31 Mart 2010 Çarşamba

Anne sütü nasıl arttırılır?


Öncelikle belirtmekte fayda görüyorum: 6 ay bitene kadar kızıma anne sütünden başka hiçbir şey vermedim ve kızımı 46 ay emzirdim, kendi isteği ile emmeyi sonlandırdı.
  • İlk söylemem gereken şu: Hemen hemen her anne sütünün az olduğunu, gelmediğini ve bebeğini doyuramadığını düşünür :) Bence kesinlikle YANLIŞ bir düşünce. Fizyolojik bir bozukluk yoksa, her anne bebeğini doyurabilir. Öncelikle bu düşünceyi kafamızdan atarak işe başlıyoruz. Vre bismillah :)
Yeni doğum yapmış anne açısından olaya bakarsak:
  • Doğurur doğurmaz hemen sütümüz şakır şukur akmaz. Bu da gayet normal. Zira bebek içeriden zaten tok karnına çıkıyor, ayrıca midesi çok küçük ve de bağırsakları henüz yeni işlevlerini yerine getirmeye başlıyorlar. Bebeği süte boğmak anlamsız olur ve bebeğin bünyesini de zorlar.
  • Ayrıca ilk günlerde gelen kolostrum (ağız sütü) denen süt o kadar besleyici ki, 1 çay kaşığı kadarı bebeğe yettiğinden, ilk günler 1 çay kaşığı sütün gelmesi yeterli.
Doğum sonrası eve gelmiş ve bebeğini doğum kilosuna geri döndürmeye çalışan anne açısından olaya bakarsak:
  • Hastahanedeki 2. gününüzde bebeğin doğum kilosuna geri dönmesi gerektiğini söylerler hemen. Araştırırsanız göreceksiniz ki bu hemen hemen imkansız. Zira özellikle sezaryen doğumda, bebeğin kaybettiği kilo aslında ciğerlerinden boşalan sudur (Normal doğumda bu suyun bir kısmı doğum sırasında atılıyormuş). E akıl var, fikir var: Bebeğin su olarak kaybettiği gramı, sadece 2 günde yağ olarak geri alması beklenebilir mi? Bebek ancak 2. haftasında doğum kilosuna geri ulaşacaktır. Sütüm yeterli değil diye panik yapmıyoruz. (Bana hastanemizdeki çocuk doktoru derhal formül süt vermem gerektiğini söylemişti. Tabii ki dinlemedim kendisini :) Kızımın yakınından bile geçmedi formül süt ve genetik olarak da iri bir bebek olduğundan kilosu ve boyu 6 ay boyunca %90 sınırlarında ilerledi. 
  • Bebek emdikçe sütünüz artacak. Bu durumu kabullenin. Hemen sütünüzün şakır şakır akmasını beklemeyin. İlk günlerde kızımı 11 saat boyunca emzirdiğimi bile hatırlıyorum. İlk 40 gün istedikçe memede tutun. O ne kadar size yakın durursa ve memenizi uyarırsa, beyninize o kadar çok "Süt üret, süt üret" komutu gidecek.
  • Ve yine bu nedenle bebeğinize, olağanüstü bir durum yoksa, formül süt vermeyin. Çünkü onun karnı doydukça emme isteği azalacak, o emmedikçe de sizin sütünüz artmayacak. Bırakın karnı doymasa bile sizi emsin. En nihayetinde onun da karnı doyacaktır. Yorgun bir anne için bu söylediğimi yapmak zor biliyorum ama emzirmek bir kendini adama öyküsüdür. Bunu her geçen gün daha iyi anlayacaksınız.
  • Ve yine aynı nedenle bol bol sütünüzü sağın. Zira sütünüz boşaldıkça, beyninize daha çok "Süt bitti, süt üret" komutu gidecek. Sağdığınız sütleri depolamanız da ayrıca moralinizi yüksek tutacaktır. Hasta bile olsanız, evden ayrılmanız bile gerekse bebeğinizin anne sütü ile beslenebileceğini bilmek sizi rahatlatacaktır.
Israrla "Sütüm bir an önce artsın istiyorummmm" diyen anne açısından olaya bakarsak:
  • Doğum sonrası değişen hormonlar nedeniyle çok kolay ağlayıp, çok kolay moralimiz bozulur. Hemen aklımıza bebeğimizi getiriyoruz. Kötü ruh hali süt üretimini engelleyebilir.
  • Aynı şekilde üzerimizdeki baskı da ruh halimizi kötü etkileyebilir. Kendi anneniz bile olsa "Sütün yetmiyor senin, doymuyor bu bebek" diyen hiç kimseyi dinlemeyin. İyi niyetli bile olsalar her hamilenin etrafında bu cümleyi kuran birileri bulunur ve lohusanın zaten laçkalaşmış sinirlerini iyice gererler. Böyle söylenenleri, "Ben bebeğimi aç bırakarak öldürmeye karar verdim, dağılın uleynnnn" diyerek korkutun, ağızlarını bir daha açamasınlar :)
  • Moralimizi yüksek tuttuktan sonra düzenli besleniyoruz. Lohusalıkta zor, biliyorum. Ama bebeğiniz için düzenli beslenmeniz gerekiyor unutmayın. Öğünleri atlamayın. Hatta eşinizden rica edin, öğün saatlerinde sizi arayıp, yemeniz gerektiğini hatırlatsın. Ciddiyim, insan yemek yemeyi unutuyor lohusayken.
  • Hamileyken aldığınız multivitamin ve besin desteklerine, emzirdiğiniz sürece de devam edin (Doktorunuza danışmadan kullanmayın yine de tabii ki).
 "Keyfim gayet yerinde, bebeğimi bol bol emziriyorum, doğumdan sonra 1 hafta da geçti ama sütüm yetmiyor yine de galiba" diyen anneler açısından olaya bakarsak:
  • Bol su içmekten başka çare yok.
  • Su içebilmek için tok olmalısınız, yemek yemeyi unutmayın, aç karnına su içesiniz gelmez. Rahmetli babaannem, kendisine "Zayıflamanız gerek" diyen doktora "Su içsem yarıyor Doktor Bey" demişti. Doktor da kendisine cevaben "Aç karnına su içilmez Hanımefendi" demişti ki bugün bile hala aklımdadır bu cümle :)
  • Yiyin 1 kilo tahin helvasını, baklavayı (yani bilumum tatlıyı) bakın nasıl su içesiniz gelecek. Hem böylece kafanızda "Sütün az senin" diye bıdı bıdı yapan aile büyüklerine de "Tatlı ye, sütün olur demiştim ben sana" diyerek kendilerini tatmin etme fırsatını da sunmuş olursunuz.
  • Su, su bir yere kadar. Bir noktadan sonra işkence oluyor. Bu durumda biz de tatlandırılmış su içiyoruz. Komposto, limonata, lohusa şerbeti. Hatta üzümlü komposto filan yaparsanız şekeri de çok eklemeniz gerekmez, daha sağlıklı olur. Ihlamurun da sütü arttırdığı söyleniyor.
  • Eğer moralinizi yükseltecekse bulgur, soğan vs yemek; malt, boza vs içmek yollarını da deneyebilirsiniz.


Son olarak: Doğumdan sonra 6 hafta bitene kadar sabredin, sütünüzün ne kadar arttığına kendiniz bile şaşıracaksınız.

Tüm emzirmeyi göze alan annelere sabır diliyorum. Emzirmenin verdiği mutluluk kıyas kabul etmiyor, inanın.

25 Mart 2010 Perşembe

Hamilelikte vücutta ne gibi değişiklikler olur?


Ve de en önemlisi bu değişiklikler ne zaman eski hallerine gelir?

Hamilelikte değişen hormonlarla birlikte vücut da değişiyor. Neler olabileceği zaten her yerde yazıyor.

Bana neler olduğu konusuna gelince:

  • Ayaklarım büyüdü. Hem de öyle böyle değil; tam 2 numara attı. 
  • Basur çıktı. 
  • Ayaklarımda kramplar oluşmaya başladı.
  • Kabızlık çekmeye başladım.
  • Geceleri uyurken ellerim şişmeye ve eklem yerleri ağrımaya ve hissisleşmeye başladı.
  • Ayaklarım ve özellikle ayak bileklerim davul gibi şişti.
  • Göğüs uçlarım hassaslaştı; havlu bile değse acımaya başladı.
  • Tarifi zor olan bir noktada, ne diyeyim, klitorisin hemen arkasındaki kemiklerde (ki orada kemik olduğunu daha önce hiç düşünmemiştim) ciddi bir ağrı oluştu.

Peki tüm bu yan etkilere karşı ben ne yaptım?

  • Doğumdan sonra fark ettim ki, ayaklarımın büyümesi ile birlikte tırnaklarım da kalınlaşmış. Manikür yaptırırken tırnaklarınızı kesinlikle düz kestirin, kenarlarını yuvarlatmayın veya kenarlarından kestirip tırnağı darlaştırmayın. Bu türlü kesilirse sonunda batık oluyor, batıktan kurtulmak için gene yanını aldırmak zorunda kalıp kısır döngüye giriyorsunuz. Batık bile olsa aldırmayın sadece yan taraflarını törpületmekle yetinin. Tırnak uzayıp alttan ince tırnak geldikçe batık sorunu halloluyor. Ayrıca kesinlikle dar ve yüksek topuklu ayakkabı giymemek gerekiyor, ki zaten giyemiyorsunuz. En iyisi kendinize 2 numara büyük bir spor ayakkabı ile yine oldukça büyük ve rahat bir terlik alın ve durumu kabullenin.
  • Basura karşı Proctolog krem kullandım. Elbette doktorumun önerisi idi. Krem basuru tedavi etmemekle birlikte kaşıntı ve şişlik hissini azaltıyor. Ayrıca kortizon içermediğinden hamilelikte ve emzirme döneminde de kullanmanıza izin veriyorlar. Etkisini gösterebilmesi için, ihtiyaç hissetmeseniz bile günde iki defa (sabah ve yatmadan önce) uygulamak gerekiyor.
  • Kramplara karşı Magnezyum Diasporal Toz kullandım. Yine doktorumun tavsiyesi idi. Doktorum kramplarım olup olmadığını sorana kadar, bu durumun hamilelikten kaynaklandığı hiç aklıma gelmemişti. Magnezyum sorunu tamamen çözdü. 
  • Kabızlık problemini de Magnezyum çözdü. Çünkü yan etki olarak dışkıyı sulandırdı. Dolayısıyla magnezyum basura karşı da işe yaradı. Doğumdan sonra  6 hafta boyunca kanamam devam ettiği için, ben de demir hapı içmeye devam etmiştim. Bu sırada demir hapına bağlı kabızlık problemine karşı da magnezyuma devam etmek istediğimi söyledim ve doktorum olur verince, emzirirken de magnezyum içmeye devam ettim.
  • Geceleri ellerimin şişip, eklem yerlerinin ağrımasınaysa bir çözüm bulamadım. Sadece geceleri tuvalete kalktıkça ellerimi soğuk suyun altına tutup, yumruk yapıp açarak hareket ettirdim. Bir de sürekli aynı yana doğru yatmamaya gayret ettim; her tuvalete kalkışımda diğer yanıma dönerek yattım. Sanırım dolaşım bozukluğundan kaynaklanan bir sorundu.
  • Ayak bileklerime de bir çare bulamadım. Sadece rahatlamak için deniz tuzlu ayak banyosu ile serinletici jeller kullandım. Bir de çok sıcak zamanlarda ayak bileğine kolonya sürmek rahatlatıcı olabiliyor. Ayrıca ayakları olabildiğince çok vücuttan yüksekte tutmak gerekiyor.
  • Göğüs uçlarımın hassaslığının doğumdan sonra geçeceğini sandığım için ve ayrıca göğüs ucunu uyarmanın doğumu tetiklediğine dair yazılar da okuduğum için fazla üstüne düşmedim. Yanılmışım :) (Bu yazımda başıma gelenleri ayrıntısıyla anlattım.) Bir kere doğumum geciktiği için sezeryan olmak zorunda kaldım; keşke bol bol uyarsaymışım. Ayrıca doğumdan sonra da geçmedi. Şimdiki aklım olsa göğüs uçlarıma bol bol E vitamini sürerdim. Emzirirken her gün bir kapsül bitiriyordum ve çok işe yaramıştı. Ayrıca lanolinli kemlerden de emzirmeye başlamadan önce yararlanırdım, çünkü emzirirken kızıma kıyıp da bol bol sürememiştim, bebeğimin midesine yabancı bir madde gitmesini istemediğim için. Dolayısıyla benim tavsiyem, hamileyken göğüs uçlarınızı olabildiğince nemlendirip yumuşatın ve bol bol masaj yapıp elleyerek emzirilmeye alıştırın.
  • Tam bacak aramdaki kemiğin ağrısını ise geçirmek mümkün olmadı. Sadece yan yatarken bacak arama yastık koyarak yatmak bir miktar kurtarıcı oldu.

Doğumdan sonra tüm bu saydığım yan etkiler birer birer geçti. En son bir miktar basur kaldı. Genel cerrahi uzmanına göründüm, Proctolog'a düzenli olarak devam edin dedi. O da tamamen geçince eski halime dönmüş olacağım. Darısı tüm hamilelerin başına :)

22 Mart 2010 Pazartesi

Doğumdan sonra saçlar dökülür mü?



Hem de nasıl dökülür! :)

30 yıllık hayatımda ben böyle saç dökülmesi görmedim. Ama işin bir de iyi tarafı var: Çabuk sona eriyor ve saçlar yerine geri geliyor.

Üstüm başım, yatak yorgan haricinde kızımın bezlerinin içinden bile sürekli saçlar çıkıyordu. Kadın doğum doktorumu aradım: "3. aydan itibaren saçlarının dökülmesi normaldir; biraz idare edeceksin" dedi.

Anadolu kadınım da o müthiş sağduyusu ile olayı şöyle ifade etmiş: "Bebek anneyi tanımaya başladıkça, annenin saçları dökülür". Ki bebeğin anneyi tanımaya başlaması, yani refleks tepkilerin yerine bilinçli tepkiler vemeye başlaması 3. aydan sonra oluyor. Böylece tıp gibi, hayat tecrübesi de doğumdan sonraki 3. aydan itibaren saçların döküleceğini söylüyor.

Bu durumda paniğe gerek yok. Yok tabii ama ben boş durur muyum? Durmam. Peki saç dökülmesi ile başa çıkabilmek için ben neler yaptım:
  •  Bioxcin Şampuan kullandım.
  • Kelleşen noktaları kamufle edebilmek için yan kahkül kestirdim.
  • Sabah akşam saçlarımı tarayarak hem saç diplerime masaj yaptım, hem de saçlarımın oraya buraya dökülmesini önleyerek moralimi yüksek tutmaya çalıştım.
  • Saçlarımı tüm gün toplu tuttum. Bu sağdan soldan saç toplamamı engelleyip, moralimi yüksek tutmaya yönelikti.
Bioxcin Şampuan işe yaradı gibi geliyor. Ama kullanacak olanlara tavsiye: Saç diplerini yoğun nemle beslediği için, fön çektirmeye gittiğinizde kuaförünüz saçınıza yumuşatıcı sürdüğünüzü ya da saçınızı iyi durulamadığınızı söyleyebilir.

Belki de doktorumun dediği gibi 1-2 ay beklesem zaten her şey kendiliğinden düzelecekti. Yukarıdaki önerilerim aslında sadece moralimi yüksek tutmaya yönelikti.

6. ayın içinde saç dökülmem bitti, kelleşen yerlerimdeki saçlar uzamaya başladı. Kuaförüm en geç 3 ay içinde saçlarımın tamamen eski haline döneceğini söylüyor. Demek ki kuaförüm de pekçok yeni annede aynı saç dökülme döngüsüne şahit olmuş. Yani bu konuda yalnız değilim...

Demek ki en önemlisi: Saçlara kafayı takmıyor, moralimizi yüksek tutuyoruz :)

12 Mart 2010 Cuma

Hamilelik çatlakları nasıl önlenir?

 

Lierac Phytolastil Jel

 

Hamileyken çok araştırmıştım. Doktorlar da, eczacılar da bu kremi tavsiye ettiler. Hatta diğer ürünlerin kozmetik ürün olduğunu ama bu jelin tıbbi bir yönü bulunduğunu da söylediler ama doğrusu ya araştırmadım,  bu yönden emin değilim. Yalnız şunu söyleyebilirim: Bende çatlak olmadı. Ki vücudumun çok yerinde zamanında oluşmuş çatlaklar vardır, yani çatlamaya müsait bir cilt yapım var.

 

Hamileyken bu jeli bol bol sürdüm. Arada başka ürünler de kullandım (badem yağı ve zeytinyağı da dahil). Dolayısıyla ürünleri karşılaştırma fırsatım oldu:

  • Diğer ürünler çok yağlı. Bu krem ise jel şeklinde olduğundan kalıntı bırakmıyor.

  • Diğer ürünler yağlı olduklarından, onları vücuda yedirmek zor oluyor. Bu kremi sürmek ise fazla vakit almadığından üşenip de sürmemezlik etmiyorsunuz :)

  • Diğer ürünleri sürmek uzun sürdüğünden, bu ürünler sürtünmenin etkisiyle sıcaklık yaratıyorlar. Bu krem ise sürüldüğünde hafifi bir serinlik veriyor (Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde bu serinlik duygusu çok keyif verici oluyor).

  • Diğer ürünlerin (güzel veya değil) mutlaka baskın kokuları var. Bu kremin ise fark edilir bir kokusu yok (ki hamilelikte koku hassasiyeti olabiliyor).

    Alternatif olarak kokusu rahatsız edici olmayan ve özellikle kış aylarında ısıtıcı bir etkiye de sahip olan, aynı zamanda tamamen bitkisel özlerden oluşan Bella B Tummy Honey Butter'ı da tavsiye ederim. Bu markanın göğüs kremini hem göğüs ve hem de dudak koruyucusu olarak hala kullanıyorum :) Bu kremi Şişli'deki Cevahir Alışveriş Merkezi içindeki eczaneden almıştım, başka yerde satılıyor mu bilemiyorum.

    Çatlak ürünlerini kullanırken dikkat edilmesi gereken husus şu: Hamileliğin 3. ayından itibaren kullanmak ve doğumdan sonra da üşenmeyip 3. ayın sonuna kadar sürmek. 

    Zira hamileyken çatlak sorunu yaşamayan ve karnı hala pürüzsüz olan ben, doğum sonrası birden boşalan karnımın yan taraflarında ve birden şişen göğüslerimin etrafında minik çatlaklara sahip oldum.

    Doğum sonrası yorgunluk nedeniyle sürmek istememiştim, aynı zamanda kremim de bittiği için yenisini almakla da uğraşmak istememiştim. Hata etmişim. Bir dahaki hamileliğimde bu jelden en az 4-5 tane alıp evimde stok yapacağım. Doğumdan sonra sürmeyi de ihmal etmeyeceğim.

    Sözün Ö: Her ne kullanırsanız kullanın, ama muhakkak derinizi gevşetici nemlendirici bir ürünü, hamilelik boyunca ve doğumdan sonra da düzenli kullanmayı ihmal etmeyin.