|
Bu atın yapımı sırasında kızım 3,5 yaşındaydı. |
Benim ellerim kullanılmaya kullanılmaya becerisini kaybetmiş ellerdir. Hani "Eline toz bezi bile yakışmıyor" denilen tiplerdenimdir. Annem ise küçüklüğünden beri elinde iğne, tığ, şiş olan biri olarak çok becerikli, çok yeteneklidir. O nedenle annem bize gelince kızımla birlikte bir el işi yapmalarını istiyorum. Çocuk benden göremiyor, bari anneannesinden öğrensin.
Bu konuda en beğendiğim kitap bir Waldorf eğitim kitabı olan ama içerisinde Waldorf eğitimi sırasında kullanılacak oyuncakların yapımına da yer veren Waldorf Yöntemiyle Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir? isimli kitap. İçinden bir oyuncak seçiyorum, maaile yapmaya çalışıyoruz:
Bir ara büyük süpermarketlerden birine oyuncak at başı gelmişti. Üstelik de ucuz bir şey de değildi. Bu kadar para verip alırım, sonra kız oynamaz, bir de evde kalabalık yapar, üzülürüm diye almamıştım. Ama bu kitapta at yapımı görünce denemek istedim, kızım oynamasa bile en azından birlikte vakit geçirmiş, bir şeyler yaratmış oluruz diye düşündüm. Gerçekten de atı yaparken çok keyifli zaman geçirdik hep beraber. İşte atın yapılış detayları burada:
Bu da bizim aniden karar verilerek evdeki atık malzemelerle yapılmış atımızın yapılış fotoromanı:
|
Kızım çorabın içine elyaf doldurdu. |
|
Minik elleriyle bastıra bastıra sıkıştırdı elyafı. |
|
Annem, elyaf topak topak olmasın, atın yüzü düzgün görünsün diye şeklini şemalini düzeltti. |
|
Evdeki bir oklavayı da elyafın içine soktuk. |
|
Oklavanın etrafına da elyaf doldurduk. |
|
Pratik annem at kulağı yapmak için ütünün şeklini uygun gördü. |
|
Biraz kepçe kulaklı olacak atımıza keçeden kulak yaptık. |
|
Oklavanın ucuna vida taktım (Bunu da ben akıl ettim yalnız hakkımı yemeyeyim) :) |
|
Vidayı çıkarıp oklavayı çoraba geri soktum ve vidayı çorabın dışından, oklavada açmış olduğum deliğe geri soktum. Vidalarken sağa sola kayıp da oklavayı kırmasın diye de mandalın arasındaki boşluğa sıkıştırdım vidayı (bak bunu da ben akıl etmiştim, idare ederim yahu fena sayılmam) :) |
|
Vidayla çorabı oklavaya sabitlemiş oldum. |
|
Çorabın açıkta kalan ucunun etrafını diktik, iyice sıkıştırdık. |
|
Daha doğrusu annem dikti :) |
|
Dikiş yeri gözükmesin diye bir kumaşı etrafına doladık. |
|
Kulaklarını dikip, kurdelelerden ağzına gem yaptık. |
|
Sonra da göz diktik. |
|
Gözlerden birini kızım dikti. |
|
Göz biraz şekilsiz oldu gerçi :) |
|
Ama olsun, kızım çok keyif aldı dikerken, kendisiyle gurur duydu. |
|
Bu minik ellerin "becerikli" olması için elimden geleni yapacağım ömrüm, sağlığım yettikçe inşallah. |
|
Yelesini de ekleyince atımız ortaya çıktı. |
Kızım bu ata pek binmedi. Tahmin etmiştim zaten. Hayal gücü geniş bir çocuk. Süpürge sopası ile atçılık oynamayı ve bilahare aynı süpürge sopası ile cadı olduğunu hayal etmeyi daha çok seviyor. Böyle her şeyi tamam oyuncaklar pek ilgisini çekmiyor. Yine de yapım süreci çok keyifliydi. Kızım kendi kendine yetebilirlik duygusunu tatmış oldu, marketten hazır olarak satın alsaydık o duyguyu yaşayamayacaktı. Üstelik ailecek bir zamanı paylaştık ve ortaya hepimizin emeği bir ürün çıkardık. O güzel zamanların anısına kızımın odasını süslüyor atı.
Bizim atımızdan çok daha ince emekle yapılmış diğer çorap atları görmek isterseniz:
Severim o limonlu etekli kızı ben :)
YanıtlaSil:) Ben de çok seviyorum kendisini ve eteğini :)
SilEteği ayrı güzel, minik elleri ayrı, bereli bacakları ayrı tatlı :) Kontesciik :)
YanıtlaSilBir de mesela bu yazı beni hiç ilgilendirmese bile-çocuğum yok filan ve kısa süre içinde olmayacak diye- uzun bir yazını gördüğüm an seviniyorum ve o böyle aralardaki esprili diline bayılıyorum. her türlü yazını da, her konudaki, sıkılmadan ve severek okuyorum :)
YanıtlaSilAy ay ay nasıl da koltuklarım kabardı... O zaman bugünki yazıma en çok sevineceksin, çünkü rekor uzunlukta bir yazıyı çevirdim :)
Sil