2013/10/tomrisin-emzirme-notlar-18-gece.html">http://bebekyapimbakimonarim.blogspot.com.tr/2013/10/tomrisin-emzirme-notlar-18-gece.html</a>. Kendisi ayrıca aynı isimli Facebook grubunda da sorulan soruları cevaplıyor. Bu konuda bulunmaz bir bilgi ve tecrübe kaynağı kendisi). Benim de bu konuda kısacık bir yazım var: <a href="http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2010/03/anne-sutu-nasl-arttrlr.html">http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2010/03/anne-sutu-nasl-arttrlr.html</a></li>
<li style="text-align: justify;">Medya ile iletişiminizi sınırlayın. Lohusalık sürecinde anne hormonlarının etkisinde ve çok hassas oluyor. Hamilelik hormonları hızla azalırken, bu sefer de süt salgılamasını destekleyen hormonlar çalışmaya başlıyor. Bu değişiklikler de anneyi hassaslaştırıyor, her an ağlamaya hazır hale getiriyor. O nedenle haberleri seyrederken, gazete okurken, twitter takip ederken dikkatli olun. Bana sorarsanız en azından ilk 40 gün dünyadan kopun. Hatta bu durum o kadar hoşunuza gidebilir ki haber diyetine girmeyi tercih edebilirsiniz. Ben ilk doğumumdan bu yana yani 5 senedir gazete okumuyorum, televizyon seyretmiyorum ve hayret verici şekilde çevremdeki pek çok kişiden daha haberdarım pek çok konuda. Gerekli haber, zaten gelip sizi buluyor inanın. Haber/medya diyetine bir girin, sonucuna kendiniz de şaşırabilirsiniz. En azından travmatik haberlerden uzak durun, sınırlarınızı ve sizi neyin daha huzurlu hissettirdiğini bilin. (Doğumdan sonra medyadan uzak bir yaşam tercih eden bir diğer anne için bkz: <a href="http://basitbiryasam.blogspot.com.tr/2012/06/haberler.html">http://basitbiryasam.blogspot.com.tr/2012/06/haberler.html</a>)</li>
<li style="text-align: justify;"> Hele ki özellikle çalışan bir kadınsanız 7/24 bebekle ilgilenmek kendinizi izole hissetmenize neden olabilir. Lohusalık dönemimde "Ben de ana haber bülteni izlemek istiyorum, ben de uluslararası siyaset tartışmak istiyorum" diye bağıra bağıra ağlamışlığım vardır :) Bu bir dönem ve hayat hep böyle sürüp gitmeyecek ve hatta inandırıcı gelmese bile lohusalık döneminizi, hayatın o yavaş akışını ve yenidoğan bebek kokusunu çok özleyeceğiniz günler olacak. Bu dönem geçene kadar çevrenizden destek isteyin. Ailenizden, arkadaşlarınızdan, komşularınızdan, ruh sağlığı uzmanlarından vs vs. Fiziksel desteğe ihtiyacınız olduğu kadar psikolojik desteğe de ihtiyacınız olduğunu söylemekten çekinmeyin. Bazen bir dostla içilen sıcak bir çay tüm dertlerinize derman olabilir.</li>
<li style="text-align: justify;">Günlük ev işlerini parça parça yapın. Tüm ütüyü birden bitirmeseniz de olur. Sofrayı toplamasanız da olur. Ev dağınık kalsa da olur. Bu geçici bir dönem. Bebeğinizle bu dönemde kuracağınız bağ her şeyden değerli. O nedenle eşinizle de konuşup, anlaşın. Ev işlerini olabildiğince askıya alın. Misal yemek yapmak için vaktiniz azalıyor diye bebeğinizi uyumaya zorladıkça bebek sizdeki gerginliği hissedip, uyumaya direnecektir. Bu durumda, siz, daha da gerileceksiniz ve olay kısır döngüye girecek. Oysa "Aman bu akşam da lahmacun söyleriz" deyip, bebeğinize sakin ve güler yüzle yaklaşırsanız, onunla birlikte olduğunuz anın tadını çıkarırsanız, bebeğiniz daha kısa zamanda uyuyacaktır. Eğer şanslı biriyseniz en azından ilk 3 ay için ev hayatınızın düzgün şekilde işlemesini devam ettirmek adına tüm işleri üstlenecek birini bulmak en kolayıdır. Baba ya da anneanne uygunsa tüm işi üstlenebilir. Ya da ücret karşılığı biriyle sadece ev işi yapması konusunda anlaşabilirsiniz. En azından doğumdan sonraki iki hafta için, hiç ev işi yapmayacak şekilde kendinizi ayarlayabilirsiniz hem yorgunluğun önüne geçersiniz hem de doğum sonrası fiziksel ve psikolojik nekahet (iyileşme) dönemini hızlandırmış olursunuz.</li>
</ul>
<div style="text-align: justify;">
Bebeğinizin bakıma, rehberliğe ve sevgiye ihtiyacı var. Tüm bu ihtiyaçları karşılayabilmek adına sizin de dinlenmiş, sakin, huzurlu, stressiz bir dönem geçirmeye ihtiyacınız var. Bunları mümkün kılacak ortamı hazırlamak adına planlarınızı önceden yaparsanız, nispeten daha rahat ve oldukça keyifli ve ileride mutlulukla hatırlayacağınız bir lohusalık dönemi geçirebilirsiniz. </div>
<ul>
</ul>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-20881435592380200832014-05-26T11:34:00.000+03:002019-01-06T22:00:43.308+03:00Evdeki Malzemelerle Gülsuyu Nasıl Yapılır (Distilizasyon-Damıtma)?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx71pEkOU0qrLz2SQkGnGAuXL9-hmTaVHdJ5CYy3gUHiqM1zdsWNTcyRib9OfZhl_o6jxuyFapIqY9FLTXVgtT6Tyc7c30w9tuQOL5JeMIfo0TZG0ue0dtrZQpmM5fLat3QaY_st0fJGW6/s1600/1-IMG_8271.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx71pEkOU0qrLz2SQkGnGAuXL9-hmTaVHdJ5CYy3gUHiqM1zdsWNTcyRib9OfZhl_o6jxuyFapIqY9FLTXVgtT6Tyc7c30w9tuQOL5JeMIfo0TZG0ue0dtrZQpmM5fLat3QaY_st0fJGW6/s1600/1-IMG_8271.JPG" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ev yapımı damıtma :)</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Ben ilk defa geçen sene evde gülsuyu yapmaya karar verdim. En hızlı cilt bakımında maden suyu ile birlikte gülsuyu kullanıyorum ve çok işe yarıyor: <a href="http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2012/10/bir-anne-cilt-bakmna-zaman-ayrabilir-mi.html">http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2012/10/bir-anne-cilt-bakmna-zaman-ayrabilir-mi.html</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUXMbhN2vgs040rJFMCVTbYYR8Z7M8BPmK8UfOWKx8kfDRbx48kpOehhCmPYUtLRHEXNVibeFtFe6eeiNVRuLHC11DcTplgX-xY0ghLg8gJSrLQxbKxE-J3-vLN4V_PBxvCm0SqIVCoBW7/s1600/1-IMG_1421.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="328" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUXMbhN2vgs040rJFMCVTbYYR8Z7M8BPmK8UfOWKx8kfDRbx48kpOehhCmPYUtLRHEXNVibeFtFe6eeiNVRuLHC11DcTplgX-xY0ghLg8gJSrLQxbKxE-J3-vLN4V_PBxvCm0SqIVCoBW7/s1600/1-IMG_1421.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bizim pazarlarda gül goncaları satılmaya başlıyor Mayıs ortasında.
Mayıs-Haziran aylarında Isparta'da gül hasadı ile birlikte gül turları
da yapılıyor.</td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: justify;">
Ama piyasada satılan gülsularının çoğunun içinde sadece su ve gülsuyu esansı var, gerçek gülsuyu hele hele gülyağı barındıran gülsuyu bulmak çok zor ve özellikle gül yağı son derece pahalı (1 kilo gülyağı için 2.000 adet güle ihtiyaç varmış). Kendi yaptığım gülsuyu bana bir sene yetti, etkisinden de memnun kaldım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKJbH4mZ8rY_N3k_R18v-SWobgyRpD98bPCAszYSiP95hteSHMuE2sGassewXnd0tvIlW32ndYBdcCTCji6W3qTk1C5mGL8UNntPABfBF0AhpeNHMm9pr3ZDAPGSrnC73NQwctqWcAixfm/s1600/1-IMG_8261.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="348" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKJbH4mZ8rY_N3k_R18v-SWobgyRpD98bPCAszYSiP95hteSHMuE2sGassewXnd0tvIlW32ndYBdcCTCji6W3qTk1C5mGL8UNntPABfBF0AhpeNHMm9pr3ZDAPGSrnC73NQwctqWcAixfm/s1600/1-IMG_8261.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gülsuyu elde edebilemem için gül goncalarını damıtma işleminden geçirmem gerekiyordu. Ev yapımı damıtma (distilizasyon) makineleri var aslında. Diğer
çiçeklerin kokusunu başarılı bir şekilde damıtabilen varsa, ben de
alacağım o makinelerden. Ama henüz ev yapımı alkol damıtanlar haricinde
çiçek kokusu damıtan görmedim. Eğer bu konuda tecrübesi olan varsa,
paylaşırsa çok sevinirim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAoZRL61otERU-1OtQupsf1Y010gHyyglUlssR70TXytdZbxxpQ15AaknjBdzqCGK57fMouZTakJFKP8-zCDnDSErGLvP7KGJTb-qJ9k_NafV8FxJ_dsjefDwE1ZiqA1xXmwBkVrK6cmSN/s1600/1-IMG_8262.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAoZRL61otERU-1OtQupsf1Y010gHyyglUlssR70TXytdZbxxpQ15AaknjBdzqCGK57fMouZTakJFKP8-zCDnDSErGLvP7KGJTb-qJ9k_NafV8FxJ_dsjefDwE1ZiqA1xXmwBkVrK6cmSN/s1600/1-IMG_8262.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Ben de tencerede kaynatmak suretiyle damıtmaya karar verdim. Google'da biraz inceleme yaptıktan sonra işe koyuldum:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_Lo0PSJ8-MNIakzdqWnAqhzwLQICXbXD6uQf518iqXlCtvuRNuvI9bkRcHD_I1xv9MfXmoPciX5tDyksl04rJJ_F-jgTmDwEVX5fgrYU36bvIEr1aCz8u5It2i5xwKCV-SfAmWUeEanHd/s1600/1-IMG_1420.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_Lo0PSJ8-MNIakzdqWnAqhzwLQICXbXD6uQf518iqXlCtvuRNuvI9bkRcHD_I1xv9MfXmoPciX5tDyksl04rJJ_F-jgTmDwEVX5fgrYU36bvIEr1aCz8u5It2i5xwKCV-SfAmWUeEanHd/s1600/1-IMG_1420.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Öncelikle geniş ve derin bir tencere buldum. Tencerenin içine kiremit koyun deniyordu ben bir güveç kabı kafa aşağı koydum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvMZNEHAErj1d4UAAKo2vvebUrWt_UyVSHwgtFwqvjyahTT7BOCk5fz9FKfsiMST6DU7iwRfnwVDBNZWBn1PeYeYTP3cStGloly2Z2VkDlmyn7dvpsE5-4_rV0C-FYXWXDABCHj1oRTcxJ/s1600/1-IMG_1422.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvMZNEHAErj1d4UAAKo2vvebUrWt_UyVSHwgtFwqvjyahTT7BOCk5fz9FKfsiMST6DU7iwRfnwVDBNZWBn1PeYeYTP3cStGloly2Z2VkDlmyn7dvpsE5-4_rV0C-FYXWXDABCHj1oRTcxJ/s1600/1-IMG_1422.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kafa aşağı duran güveç kabın üzerine bir kase koydum. Kaseye gelmeyecek kadar su doldurdum ve goncaları suyun içine koydum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF53GgkFWtid6MbXdFr4c0Ir_MFg0dqum7Tppzdm7aZlr7h23H4lV36qM3BMuyxh4GJtJ4heCLa64rRf_TIslsB7Xpa_N4Gv9qJy2nmX8phdomP1JlRygAJyK3hh0VSTKslPok8puMpUR8/s1600/1-IMG_8270.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF53GgkFWtid6MbXdFr4c0Ir_MFg0dqum7Tppzdm7aZlr7h23H4lV36qM3BMuyxh4GJtJ4heCLa64rRf_TIslsB7Xpa_N4Gv9qJy2nmX8phdomP1JlRygAJyK3hh0VSTKslPok8puMpUR8/s1600/1-IMG_8270.JPG" width="298" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2kxuwr1NPESNR1wMPVMdzrO36Mv-K-01Ar7EDLHxVdYIU_-KaGgb2FTVndjBPQuWAcsFdV2YA1rFpVnLt6_6OHbuhOPou_gZECqSf2hIMm_cl1R3a_MqCnuwT7sQJOMCgI-uoh1M4Keqy/s1600/1-IMG_1468.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="357" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2kxuwr1NPESNR1wMPVMdzrO36Mv-K-01Ar7EDLHxVdYIU_-KaGgb2FTVndjBPQuWAcsFdV2YA1rFpVnLt6_6OHbuhOPou_gZECqSf2hIMm_cl1R3a_MqCnuwT7sQJOMCgI-uoh1M4Keqy/s1600/1-IMG_1468.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Eğer kaplar hafif gelir de kaynarken hareket ederlerse, üstteki kabın içine ağırlık yapması için temiz taş konulabilir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg09xfX0speCwWtZm-yza0rhs4V5zP81El3uZ9vmQBujDyW1m9XY7_QXntNCmLoFijm_ZSFeVUeNmuHXO1OEEmN4-FrZAsdEXLr46nFkx-CTJkQwd4ChqoTvxawOMOOFHYcWMXeVgq5MXsz/s1600/1-IMG_1467.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg09xfX0speCwWtZm-yza0rhs4V5zP81El3uZ9vmQBujDyW1m9XY7_QXntNCmLoFijm_ZSFeVUeNmuHXO1OEEmN4-FrZAsdEXLr46nFkx-CTJkQwd4ChqoTvxawOMOOFHYcWMXeVgq5MXsz/s1600/1-IMG_1467.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Sonra tencerenin ağzını boşluk kalmayacak şekilde kapatacak bir kapağı, kafa aşağı olacak şekilde kapattım. Öyle ki tencere kapağının tutacak yeri üstteki kasenin içine girdi. Böylece tencere içindeki su kaynayıp tencere kapağına vurduğunda, sıvı hale dönüşen buhar, kapağın dış bükey olmasının etkisiyle önce tencere kapağının kulpuna, oradan da üstteki kasenin içine doluyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv6749JW9t_FajREgC3oDpaFZTfm7jndE-16R1cb6ysY35IdPmzdTjXvxR6z0dJm7-5gLubjTRVcCeDd4lMLSgr-D6B_CsXipP0VcsNrPAXNgjBbs0JSUrMjqdAHqoGAq-xlCpy3FpFSmy/s1600/1-IMG_1423.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv6749JW9t_FajREgC3oDpaFZTfm7jndE-16R1cb6ysY35IdPmzdTjXvxR6z0dJm7-5gLubjTRVcCeDd4lMLSgr-D6B_CsXipP0VcsNrPAXNgjBbs0JSUrMjqdAHqoGAq-xlCpy3FpFSmy/s1600/1-IMG_1423.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kaynamanın etkisiyle oluşan su buharının suya dönüşmesini hızlandırmak ve fazlalaştırmak için tencere kapağının üstüne de buz koydum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDOH2oojb_15kySVF8mqc8ZS0Jo6h5M8zBmoWZa8K5i8aVvvNkfcmEZw2F8sYAbzh35E1dYNElINzOneq7-HPD7boducfSjbNI2gculS0drCKxvPSLw8WZGHGe5bf4IfP7CVkVFjQa9t72/s1600/1-IMG_1469.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDOH2oojb_15kySVF8mqc8ZS0Jo6h5M8zBmoWZa8K5i8aVvvNkfcmEZw2F8sYAbzh35E1dYNElINzOneq7-HPD7boducfSjbNI2gculS0drCKxvPSLw8WZGHGe5bf4IfP7CVkVFjQa9t72/s1600/1-IMG_1469.JPG" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu şekilde goncaları haşlarken üstteki kapta biriken su, gülyağı içeren su oluyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjszWiVfvbNhv46pCpMhq4Y0a87pACxvK8TYEt1Db3Vg60YQ6Cq5EyKEVjAQ4icDuuOZyAUGrOpEpGFaZmsY2BnOZLVfgYbJJ4lbeU254VNYQn5o1Td-og5dAvPlW8e0ARfZPkOISJIFCLm/s1600/1-IMG_1470.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjszWiVfvbNhv46pCpMhq4Y0a87pACxvK8TYEt1Db3Vg60YQ6Cq5EyKEVjAQ4icDuuOZyAUGrOpEpGFaZmsY2BnOZLVfgYbJJ4lbeU254VNYQn5o1Td-og5dAvPlW8e0ARfZPkOISJIFCLm/s1600/1-IMG_1470.JPG" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Altta kalan haşlama suyunu da ayrı bir kaba döktüm. Hem gülyağı içeren buhardan elde edilmiş suyu, hem de haşlama suyunu kullandım. Gülyağı içeren damıtılmış su elbette daha yoğun kokuyor ve asıl etkili olan da o zaten. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Damıtma işlemi biraz uzun sürüyor. Uzun süre kısık ateşte durması gerekiyor tencerenin. Yılda bir sefer zararı olmaz diye düşündüm, ama keşke bir kuzinem olsaydı, o zaman çok daha eğlenceli olurdu sanırım.<br />
<br />
"<i>Gül ile meşgul olan, gül
kokar.</i>" Mevlâna<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggWU8FYd0Tuqu9X03pfO50-ICTny5977_5Mav9DjAYCdUV3EdtmI9M6RQg3ys8Ja0Zlw523mPq9dBH38uRdZmAx18A0IM8t9ighY_XYJdatsabnYFyjZ5j1H7DJGLohUtwPhX_sUEE7Y4A/s1600/1-IMG_8398.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggWU8FYd0Tuqu9X03pfO50-ICTny5977_5Mav9DjAYCdUV3EdtmI9M6RQg3ys8Ja0Zlw523mPq9dBH38uRdZmAx18A0IM8t9ighY_XYJdatsabnYFyjZ5j1H7DJGLohUtwPhX_sUEE7Y4A/s1600/1-IMG_8398.JPG" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Sağdaki uzun şişede gülsuyunun haşlama suyu, soldaki kısa şişede ise damıtma yoluyla elde edilen gülsuyu var.<br />
<br />
<br />
Artık kendi lavanta yağımızı da üretiyoruz..<br />
<br />
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><div style="text-align: left;">
<br /></div>
<br />
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="https://www.sadeaile.com/urun/lavanta-ucucu-yagi" target="_blank"></a><a href="https://www.sadeaile.com/urun/lavanta-ucucu-yagi" style="font-size: 12.8px;" target="_blank">https://www.sadeaile.com/urun/lavanta-ucucu-yagi</a></div>
</td></tr>
</tbody></table>
</div>
</div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com19tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-35309746518030762122014-05-10T14:06:00.000+03:002014-05-10T14:06:21.090+03:00Çocukla Birlikte Yapılabilecek Kurabiye Tarifi - Tarçınlı Kurabiye<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNtfKD9wijMDFYJItmo37wABsgyhyphenhyphen5lyhH_SXhPnNq5c_IUMONO_y5X6NoGKPEAT5xpcaSR6TnVf9XP5mJ89NAdC4K2ohIavebbHd7w9SlfrZw9CSKYlJO8Q2lWeJBUxBdF0xB49eflA2n/s1600/1-IMG_8133.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNtfKD9wijMDFYJItmo37wABsgyhyphenhyphen5lyhH_SXhPnNq5c_IUMONO_y5X6NoGKPEAT5xpcaSR6TnVf9XP5mJ89NAdC4K2ohIavebbHd7w9SlfrZw9CSKYlJO8Q2lWeJBUxBdF0xB49eflA2n/s1600/1-IMG_8133.JPG" height="298" width="400" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Kurabiyenin içinde şeker olduğundan 1 yaşından sonra ve hatta olabildiğince geç bir yaşta şeker yemeye başladıktan sonra hem el göz koordinasyonu, hem matematik dersi için ölçü becerileri, hem çocukla birlikte eğlenceli zaman geçirmek, hem de çocuğun "Ben yaptım" diye sunabileceği bir şey ortaya çıkarıp özgüvenini geliştirmesi ve sevdiklerine hediye götürerek paylaşmayı öğrenmesi açısından bu pratik ve un kurabiyesi tatındaki lezzetli kurabiyeyi öneriyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<span style="font-size: large;"><b>İçindekiler: </b><span style="font-size: small;">(Her zamanki g</span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-size: small;">ibi göz kararı yapıtım ben ama havalı olsun diye ölçülü yazıyorum)</span></span><br />
<ul style="text-align: left;">
<li>Tereyağı ...................
100 gr (50 gr tereyağı, 50 gr zeytinyağı da olabilir)</li>
<li>Şeker ........................ 1/2 su bardağı</li>
<li>Yumurta .................... 1 adet</li>
<li>Tarçın ........................ 1 tatlı kaşığı</li>
<li>Vanilya ...................... 1/2 tatlı kaşığı (Ben evde yaptığımız sıvı vanilyadan kullandım ama 1/2 paket toz vanilya özütü de olabilir)</li>
<li>Karbonat ................... 1 çay kaşığı (Paket kullanıyorsanız 1/2 paket kabartma tozu adı altında karbonat da olabilir)</li>
<li style="text-align: justify;">Un ........................... 2 su bardağı (Ben sarı un kullanıyorum. Hamur oyun hamuru kıvamına gelip, elinize yapışmayacak hal alıncaya kadar un ekleyebilirsiniz)</li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="font-size: large;"><b>Üstüne serpmek için:</b></span></div>
<div style="text-align: left;">
<ul style="text-align: left;">
<li>Pudra şekeri ............... 1 tatlı kaşığı</li>
<li>Tarçın ......................... 1 çay kaşığı</li>
</ul>
</div>
<div>
<br />
<span style="font-size: large;"><b>Tarif:</b></span></div>
<div>
<ul style="text-align: left;">
<li>Şeker ve yumurtayı iyice karıştırın. Tereyağını ekleyip eriyinceye kadar karıştırın.</li>
<li>Tarçını ve vanilyayı ekleyin.</li>
<li>Unu eleyip içine kabartma tozu ekleyerek karıştırın.</li>
<li>Sıvı karışımın içine unu yavaş yavaş, yedire yedire ekleyin.</li>
<li>Hamuru açıp istediğiniz şekilde kurabiyeler yapın. Biz, kızımın hamur kalıplarını kullandık.</li>
</ul>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvUdmh7V7k9dXoTFEka9TwFRoqL6aNga8Rzc1r7vIwV_ttlCunRLiiyevBfrh6-GLjGU-f9MQgWnUVNJShpa7nOwak1TAqbtxUMvJ8BU9k-Zwxn8Ta7h_kkgFicubXWEu2LdLWTkarwK-Z/s1600/1-IMG_8130.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvUdmh7V7k9dXoTFEka9TwFRoqL6aNga8Rzc1r7vIwV_ttlCunRLiiyevBfrh6-GLjGU-f9MQgWnUVNJShpa7nOwak1TAqbtxUMvJ8BU9k-Zwxn8Ta7h_kkgFicubXWEu2LdLWTkarwK-Z/s1600/1-IMG_8130.JPG" height="400" width="392" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kontes'in eli değince daha "leziz" oluyormuş kurabiyeler :)</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li>Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-25 dk pişirin.</li>
</ul>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE8XAHkuzTPeD4k94EEHfZNSjct1Nu86HStTNAQ6gvQezNdmXUz17siGEUUHpl32z0W4_Af2-xm6iA9D_NI_lS8GUnoQ_T35e8ghjiAVnYT1p2Hl5X1DQeGjDxk13Nnlm3zeAKbdHOA3lE/s1600/1-IMG_8131-001.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE8XAHkuzTPeD4k94EEHfZNSjct1Nu86HStTNAQ6gvQezNdmXUz17siGEUUHpl32z0W4_Af2-xm6iA9D_NI_lS8GUnoQ_T35e8ghjiAVnYT1p2Hl5X1DQeGjDxk13Nnlm3zeAKbdHOA3lE/s1600/1-IMG_8131-001.JPG" height="298" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kurabiyelerimiz çiğken</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li>Kurabiyeler sıcakken tarçın ve pudra şekeri karışımına bulayın.</li>
</ul>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhl9Qx5vYHeZwTfnSS3__C_Hg387O1urtEgtFwgTMUfjAoYIWG0JN1NpiE8TeqLY_KlwW4XDcQBuNsUd4Jj-H70yr_Hrm3S9BvT7-sDMGA8EuxeMkR0j9qhK7d4x2uysbJQx6TmTmRxNb-E/s1600/1-IMG_8132.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhl9Qx5vYHeZwTfnSS3__C_Hg387O1urtEgtFwgTMUfjAoYIWG0JN1NpiE8TeqLY_KlwW4XDcQBuNsUd4Jj-H70yr_Hrm3S9BvT7-sDMGA8EuxeMkR0j9qhK7d4x2uysbJQx6TmTmRxNb-E/s1600/1-IMG_8132.JPG" height="298" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Piştikten sonra, dumanı üstünde</td></tr>
</tbody></table>
<br />
</div>
<br />
<b>Afiyet olsun!</b></div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-7035870766841932348.post-25190373988795092462014-05-07T10:47:00.002+03:002019-01-06T21:46:14.780+03:00Ev Yapımı Müsli (Granola) (Kahvaltılık-Atıştırmalık)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhn9sh4OzAMQnBWHFzhryKPpi9wnU_dBN-HXkp7HjdXIJLrrQN7UdUL4Xu8YHYR4QSQrgIWhA9pMtJB6lYCE6ClNrkUp_R7JluESKDhaksNvYDypiKK6XfOxcwbnyMEqoQKl8OwbzQgdgLx/s1600/1-IMG_8079.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="322" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhn9sh4OzAMQnBWHFzhryKPpi9wnU_dBN-HXkp7HjdXIJLrrQN7UdUL4Xu8YHYR4QSQrgIWhA9pMtJB6lYCE6ClNrkUp_R7JluESKDhaksNvYDypiKK6XfOxcwbnyMEqoQKl8OwbzQgdgLx/s1600/1-IMG_8079.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
Kızım bir ara müsli sevdalısı olmuştu. Ben de evde yulaf ve kurumeyve/kuruyemiş karışımı hazırlıyordum. Çiğ yemeyi sevdiğinden pişirmem de gerekmiyordu, halimizden memnunduk. Hanımefendi ondan da sıkıldı tabii, büyüdükçe damak tadı değişti. Mısır gevreğini fark etti kreşte, evde de tatlı talep etmeye başladı. E, onu da yaparım o zaman dedim, kolları sıvadım. İşte değişime uygun tarifi ve yapılışı:</div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYoXLHIlup1hXqPM9FR-5I47AEg4pI9GIfgi1s4ZaFyY2HHK27XGKk_NHgvlafvO8EW2scPxu5ixvCCG9UyGeM1ugGmNoEgRFzOTS4QTUskw4W4VcpUJCufzKm3AzaPjl1R5Uye6OHpL1L/s1600/1-IMG_8074.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYoXLHIlup1hXqPM9FR-5I47AEg4pI9GIfgi1s4ZaFyY2HHK27XGKk_NHgvlafvO8EW2scPxu5ixvCCG9UyGeM1ugGmNoEgRFzOTS4QTUskw4W4VcpUJCufzKm3AzaPjl1R5Uye6OHpL1L/s1600/1-IMG_8074.JPG" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-size: large;"><b>Malzemeler</b></span> (her Türkiyeli gibi "göz kararı" kullandım ama yazarken havalı olsun diye bardak, kaşık ölçü vereceğim):</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<br />
<ul style="text-align: left;">
<li>2 su bardağı yulaf</li>
<li>1/2 su bardağı kuru üzüm</li>
<li>1/2 su bardağı kuru dut</li>
<li>1 su bardağı havanda dövülmüş fındık</li>
<li>1/2 su bardağı susam</li>
<li>2 çorba kaşığı bal</li>
<li>2 çorba kaşığı tereyağı</li>
<li>1 çorba kaşığı zeytinyağı </li>
<li>1 tutam tuz</li>
</ul>
<div style="text-align: justify;">
Malzemeleri keyfinize göre şekillendirebilirsiniz. İçine şunları katabilirsiniz:</div>
<ol style="text-align: justify;">
<li>Kurumeyve: Küçük parçalara bölünmüş kuru kayısı, kuru incir vs</li>
<li>Kuruyemiş: Badem, ceviz, pekan fıstığı, ayçekirdeği, antep fıstığı, keten tohumu vs. Hepsini birden soğan doğradığınız rondoya atıp küçük parçalar elde edebilirsiniz. Ya da benim gibi iri parçalar seviyorsanız ve kuruyemişin yağı da dışarı çıksın istiyorsanız havanda dövebilirsiniz. Ben hepsini çiğden seviyorum ama siz çiğ sevmiyorsanız, önceden bir tavada kavurabilirsiniz.</li>
<li>Taze meyve:Rendelenmiş veya küçük parçalara bölünmüş mevsim meyveleri, ezilmiş muz vs. Ya da taze meyveyi sütle birlikte ekleyip de fırınlamadan da tüketebilirsiniz.</li>
<li>Tatlandırıcılar: Bal, pekmez, tarçın, vanilya, damla çikolata, muskat (hindistancevizi) vs (zencefil de değişik bir aroma katabilir seviyorsanız), 1 tatlı kaşığı kakao, 1/4 bardak elma suyu </li>
<li>Yağ: Tereyağı yerine 1/2 bardak zeytinyağı kullanabilirsiniz. Ya da 1 bardak hindistancevizi yağı kullanabilirsiniz.</li>
</ol>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;"><b>Yapılışı:</b></span></div>
<ul style="text-align: left;">
<li>Fırını 180 dereceye ısıtın.</li>
</ul>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<ul style="text-align: justify;">
<li>Tüm malzemeleri iyice karıştırın. Katı yağ kullanmışsanız, elinizle yoğura yoğura yağın eriyip tüm malzemelere nüfuz etmesini sağlayın. Aynı şekilde bal da her yere eşit dağılıp yapışmalı.</li>
</ul>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj37VokkuWabpO9PGbUuDHWUYG1eGe3hxZPd3k8RIx2G6wq3vukGgw5e2rFlbubQvUYKQY_QDmt3TtSo-g705YMzm7H-_Qf84b04X-ZmtHc9EcP5mR8IvImpDqLtp1m1DuWCTsWaxW2jbdG/s1600/1-IMG_8075.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj37VokkuWabpO9PGbUuDHWUYG1eGe3hxZPd3k8RIx2G6wq3vukGgw5e2rFlbubQvUYKQY_QDmt3TtSo-g705YMzm7H-_Qf84b04X-ZmtHc9EcP5mR8IvImpDqLtp1m1DuWCTsWaxW2jbdG/s1600/1-IMG_8075.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Pişirmeden önce</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<ul style="text-align: justify;">
<li>Yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsiye tüm malzemeyi olabildiğince eşit kalınlıkta yayın.</li>
<li>10 dakika, üzeri pembeleşinceye kadar fırınlayın. Eğer taze meyve eklediyseniz, biraz sulanabilir, bu nedenle biraz daha uzun süre, belki 1 saate yakın fırınlamanız gerekebilir. Fırından çıkardıktan sonra soğuduğunda tereyağının tekrar katılaşacağını, yani soğuduktan sonra, fırından çıktığından daha sert olacağını da hesaba katın.</li>
</ul>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsHOnB3dJusKVDxYu4SpqjvJ7om9Dzip4ok326FPKxLVsBMK1tYX9S6HxdD5XZ1suoOptedTijv5UgK8zTcXnOLxglbgPjY3TqLeT2aiM5QOYZRdu5vnLTO1xOOQ-QpJ2GoEdWeescxV-1/s1600/1-IMG_8077.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="298" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsHOnB3dJusKVDxYu4SpqjvJ7om9Dzip4ok326FPKxLVsBMK1tYX9S6HxdD5XZ1suoOptedTijv5UgK8zTcXnOLxglbgPjY3TqLeT2aiM5QOYZRdu5vnLTO1xOOQ-QpJ2GoEdWeescxV-1/s1600/1-IMG_8077.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Pişirdikten sonra</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<ul style="text-align: justify;">
<li>Soğuttuktan sonra sütle veya yoğurtla karıştırarak yiyebilirsiniz. Aslında tek başına da gayet güzel yeniyor, herhangi bir tatlı yerine atıştırmalık olarak da yanınızda bulundurabilirsiniz.</li>
</ul>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6HQ7wZQA1hfPYAz0z5SdU3NhyKrtU39XKlEH1umaMO90QRM493FtuN0VCjiomQ409gC22t71kjGVFWHpnEq-AeTmA80hePoYKTP_VotjSQ2QFBhsHR4CgRUDfeIm4xZAYmUKz1pGIS_m3/s1600/1-IMG_8078.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6HQ7wZQA1hfPYAz0z5SdU3NhyKrtU39XKlEH1umaMO90QRM493FtuN0VCjiomQ409gC22t71kjGVFWHpnEq-AeTmA80hePoYKTP_VotjSQ2QFBhsHR4CgRUDfeIm4xZAYmUKz1pGIS_m3/s1600/1-IMG_8078.JPG" width="298" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kontes elleriyle kahvaltı kasesine ufalarken</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<ul style="text-align: justify;"><div style="text-align: right;">
</div>
<li>Cam bir kapta, buzdolabında saklayın.</li>
</ul>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyiYYTjsQ9wRJvGUx1_4u7ZqM7HPyK5LGczsT_j1Orh3H_vKWPWCXkRyXzhyL3c7C2Wjfs_MoYw46MkYHzJqTmUuFDd1w4cPWesVr5SCh_DO3CRst3W93Kq1lF_IpBH-0R-beuWTEVytuI/s1600/1-IMG_8081.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyiYYTjsQ9wRJvGUx1_4u7ZqM7HPyK5LGczsT_j1Orh3H_vKWPWCXkRyXzhyL3c7C2Wjfs_MoYw46MkYHzJqTmUuFDd1w4cPWesVr5SCh_DO3CRst3W93Kq1lF_IpBH-0R-beuWTEVytuI/s1600/1-IMG_8081.JPG" width="298" /></a></div>
<br />
<b>Afiyet olsun! </b><br />
<b><br /></b>
<b>https://www.sadeaile.com</b></div>
ÇokBilmişhttp://www.blogger.com/profile/07934294240496778159noreply@blogger.com11