28 Ocak 2013 Pazartesi

Ateşi Nasıl Düşürüyorsun? Hastalık Sırasında Yükselen Vücut Isısı Düşürülmeli Mi?





Kızım için ilaç kullanmadığımı duyan herkesin ilk sorduğu soru genellikle "Ateşi nasıl düşürüyorsun?" olur. Sorunun alt metninde "Ateş çıkarsa mutlaka düşürmek gereklidir." ifadesi gayet net anlaşılabiliyor. Bu düşüncenin temel nedeni de Türk halkının havaleden korkması sanırım.

Bir önceki hastalık yazımda tecrübelerimi paylaştım. Bu yazımda ise sadece bir takım tıbbi bilgiler paylaşacağım, çünkü temelde anlatacaklarımla ilgili hiçbir tecrübe yaşamadım. E, tıp uzmanı da olmadığıma göre, ben kimim ki tıbbi bilgi paylaşıyorum? 

Esasen hastalıkla savaşmak üzere yükselen vücut ısısını ilaç ile düşürmek daha büyük risk taşımasına rağmen, ben bebeğine ilaç vermeyi reddeden bir anne olarak, yüksek ateşin tetiklediği herhangi bir rahatsızlıkta günah keçisi olarak ilk suçlanan kişi olacağım. Hatta belki de suçlayan kişi de kendim olacağım (bir annelik ikilemi...). Bu nedenle yüksek vücut ısısının olası nedenleri ve muhtemel sonuçları hakkında, ilaç kullanan annelerden çok daha fazla bilgi sahibi olmam ve yüksek ateşle seyreden hastalıklarda, çok daha fazla tetikte olmam lazım. İşte bu nedenlerle hastalık sonucu ortaya çıkan yüksek ateş hakkında olabildiğince çok araştırma yaptım. Bebeğim hastalandığında da hep tetikteyim, edindiğim bilgileri sürekli tazeliyorum ki herhangi bir hata yapmayayım. Şimdi de bu bilgilerimi paylaşacağım. Ama tıp uzmanı olmadığım, sağlık sektörüyle uzaktan yakından alakam da olmadığı için elbette okuduklarımı ya da sorularıma aldığım cevapları yanlış yorumlamış olmam mümkündür. Eğer herhangi bir düzeltme yapacak birisi varsa, eleştirisini kızım ve kendim adına büyük mutlulukla kabul ederim. Ne de olsa, hatanın neresinden dönsek kârdır.

Öncelikle tekrar belirtmek isterim ki kızım temel olarak sağlıklı bir bebek. Ailemizde herhangi bir havale öyküsü yok, kızımda epileptik krizler hiç yaşamadık, menenjit olmuş birisiyle hiç karşılaşmadık vs vs. Yani herhangi bir risk öykümüz yok. 

Olağan kış hastalıklarında (grip, üşütme, soğuk algınlığı, nezle vs) sıklıkla vücut ısısı yükselir. Zira vücuda giren mikroplarla savaşan bünyenin savaş silahları zaten azdır. Bunlar öksürme, hapşırma, burun akıntısı ve en etkilisi de vücut ısısını yükseltmedir, ki biz buna yüksek ateş diyoruz. Yüksek ateş vücudun mikroplarla savaşta en etkili silahıdır. Hastalığı esnasında bebeğini dikkatli gözlemleyen her anne bilir ki yüksek ateşle başlayan hastalık daha kısa sürer. Ateşsiz seyreden hastalıklar ise sürünür de sürünür, bir türlü iyileşmez. 

Ateş, bulaşıcı hastalıklarda vücudun gösterdiği bir tepki mekanizmasıdır.

Termoregülasyon denilen bu durumda sadece ateş çıkmaz. Ayrıca: Uyku artması, iştahsızlık, anemi ve (erişkinlerde) seks dürtüsünde azalma da olur.


 1- Uyku artması: Ateşin yükselmesi ile birlikte, vücudun oksijene ve diğer besleyici maddelere ihtiyacı çok artar. Uykunun artması ile birlikte, vücut istirahat durumuna geçtiği için bu maddelerde tasarruf sağlanmış olur. Ateş ilaç verilerek suni olarak düşürüldüğünde, çocuk uyanır, hareketlenir ve bu ihtiyaç maddelerini savurgan bir şekilde tükettiği için, vücut zayıf düşer, hastalığın iyileşmesi daha uzun bir hal alır.

2- İştahsızlık: Ateş yükselmesi ile birlikte, vücut önemli organlara daha fazla oksijen ve diğer gerekli maddeleri taşıyabilmek için, sindirim sisteminden kan çeker. Bu durum iştahsızlığa sebep olduğu gibi, eğer sindirim sitemi dolu ise, bunların kısa sürede kusma ve ishal ile atılmalarına da sebep olur. Bu durum ishal ve kusmalı hastalıklarda görülenlerden farklıdır, onlardan çok daha kısa sürer.

3- Anemi durumu: Serbest demir, bakteriler için "büyüme hormonu" gibi etki ettiğinden, bakteriler demiri bol bulduklarında daha rahat bölünebilir, yani çoğalabilirler. Vücut bu duruma mani olabilmek için, demiri depolara çeker. Bu sebeple, ateşli durumlarda yapılan kan tahlillerinde, kan değerleri düşük bulunur. Yüksek vücut sıcaklığında bakterilerin çoğalmasını sağlayan demir, çinko ve bakır miktarları azalır. (http://www.ilmimercek.net/makale/112932/vucut-sicakligini-kontrol-altinda-tutan-mukemmel-sistem)

4- Erişkinlerde; seks dürtüsünün azalması da, enerji tasarrufu için vücudun aldığı bir tedbirdir. 


Ateş, hastalıkla savaşta insanı dinlenmeye zorlamak için özel olarak ayarlanmış bir güvenlik önlemidir. Bu nedenle ben ateşi severim, ateşim yükseldiği zaman hemen bunu dinlenmek için bir uyarı kabul ederim. Olabildiğince yatarak ve sıvı tüketerek vakit geçirmeye çalışırım. Ağır gıdalar sindirim sistemini meşgul eder ve vücut ısısının iyice yükselemesine neden olurlar, hastayken olabildiğince rahat sindirilebilecek gıdalar tüketmek gereklidir. (http://www.anneoluncaanladim.com/yazarlar/21/kadir-tugcu/1595/atesin-yan-bulgulari-ve-sebepleri, Amerikan Pediatri Akademisi Üyesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Tuğcu)

Neler yenilebilir: Tam tahıllı ekmek, meyve, haşlanmış veya buharda pişmiş sebze, meyve suyu ve sebze çorbaları ve nedeni tam olarak ispatlanamamış olsa da gribe karşı etkisi kanıtlanmış olan tavuk suyu çorbası (Prof. Dr. Mehmet Öz ve Prof. Dr. Michael F. Roizen, Siz/Kullanma Kılavuzunuz, Koridor Yayıncılık, 2005). Neleri yemekten kaçınmalıyız: Kızartmalar, sindirimi zor çiğ gıdalar (olgunlaşmış meyve, pişmiş sayılır), et ve türevleri, aşırı yağlı yiyecekler, çikolata ve türevleri, paketli hazır gıdalar vs. Zaten hasta iken insanın vücudu, neyi yiyip neyi yememesi gerektiğini gayet net belli eder. Ben kızımın da hasta iken yaptığı yemek seçimlerine ve yememe tercihlerine saygı gösteriyorum, yemesi için zorlamıyorum (emzirmenin rahatlığı). 

Besinlerin hücrelerimizde metabolik olarak yıkımı (yani sindirim) ısı enerjisi açığa çıkarır. Yüksek enerji veren besinler yemek, sıcak içecekler içmek vücut ısımızı arttırır. Vücut ısımızı arttıran en büyük kaynak iskelet kaslarımızın kasılmasıdır. Kas kasılması ısı enerjisi sağlar. (http://www.ilmimercek.net/makale/112932/vucut-sicakligini-kontrol-altinda-tutan-mukemmel-sistem)

İşte ateşimiz yükseldiğinde tüm bunlardan uzak durmamız gerekiyor. Sindirime az zaman ayırması için bebeği yemek yemeye zorlamamak lazım (anne sütü sindirimi en kolay besindir, bol bol emebilir bebek). Zaten ateşi olan çocuğu, şifa olur niyetiyle sıcak içecekler içmeye zorlamamak gerekir. Ayrıca ateşi yüksek olan çocuğun olabildiğince az hareket ederek dinlenmesi gerekir. Eğer zaten ateşli olan çocuğu hastanenin acil servisine, şehrin diğer ucundaki doktoruna, kan ve idrar tahlili yaptırmaya filan taşıyıp durursak, vücut ısısı iyice yükselecektir. Bunu da akılda tutmak gerekiyor.

Yüksek ateşin çocuk açısından faydalarından birisi de budur: Çocuk paralize olur, ateş nedeniyle hareket edemez hale gelir ve bu şekilde enerjisini sadece mikroplarla savaşa harcayabilir. Ateş yükselmesi, insan bedeninin hastalıkla savaşma belirtisidir ve insanı dinlenmeye ve yatmaya zorlar. Böylece vücudun ihtiyacı olan enerji; yürümek, gezmek, çalışmak vs. gibi günlük aktivitelere harcanmamış olur. (http://www.ilmimercek.net/makale/112932/vucut-sicakligini-kontrol-altinda-tutan-mukemmel-sistem). Eğer çocuğun ateşini düşürürseniz, doğal olarak kalkıp oynamak isteyecektir ve bu da hastalığın iyileşmesini zorlaştıracaktır. Ben de hastalandığımda fiziksel ve zihinsel efor gerektiren her türlü etkinlikten kaçınırım. Çocuk bunu bilinçli yapamaz elbette, içindeki oyun oynama ve hareket etme dürtüsünü yok edemez. Yüksek vücut ısısı, çocuğu hareketsiz kılarak çocuğun enerji kaybetmesini engeller.


  • Peki ya ilaç kullanmadığımız için ateş ölümcül derecede artarsa?
Normal, sağlıklı bir insanda bu da mümkün değil. 

Ateş tehlikeli boyutlara ulaştığında vücudumuzda salgılanan kortizol hormonunun mucizevi bir etkisi ortaya çıkar. Kortizol hormonu farklı etkilerinin yanı sıra tehlikeli ateşin durması için de yaratılmıştır. İnsanın yüksek ateşten ölme tehlikesi ile karşılaştığı durumlarda kortizol devreye girer ve ateş merkezini aktive eden IL-1 maddesinin üretimini durdurarak ateşi düşürür.(http://www.ilmimercek.net/makale/112932/vucut-sicakligini-kontrol-altinda-tutan-mukemmel-sistem)

Hiçbir insanın ateşi 43 derece olmaz, insan vücudu buna izin vermez.  Ama ateşin mutlaka düşürülmesi gereken kimi olağanüstü durumlar olabilir. Mesela vücudunuzda bir kist vardır ve patlamıştır. İltihap kanınıza karışıp, vücudunuza yayılmaktadır ve acilen ameliyata alınmanız gerekmektedir. Yüksek ateş ile ameliyata da alınamayacağınız için acilen vücut ısınızın düşürülmesi gerekmektedir. Bu durumda tüm ateş düşürücü ilaçları kullanırsınız elbette. Ama buna karar verecek olanlar doktorlardır. Yoksa evde kendi kendine otururken, çocuğun ateşi çıktı, bir düşüreyim derseniz, bir hastalık belirtisini yok ediyorsunuz demektir. Bu da hastalığın teşhisini güçleştirebilir. Ayrıca yukarıda verdiğim örnekte bile, tüm hastahane koşullarında verilen tüm ilaçlara rağmen ateşin düşürülemediğini ve son çare olarak hastanın buzlu torbaların içine yatırıldığını da gözlerimle görmüş biriyim ben. Yani o ateşin düşmeyeceği varsa, çocuğa bir şişe ateş düşürücü şurup da içirseniz, ateşi düşüremeyebilirsiniz. Ben annelerin kendi aralarında "Eğer ateş ısrarcı ise, yani düşmüyorsa ya da çıkıp çıkıp iniyorsa, ateş olsun olmasın 3-4 saatte bir düzenli olarak şurup ver." ya da "Şu iki şurubu kullanan. Her 3 saatte bir birini, diğer 3 saatte diğerini kullan" gibi önerilerde bulunduklarını çokça duydum. Tabii bu önerilerde bulunanlara kimse "Doktorculuk oynama" demez ama birisi çıkıp da "Ateş ısrarcıysa düşürme, biraz oturup gözlemle, belki tahmin etmediğin bir hastalığın belirtisidir" dese hemen "Doktor musun, sen de kim oluyorsun?" diye sorulur. Ben ister kimyasal ister bitkisel olsun, her türlü ilacın kullanım şekli ve dozunun kişiden kişiye değiştiğini düşünüyorum. En azından ilaç içerikleri farklı. En azından çocukların kiloları ve bünyelerinin kaldırabileceği ilaç miktarı farklı. Bu nedenle ister kimyasal, ister doğal olsun; ilaç tavsiyesinde pek bulunmam. Hele hele ki kimyasal ilaçları tavsiye etme yetkisinin ancak doktorlarda olduğunu düşünürüm. O nedenle kızıma kullandığım ilaçların isimlerini ve verdiğim dozları asla paylaşmam.


  • Peki ateş ölümcül derecede artmasa bile ya çocuk havale geçirir ve sakat kalırsa?

Vücutta ısının yükselmesi ile bütün dokuların oksijen ihtiyacı çok artar. Bunu karşılayabilmek için kalbin ve solunumun hızlanması gereklidir. Yani yüksek ateş, kalp atış hızını ve nefes alıp verme sayısını da arttırır ve böylece kalbe ve akciğere de yük bindirir. Bu nedenle yatıp dinlenmek en iyisidir. Ama buna rağmen oksijen ihtiyacı yeterli gelmezse vücut, ilave kanı önemli organlara göndermek için el, ayak, yüz gibi organlarda vazokonstriksiyon yapar. Buna da tıp dilinde konvülsiyon, halk arasında da havale adı verilmektedir. 

Kalp hızının normalden fazla olduğu altı aylıktan küçük çocuklarda bu sebeple havale görülmez. 

Altı ay ile dört yaş, çocuklarda havalenin en sık görüldüğü devredir. 

Bu yaşlarda ateşin yükselmesi ile vücudun ısınarak kalbi ve solunumu hızlandırması gereklidir. Eğer ateş hızlı yükselir ve vücut buna ayak uydurarak kalbi ve solunumu hızlandıramaz ise beyin, gelen oksijeni yeterli görmeyerek, tasarruflu çalışmak ve fazla oksijen tüketmemek için vücut ile olan irtibatı keser (benzer durum aşırı ağrı uyarısı ile de olur, şahıs bayılır). İrtibatın kesilmesi ile vücut, deserebrasyon durumuna geçer. Spinal uyaranlarla kasılmalar ve havale dediğimiz tablo ortaya çıkar. Bunun sonucunda kalp ve solunumun hızlanması ile, beyine yeterli oksijen gelmeye başlar ve beyin eski fonksiyonlarına geri döner. 

Ateş yavaş yükselir ve vücuda ısınması için zaman tanırsa, havale gelmez. Yani ateşi 40 dereceye çıkmış bir çocukta havale beklemek boşunadır. Böyle bir çocuk, ateş düşürücü ilaç verilmeden, yani iç ısısı düşmeden soğuk tatbik edilirse ve dış ısı düşürülerek kalp ve solunum yavaşlatılırsa havale gelebilir. Bu sebeple ateşli çocuklarda soğuk tatbiki gereksiz ve zararlıdır. (http://www.anneoluncaanladim.com/yazarlar/21/kadir-tugcu/279/ates-ve-tedavisi, Amerikan Pediatri Akademisi Üyesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Tuğcu. Ayrıca söz konusu doktorun bu makalesinin bilimsel olmadığını iddia edenler olduğunu biliyorum. Söz konusu bu makale, Hacettepe Üniversitesi, Toplum Hekimliği Bülteni'nde bilimsel atıfları ile birlikte yayınlanmıştır: http://www.thb.hacettepe.edu.tr/arsiv/2002/sayi_2/baslik2.pdf).

Üstelik kendisi bu yorumda bulunan tek doktor da değildir:

Havale nöbetleri genellikle 6 aylık ile 5 yaş arasındaki çocuklarda olur. Çoğu zaman yüksek ateş ile beraberdir. Ancak ateşin yüksekliği ile havale geçirme arasında her zaman bir ilinti yoktur. Yani bazılarında çok yüksek ateşte havale olmazken, bazı bebeklerde daha düşük ateşlerde bile havaleye rastlanabilir.(http://www.genetikbilimi.com/genbilim/bebeklerde.htm, Uzm. Dr. Esra Özaydın). Ateşli havale ise, ateşin kaç dereceye yükseldiğinden çok ne kadar hızlı yükseldiğiyle ilişkilidir. Genellikle, ateşin çıktığı farkedilmeden önce havale görülür. Ateşli havale, ailesel risk taşıyan ( anne, babanın da çocukken ateşli havale geçirmiş olduğu aileler ) 6 ay- 5 yaş arası sağlıklı çocuklarda görülür. O anda aileye yaşattığı korku ve panik bir yana, ilerisi için kalıcı bir hasara, zihinsel gelişimde geriliğe yol açmaz.(Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilüfer Toprakçı, http://www.sagliklicocuk.com/sc01/crklr/file/gncl/ates.asp)


  • Peki havalenin hiç mi zararı yok?

Çocukların %4-5 inde hayatlarında en az bir kez havaleye rastlanırken, bunların yarısında bir kereden sonra havale görülmez. Eskiden, havale geçiren çocuklarda mutlaka beyin hasarı kalacağı düşünülürken, bunun doğru olmadığı artık anlaşıldı. Önemli olan havalenin kendisi değil, havaleye neden olan hastalıktır. Bu iyi tedavi edilmediği taktirde hasar kalabilir. (http://www.genetikbilimi.com/genbilim/bebeklerde.htm, Uzm. Dr. Esra Özaydın)

Tek bir nöbetin beyinde hasar oluşturduğu, IQ'da düşüş yaptığı veya çocuğun kişiliğinde değişiklik oluşturduğuna ait bilimsel herhangi bir veri yoktur. Doktor ya da ebeveyn tarafından oluşturulan fazla korumacı yaklaşım, konvülziyondan daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Tekrarlayıcı nöbetlerde, nöbet kontrolü sağlanıncaya ve/veya neden belirleninceye kadar belirli kısıtlamalar getirilebilir. (http://www.turkpediatriarsivi.com/sayilar/39/1-.pdf, Doç. Dr. Nimet Kabakuş, Türk Pediatri Arşivi, 2004; 39: 101-5). Ayrıca söz konusu makalede havalenin ortaya çıkış nedenleri tek tek sayılmaktadır. Başlı başına ateşin varlığı havale nedeni olarak gösterilmemiştir. Ateşe neden olan enfeksiyon, çocukluk çağı havalesinin başlıca nedeni olarak gösterilmektedir. Yine ilgili yazıda havale getiren çocuğa nasıl davranılması gerektiği, neler yapılması gerektiği de anlatılmaktadır ki eğer okursanız göreceksiniz, ailesinin yapması gerekenler arasında ilaçlı müdahale, hele hele fitil sokma gibi tavsiyeler kesinlikle bulunmamaktadır.

Aranırsa pek çok kaynak bulunabilir, hepsi de birbirinin aynı sonuçlara varıyor. Bu konuda başka bir kaynak, bir Uzmanlık Tezi, Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne 2008 yılında Dr. Pınar Uysal tarafından sunulmuş: http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/cocuk_sagligi/dr_pinar_uysal.pdf

Söz konusu makalenin 15. sayfasının son paragrafını okursanız basit febril nöbet ile kompleks febril nöbet arasındaki farkı görebilirsiniz (38 derecenin altında, halk arasında soğuk havale denen nöbete de göz atmak isterseniz, 16. sayfada afebril nöbet başlığına bakabilirsiniz. Ayrıca ilaçlara bağlı, toksik zehirlenme nedeniyle de nöbetlerin ortaya çıkabileceğine ilişkin 17. sayfadaki toksik nöbetler başlığına bakabilirsiniz. Hatta daha da ilginci annenin tercihi ile sezaryen ile doğan bebeklerde (elektif sezaryen), acil bir nedenle sezaryen sonucu doğan bebeklere kıyasla %1 ihtimal daha fazla kompleks (yani birden fazla) havale geçirme olasılığı olduğuna ilişkin makalenin 19. sayfasının ilk paragrafını okuyabilirsiniz. Hatta anne sütü almayan çocuklarda havale riskinin arttığını da 20. sayfada okuyabilirsiniz). Makalenin başlangıcındaki Latince sizi caydırmazsa, ilerleyen sayfalarda her birimizin gayet net şekilde anlayabileceği üzere, basit (bir defalık) havale ile kompleks (birden fazla geçirilen) havale nedir, gayet net açıklanmış. Makale temel olarak epileptik (afebril) havale ile ilgili olsa da, normal havale ile karşılaştırmalı olarak anlatıldığından, havale konusunda çok aydınlatıcı bir yazı olmuş.


  • Peki, havale sonunda sakat kaldığı söylenen çocuklar yok mu?
 Bu sakatlıkların nedeni havalenin kendisi değil, havaleye neden olan hastalıklar. 

Basit yani gün içinde bir kere geçirilen, tekrarlamayan ve 15 dakikadan kısa süren havale sonucu meydana gelen sakatlıklarda genellikle menenjit veya ensefalit sorumlu oluyormuş, bunun da tek önlemi aşılarmış: http://www.anneoluncaanladim.com/forum/forum_posts.asp?TID=11407

24 saat içinde tekrarlayan veya 15 dakikadan fazla süren (yani kompleks) havalelerde ise  ancak geçici sakatlıklar oluşabiliyor ve 1-2 günde düzeliyormuş. Yukarıda atıf verdiğim gibi (Dr. Esra Özaydın'ın makalesi) çocukların %4-5 inde hayatlarında bir kez havaleye rastlanırken, bunların yarısında bir kereden sonra havale görülmez. Yani havalenin tekrarlama riski çocukların ancak %2'sinde ikinci defa, ikinciyi geçirenlerin de ancak yarısı üçüncü havaleyi geçirmekteymiş . Bunların da ancak %0.4 kadarında 1-2 günde geçen sakatlıklar görülebiliyormuş (Dr. Fatma Tufan, Uzmanlık Tezi, http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/aile_hekimligi/dr_fatma_tufan.pdf, s. 7-8 ve 22).

Dr. Fatma Tufan'ın tezi de gayet anlaşılabilir günlük bir Türkçe ile herkesin anlayabileceği şekilde yazılmış. Havalenin olası nedenlerini, nasıl meydana geldiğini, havale sonrasında doktorların ve ailenin yapması gerekenleri etraflıca anlatmış. 


  • Peki yüksek ateş ile seyreden hastalıklar açısından dikkat edilmesi gerekenler neler? Ateşin yükseldiğinde veya kızının ateşi yükseldiğinde sen ne yapıyorsun?

Benim açımdan en dikkat ettiğim hastalık, doktorların bile rahatlıkla gribal enfeksiyon ile karıştırabilecekleri romatizmal ateş: http://pedkard.uludag.edu.tr/cocukkard/kkh%20bilgi/Ara.htm
Bu rahatsızlık daha çok 5 yaşından sonra görüldüğüden, şimdilik kızım risk altında değil. Ama dikkate alınmazsa vardığı sonuçlar çok rahatsız edici olduğundan, her zaman aklımın bir köşesinde...


Anjin, orta kulak iltihabı, ishal, idrar yolu enfeksiyonu ve nadiren zatürre, menenjit, tüberküloz gibi ciddi enfeksiyonlar da ateşin nedeni olabilir. Bu nedenle ateşi düşürmeden ateşin seyrini izlemeyi tercih ediyorum. Çocukta uyku hali, huzursuzluk, solunum zorluğu varsa, aşırı iştahsızsa ve sıvı alımını da reddediyorsa, şiddetli başağrısı varsa, ateşi düşse de genel durumu düzelmiyorsa veya ateş iniş çıkış yaşamadan 48 saatten fazladır sürüyorsa hemen doktora gitme zamanı gelmiş demektir.

Yukarıdaki resimde kızım ilk ciddi hastalığını geçiyor. Aynı zamanda dişi çıkıyor. Ateş yüksek ve huzursuz, ağlıyor. Ama genel görünümü iyi, baygın gibi bir hali yok, gayet dik oturuyor. Oyunlarımıza karşılık veriyor, bilinci açık. Meme emmeyi reddetmiyor. Dolayısıyla panik olmama ve ateşini düşürmeye çalışmama gerek yok. Ama ateşi olmasa bile nefes alıp vermesinde bir gariplik, neredeyse baygınlığa varacak bir hareketsizlik, tepkisizlik, yemeden içmeden tamamen kesilme, bir yerinin ağrıdığını düşündürecek şiddetli bir ağlama gibi tepkiler olsaydı saniye beklemeden doktora götürürdüm (ateşini yine de kesmezdim ki doktorun teşhis koyması için gerekli olan malzemeyi yok etmeyeyim).

Ben ateşi ölçmüyorum. Çünkü fark ettim ki ateş ölçmek benim sinilerimi bozmaktan başka işe yaramıyor. Kızımın düşük ateşte havale geçirmesi de mümkün. Düşük ateşte çok hasta olması ya da yüksek ateşe rağmen keyfinin gayet yerinde olması da mümkün. O nedenle ben sadece kızımın genel olarak keyfini ve ateşin iniş çıkış seyrini izliyorum. Ateş genelde geceleri daha çok yükselir. İlk gün yavaş yavaş artar veya ilk gece ya da ikinci gece tepe noktaya vardıktan sonra yavaş yavaş azalarak yok olur. Yani en azından benim kızımda böyle oluyor. Ben de bu seyri takip ediyorum. Eğer bu iniş çıkışlarda bir gariplik, olağan dışı bir durum sezersem ateşi düşük bile olsa doktora götürürüm. Ama eğer ateş düşürücü kullanırsam bu seyir tamamen bozulmuş olur ve ben herhangi bir hastalık belirtisini yok etmiş olmaktan korkarım.

Kızım 40. ayında ve şimdiye kadar 2-3 kaşık ateş düşürücü şurup almıştır. Sanırım hemen hepsi de gece yatmadan önce, ateşin en yüksek olduğu noktadaydı. Bir keresinde ateşi 41-41,5 gibi görünüyordu. Meme emiyordu ama elleri titriyordu ve uyumakta zorlanıyordu. Hastalıkla savaşması için güce de ihtiyacı olduğunu düşünerek bir kaşık şurup vermiştim. Ama biliyorum ki inatçı ateş, şurup da verseniz düşmeyebilir. Sonuç olarak kızım artık 40. ayında ve bu seneyi tamamen ilaçsız atlattı, artık titreme noktasına gelecek kadar ateşlenmiyor. Sanırım bağışıklık sistemi gitgide kuvvetleniyor. Ayrıca kızımla birlikte uyuyoruz. Kendi odasında yattığı zamanlarda da hastayken yanımda yatırırdım. Gece saat kurup da kalkıp ateşini ölçmek gibi bir adetim hiçbir zaman olmadı. Hala kızım çişi geldiği için gözlerini açsa, ben de onunla birlikte uyanıyorum. Kendim de hasta değilsem, kendim de ilaç almamışsam, kızımdaki en ufak değişikliği uykumda bile hissedebiliyorum. Ve ben tedirgin oldukça, çocuğu da tedirgin ettiğimi düşündüğümden, o hastayken olabildiğince rahat davranmaya çalışıyorum. Ayrıca biliyorum ki şimdi çektiği her acı ileride ona rahatlık olarak geri dönecek. Yukarıdaki resminde 9 aylık kadardı. Şimdi ise artık o kadar şiddetli ateşlenmiyor, ateşlendiği zaman da o kadar rahatsız olmuyor.

Kızım ateşlendiğinde tüm hastalık seyrini ve fiziksel tepkilerini dikkatle gözlemliyorum. Ateşten dolayı eklem yerleri ya da kasları ağrımışsa yorgun olup olmamasına göre ılık duş aldırıyorum, yağla masaj yapıyorum ya da ıslak havlu koyuyorum ağrıyan yerlerine. Elleri veya ayakları üşüyorsa sıcak su torbası koyuyorum. Ateşten dolayı terliyorsa kıyafetlerini sık sık değiştiriyorum. Yattığı yerde oyalıyorum; televizyon izlemesine izin veriyorum veya kitap okuyup masallar anlatıyorum. Hepsi bu...


  • Ateş düşürücü kullanmanın ne zararı olabilir ki, kullansak da çocuk da rahatlasa?

İnsan vücudu hayatta kalmak ve sağlıklı olmak üzere programlanmıştır. Dolayısıyla olağanüstü bir durum olmadıkça insan vücudunun verdiği her tepki, olması gereken tepkidir. Eğer vücut, ısısını yükseltiyorsa bir nedeni vardır.

Ateş, mikrobik hastalıkların ilerleyerek vücudun hasar görmesini engelleyen bir mekanizmadır. Yüksek vücut sıcaklığında bakterilerin çoğalmasını sağlayan demir, çinko ve bakır miktarları azalır. Ayrıca hücrenin sindirim organeli olan lizozomlar kolay bölünür. Lizozomlardan açığa çıkan parçalayıcı enzimler, hücreleri içindeki virüslerle birlikte öldürür. Yüksek vücut sıcaklığı, savunma hücreleri olan lenfositlerin de çoğalmasını sağlar. Aynı zamanda virüsleri öldüren interferon üretimi de artar (http://www.ilmimercek.net/makale/112932/vucut-sicakligini-kontrol-altinda-tutan-mukemmel-sistem).

Eğer ateş düşürücü kullanırsam bu işleyişin bir noktasına ket vuruyorum demektir. Dolayısıyla vücudun savaşmasını engelliyorum ve bu suretle de hastalığın süresinin uzamasına ve şiddetinin artmasına neden oluyorum demektir. Ayrıca ateş, çocuğun hareket etmesini de engeller. Ateşi düşürürsem çocuk daha fazla hareket etmye başlayacak ve enerjisini hastalıkla savaşmaya değil de boşa harcayacaktır. Bu durum da hastalığın süresini uzatıcı bir başka etken.

Ayrıca ateş, bir hastalığın belirtisidir. Eğer ateşi baskılarsam, hastalık belirtisini de yok ederim. Misal belki çocuk menenjit mikrobunu kapmış. Ateş düşürücü kullansam bile ateşin düşmeyip menenjitin beyne vurması ihtimali her zaman mevcut. Oysa ateşi düşürmeden gidişatı izlesem, belki vücudunun verdiği anormal bir tepkiyi fark edip, "Bu ateş normal bir grip ateşi değil" diyebilir ve vakit kaybetmeden doktora başvurabilirim. Aynı durum romatizmal ateş için de geçerli olabilir.

Havale geçirirse de ne yapacağımı biliyorum. 30 dakikadan kısa süren ve gün içinde tekrarlanmayan, bir kerelik havalenin zararı yok. Bir kere havale geçirmesi durumunda ikinciyi geçirmesi daha az ihtimal, üçüncüyü geçirmesi ise çok çok daha az bir ihtimal biliyorum. Bu havaleler sonucunda bir araz çıkarsa 1-2 gün içinde iyileşecek, öğrendim. Eğer kompleks havale geçiriyorsa, tekrarlayan havalelerde doktor önerisi ile fitil kullanabilirim, bunu da biliyorum. Zaten havale görüntü itibariyle kötü bir şey olduğundan, havale geçiren bir çocuğun doktora götürülmemesi imkansız. Ben aklıma kötü şeyler getirmem ama doktor kontrolünü de elbette ihmal etmem.

Sonuç itibariyle ben vücut ısısını düşürmemeyi tercih ettim. Bunun doğru seçim olduğuna inanıyorum. Ama bu demek değil ki ateşi çıkan çocuğumu ihmal ediyor, kendi haline bırakıyor "Saldım çayıra, Mevlam kayıra" diyorum. Bilakis ilaç kullananlardan çok daha dikatli ve düzenli gözlemliyorum, tepkilerini biliyorum ve anormal tepki olursa da tespit edebileceğime inanıyorum.

67 yorum:

  1. Bence sen bir anne olarak en zoru başarıyorsun ki bunu her anne başaramaz mesela ben de senin gibi düşünürken 12 aylıkken ilk ateşimizle el ayak ağız hastalığında karşılaştık 10 dk içinde 39,5 oldu ve bir kaşık şurubu içirdim ki içirmeyi asla düşünmüyordum; çok panikledim 10 dk yükselince ve çocuk çok huzursuz olunca.

    Bu arada ne zamandır soracağım sana belki yazdın ben atladım. Kızına aşı yaptırdın mı? Bu konuda ne düşünüyorsun.
    Teşekkürler
    T

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu arada asıl yazacağımı unutmuşum. Mesela yaşlı insanların genellikle ateşleri çıkmaz ve doktorlar bunu çok tehlikeli bulurlar yani ateş yazdığın üzere çok tehlikeli değil aslında iyi şeylere vesile olan bir durum. Kanser hastalarının ateşi çıktığında doktorlar sevinir bir başka örnek de bu.

      Diğer yanda ateşli hastalıklar sırasında benim öğrendiğim birşey de çocuğa vitamin vb vermeyi kesmek gerektiği ki vucut kendisi virusla başa çıksın ve başka dıştan alınan şeylerle beslenmesin bu da beslenmeyle ilişkili zorlamaya gerek yok çocuğu verdiği kiloyu ki verirse iyileşir iyileşmez alacaktır

      Sil
    2. Kızımın ilk hastalığında ben de aynı tepkiyi vermiştim :) Ertesi gün sağlam kafa ile oturup araştırmaya başladım da kendimi toparladım. İnsan gerçekten çok korkuyor, ne yapacağını bilemiyor ve elinin altındaki ilaçlar, insanı her şeye muktedir hissettiriyor. Ateş kesebilirim, havaleyi önleyebilirim, ağrıları dindirebilirim... Ama aslında gerçekçi değil, yaşayarak anlıyor insan.

      Sil
    3. Doktorların ateşin yükselmesine sevinmelerinin nedeni şu: Vücut ısısının yükselmesi bağışıklık sisteminin çalıştığının bir göstergesi. Kanser hastaları ve yaşlılarda bağışıklık sistemi genellikle çökmüş olduğundan, ateş sevinçle karşılanıyor. Ki aslında hepimiz ateşi sevinçle karşılamalıyız, korku kaynağı olmamalı...

      Vitaminler konusunda hiçbir şey okumadım, bilemiyorum. Ama yazımda da yazdığım gibi: Yüksek vücut sıcaklığında bakterilerin çoğalmasını sağlayan demir, çinko ve bakır miktarları azalır. Havale ile demir anemisi arasındaki bağlantı d araştırılıyormuş, atıf verdiğim uzmanlık tezlerinden birinde yazıyor.

      Çinko da eğer doğruysa çok ilginç çünkü bu ara bazı doktorların hasta olacakmış gibi duran çocuğa çinko takviyesi verdiklerini duyuyorum. Birileri bir şeyleri yanlış yapıyor ama hangileri yanlış, hangileri doğru şaşırıyor insan.

      Ben zaten vitamin veya mineral takviyesi kullanmadığım için hastalık zamanında da farklı davranmıyorum.

      Sil
  2. Vitamin benim kafamı çok karıştıran bir konu zaman zaman verip zaman zaman vermiyorum. Aşı konusunda ne düşünüyorsun diye tekrardan sorayım :) fikrini merak ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kızımın tüm aşılarını yaptırdım, yaptıracağım.

      O konuda kendimi yetkin görmüyorum. Yani grip konusunda her annenin bir fikri, bir davranış tarzı olmalı ama aşı konusunda nasıl fikir yürütebilirim? Ne içindeki maddeleri, ne de o maddelerin yol açtığı sonuçları bilebilirim.

      Dünyanın genelinde aşı vuruluyor çocuklar ve bu aşılar a çocukluk çağı hastalıklarından kaynaklanan ölümleri azaltmış. Şimdi ben kızıma aşı vurdurtmasam bu sadece diğer aşı vurulan çocukların bağışıklıklarından faydalanmak olacak. Yani herkes aşılı, bu nedenle kimse hasta olmuyor. Onlar hastalanmayınca da kızıma buaşmıyor. Bu nedenle kızımı aşılatmasam da olur demek bana ahlaki gelmedi.

      Aşıların gerçekten gereksiz olduğunu iddia edebilecek bilimsel altyapıdan da yoksunum. O nedenle doktorumuz ne derse onu yapıyorum...

      Sil
    2. ben bi yerde aşıların çok zararlı olduqnu.açtığı tehlikeleri okudum

      Sil
    3. Aşıların tehlikeleri hakkında oldukça fazla yazı var bu aralar internette. Ama aynı şekilde sütün de çok "tehlikeli" bir içecek olduğuna dair de çok fazla yazı var. Birileri sürekli kendi fikirlerinin propagandalarını yapıyor. Hani dindar kesim için kullanılan "takkiye" kelimesi artık her türlü düşüncenin muhafazakarı için kullanılabilir. Misal adam vegan diyelim, öyle bir şey olmadığını bile bile hayvanların canlı canlı kesildiğini söylüyor, iğrenç kanlı videolar yolluyor filan. O nedenle internette dolaşan her türlü bilgiye güvenmiyorum. Güvendiğim bir uzmana bu bilgiler hakkındaki fikrini sormadan sadece okudularımla karar vermiyorum.

      Eğer aşıların zararlı olduğunu iddia eden "tıp doktoru" sayısı artarsa, bu konuda daha dikkatli okurum. Ama şimdilik genel aşı planına uyuyorum.

      Sil
  3. Teşekkürler yorumun için. Aynen senin gibi düşünüyorum ve içim rahat. Binlerce çocuk vakti zamanında aşısızlık yüzünden ölmüşken bana da aşıya burun kıvırmak doğru gelmiyor. Ancak grip aşısını yaptırmam mesela mantıklı gelmiyor ama diğerlerinde doktorumu dinliyorum bende

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Grip aşısını, aşı kapsamında düşünmemişim :) Onu ben de yaptırmıyorum. Grip mikropalarına karşı hasta ola ola bağışıklık kazanmasını tercih ediyorum.

      Sil
  4. Aşı konusu çok karışık... Aşıların kendisinden çok içindeki genellikle bağışıklık sistemini tetiklemek için eklenen adjuvan maddeler ve birtakım koruyucu maddeler zararlı. Dolayısıyla bu ek maddeleri çocuğuma vereceğime, biraz istirahat ve bakımla kendi geçirebileceği hastalıklar için aşılatmayı doğru bulmayan insanlar var ancak bu da büyük bir risk tabii. Örneğin su çiçeği aşısı sağlık bakanlığı tarafından zorunlu hale getirilmedi henüz, çoğu anne de yukarıda behsettiğim nedenden ötürü bu aşıyı yaptırmıyor; ancak babamın kardeşinin 1,5 yaşında bu hastalık sebebiyle yaşamını kaybettiğini bildiğimden ben böyle bir riski almaktansa çocuğuma bu aşıyı yaptırmayı tercih edeceğim.

    Sorunlardan bir diğeri de yine aşılar içindeki maddelerin etkilerinin 10 yıl civarında bir zamanda ancak anlaşılabiliyor olması. Bu bağlamda "eski" aşılar "yeni"lere göre daha avantajlı. Bizim anne babamız zamanı yapılan çocuk felci aşısının kanser yaptığı ortaya çıkınca aşı değiştirilmiş mesela. Yine bu dönemde zorunlu olmayan rotavirüs aşısının içinde, muhtemelen üretim sırasında kullanılan organizmadan kaynaklı, insanlarda hastalık yapmayan bir domuz virüsü olduğu belirlenmiş. Henüz detaylı araştırma fırsatım olmadı ama hastalık yapmasa da bir DNA virüsü olarak bu virüs yine de kendini vücutta çoğaltıyor olabilir. Bu çoğalma aşamasında ise kendini çoğaldığı hücrenin DNA'sından ayırırken hücre DNA'sından parçalar "koparabilir". Kopan parçanın nerede olduğuna bağlı olarak hücrenin kanserli hale gelmesine sebep olabilir. Tabii bütün bu ihtimallere rağmen ben yine de hastalık riskinin bu bahsettiğim riskten yüksek olduğunu düşünerek bu aşıyı oğluma yaptırdım.


    Bu arada kızınızın gözündeki yaşlar içimi parçaladı, kıyamam ben ona! Annelik hakikaten de insanları etrafındaki tüm çocuklara karşı daha bir sevecen, daha bir duyarlı hale getiriyormuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Göğce, ne kadar ayrıntılı yazmışsın gene...

      Aşı konusunda ben de yaşıyorum o ikilemi. Ben kızamık geçirmemişim mesela. Annem kızamık geçiren çocuklarla aynı yatakta yatırmış beni ama aşım sağlammış sanırım :) Hamileyken çok korkmuştum, ya durup durup hamileyken kızamık olursam da bebeğime bir zarar gelirse diye... Ama dediğin gibi, işin bir ucunda da çocuğu, aşısı olan bir hastalıktan kaybetmek gibi bir risk var ki, altına girilebilir bir risk değil...

      Aşıların etkileri ise hiç anlayabileceğim bir şey değil. İkinci paragrafta anlattıklarının yarısını anlamadım mesela. Tek anladığım tüm saydığın risklere karşın sen bile oğlunu aşılattıysan, ben de fazla sorgulamamalıyım.

      Kızımın resmini paylaşmıyorum genellikle biliyorsun Bu resmi sırf o duyguyu verebilmek için koydum. Yani benim kızım da hastayken mutsuz, huzursuz oluyor; ben de onun gözyaşlarına kıyamıyorum ve ben de kendimi ilaç vermemek için zor tutuyorum. Kendime sürekli "Kaderi sen değiştiremezsin" diye telkinde bulunuyorum.

      Buna düğme etkisi diyorum ben. İnsanlar o kadar alışmış ki bir düğme ile ışık açılır, bir düğme ile radyo açılır istediğin adam istediğin şarkıyı söyler senin için, bir düğme ile televizyonu açar istediğin ülkenin haberlerini izlersin, bir düğmeyi çevirirsin kaliteli sıcak su dökülür musluktan, bir düğmeye basarsın... İnsan artık her şeye muktedir olduğunu sanıyor. Bir kaşık ilaç veririm, çocuğum sapasağlam ayağa kalkar. Ama işte kazın ayağı öyle değil, daha derin bir anlamı olmalı o hastalığın. Yani en azından ben, hayatın derin bir anlamı olduğunu umuyorum :)

      Sil
    2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
    3. Bence siz tip okumaliymşsnz. Yazdiginiz şeyler çok ezber bozdu ve çok hoşuma gitti. Hasta ve ateşli oldugum için moralim de bozuktu çok ii geldi tefekkür de ettirdi aynı zamanda. İçten teşekkürler

      Sil
    4. Tıp okusaydım muhtemelen şimdi yazdıklarımın tam tersini yazardım :) İnsanlar eğitimini aldıkları konularda çok tutucu oluyorlar. Ben de kendi mesleğimde öyleyimdir herhalde... Tutucu olmayan ve yeni doğrular arayan tıp doktorları da var, onları takip etmeye çalışıyorum. Ama en önemlisi tefekkürmüş, bana bunu öğretti hayat. Ben de size teşekkür ederim, vakit ayırıp yorum bıraktığınız için.

      Sil
  5. Ben de bildiklerimi paylaşmayı sizin gibi çok seviyorum sanırım, o yüzden yazdıkça yazıyorum :) Bana da küçükken çok bilmiş derlerdi zaten :))

    Kızınızın fotoğrafını ilk defa paylaştığınız için ben de hem şaşırdım, hem de sevindim görme şansına sahip olduk diye :) Daha büyük dertlerini görmeyelim yeter, böyle böyle "sağlamlaşacaklar"...

    YanıtlaSil
  6. Son iki yazini da yorumlar dahil okudum ve cok sey ogrendim. Ben de kendimde mecbur kalmadikca ilac kullanmam ve kolay hasta olmam. Ustelik soguktan, terlemekten vs korkmam. Genel olarak sakin biri oldugum icin 10 aylik kizimin hastaliklarina karsi da sakinim. Henuz buyuk bir hastaligimiz olmadi, ilk disleri cikarken yuksek ates ve agizda enfeksiyon (atesten mi herseyi agzina sokmasindan mi bilmiyorum ama ateslendiginde ortaya cikmisti) yasadik o kadar. Benim merak ettigim dis cikarken olusan ateste (bizde 38 in ustunde seyrediyor) ates dusurucu verilmeli mi sence. Bazen cok huysuz oluyor davranislari degisiyor, atesten degil de agrisini hafifletsin diye ates dusurucu agri kesici bebek suruplarindan veriyordum. Baska bir yontem biliyor musun merak ediyorum sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yorumlardan çok şey öğreniyorum...

      Diş çıkartırken yaşanan huzursuzluğu gidermek için ağrı kesici, ateş düşürücü şuruplardan vermeyi tavsiye ediyor bazı doktorlar.

      Yukarıdaki resimde de kızım hem hasta, hem de diş çıkarıyordu.

      Ben emzirmenin sakinleştirici ve ağrı kesici etkisi olduğunu düşünerek bol bol emziriyordum. Bir de taze soğanın zar kısmının da uyuşturucu etkisi varmış. O nedenle eline kemirmesi için taze soğan veriyordum. Bir de buzdolabında beklettiğim havuçları veriyordum, serinlik yapsın diye. Bunlar tabii hep ağrıyı kesmeye yönelik.

      Ateşi düşürmek için hiçbir yöntem uygulamadım.

      Sil
  7. İlgisiz bir yorum olacak zira bilmişliğine ihtiyacım var acil yazıyorum.
    Şekerim şu senin daisy
    yeniden piyasaya çıkmış acaba senin şikayet ettiğin derdi giderilmiş midir ne dersin.Hyine de alayım mı benim evde evcil hayvan yok ama ben biraz döküntülü çalışıyorum,ipler keçeler vb gibi. yanıtlarsan çok sevineceğim.sevgiler.
    http://urun.gittigidiyor.com/beyaz-esya-ev-aletleri/daisy-akilli-sarjli-supurge-temizlik-robotu-75232923?ggap_s=mailing&ggap_m=mailing&ggap_n=kucuk_ev_aletleri-pasif1-290113&ggap_c=Daisy&mpch=ads&scxid=14489-145820-2357-0

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim Daisy'deki tek şikayetim servisinin olmaması idi. Bozulduğunda kimse tamir edemedi, çünkü parçaları Uzak Doğu'dan geliyormuş, Türkiye'de bulunmuyormuş. Eğer servis vermeye başladılarsa alınabilir.

      Bir de evinizde halı varsa, halı üzerindeki iplik parçalarını da toplayamıyor, düz zemin üzerinde işe yarıyor.

      Sil
  8. Keşke oğlum olmadan önce okuyabilseydim bu yazıyı... İçimde öyle bir ışık yaktınız ki!
    Ateşten hep korktum ben. Çocukluğumda kardeşim hep ateşlenirdi. Aynı odada uyurduk, gece gözümü bir açardım ki annem kardeşimin yatağına oturmuş panik halinde sirkeli sularla siliyor kardeşimin vücudunu, kardeşim ise tir-tir titriyor ve ağlıyor. Birkaç saat sonra benim yanımda kalması için anneannem gelir, eve ambulans çağırılır, kardeşim ve annem giderdi. Ben bu ateş korkusuyla güdümlenmişim sanırım. Aslında anlattıklarınızın hepsinin farkındayım ama bu geçmiş görüntüler beni etkisi altına almış...
    Okudum ve aydınlandım, biraz ket vurabilirim geçmiş görüntülerime.Bunun için çok çok teşekkür ederim. Oğluma verdiğim ilaçları düşündükçe içim acıyor. Bundan sonra farklı olacak, eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeşinizde herhangi bir hasar var mı? Eğer yoksa, korkmanıza da gerek yok...

      Kullandığınız ilaçlar için de üzülmeyin. Ben de sezaryen ile doğum yaptım. Kızım bana verilen uyuşturucu ilaçlardan bolca nasiplendi muhtemelen. Sonra kızım 18 aylıkken ameliyat oldum. Antibiyotik kullanırken emzirmek zorunda kaldım vs. Herkes kendi kaderini yaşıyor. Çocuklar da kısmetlerinde ne varsa onu görüyorlar.

      Futbolcular gibi önümüzdeki maçlara bakmayı tercih ediyorum ben :)

      Sil
    2. Kardeşimde bir hasar yok çok şükür. Ama o ateş düşürülmese bir şey olacaktı korkusu var işte, çünkü hiçbir ateş yüksekliği evde sakin sakin geçirilmedi hep gecenin bir körü hastaneye gidildi. Belki benim de annemin pimpirikliğiydi ama yaşım bunu anlamaya yetmedi.
      Siz emzirirken ateşlendinz mi hiç peki? Ben ateşlenmiştim ve sütüm azalmıştı, daha doğrusu sütüm bir anda üretimi durdurmuştu(vücudun doğal tepkisi tabi ki) ve doktor arkadaşım bir an önce düşür ateşini demişti...

      Sil
    3. Her sene 1-2 defa ateşleniyorum. Ama ben hiç süt üretimimi kontrol etmedim. Azalıyorsa bile farkında değilim.

      Sil
  9. Pek kıymetli çokbilmiş. Yazını facebook sayfamda paylaştım iznin olmadan. Sonra içime kurt düştü. Bir blogger mutlu olur elbette ama yine de bilmeni istedim.

    Bizimle paylaştığınn tüm değerli bilgiler için teşekkürler. Bu yaşamda olur mu bilmem ama seni uzun uzun dinlemek isterdim....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.facebook.com/hocanne

      Sil
    2. Cevap vermekte çok gecikmişim ama paylaşımınızdan onur duydum.

      Ayrıca bir parçada içim ferahladı. Çünkü blogcuanne Elif'in sayfasında yeni eğitim sistemi ile ilgili fikir ayrılığına düşmüştük. Sonra ben kendi kendime "Sen olumsuz olacağını düşünüyorsun diye, olumlu olacağını düşünen insanları niye olumsuz düşünmeye sevk ediyorsun ki?" diye düşünmüştüm. Acaba fikrinizi kararttım mı diye de üzülmüştüm. Sayfanızda yazımı paylaştığınıza göre, demek ki aynı olumlu bakış açısı ile internette dolaşmaya devam ediyorsunuz. Çok sevindim :)

      Sil
    3. "Sen olumsuz olacağını düşünüyorsun diye, olumlu olacağını düşünen insanları niye olumsuz düşünmeye sevk ediyorsun ki?"

      bu cümleyi yalnızca ben kurabilirim zannederdim. seninle mutlaka bir kahve içmeliyiz değerli çokbilmiş. ya da sen ıhlamur iç ben kahve :-)
      ciddiyim. sıkı takipçinim

      Sil
  10. Merhaba grip olduğu halde sağlık ocağına yapılan üç tane aşının üzerine kızım hastalandı.Bunun üzerine yine aynı doktor kızıma 3 er saat arayla düşmeyen ateşi için dönüşümlü ateş düşürücü ve antibiyotik verdi.Hastalık geçmeyince tekrar antibiyotik başlattı.Kızımın ateşini kesinlikle düşüremedik.Normal çıkacağına emin olduğum kan sonuçlarından sonra kendimizi hacettepe hastanesi hematoloji bölümünde bulduk.Uzatmayım kızımın tüm değerleri yerle birdi.Lösemi olabileceği söylendiğinde şok oldum.Aradan geçen zamanda anladıkki alınan ilaçlar kızımın vücudunda birikme yapmış enfeksiyona bağlı kan değerleri normal seviyede değilmiş.Şükür şimdi topluyor ama neler çektiğimizi biz biliyoruz.yanlış ve gereksiz ilaç kullanımı hem çocukları hemde bizi mahvediyor.Yazdıklarınıza sonuna kadar katılıyorum.Kızımın yeni doktorunun bize bir tavsiyesi oldu kullandım ben memnun kaldım tamamen bitkisel içerikli adı UMCA.Araştırmanızı tavsiye ederim.Hastalandığınızı anladığınız anda almaya başlıyorsunuz beş günlük kullanımdan sonra bırakılıyor.yetişkin çocuk herkes kullanabiliyor.Tavsiye ederim.Ayrıca sitenize bayıldım.Tebrikler sanırım sıkı takipçiniz olacağım.Sağlıcakla kalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Offf of of, yaşadığınız acıyı iliklerimde hissettim.

      Doktorluk gerçekten çok zor bir meslek. Beceremeyenin yapmaması lazım. Öyle "Zeki çocuk, tıbbı kazandı, okusun kendisini kurtarsın, para kazansın, saygınlığı olsun" denecek bir meslek değil bu. İşin ucunda insan canı var!

      Ne söyleyeceğimi bilemiyorum....

      Sil
  11. Merhaba iki tane kızım var. Çocuk bu durup dururken öksürük yada ateş belirtileri her an ortaya çıkabilir ve çıkıyor da. Ateş düşüren onlarca şurup vb.ilaç varken farklı alternatif yol arayışı nedir anlamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazımda uzun uzun anlattım ama daha kısa ifade etmeye çalışayım:

      Ben alternatif yol aramıyorum, ben hiç ilaç kullanmıyorum, öksürüğü kesmiyor ve ateşi düşürmüyorum. Alternatif yol arayışı içinde değilim yani...

      Sil
  12. Sayın Ülkü hanım adı üzerinde ilaç.Mecbur kalmadıkça verilmemesi gerekir.O İLAÇLARIN VÜCUTTA YAPTIĞI TAHRİBATIN HADDİ HESABI YOK.Alternatif yol aramak tabiki en iyisi.Gereksiz yere hadi ateşlendi verelim bir ateşdüşürücü diye verilen ilaçlar çocukların tüm sistemlerine zarar veriyor.Prospektüslerin içindeki yan etkileri okumanızı tavsiye ederim size

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkü Hanım'a yazdığımı buraya da yazmak isterim: Ben alternatif yol arayışı içinde değilim.

      Yani ateş düşürücü kullanmam gerekirse, kullanırım. "Ateş düşürücü kullanmayayım da ateşi, sirkeli su ile düşüreyim", gibi bir tavsiye bulunuyormuşum gibi anlaşılmasını istemem.

      Ama sizin de söylediğiniz gibi ilaçların ancak "mecbur kalınırsa" verilmesi gerekli olan, hayat kurtarıcı kimyasal mucizeler olduklarını düşünüyorum.

      Ayrıca örneğin öksürük şurubunun KAnada'da 6 yaşın, çoğu ülkede 2 yaşın altındaki çocuklara verilmesi kesinlikle YASAK. 6-12 yaş arasında da ancak doktor reçetesi ile kullanılabiliyor. Bizde maşallah tadı güzel diye şerbet yerine içiriliyor çocuklara. Başka da bir örnek vermeye gerek yoktur sanırım...

      Sil
  13. Dediğiniz gibi yaptım.Kızım ateşlendi.Panik olmadan sabırla ara ara ateşini ölçerek 38.9 a kadar çıkan ateşi için hiç ilaç vermeden üzerindeki kıyafetleri çıkarmak kaydıyla ateşi 2 günde normal seviyeye düştü.Ateşdüşürücü vermeden ateşimiz düştü.İlacı verseydimde yine 2 günde düşecekti.Tecrübeyle sabittir:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ateş düşürücü kullanmadığınız zaman kızınızı daha iyi gözlemlediğinizi, hastalığın gidişatını daha bilinçli gözlemlediğinizi fark ettinz mi? Bende öyle oluyor da...

      Sil
  14. Aman bu ateşler hiiiç çıkmasın insanın aklı başından gidiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ateşin, bağışıklık sisteminin sağlıklı çalıştığının bir göstergesi ve daha zor hastalıklara karşı vücudun direncini güçlendiren bir ilahi hediye olduğunu düşününce rahatlıyor insan biraz :)

      Sil
  15. bulaşık makinem için doğal deterjan ararken sizin bloğunuza ulaştım.Ben izin annenizin yaşlarındayım her halde ,sizde kendimi gördüm çocuklarımı büyütürken ,onlar da kediler ile büyüdüler ,onlarda da yemek problemim ,siz gerçekten mükemmel bir annesiniz ,size ,küçük hanıma ve tabi ki pişinize mutluluklar dilerim .Aklım gelmişken kayın validem :diş çıkartan bebek beşiğini bile satabilirmiş bir paça soğan için,benimkiler diş çıkarırken hep soğan kemirdiler .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim yorumunuz için, günümü aydınlattınız :) Selamlar, sevgiler...

      Sil
  16. NERELERDESİN, HADİ ARTIK BİR POST BEKLİYORUZ!!!!ÖZLEDİK!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Az zamanda çok işler başarmaya çalışıyorum :) Tamam, yazacağım.

      Sil
  17. Merhabalar,

    Kendim gibi düşünen birisini görmek ne güzel.6 yıllık iki çocuk annesiyim ikisine de çok şükür hiç ilaç vermeme gerek kalmadı. Gerçi çevremden çok tepki alıyorum ama allahtan annem kapı gibi arkamda ama benim generasyonumdan arkadaşım olan annelerden,eşimden ve eşimin ailesinden ilaç vermediğim için oldukça olumsuz tepkiler alıyorum. Şimdilik allah utandırmadı :) 80-85 öncesi büyüyen çocuklarda hiç ilaçla soğuk algınlığının geçtiğini gördünüz mü allah aşkına?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harika, çok motive ettiniz beni.

      İkinci çocum, ilkinden mikrop kapar ve daha küçükken daha sık hasta olur ve ilaç vermek zorunda kalabilirim diye düşünüyordum. Demek aksi de mümkün?

      Sizin gibi anneler daha çok yazmalı ki böyle radikal insanlarmışız gibi durmayalım :)

      Sevgilerim ve teşekkürlerimle...

      Sil
  18. Yaziniz cok aydinlatici olmus,Allah razi olsun..
    Sizinle tanismama da vesile oldu ayni zamanda,bundan sonra takipteyim insallah..
    su an tam da atesli bir hastaligin pencesinde oglum ve büyük kizim..
    öncesinde kizim üsüttü bogazlari agridi, bir kac gün evvel hafif havale bile gecirdi,sonrasinda oglum dün ateslenmeye basladi, dr bogaz iltihabi dedi ve antibiyotige basladik:( ilk cocugum hic antibiyotik kullanmadi hayatinda,ama oglum icin kullanmak durumunda kaldik bir kac kez,en son subat ayinda ilk kez havale gecirdi(yaklasik 3 yasinda),ates düsürücü vermemeyi yeglerken ki sabah vermisti esim,sonrasinda vermeyim dedim,beklerken havale gecirdi,tekrar o anlari hatirlamak bile cok can yakiyor,Rabbim göstermesin kimseye.. tabi benim de basima ilk kez geldigi icin cok panikledim,evde yalniz olmam daha panikletti,sonra esim geldi,sonra ambulans geldi,hemen ates düsürücü verdiler hastaneye gittik,teshis falan derken,bogaz iltihabi denip,en son antibiyotik verip eve yolladilar,gel de kullanma,antibiyotik konusunda düsüncelerim her seferinde allak bullak oluyor,kullanmazsam farkli etkileri olup kalp veya romatizmal hastaliklarin ortaya cikmasindan endise ediyorum.
    kullansan ayri bir durum,hos dr umuz gereksiz yere antibiyotik yazmiyor bakin bu ikinci sefer oldu bu sene, ve ben havale gecirdigi icin 5-6 saatte bir atesdüsürücü verdim ogluma 2 gündür, cok da bir etkisi olmadi ates hep 39 larda,en son 2 saat evvel verdim simdi uyuyor:( ilaclara karsi ben de ön yargiliydim,vermemeye calisiyordum, ama havale beni altüst etti,ama simdi sizin yazinizla ve yazilan yorumlardan destek alarak artik vermemeye calisacagim, evet havale de kötü bir sey degil aslinda,sonrasinda hic bir etki birakmadi elhamdulillah.. önemli olan sizinde belirttiginiz gibi atese sebep olan hastalik,madem antibiyotik kullaniyor simdi ates düsürücü bari almasin,zararin neresinden dönülse kardir:( evet ates iyidir,bagisiklik sisteminin calistigini gösterir.. soguk kanli olmak da fayda var..
    fayda vermeyen ilimden Allah a siginiyorum,Rabbim dogruyu dogru olarak göstersin bize..
    daha cok yazip anlatasim var bu hastaliklar ile ilgili,3 cocugum var,her seferinde yeni birsey ögreniyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok geçmiş olsun. İnanın ben de havale ile karşılaşsam, ben de bu kadar rahat olamazdım sanırım. Ama havale ile karşılaşmamış olmanın rahatlığı ile kan değerlerini ölçüp WBC değerini eğerlendşrmeden ve boğaz iltihabı için strep- a esti yaptırmadan antibiyotik vermeyi kabul etmezdim. Ama panik halinde, önünü sonunu düşünmez, hastalığı bir an önce atlatmaya çalışırdım herhalde. Tekrar çok çok geçmiş olsun, tekrarını görmeyin inşallah.

      Sil
  19. Biz de ateş düşürücüsüz ateşin düştüğüne şahit olduk :) 24 saati doldurduğunda ateşi düştü ve arkasından öksürük gelmedi (ateş düşürücü ile savaşı engellediğimden daha önceleri mutlaka ateş sonrası öksürük gelirdi). Çok mutluyum, pek mutluyum, nasıl anlatamam :)

    YanıtlaSil
  20. Tekrar merhaba, hafta sonu kendi kendime kulaklarınızı çınlattım. Benim ufaklık (2,5 yaşında) su çiçeği çıkardı. Üç hafta önce ablası çıkardı bekliyorduk zaten. Ama Müge biraz daha sert çıkardı. Bir kere çok fazla döküntüsü oldu, ikincisi de 2,5 gün boyunca ateşi hiç düşmedi. Ben zaten daha önce de söylediğim gibi ateş düşürücü vermiyordum/um. Yani ben hala annemin yağını kullanıyorum/dum :) Gene de elbette insanın içinde bir soru işareti kalıyordu. O soru işaretini de bu yazıyı beynime post-it yaparak giderdim. Hatta bugün de kendi bloğumda bahsettim :) http://kizlarimlabuyuyorum.blogspot.com/2013/06/yine-mi-su-cicegi.html sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size bir sır vereyim mi? Neredeyse 4 sene oldu ama hala kızımın ateşi çıktığında, dönüp bu yazımı bir daha okuyorum :) Annelik böyle bir şey işte...

      Umarım izsiz, lekesiz atlatmıştır kızlarınız bu hastalığı...

      Sil
  21. Atesin organlara ve ozellikle beyne ne kadar zarar verdigini unutiyorsunuz hrhld. Ilsc kullanmadan gecmesi mumkun degil ozellikle antibiyotik yada serum takilmadan yoksa kimse ilac kullanmayi istemez tabikide cocuk atesli oldugu zamanki hali icler acisi oluyor bunlari da dusunun

    YanıtlaSil
  22. Kızım 2009 Eylül doğumlu ve henüz hiç ilaç kullanmadı. Ateşi çıkıyor ve antibiyotik veya serum kullanmadan geçiyor. Ciddi bir hastalık geçirirse elbette kullanmak zorunda kalacak. Ama her hastalık için mutlaka ilaç kullanılması gerektiği doğru değil.

    Ateşin iç organlara ve beyne zarar verdiğine ilişkin bir kaynak paylaşabilirseniz, eksik bilgimi tamamladığınız için çok memnun olurum.

    Bir de Kanada'da küçük çocuklara zaruri durumlar hariç asla damar işlemi uygulamıyorlar. Serum takmıyor ya da kan almıyorlar. Çoğu tıp doktoru da kendi çocuğunun damarına girilmesini onaylamıyor. Tıp uzmanı olmadığım için nedenini tam bilemiyorum ama siz de bir sorun isterseniz tanıdığınız doktorlara.

    YanıtlaSil
  23. Merhaba !

    Yazınızı okudum gayet başarılı ve faydalı içerikler. Sizleri de sağlık bilgileri ve şifalı bitkiler hakkında içerik sunan sağlık portalımız e-tedaviye bekleriz. Yayın hayatınızda başarılar dileriz....

    Sağlıcakla kalın...

    YanıtlaSil
  24. Merhaba.Benim kızımın 2 haftadır inatçı bir düşük ateşi var.kızım 13 yaşında.tek sıkıntısı inatçı düşük ateşken yani ateşi 38 d falan,iki üç gündür burnu akıyor ve sık balgam çıkartıyor.burnunun akması ve balgam çıkartmasından korkmadımda inatçı düşük ateş farklı şeylerden kaynaklanabliyor diye korkuyorum.halsizliği biraz var ama dinç.iştahsızda değil.midesi falan bulanmıyor sadece burnu akıyor ve sık balgam.şuan hastalığı geçmek üzere ama ateş hala devam ediyor.gün içinde genel olarak yüksek fakat nadirende olsa düşüp normal olabiliyor.nedeni ne olabilir ? :(

    YanıtlaSil
  25. Bir grupta yayinlanmasi uzerine okudum yazinizi... turk bloglarinda okudugum, ates uzerine yazilmis, en cok arastirma yapilmis, ve en kapsamli yazi...
    oncelikle bunun icin size tesekkur ediyorum.. turkce yazilmis ve bu kadar kaynak gosterilerek yazilmis yazilar bulmak kolay olmuyor... genellikle kulaktan dolma yazilar yayinlaniyor...

    Yalniz, duzeltmek istedigim bir konu var... havale durumu icin aileden birinin bu sekilde bir gecmisinin olmus olmasi gerektiginden bahsetmissiniz...
    benim cocugum malesef 2 kez havale gecirdi.. ve ne esimin ailesinde ne benim ailemde havale gecirmis olan kimse yok..
    havalelerin her ikisinde de, ates dusurucu vermeyip bagisikligi guclensin diye dusunmustum... malesef artik bunu benim hatam olarak goruyorum...
    cok sukur ardindan hicbir problem olmadi, ama bir anne olarak boyle bir durumda soguk kanli olmak mumkun degil.. bu durumu engellemek icin herseyi yapiyorsunuz...

    YanıtlaSil
  26. Amcam gi kavşak evre 3/4 adenokarsinom 2012 yılının Temmuz ayında tanısı kondu. O çünkü yayılma, yaşamak için 4 ila 6 ay verildi fakat tümörün konumu, bu aort bitişik olması. O 40 ve aynı zamanda MS vardır. O yemek veya içmek ve bir stent veya cerrahi ya aday değildi çünkü biz radyasyon, 12 tedaviler yaptım. Biz de kemoterapi 3 döngüleri yaptım. Biz yapmak başka bir şey söylendi. Ben gi kavşak onun sahne 3/4 adenokarsinom başarıyla rolandparkerhealthcare@gmail.com ile güvence olacaktır Dr. Rolland Parker Esrar Petrol tarafından tedavi edildiğini, hepinizi bilgilendirmek istiyorum. Biz nazik paylaşmak için dünyayı bilgilendirmek, rolandparkerhealthcare@gmail.com: onun kanser gibi bizim için bir mucize ötesinde kesinlikle ve aynı zamanda onun MS başarıyla biz Dr Rolland Parker satın Esrar Yağı ile tedavi 4 ay altında tedavi edildi canlandırdı bu tanıklığı / o zamandan beri yaşamaktadır sonsuz Hüzün ailemi geri. Teşekkür ailem duyduğu Mercies ve Dr. Rolland Parker'a evden solmaya oldu Gülümseme geri koymak için yolumuza göndermek için Yüce Tanrı olun. rolandparkerhealthcare@gmail.com: Eğer doğrudan güvenli olabilir Dr. Rolland Parker Esrar Yağı ile daha fazla hayat

    YanıtlaSil
  27. Yazınızı yeni okudum benim kızında 5 aylık su çiçeği çıkarıyoruz ateşi bir turlu düzene girmiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım sorunsuz atlatmışsınızdır hastalığı...

      Sil
  28. Merhaba çok bilmiş ,uzun süredir yoksun.umarım iyisin.
    Çocuğuma bronşiolit teşhisi kondu demişsin.Ona rağmen ilaç vermedim demişsin.peki çok uzun sürdü mü bu hastalık,bazen iyi oldu dediğin halde tekrar ateş ve halsizlikle karşılaştın mı.Benim çocuğuma da bronşiolit teşhisi kondu ama uzun süredir öksürüyor.ve birkaç gün kendine geldikten sonra birgün ateş ishal kusma baya kötü oluyor.sonra yine toparliyor ve yine kötü oluyor.böyle bir şey geldi mi başına.ya da çocuk kustuğu ishal olduğu halde ilaç vermemeyi sürdürdün mu yoksa bebeğin hastalığı sadece öksürükle mi uzattı.bir de bronşiolitin bronşite veya astıma dönmesinden korkmadın mı.bronşioliti atlatırken bunlara nasıl dikkat ettin.

    YanıtlaSil
  29. Hayatımda onun harika çalışmaları için Dr. Momoh korusun Tanrım, birkaç yıl için MEME KANSERİ tanısı kondu ve benim ilaçlar alıyordu, ben benim sistem dışına kanser almak için gerekli memnun değildi, ben bazı olası denedim o bitkisel ilaçlar ile meme kanseri iyileşmiş olarak meme kanseri tedavisi ben, Dr. Momoh bir eleştiri gördüm, ben ona temas ve bana rehberlik. Ben, çözüm istedi sağlığım için çare başladı FED-EX POST kurye aracılığıyla bana ilaç gönderdi. ona göre reçete ve 14 gün sonra Meme Kanseri tedavi gibi ben ilaç aldı.
    Dr. Momoh Gerçekten harika, ayrıca onun yardımına ihtiyacım var? Neden onun E-POSTA yoluyla onunla temasa değil: drmomohherbalcenter@gmail.com senin de onun cep telefonu numarasını 2347051839672 arayabilirsiniz
    DOKTOR Momoh ayrıca aşağıdaki HASTALIK tedavi olabilir: -
    1. HIV / AIDS
    2. herpes virüsü
    3. KANSER
    4. FRENGİ
    5. Hepatit B
    6. ANTHRAX
    7. çiçek
    8. grip virüsü e.t.c

    YanıtlaSil


  30. Ben bir zamanlar ölümcül hastalığın pozitif test edilmiştir olarak Merhaba herkes, ben HIV / AIDS için bir çare olduğunu burada herkese bildirmek için bu fırsatı kullanmak istiyorum. Bir gün ben Dr Ekuma onun Bitkisel ilaç birisiyle tedavi nasıl bir tanıklık geldi ve ben de beni tedavi etmek, bu doktor temas ve o benim kişisel benim ad, adres gibi detaylar ve benim bir fotoğrafın sordu ve ben aslında bu göndermek mi ona ve o bitkisel ilaç hazırlamak ve o aslında bana göndermek vermedi hangi bana göndermek zorunda kalacak söyledi ve bana ben tıbbi check-up için gitti i kullanmaya başladı reçete, ancak iki hafta verdi ben tamamen yoldan farklı hissediyordum çünkü ben eskiden ve şimdi negatif test edildi seyretmek ve ben ben farklı bir hastane aynı sonucu başka bir check up için negatif çıktı tedavi olduğunu inanamadım ve ben telefonda Dr. Ekuma denilen ve ona her şeyi anlattı ve o sadece i did hangi şakağına takdir göstermek için bana ve ancak iyi haber şimdi hiv olduğumu olduğunu / ücretsiz yardımcıları ve ben lütfen bu başvurmalısınız bu ölümcül hastalıktan muzdarip kimlerin orada gibi olacak o büyük insan, gerçek ve hakiki ve ben onun iyi iş tanıklık yanında olacağını size güvence verdi.
    e-posta iletişim: dr.ekumaspecialisthome@gmail.com n

    YanıtlaSil
  31. Dr Okojie Bitkisel Merkezi ben hiçbir çözüm olmaksızın kemoterapi ve radyasyon geçtikten sonra ben, ondan satın bitkisel kürü Küçük Hücreli Dışı Akciğer kanserinden beni iyileştirdi.
    Dr Okojie ayrıca kanser, HPV, tüm kardiyak sorunları, herpes, felç, diyabet, ve diğer birçok hastalık her türlü tedavi.
    herhangi bir hastalık için kendi bitkisel tedavi almak için onu başvurun. drokojieherbalhome@gmail.com

    YanıtlaSil
  32. Bakın buraya yazdığınız şeyler araştırma aşamasında olan, acaba denilen konulardır. Kendi doğrularınıza ulaşmanız sevindirici fakat bunları ben böyle yapıyorum dedikten sonra yayarsanız, işte sıkıntı burada başlar. Bir örnekleme yapalım. Siz çocuğunuzun hareketlerinde bir anormallik arayıp evde bekleyip gözlemlerim demişsiniz. Menenjit örneği vermişsiniz ama menenjit için teşhis eğitimi olmadan bu farklılığı anlamanız imkansız. Kaybettiğiniz zaman, evde geçen süre bizim için çok değerli. Ülkenin en büyük problemi uzmanlığa saygı duymayıp 10 yıllık eğitimi 10 makaleye bağlamaktır. Lütfen bunu yapmayın. Ateş iyidir kötüdür fikrinizi kendi tespitlerinizi yapmışsınız, ama lütfen bunları makale gösterip haklıymış gibi göstermeyin. Bu tarz yorumlar ve girdiler yapmak, uçağın içine oturup ben bunu indirir kaldırırım şöyleymiş, bakın burada zaten anlatıyor, hatta şuradaki makalede şunu yapmayın demekle aynıdır. Bu konular uzmanlık ve vaka örnekleme tecrübesi ister. Hepinize sağlıklı günler diliyorum.

    Prof. Dr. Sadık Yig

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak öneriniz nedir Sadık Bey? Çocuğun ateşi 38'e çıktığında menenjit şüphesi ile doktora mı götüreyim? Hastanelerin çocuk acil bölümleri zaten her akşam tıklım tıklım ateşli çocuklarını getirmiş aileler ile dolu oluyor. Hatta henüz birkaç gün önce Urfa'da bir baba, çocuğunun ateşini düşüremediğini düşündüğü doktorun kafasında parke taşı kırdı.
      Sizin vücut ısısı yükselmiş çocukları olan ailelere öneriniz nedir? Paylaşırsanız sevinirim.
      Paylaştığım makalemin içinde bilimsel bulgularla örtüşmeyen herhangi bir yanlış bilgi varsa, onu da belirtirseniz hemen düzeltirim.
      Ama sadece "bu konuda uzman değilsin, öyleyse bu konuda yazamazsın" diyorsanız, eleştirinizi haklı bulmuyorum. Şahsıma yönelik değil de yazdıklarıma yönelik eleştirilerinizi seve seve kabul ederim.

      Sil
  33. Doğal otlar ile HIV tedavisi yaptım. Adım celina jolly ve ABD’den. Otları çok seviyorum. Çoğu zaman, enjeksiyon ve ilaçlar sadece zaman kaybıdır. 8 ay önce tedavi edildim, 13 yıldan beri HIV'den acı çektim ama Dr.Ogun bitkisel ilaçlarının yardımıyla, kurye servisiyle bana gönderdiği otları içtikten birkaç hafta sonra iyileştim. Aynı doktor aynı zamanda herpesinden Teyzemimi de iyileştirdi, hemen herpes olduğunu duyduğumda, hızlı bir şekilde Dr.Ogun'a başvurdum ve otlarını içtikten sonra da tedavi edildi. 15'den fazla kişiyi Dr.Ogun'a yönlendirdiler. hepsi çeşitli hastalıklardan tedavi edildi. Daha önce otlar aldın mı? Uyuşturucular, enjeksiyonlar, ameliyatlar vb. İçin çok fazla para harcadınız ve bunun için gösterilecek iyi bir sonuca sahip değilsiniz. Ogun şu anda, o bir bitkisel doktor, doğal bitkilerini içersen tedavi etmeliyim. Dr.Ogun, Hiv, Herpes, diyabet hastaları, astım, hepatit, HBP, STD, kanser, kronik, vb. Tedavileri yapan bitkilere sahiptir. E-posta adresinden şu adrese ulaşabilirsiniz: drogun62@gmail.com veya WHATSAPP / CALL + 2348104991149. İyileştirdikten sonra lütfen iyi haberi diğer insanlara paylaşın

    YanıtlaSil
  34. Teşekkür ederim,bu yazıları yazıp kulağıma kar suyu kaçırdığın için..Atesten korkmamayi ogrettigin için..Yillar var ki,çocuklarıma ateş düşürücü,hatta gereksiz hic bir ilaci kullanmadim ve seni hep minnetle andım..Mekanın cennet olsun..

    YanıtlaSil