Kesinlikle, evet. Londra, çocukla en rahat gezilebilecek yerlerden biri.
- Bir kere sokaklar temiz; her gün, sabah saatlerinde sabunlu su ile yıkanıyor. Çocuk yere düştü, orayı burayı elledi derdi yok. Bırak çocuğu yerde emeklesin, o derece :)
- Kaldırımlar geniş ve alçak. Puset taşımak için ideal. Pusetle tüm şehri sıkıntısız dolaşmak mümkün.
- Otobüsler de alçak. Bu nedenle otobüse pusetle binmek de çok kolay. O meşhur iki katlı, kırmızı Londra otobüslerinin alt katının ortasında boş bir alan var. Bu alana pusetinizi yerleştiriyorsunuz ve hemen bu alanın yanında bulunan koltuklar da bebekli yolculara ait oluyor. Bu koltukta oturanlar size yer vermek zorundalar. Bir seferinde kızım, eşimin kucağındayken otobüse bindik. Bu koltuklarda oturanlar bizim farkımıza varmadı. Otobüsün şoförü yolcuları uyardı ve eşim, kızımızla birlikte koltuğa oturana kadar otobüs hareket etmedi. Bu derece hassaslar yani.
- Şehrin her yerinde ama hemen hemen her sokak arasında dahi yemyeşil bir park var. Yorulduğunuz zaman uzanıveriyorsunuz bu parklardan birinde çimenlerin üstüne, çocuğu da salıveriyorsunuz parkın içine... Dinlenmek için eve dönmenize gerek kalmıyor. Turist sirkülasyonu ile birlikte İstanbul'dan daha kalabalık bir şehirde bu kadar çok ve üstelik içinde yaşlı ağaçların bulunduğu parkı görmek içinizi sızlatabilir.
|
Kontesim ağaçların arasında saklambaç oynarken... |
- Bu parklarda çocuklar binbir çeşit hayvan görüp hem eğleniyorlar hem de zekalarını geliştiriyorlar. Bu parkların iki tanesinde hayvanat bahçesi olduğunu biliyorum: Battersea Park ve Regent Park içindeki, 1828 yılında kurulmuş dünyanın en eski hayvanat bahçesi olan Londra Hayvanat Bahçesi. Battersea Park bizim kaldığımız yerin hemen karşısında olduğu için gitmiştik. İçinde küçük bir hayvanat bahçesi olduğunu tesadüfen fark ettik. Giriş yetişkinler için 7 pound, çocuklar içinse ücretsiz. İçeride çocuklar için bir de oyun alanı var. İçerideki düzenlemeyi görünce İstanbul'daki çocuk parklarını düşünüp üzülüyorsunuz. Orada çocukla saatler geçirmek mümkün ama eğer şehrin göbeğinde bir yerlerde kalıyorsanız, o bölgeye yolunuz düşmeyecektir. Bölgeye sadece otobüsle ulaşım var ve parkın hemen giriş kapısının önünde otobüs durağı mevcut. Londra Hayvanat Bahçesi'ni ise buradan bulabilirsiniz.
|
Battersea Park'ın önünde otobüs durağı olan girişi. |
|
Parkın içindeki gölette kızım kuşları beslerken. |
|
Martı, karga, güvercin ve serçeden başka kuş göremeyen
biz İstanbullular için çok ilginç kuş türleri de gördük. |
- Londralılar fazla mutfağa girmiyorlar. Evlerin çoğunun Amerikan mutfak olmasından da bu durumu anlayabiliyorsunuz. Bu nedenle adım başı sandviç satan dükkan bulmanız mümkün. Bizim Kontes Hanım iki satte bir acıkır. Kızım acıktığında, onu, sıcak/soğuk sandviç, meyve salatası ya da içinde havuç/ceviz vs bulunan keklerle besledim.
- Her müzenin içerisinde çocuklara özel interaktif alanlar ve oyun alanları mevcut ve ayrıca yemek yenebilecek yerler de var. Ayrıca zaten tüm müzeler çocuklarla dolu olduğundan kimse sizi yadırgamıyor. Türkiye'de çoğu zaman çocukla birlikte müze ya da sergi gezerken insan, ortama hakim olan sessizliği bozduğu için rahatsız oluyor. Oysa Londra'da tüm müzeler çocuk kahkalarıyla inliyor :)
- Metro ve otobüs ile ulaşım çok rahat olduğu gibi taksileri de bizimkilerden farklı bir dizayna sahip. Özel bir tasarımmış. Pusetle taksiye binmek ve hatta çok sıkıldığında çocuğu ayakta tutmak bile mümkün.
|
Siyah Londra taksileri |
|
Bu taksiler özel tasarımmış. |
|
Dünyaya da ihraç ediliyormuş. |
|
İçinde ters yöne giden ve katlanabilen
koltukları var; bagajı ise yok. |
Velhasılı kelam, Londra çocukla gezmek için çok uygun bir şehir. Gitmeyi düşünenlere tavsiye ederim. İstanbul'da olduğunuzdan daha rahat edeceğiniz garanti...
vay anasını,hayret ve gıptayla okudum şekerim yazını.
YanıtlaSilmehmet akifin pek güzel bir sözü vardır ,yazın bana onu hatırlattı;
"işleri var dinimiz gibi dinleri var işimiz gibi"
yazık ki ne yazık bize.sözde müslüman bir milletiz.sabunla yer yıkamak,anneyi anneden çok düşünen belediye anlayışı.üzüldüm kendi payıma.inanır mısın puset indirip kaldırmaktan bel fıtığım had safhaya ulaştı.hiç çıkasım gelmiyor bursa sokaklarına.geçen minibüse binmek istedim puset var diye durmadılar bile.öff öfff:((
12 yaşındayken 3 ayım Londra'da, Battersea'de geçti. Hatta geçen annemle konuşuyorduk; burada da Battersea Park gibi bir yer olsa, salsak Çınar'ı, hayvanlara baka baka, çimlerde atlaya zıplaya büyüse...
YanıtlaSilİçim titredi okuyunca... aaah ah...
yaşanılacak yer desene şu sabun olayına bayıldım.parklar muhteşem zaten filimlerde o güzellikleri görünce gıptayla bakardım.yazın çok hoşuma gitti çok güzel anlatmışsın....
YanıtlaSilYaşanılmaz mı tam çocuklara göre bir yer.Ahh ahh üzülyorum cennet gibi ülkemiz var ama kıymetini bilip böyle bir şeyler yapmıyoruz maalesef..
YanıtlaSilSeneye niyetlendik bakalım bu sefer iki çocukla gitmeye Londra'ya:) Parklarını özledim...
YanıtlaSilLondra'dan temizlik konusunda aklımda kalan cikletleri yoldan çıkarmak için çok çaba sarfettikleri idi. Özel makineler ile temizliyorlardı o cikletleri. Bu sebepten uyarılar vardı yerlere atmayın cikletinizi diye...
Londra'da yemek olayı kötüydü evet. İtalyanlar sağolsunlar, dünyanın her yerinde alışık olduğumuz lezzetler sunuyorlar en azından...
Bizim bindiğiğimiz bir otobüste de şöför durmuştu şimdi hatırlamadığım bir sebepten. Bir sorun vardı yolcularla ilgili de o sorun çözülene kadar kalkmamıştı inat edip. Otobüslerin tekerlekli sandalyeliler ve pusetler için yayayla bir olan basamakları çıkıyor ya durağa yanaşınca en güzeli bu, puseti hiç yerinden kaldırmadan yolculuk yapabiliyorsun. Ülkemizde kaldırımdan yürüyemiyorsun değil otobüse binmek doğrudan...
Hava güzelmiş sanırım, fotoğraflardan öyle görünüyor. Şans kısmet işi biraz bu hava durumu...
@ SiTare: Avruoa ülkelerini görünce neden bize 3. DÜnya Ülkesi dediklerini daha iyi anlıyor insan. Geçenlerde Erasmus Programı dahilinde, Hollanda Leiden Üniversitesi'nden bir doçent gelip bize konferans verdi. Konu Medeni Hukukta İnsan Hakları idi. Bu kavram Avrup'da daha yeni gelişiyor ve adam bizdeki uygulamayı öğrenmek istedi. İçimizden gülüyoruz ama ne desek bilemiyoruz... Sonra bir arkdaş kalktı "Hocam, biz daha kişisel, ailesel, ekonomik ve siyasal sorunlarla boğuşuyoruz. Nerde kaldı iki komşu arasındaki ilişkilerde insan hakkının yerini düşünmek!" dedi. Adamcağız kocaman açılmış gözlerle baktı bize, pek inanamadı sanırım. Ne yapalım, buna da şükür; Avrupa sömürgesi bir Afrika ülkesinde de doğabilirdik. İyileştirmek için elimizden geleni yapacağız artık, başka yolu yok...
YanıtlaSil@basakcelik: Oraya yakın bir yerde kalmasaydık, Battersea'ye uğramazdık sanıyorum, çünkü çevresinde tarihi eser, müze filan yok; ayrıca metroya uzak. Ama benim kız da bayıldı o parka. deli gibi koşturdu durdu. Biz tatile çıkmadan 1 gün önce beraber olduğumuz bir arkadaşının annesi "İnanamıyorum, 1 haftada ne kadar ilerletmiş yürümeyi" dedi. Artık çok dengeli yürüyor, bayırlardan tırmanıyor, yokuş aşağı inebiliyor ve en önemlisi doğayı inceliyor. Çiçek koparıyor, ağaçlara sarılıyor, yaprakları hışırdatıyor. Ben zaten bir sitede ve yeşillikler içinde oturuyorum ama tüm bitkiler yakın zamanda ekilmiş. O parkların havası bir başkaydı ve kızım da bunu hissetti sanırım. Keşke İstanbul'da da korusaymışız öyle yerleri...
@çocukça yaşamak: Beğendiğinde sevindim. Arkası yarın gibi olacak ama bir iki bölüm daha yazacağım Londra hakkında :)
YanıtlaSil@İkiz Annesi: İngiltere ufak bir ülke, üstelik de soğuk. Tarım alanı az ve özellikle Londra'nın nüfusu çok fazla. Ama istenince oluyormuş demek ki...
@suinci: Sen zaten benim idolumsün. Bakalım ben de iki çocuk daha doğurduktan sonra böyle yazılar yazabilecek miyim? :)
@Pınarın Kulubesi: Biz de hevesliyiz bir daha gitmeye, beraber gideriz umarım :) Yemek konusunda da bir yazı yazıyorum, tam da senin yorumunun üstüne yayınlayayım bari :)
YanıtlaSilButun yazdiklarina katiliyorum, temizlik haric! Eger o ulkede yagmur yagmasa pisligi gel de gor! Publardan gec saatte cikanlar, tuvalet bulamayip sokaklari senlendiriyorlar mesela. Kopekler tuvaletlerini heryere yapiyorlar, ama sahipleri ellerinde posetlerle gezip onlari toplayip ozel coplere atiyor, gormuyorsun da, bulastigi yer ne olacak??? Oranin pisi cok pis Cok Bilmis! Hem de cok, gormek istemezsin. Tube'e bindiniz mi hic, dikkat ettin mi kumas koltuklarin rengine? O kumastan yapilan analizde bulunanlari duymak bile istemezsin! Gece gec saatlerde yollarda olmak zaten cok tehlikeli, hele hanimlar icin... Ben orada oraya hic de birinci dunya ulkesi denmeyecek cooook sey gordum. Inan bizim en pisimiz oranin temizinden temizdir :) Goruntuye kanma. Ama cocukla gezilecek yerler, muzelerdeki o guzel kahkalar, cocuklarin yere oturup resim cizmeleri, olanaklar konusunda yerden goge haklisin. O kisimlar yuzunden bizim bocugu mahrum biraktigima uzuluyorum :( Bizim temelli donusumuze benim bel fitigi ameliyatim ve oranin muhtesem(!!!!!????) doktorlari sebep oldu!
YanıtlaSilKatılyorum, bize medeniyet öğretmeye kalkarken kendi pis yaşam tarzlarının farkında olmadan yaşıyorlar. Londra dayız üç haftadır ve evde fare çıktı, burada bir poundçularda bile çeşit çeşit fare kapanı, yapışkan kağıt, zehir vs satıyorlar, öyle yaygınmış yani. Evde ayaklarıyla geziyorlar, çöpler günlerce kapıda bekletiliyor. Memleketimde olmayıp burada olan bir tek parklar var, burda sadece parklarda nefes alabiliyorsunuz, herşey çok pahalı, istediği gibi alamıyor insan. Yemek kültürleri zaten yok, hazır gıdayla besleniyorlar, çocukları da öyle besliyorlar. Durmadan içki içiyorlar, gündüz vaktinde bile tube da trende ağzı kokan birsürü insan var. Memleketimi çok özledim, kıymetini bir daha anladım.
SilEviniz bahçe içinde ise dünyanın her yerinde aynı sorun var. Kapandan gayrısı da pek faydalı olmuyor ama işinin uzmanı oradan da yiyeceği alıp kaçıyor. En güzeli tel kapı vs gibi bir önlemin alınması...
Sil@ Berceste: Sarhoş adam her şeyi yapar, doğrudur :) Ama benim gördüğüm kadarıyla sabah erken saatte özel bir temizlik arabasıyla, köpüklü sularla yolları yıkıyorlardı. Tabii, bu arada biz hep tursitik yerleri dolaştık. Yani Sultanahmet çevresini dolaştık diyelim, eb fazla Dolmabahçe Sarayı'na kadar uzaklaşmışızdır merkezi noktadan :) DOlayısıyla bizim gördüklerimiz hep en steril alanlardı. Bir de parkları o kadar çok ve geniş alanlı olmalarına rağmen tertemizdiler. Tube'e de bindim ama kızım sırtımda bağlı olduğu için hiç oturmadım; isabet etmişim demek ki :) Yanımızda çocuk olduğu için geç saatlerde dışarı da çıkmadık zaten. Londra'da çalışıp oarada yaşayanlar hem çalışma koşullarından hem de ortamdan çok şikayetçiler. Ama kozmopolit bir dünya şehri, çok da kalabalık, bence bundan iyi olamazdı. New York'da mesela tıkalı trafikte adamın başıan silah dayadıklarını filan anlatırlar. Londra gene nispeten daha iyi sanırım o konularda. Anladığım kadarıyla sokaklar bizim MOBESE sistemi gibi kameralarla izleniyormuş. SOkakta polis yok ama en ufak bir kavgada vs. şak diye bitiveriyormuş polisler. EN azından gündüz saatlerinde benim içim rahattı. Ama böyle büyük şehirlerin içi seni , dışı beni yakar tabii ki. İstanbul da öyle dğeil mi?
YanıtlaSilAynen yazdigin gibi :) Istanbul'da da cesitli belediyeler kopuk kopuk yikiyorlar sokaklari. Kahire'de heryeri pis gormustum. Hatta Giza'ya gittigimde pantalonuma bulasan kumu yikamadan temizlemek mumkun olmamisti. Sonradan farkettim, o toz, pislik kum, Kahire'nin guneyinden geliyor. Arabalari hep eski zannetmistim o toz yuzunden. Ingiltere de o misal, hep yagmur yagdigi icin temizleniyor :) Toz, camur pek yok cunku yesil alanlar o tozu pisligi tutuyor. Ama guzel olan bakimsiz bile olsa yesil alanlarin coklugu. Hatta sehrin bitimine yakin noktalarda oturanlarin bahcesine tilki geliyor :) Ben kac defa citten atlarken gordum, doga ile bu kadar dost, icice olmak guzel. Guzel de, neyin pis, neyin temiz oldugunu bilmek gerek :P O cimlere piknik ortusu olmadan oturmamak gerek :) Cocugu salmamak gerek :)
YanıtlaSilGuvenlik konusunda da evet, heryerde kameralar var, hic farketmiyorsun bile. Tube giris, cikislarinda, icinde, sokaklarda... Ama parklarda yok, o sebeple gec saatte parklardan gecmeyin diye uyarilar yazilidir ya da polis dagitir o uyarilari. Kafana silah dayanmasi da tamamen gittigin yere bagli. Kensington civarinda olasilik ne kadar dusukse, kuzey Londra'da o kadar artar. Turk marketlerden alisveris yapmaya gitmistik gecenin 11'inde, goturen arkadas aranizda sakin konusmayin, zencilerin yuzune bile bakmayin, sizi ellerinden ben bile kurtaramam diye uyarmisti. Hizlica gittik, alacagimizi alip kactik resmen. Sonra trenle Cambridge'e donduk :) Cambridge, Londra'ya oranla daha sakin, sessiz, guvenli.
Kozmopolit bir sehirde olmanin tadi baska ama gezmek icin! Yasamak icin degil :D
Bu arada Pinar orman gezisine cagirmisti, simdi gelemedigime pek pisman oluyorum! Duy Pinar, duy :D
Kendi, gezginanne bloğumda yazınızdan bahsettim ve link verdim. Bilginize :) Sevgiler...
YanıtlaSilhttp://www.gezginanne.com/2013/04/coluk-cocuk-londra.html
Ne kadar mutlu ediyorsunuz beni :)
Silİyi geceler..Bizim de 4 ayını doldurmuş bir gunesimiz var ;)yurtdışına çıksak nasıl olur,rahat yolculuk edebilir miyiz ya da rahat gezebilir miyiz diye sürekli konuşuyoruz ..yazılarınızı okuduktan sonra neden olmasın ki diyor insan;)bu arada bebekler için uçak bileti ödüyor muyuz?zorunlu tuttukları bişey var mı? Teşekkür ederim.
YanıtlaSil