Ece Temelkuran'ın çok beğendiğim bir yazısı var. Kişisel internet sayfası açılmıyor ve yazının yayınlandığı gazete de hata veriyor. Ben de yazıyı kaybetmemek adına kendi sayfama koymaya karar verdim. Facebook sayfasından alıntılayarak buraya kopyalıyorum:
Organik Nazmi ve Ciddiyet
ORTADOĞU ülkelerinde ve Türkiye'de ölüm gündelik bir mesele ve insan 
hayatı en ucuz tüketim maddesi olduğu için bu ülkelerde insanların yapay
 tatlandırıcıların tehlikesi ya da hormonlu domatesin dehşeti üzerine 
uzun süre düşünmesini, bunu bir Finlandiyalı kadar yürekten ciddiye 
almasını bekleyemezsiniz. Komik olur yani.
Fıkralarında bile 
insanların katledildiği bir coğrafyada kanın şu anda akmadığı, kimsenin 
kafasının, bacağının, kolunun kopmadığı bir ölümü tasavvur etmek, bundan
 korkmak, sizi sadece muhallebi çocuğu durumuna düşürmez, aynı zamanda 
alay konusu yapar. Nitekim Erzurum'da yaşayan Nazmi Bey'in adının 
"Organik Nazmi"ye çıkması da muhtemelen böyle bir sürecin sonucu. Oysa 
Nazmi Bey benim kahramanım.
Nazmi Bey bugün Türkiye'de en ciddi 
politikayı yapan, en esaslı ve en delikanlı siyaseti yürüten az sayıda 
insandan biri. Bu yazıyı sadece ona değil, kanın bütün gözleri kör 
ettiği için sadece kan rengi şeyleri görebilen gözlerin olduğu bu ülkede
 yeryüzüne dair, toprak kadar somut bir derdin peşine düşen herkese 
destek vermek için yazıyorum.
ALTIN TOHUM
Organik
 Nazmi, Erzurum'da yaşıyor. Öğretmenlikten sonra organik işine girmiş ve
 şimdi Nazmi Ilıcalı Organik Gıda Üreticileri Federasyonu Genel Başkanı.
 Federasyon bir açıklama yaptı önceki gün. Yerli tohum getirecek her 
üreticiye bir Cumhuriyet altını verecek. Helal olsun!
Biliyor 
musunuz bilmiyorum, Türkiye'de yerli tohumu bitirmeye yönelik büyük 
çaplı bir operasyon yapıldı ve şimdi yerli tohum alım satımı yasak. 
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu yasanın kenarından geçip 
müthiş bir iş yapmıştı, devam da ediyor. Tohum değiş tokuş pazarı kurdu.
 Köylüler yıllardır sakladıkları tohumları sandıklardan çıkardılar ve 
şimdi soyu tükenmiş sebzeler ve meyveler yeniden üretilmeye başlandı. 
Nazmi Bey de şimdi benzer bir şey başlatıyor. Peki altın meselesi 
alım-satım yasağının kapsamına girer mi? Hmmm... Girerse ne yapacağız?
İTAATSİZ TOHUM
Birkaç
 gün önce Futuristika Dergisi'nden Pınar İlkiz Hanımefendi geldi ve 
sivil itaatsizlik üzerine minik bir söyleşi yaptı benimle. (Dergiye 
internetten bakın, bence süper. futuristika.org) Türkiye'de sivil 
itaatsizlik eylemi olarak bundan sonra neler yapılabilir diye düşünürken
 saydığım birkaç şey içinde bunu söylemeyi unuttuğumu şimdi fark 
ediyorum. Elbette ya! Yerli tohum alım satımı, çoğaltılması! Bunu sivil itaatsizlik eylemi olarak da tasarlamak gerek. Organik Nazmi Bey'e sesleniyorum:
 Nazmi
 Bey, eğer bu altın meselesinden başınız sıkışır da olay eylem yapmaya 
kadar giderse ben buradayım. Her türlü yani. Elimizden gelen ne varsa...
Dün
 Radikal Gazetesi'nde Koray Çalışkan bir yazı yazdı. Bizi GDO'lu ürüne 
karşı koruyacak olan Biyogüvenlik Kurumu'nun bilakis GDO'lu ürünlere 
onay verme noterine dönüştüğünü söylüyor. Bu hafta 10 yeni GDO'lu mısır 
çeşidine daha izin verilecek. Çokuluslu şirketler böylece 
bağırsaklarımıza kadar girecek. Çünkü GDO'lu ürünlerin bağırsaklarda 
bile sindirile-mediği, hücrelerimize nüfuz ettiği Bi-yogüvenlik 
Kurumu'nun kendi raporlarında bile(!) yazıyor. Kapitalizm böyle Allahsız
 kitapsız, insanın bağırsağına bile sızabilen bir şey.
ELDEN NE GELİRSE
Anadolulular
 bugünlerde toprağı, doğayı ve kendileri gibi yaşama hakkını savunmak 
için HES'lere karşı mücadele veriyorlar. Yakında bu mücadele GDO'ya 
karşı ve yerli tohum için de büyüyecek. Sanırım kapitalizme karşı 
dünyadaki en hakikatli, en bilekli direniş buradan gelecek. Sisteme 
karşı yeryüzünü savunanlar bir araya gelecek. Daha enternasyonal bir 
muhalefet düşünebiliyor musunuz! Bu enternasyonal direnişin Anadolu 
ayağı için, ben buradayım. Her türlü yani. Elimizden ne gelirse...
Ece Temelkuran

 
 

 
 Kayıtlar
Kayıtlar
 
 
valla sağlıklımı bimiyorum ama arada alıyorum organik yiyecekler canım:))
YanıtlaSilgüzel paylaşım olmuş tebrikler:)
sevgiler...
çok teşekkürler paylaşım için hemen twitterda paylaşıyorum
YanıtlaSilinanılmaz heyecanla okudum yazıyı. her turlu mecrada paylaşıyorum postunu müsaadenle
YanıtlaSil@ REÇELİM: Organik gıdayı arada alan biri, bir süre sonra GERÇEK gıdanın tadına alışınca, organik olmayan gıda yiyemez hale gelir zaten :)
YanıtlaSil@ thalassapolis: Vay, sivil itaatsizliğe katkı ha? :)
@ Hülyanın Tunası: Keşke yazı benim yazım olsaydı. Ne kadar doğru noktalara parmak basıyor Ece Temel kuran, değil mi?