Kızımla iki defa uçak yolculuğu yaptık. İlki kızım henüz 8,5 aylıkken iki saatlik bir İstanbul - Antalya seferiydi.
Uçak seferini tam kızımın uyku saatine denk getirmiştik. Uçak havalanırken kızımı emzirdim ve kızım kucağımda uyuyakaldı (Bkz. yukarıdaki resim). Ki kendisi asla ve kat'a kucağımda uyumayan bir bebektir. Arkamdaki aile çocukları ile bir kart oyunu oynuyordu. Önümdeki aile de biberonla besliyordu. Hiçbirinde sorun yaşanmadı. Ben yol boyunca kulaklarımı açmaya çalışmadım ki kendi kulağım tıkandıkça kızımın da kulağının tıkandığını anlayıp, ona göre önlem alabiliyordum. Kızım emzik almadığı için, kulakları tıkandığında ya emzirmem ya da su içirmem gerekiyordu.
İlk yolculuğumuz gidişte de dönüşte de bu şekilde,uykuda ve sorunsuz geçmişti.
İkinci uçak yolculuğumuzu ise kızım 19 aylıkken dört saatlik bir İstanbul - Londra seferinde gerçekleştirdik. Üstelik bu sefer iki ülke arasında iki saatlik bir de saat farkı vardı. Uçak sefer saatimizi akşam 19.00'a aldık. Yine kalkışta ve inişte kızımı emzirdim. Yukarıdayken bir iki defa kızım elini kulağına atıp rahatsızlığını belli etti. Her iki seferinde de kızıma "Aaaa, de kızım" diyerek ve ağzını kükrer gibi kocaman açmasını sağlayarak sorunu hallettik.
Bu sefer ne yazık ki yolculuklarımız uykuda geçmedi. Giderken kızım akşam 10.00'a kadar direndi ama sonunda bayıldı kaldı. Dönüşte ise uçağın tıka basa dolu olması, kızıma hareket edecek alan kalmaması, ben koltuğa zor sığarken, kucağımdaki kızımın neredeyse önümüzdeki koltuğa yapışmış olması gibi sebeplerle, aynı saatlerdeki yolculuğumuzu kızım uyumadan tamamlamak zorunda kaldık. Yanımızdaki kadını oturup kalkıp rahatsız ettik. Şansımıza çok anlayışlı bir kadındı; bize karşı ters davranmak yerine, o da kızımı elindeki kalem ve kağıtla oyalamaya çalıştı.
Tavsiyeler:
- "Chek-in" yaptırırken çocuklu olduğunuzu söylerseniz yardımcı oluyorlar. Giderken bize yardımcı olan görevli oturduğumuz sıradaki cam yanı ve koridor yanı koltukları bize verdiğini, uçak tamamen dolmadan kimsenin orta koltuğa oturmak istemeyeceğini söyledi. Nitekim öyle oldu. En arka sıralardan almak da hem tuvalete ve kabin memurlarına erişim açısından, hem de ağlama sesinden daha az sayıda insanın rahatsız olması açısından faydalı oluyor. Çünkü en son en arka koltuklar kalıyor, dolmamış olabiliyor. Dönüş yolculuğunda ise uçakta boş yer yoktu ve havaalanındaki çalışan da bize yardımcı olmadı. Hatta "Size cam kenarı verdik, çocuk camdan dışarıyı seyreder işte" diye espri de yaptı :) Oysa çocuk o sıkışıklıkta iyice bunaldı cam kenarında ve koridor kenarında oturan yolcuyu sürekli rahatsız etmek zorunda kaldık; çocuğu dolaştırmak, çantamızdan yedek kıyafet almak vs gibi nedenlerle.
- Havaalanı içinde uçağı beklerken CIP salonlarından yararlanın. Giderken Garanti Bankası'nın CIP salonunu kullandık. Kızım çok mutlu oldu. Çok geniş ve ferah bir alandı, havaalanı kargaşasından ve insan gürültüsünden uzaktı. Kızımın karnını doyurabileceğimiz sağlıklı yiyecekler vardı. Büyükler için televizyonlar, bilgisayarlar ve gazeteler mevcuttu. Hatta bilardo masası bile vardı. Küçükler içinse bir çocuk oyun odası vardı. "Play Station" ve "Nintendo Wii" bile koymuşlardı. Kızım o odadaki oyuncaklarla uçak kalkış saatine kadar oyalandı. Dönüşte de Türkiye'ye ait "Lounge" salonunu sorduk. Görevlilerin yönlendirmesi ile salonu bulduk. Orada da aynı rahat ortamla karşılaştık. Her iki salondaki çorbaları kızım severek içti. Çorbaları yolculuk öncesi özellikle tavsiye diyorum.
- Çocuklu ve hasta yolculara uçağa girişte öncelik veriyorlar. Bebeğinizle rahat rahat yerleşiyorsunuz ve uzun kuyrukta da beklemek zorunda kalmıyorsunuz. Sizden sonra ise "business" yolcuları alıyorlar. Bu uygulamadan habersiz olan business yolcular, size omuz vurup geçmeye çalışıyorlar, amman diyeyim...
- Yolcu sayısından daha az sayıda pike ve yastık olduğundan, oturur oturmaz isterseniz iyi olur. Havalandırma sürekli açık olduğundan, zaman zaman içerisi soğuk olabiliyor. Ama bizim dönüş uçağımız gibi tıka basa dolu olan bir uçaktaysanız, bırakın soğuk havayı, bir parça serinliğe muhtaç kalabiliyorsunuz.
- En arka koltuklar dolmamış olabiliyor demiştim. Bu nedenle uçak dolar dolmaz tuvalete gitmek bahanesiyle en arka koltukları kontrol etmekte fayda var. Eğer koltuklar boşsa, kabin memurlarından o koltuklara oturmayı talep edebilirsiniz. Bizim arkamıza ve yan tarafımıza iki tane adam gelip boylu boyunca yattılar.
- Bebeğinizin kulağının tıkanmaması için onun yutkunmasını sağlamanız lazım. Bunun için, bebeğin yaşına göre, bebeği emzirebilirsiniz, emziğini ağzına verebilirsiniz, su içmesini ya da sakız çiğnemesini sağlayabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta uçağın hareket etmesinin kalkması demek olmadığı. Uçak hareket ettikten sonra kalkış yapacağı pistin ucuna kadar ilerliyor, pistte sıra varsa sıraya giriyor. Uçak pistin başına gelinceye kadar bebeğinize yutkunma hareketleri yaptırmayın, sonra sıkılıp tam da kalkış esnasında emmeyi veya su içmeyi reddedebilir. Kalkış kısa süreli olmuyor, havalandıktan sonra da uçak bir süre irtifa kazanmaya devam ediyor. Tüm bu süre boyunca bebeğin memede kalması gerekiyor.
- Online rezervasyon sırasında yemek seçeneklerini de belirleyebiliyorsunuz. Bu esnada bebek ya da çocuk menüsü seçebilirsiniz. Bebek menüsünde bebek maması, çocuk menüsünde ise çocukların yiyebileceği yemekler var. Mesela bizim menümüzde haşlama balık ve sebze ile meyve salatası vardı. Ayrıca bir kaç kraker, tereyağı ve sürülebilir peynir de konmuştu. Ama uçak personelini bu konuda uyarmanız gerekebilir, bazıları çocuk menüsünden habersiz oluyorlar.
- Bebeğiniz küçükse gerektiğinde onu oyalamak için bir iki çıngırak vs almanız yeterli olabilir. Ama büyükse muhakkak uçağa binmeden bir ön çalışma yapmanız ve ayrı bir oyuncak çantası hazırlamanız gerekli. Çocuğun çok sıkıldığı durumlarda da çocuğu koridorda yürütebilir ya da uçağın kuyruk kısmına götürebilirsiniz. Kuyruk kısmında tuvaletler ve kabin görevlilerin servis tepsilerini hazırladıkları nispeten geniş bir bölge var. Hem bu ferah alan, hem kabin görevlilerin kendi aralarında konuşmaları hem de tuvaletlere girip çıkanlar bebeğinizin ilgisini çeker ve en azından bir süreliğine de olsa rahat edebilirsiniz.
- Bebeğinizin oyuncak çantasının yanı sıra bir de her zamanki çocuk çantanızın, olası ihtiyaçları giderebilmek için, yanınızda bulunması gerekiyor.
- Gidiş yolculuğumuzda akşam yerel saatle 9'da Londra'daydık. Bizim içinse saat 11 olmuştu. Yanımıza bavul almadığımız için bekleme sırasına girmeden doğruca pasaport kontrol noktasına ilerledik. O saatte inanılmaz uzun bir kuyruk vardı. Çocuklu aile olmanın avantajını burada da yaşadık: "Fast Track" yazan bölümden geçme hakkı veriyorlar. Önümüzdeki 1 (yazıyla "bir") kişiyi bekledikten sonra taksi ile kalacağımız yere geldik ve yatağımıza yatıp bayıldık. Eğer pasaport kuyruğunda beklemeye kalksaydık 3 saatten önce çıkamazdık. Dönüş yolculuğumuzda da yine hızlı geçiş bölümüne yöneldik. Ama bu sefer durdurulduk. Meğer Türkiye'de bu bölümden sadece "business" yolcuları alınıyormuş. Eşim görevliye "Ben bir Türk vatandaşı olarak İngiltere'ye hızlı geçişten girebiliyorum ama kendi ülkeme giremiyor muyum? Eğer giremiyorsam bile siz bir şeyler yapın, bu kadar uzun kuyruğu saatlerdir uykusuz kalmış bir bebekle bekleyebilmemiz mümkün değil!" dedi. Görevli bir sağına bir de soluna bakıp bizi hızlı geçişe yönlendirdi. İnanılır gibi değil gerçekten de!!
Burası İngiltere girişindeki kuyruk. Türkiye girişindeki kuyruğu ise çekmeye fırsat bulamadım. |
Sonuç olarak bebekle yapacağınız uçak yolculuğunun konforu tamamen şansınıza kalmış: Eğer bindiğiniz uçak geniş koridorlu, ferah bir uçaksa ve yanınızda boş koltuklar varsa en ufak bir sorun yaşamadan gidebilirsiniz. Aksi taktirde bebeğiniz sıkılacak ve mızırdanacaktır. Sakin kalmaya çalışın ve eşinizle iş bölümü yapın. Çıktığınız tatilden bebeğinizin yepyeni beceriler elde ederek döneceğini ya da dönmekte olduğunu kendinize sık sık hatırlatıp, mutlu olmaya çalışın :)
Oglum 6 aylikken yolculuga basladik 4 saat edmonton toronto 8 saat toronto paris yaptik. Saat farki 8 saat. Cihan aglamadi bile, aksamda normal sekilde uyudu :) Sansimaa :))
YanıtlaSilTurkiye'ye gelisim ise berbatti, 3 bucuk saatlik ucak olayi sorunsuz gecsede pasaport kuyrugu ve pusetimi vermemeleri kotu oldu.
CIP salon güzelmiş.
YanıtlaSilFast track olayını aklımda tutayım:) Londra'ya ilerleyen senelerde bir de iki çocuklu gidelim diyoruz. En uzun pasaport kuyruğunda beklediğimiz ülke UK di hatırlıyorum. Paris'de bile beklemedik orada beklediğimizin yarısı kadar:(
Türkiye girişinde gerçekten de çok kötü davranıyorlar Türkiye'de çalışanlar. Ama ağlamayan bebeğe meme verilmez düsturundan hareketle, biraz sert çıkınca ve olabilecekleri öngörerek önceden önlem alınca biraz daha rahat edebiliyor insan.
YanıtlaSilLondra çocukla seyahat etmek için en uygun kentlerden biri. Hazırlıyorum yazıyı, en kısa zamanda paylaşacağım.
Yurt dışı çıkışı ben de düşünüyorum sene sonuna doğru, bunları okuduğum iyi oldu. Nedense en son uçak yolculuğumuz bizim de berbat geçmişti.
YanıtlaSilYazınızı bir arkadaşım tavsiye etti ve gerçekten bana çok güzel yol gösterdi. Sanırım uçağın içinde geçen zamandan çok hava alanı ve işlem kuyrukları harabediyor çocukları.
YanıtlaSilBu Ekimde biz de Chicago'ya uçacağız, 9 saatlik bir uçak yolculuk olacak. Ve bebeğim 14 aylık olmuş olacak. Jet-lag'tan biraz korkuyorum. Dönüşte neler yaşadığımızı ben de paylaşırım.
@ Zeynep: Yazımın işinize yaramasına sevindim. Jet-lag konusunda da içinizi rahatlatacak bir yazıyı tavsiye edebilirim: http://tanyasecil.blogspot.com/2011/05/mucize.html
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilBebek ekmeği tarifi ararken, bir şekilde buraya geldim :) Bizim ilk uçak yolculuğumuz geldi aklıma :)
Eşimle benim, uçakta ağlayan bebek/çocuk korkumuz vardır. Hep denk gelir bize ve yolculuk boyunca ağlama sesi dinleyerek giderdik.
Kendi çocuğumuz olunca o korkumuz daha da büyümüştü. Ya bizim bebeğimiz de çok ağlarsa diye. Ki gezmeyi çok seven bir aileyiz.
Ege, 3. ayını henüz doldurmuştu İzmir'e uçakla ilk gidişimizde. Hiç sorun yaşamadık. Ağlamak şöyle dursun, motor sesini duyar duymaz uykuya dalmıştı. Sadece kemerle bağlanmak biraz sıkıntı verebiliyor. O da belki çocuğa/bebeğe göre değişiyordur. Ege, sıcaktan fazla hoşlanmayan bir bebek.
Şimdi 6. ayını doldurdu beyimiz. İki hafta sonra bir Ankara uçuşumuz var. Bakalım ne yapacak? Büyüdükçe değişebiliyor tepkiler :) En çok da Kasım'daki Antep uçuşumuzu merak ediyorum. 10 aylık olmuş olacak.
Oyuncak çantası hazırlama fikrini bir kenara not ettim zihnimde. 10. ayda ihtiyacımız olabilir :)))
Paylaşım için teşekkürler.
Sevgiler...