Çocuklarımın ikisi ile de tüm gün bir arada olduğumuzdan 6 yıldır gün içinde yapılabilecekler konusunda biraz tecrübe edindim. Bu konuda okuduğum kitaplar arasında ise yukarıdaki fotoğrafta görülen kitap, bence, açık ara en iyisi. Kitap içerisinde çok fazla oyun önerisi yok ama genel olarak çocuklarla neler yapabileceğinize ve bu konuda evinizde yapabileceğiniz düzenlemelere ilişkin akla gelebilecek hemen hemen her konuya değinmiş. Bu konuda tavsiye edebileceğim en temel kitap (okuduklarım arasında).
Ben işimi yaparken çocuklar da kendileri oynamaları gerektiğini öğrendiler. Bebeklik zamanında çocuğun önüne dağıtabileceği, kirletebileceği ve bana sonradan iş çıkaracak bir uğraş koyduğumda kendi işimi yapabildiğimi gördüm. Böyle böyle, büyüdükçe, ben iş yaparken onlar da kendilerini oyalamaları gerektiğini anlıyorlar. Ayrıca bu şekilde, bir işi yapmanın en doğru yolunu da kendileri keşfediyorlar, ben onlara öğretmemiş oluyorum.
Genellikle gün içinde 1-2 saat bana ait, en az 3-4 saat de sokaktayız. Onun dışında kalan zamanlarda da ev içinde zaman geçiriyoruz. Sokakta veya evde geçirdiğimiz zamanda çocukların kendi kendilerine oyun bulabilmeleri için onlara fikir ve araç gereç sağlamam lazım. Mesela sokakta seksek oynayabileceklerini gösterdikten sonra, çantamda da sürekli tebeşir bulundurmam lazım ki seksek oynamak istediklerinde ortam yaratabileyim.
"Her güne bir aktivite" şeklinde bir planım yok ama "Çocuklarla neler yapabiliriz?" diye düşündüğümde fikir bulabilmek adına kendime yaptığım bir liste var. Bu listedeki tüm oyunlar her yaş grubuna hitap edebiliyor ama yaş ve yetenek durumuna göre farklı seviyelerde davranmak gerekiyor. Bazı oyunlar tek başına, bazıları diğer çocuklar veya bir yetişkinle paralel olarak, bazıları da hep birlikte oynanabiliyor. Esneklik olmazsa, sıkı plan program işlemiyor çocuklu hayatta. Listemde toplam 15 kalem fikir var:
1) Ev işi: Sabahları ilk iş ev işlerini yapıyoruz hep birlikte. Çamaşır makinesini doldurma-boşaltma, çamaşırları asma, bulaşık makinesini doldurup boşaltma, elektrik süpürgesi vurma, toz alma, cam /ayna silme, yerleri paspaslama vs.
2) Yemek yapmak: Her gün günlük yemek yapıyoruz. Çocuklar kendi yaptıklarını daha bir iştahlı yiyorlar, yeme konusunda daha hevesli oluyorlar. Yemeği hazırlama aşamasında yıkama, doğrama, karıştırma konusunda bana yardım ediyorlar, ya da belki de ben onlara yardım ediyorum demeliyim :) Bazen de zevk olsun diye kek, kurabiye, yulaflı bar gibi atıştırmalıklar hazırlıyoruz. Yemekleri hazırlarken yemek malzemeleri hakkında konuşuyoruz. Neden beyaz unun ve şekerin zararlı olduğunu, balı neden ısıtmamamız gerektiğini vs anlatıyorum. Yemek yaparken daha etkili oluyor bu tür konuşmalar.
3) Açık hava oyunları: Bunların bazıları seksek, saklambaç, yakalamaç, yerden yüksek gibi kurallı sokak oyunları. Haftada 1-2 defa da oyun grubumuz ile buluşup serbest oyunlar oynuyorlar. Trambolinde zıplıyorlar mesela ya da yüzüyorlar, kumdan kale yapıyorlar, ormana gidersek ağaçlara tırmanıyor, kozalak topluyorlar; bisiklete, kaykaya, patene biniyorlar. Bazen de bahçede zaman geçiyoruz; ekiyoruz, biçiyoruz, bitki bakımı yapıyoruz, kompost yapıyoruz vs.
4) Civar geziler ve yolculuklar: Küçük bölgelerde yaşamayı tercih ediyoruz. Bulunduğumuz bölgedeki kafeler, pastaneler, postahane, kütüphane, kırtasiye, tuhafiye, nalbur vs ilk öğrendiğimiz ve her hafta ziyaret ettiğimiz yerler. Bunun haricinde civarda huzurevi, hayvan bakım evi gibi yerler varsa oraları da ziyaret ediyoruz. Ayrıca civardaki müzeler ve tarihi ören yerleri de sık sık ziyaret ettiğimiz yerler. Sınırsız girişli, yıllık müze kart alıyorum kendime. Bölgemizdeki pazar yerlerini öğrenip, alışverişimizi pazarlardan yapıyoruz. Ayrıca sık tercih etmemekle beraber yakın bölgedeki alış veriş merkezleri arasında da seçim yapıyoruz, gitmemiz gerektiğinde tercihimiz olana, mesela özellikle üstü açık olanlara gidiyoruz. Şehirlerarası veya uluslarlarası yolculuk yaptığımızda da bu kalemdeki yerleri araştırıp, öncelikle onları ziyaret ediyoruz.
5) El sanatları: Resim çizme-boyama (pastel boya, kuru boyalar, keçeli kalemler, sulu boya, parmak boyası olarak da kullanılabilecek guaj boyalar, evde de nişasta ve gıda boyası ile hazırlanabilen boyalar, sokakta kullanmak için tebeşir vs), oyun hamuru türleri (moon sand, oobleck, slime vs, kil), bahçede oynama sırasında çamur oyunları (mud pie), origami türü kağıt işleri, baskılar (patates, lahana vs),; ayrıca pipetle, pamukla, kulak çubuğuyla vs desen çıkararak da resimler yapılabilir. Dikiş dikmek, ileri yaşlarda dikiş makinesi kullanmak; şiş, tığ veya parmakla örgü örmek; halı veya bileklik dokumak. Atık malzemelerden ve aklınıza gelebilecek her türlü malzemeden (midye kabukları, makarna, bakliyat, ponpon, kırtasiyelerde satılan oynar gözler, ağız ve burun vs) kolaj çalışması yapmak. Mesela çocuğun önüne bir kağıt, bir kağıt peçete, bir ip, bir makas ve bir de yapıştırıcı koyuyorsunuz; bakalım neler yapıyor. Bardabas kutularına üyeyiz, her ay 5 farklı el işi yapıyoruz en azından. Maket yapımı, en basitinden karton kutulardan televizyon, roket vs yapmak. Tamir aletleri ile yapılan aktiviteler, mesela balkabağına vidalarla ve çekiçle düğme çaktık. İlerleyen dönemlerde marangozluğa da geçiş yapılabilir. Ben sanat eserlerinin hepsinin fotoğrafını çekiyorum, üzerlerine tarih atıyorum, sergileme alanına asıyorum. Tüm bu süreç de eseri meydana çıkarmak kadar heyecan veriyor.
6) Fen Matematik oyunları: Her türlü deney (Çocuklar için deney kitaplarından veya internetten faydalanılabilir). Diğer etkinliklerle birleştirilebilir. Mesela yoğurt/kefir mayalamak, sirke anası oluşumunu gözlemlemek, altına bal sürdüğümüz bir taşı bahçeye koyup taşa ziyafete gelenleri seyretmek, saç kurutma makinesini çalıştırıp hava akımına bir pinpon topu yerleştirmek vs. Bugün mesela 20 aylık küçüğüm sodanın içine şeker atıp baloncukları gözlemledi. Diğer oyunlar gibi, deneylerin de yaşı yok bence ve önemli olan nokta, tıpkı diğer etkinliklerde olduğu gibi sürekli tekrar. Tekrar ettikçe kafaya yerleşiyor ve her tekrarda farklı bir şey öğreniyorlar. Çeşitli cetveller ile boyut ölçmek ve farklı tartılar ile ağırlık ölçmek de zevkli oyunlar.
7) Özbakım becerileri: Diş fırçalamak, el yıkamak, kıyafetleri kirli sepetine atmak, temiz kıyafetleri katlayıp uygun çekmeceye koymak, hava durumuna uygun kıyafet seçmek, ilerleyen yaşlarda günlük sırt çantası veya gezilerde bavul hazırlamak, banyo ve tuvaleti kullanmak vs. Hatta belki de klozet temizliğini de bu kapsama almak gerekiyor. Kimyasal temizleyici kullanılmıyorsa, klozeti fırçalamak çocuklar için eğlenceli oluyor. Bu tür beceriler de tıpkı diğer etkinlikler gibi bir yetişkin eşliğinde ve belki de diğer çocuklarla birlikte daha eğlenceli ve öğretici oluyor. Çocuklar gözlemleyerek öğreniyorlar. Kendilerinden büyükler ne yapıyorlarsa aynısını, aynı şekilde yapmak istiyorlar. Yetişkinlerin bu işleri öğretirken kendilerinin de aslında her şeyi bilmediklerini göstermesi bence önemli. Mesela siz ayakkabınızı böyle bağlamayı biliyor musunuz: http://onedio.com/haber/muhtemelen-bugune-kadar-bilmediginiz-en-hizli-ve-pratik-ayakkabi-baglama-yontemi-514674
8) Okumak Yazmak: En küçüklere bez kitap alınabilir. Kitapların içindeki hayvanların sesleri çıkarılabilir; renklerin, şekillerin, nesnelerin isimleri tekrarlanabilir. Biraz daha büyüdüklerinde günlük hayattan alınmış hikayeleri olan kısa, resimli kitaplar okunabilir. Daha da ilerleyen dönemlerde Heidi gibi, Tom Sawyer gibi daha kalın kitaplara geçilebilir. Bazı çocuklar yetişkinlerin okudukları kitapları dinlemeyi de seviyorlar. Gün içinde sakin geçirmek istediğiniz bir zamanı sesli kitap okumaya ayırmak hem eğitici, hem dinlendirici, hem de çocukla bağ kurucu oluyor. Masallar anlatılabilir. En küçüklere kendi günlük hayatı masal şeklinde anlatılabilir "Bir gün küçük bir kız varmış. Sabah uyanıp kahvaltı etmiş. Kahvaltıda bir yumurta yemiş." gibi mesela. Daha büyüdüklerinde kendi küçüklük hikayeleri veya aile fertlerinin küçüklük anıları ilgi çekici oluyor. Biraz daha büyüdüklerinde günlük hayatına uygun hikayeler anlatılabilir, sihirsiz büyüsüz. Biraz daha büyüdüklerinde peri kızları, kaf dağları ile ilgili masallara geçilebilir. Anneannesi kızıma sürekli rüyalarını anlattığı için kızım da kendi rüyalarını bize anlatmaya başladı. Önceleri nedense rüyalarını anlatmaya çekiniyordu, belki de rüyaların gerçek olup olmadığını belli bir yaştan sonra anlamaya başlıyorlardır. Ben de kızımın anlattığı rüyaları yazıyorum. Sonra istediği zaman ona geri okuyorum. Ayrıca canımız istedikçe günlük yazıyoruz; kızım gününü anlatıyor, ben de yazıyorum. Bazen günlüğünü okumamı istiyor. Eskiden akşamları "Bugün neye kızdım biliyor musun? Sen neye kızdın bugün en çok?", "Bugün şu işe çok şaşırdım. Senin şaşırdığın bir şey oldu mu bugün?" gibi, duygularını ifade etmesini sağlayacak sorular sorarak muhabbet açıyordum. Artık bunun bir ritüel olduğunu düşünüyor ve "Hadi, bugün neye kızdın? yapalım" diyor kızım. Ve artık günlüğüne de yazıyoruz, o günkü duygularını. Ayrıca o gün gittiğimiz yerlerden afiş, bilet vs almışsak, onları da günlüğüne yapıştırıyoruz. Bazen kendisi günlüğüne resim çizmek istiyor. Çizmeyi seven çocuklar için resimli günlük hazırlamak da mümkün. Bana gelen mektupları sesli okumamdan da hoşlanıyor kızım, sonra mektubu eline alıp kendisi de okur gibi yaparak epey oyalanıyor. Bazen de ezberinde olan hikayeleri bana kendisinin anlatmasını istiyorum. Bu ara anlattığı hikayeleri yazmamı istiyor. Sonra hepsini zımbalayıp kitap yapacakmışız. Resmi seven çocuklar, kendi hikaye kitaplarını resimleyebilirler de. Bir de hikaye zarları yapıyoruz. Zarı atan, zarın üstünde kalan resme uygun bir hikaye anlatıyor ya da anlatmakta olduğumuz hikayenin devamını getiriyor. Hazır satılan hikaye anlatma zarları da var, internetten çıktı alıp yapmak ya da elle çizerek yapmak da mümkün. Bir de okuduğumuz kitapları, kahramanlara uygun kostümler giyerek canlandırıyoruz. 6 yaşından sonra yeni yeni kitap kritiğine de başladık. Okuduğum kitabın her bölümünden sonra ya da kızımın konuşarak tepkisini belli ettiği noktasında "Sence neden böyle olmuş? Bence böyle yapması uygun olmamış." gibi ifadelerle sohbet ortamı yaratıyorum. Bazen okuduğumuz bölümden daha uzun kitap kritiği yapıyoruz. Bence "okumak" sadece harfleri yan yana getirmek değildir; düşünmeyi gerektiren, aktif ve harfleri birleştirmekten çok daha derin bir eylemdir.
9) Sözel oyunlar: Bilmecelere bayılıyor kızım. Yeni yeni fıkralara merak sardı. Espriler, tekerlemeler, "o piti piti, karamela sepeti" gibi saymacalar, karşılıklı el vurarak ve saçma sözleri tekrarlayarak oynanan oyunlar (oynamışsanız beni anlamışsınızdır). Kostüm giyerek müzikal yapıyoruz mesela. Şovumuzu birilerine sergiliyoruz ve videoya da çekip sonradan izliyoruz. Bazen kızım tutkulu bir şekilde konuşmaya başladığında da onu rahatsız etmeden videoya çekiyorum, sonradan kendisini izleyip dinliyor. Dans ve ritmi de sözel oyunlara dahil tutuyorum ben. Gün içinde dansa ve müziğe de zaman ayırıyorum. Tüm dünyadan çeşitli müzik türleri dinlemelerini önemsiyorum. Bu nedenle gün içinde özellikle Açık Radyo dinliyorum veya https://groups.yahoo.com/neo/groups/montessoribyhand/info grubunun dosyalar kısmından indirdiğim dünya müziklerini çalıyorum ya da Ay Işığı Sonatı'nı açıveriyorum; kendime ait zamanlarda da Klasik Türk Müziği, Türk Halk Müziği ve Türkçe "rock" parçaları dinliyorum, bazen dinlerken kendimi kaptırıp dans ediyorum, bakıyorum benimkiler de dansa başlıyorlar. Türkçe'yi güzel kullanmalarını da önemsiyorum. Bunun için TRT Radyo dinliyorum, en güzel konuşan spikerler orada oluyor. Müşfik Kenter'in, Erol Günaydın'ın sesinden masal dinletiyorum. Radyo Tiyatrosu dinliyoruz.
10) Konuşturmaca oyunları: Aslında bunlar da sözel oyunlara dahil ama kızım o kadar çok seviyor ki ayrı bir başlığı hak ediyor. Minik oyun evleri yapıp, minik tahta oyuncakları konuşturuyoruz 6 senedir bıkmadan. Bir plajı ya da bir otoparkı ya da bir evin içini canlandıran oyun halılarının üstüne koyuyoruz minik insan ve hayvanları. Parmak kuklaları kızım çok sevmemişti ama oğlum bayılıyor. Bazen onlara söylemek istediklerimi oyuncaklara söyletiyorum ya da mesela onlara kızmak istediğimde oyuncaklara kızıyorum "Ama ayıcık ne yaptın sen? Her yeri ıslatmışsın? Ne olacak şimdi?" diyorum mesela. Ya da "Merhaba Aliş, beraber yemek yiyelim mi?" diyorum bir oyuncağı konuşturuyormuş gibi yaparak. Serkan Bilgi'nin hazırladığı Hacivat Karagöz Sahne Seti'ni yıllardır severek kullanıyoruz. O kadar çok sevdik ki bir tane de anneannesinin evine aldık. Serdar Bilgi ile de şahsen tanıştık hatta onun elinden satın aldık. Bu da güzel bir anı oldu bizim için. Olur da burayı okursa, kendisine teşekkür etmek istiyorum. Kızım Zenne, Bebe Ruhi hepsini tanıyor sayesinde. 3 senedir aklımıza estikçe çıkartıp oynuyoruz. Özellikle geceleri odayı karartmak, sahnenin arkasına ışık tutmak gibi hazırlıklar da en az oyunun kendisi kadar heyecan verici oluyor çocuklar için. Aynı şekilde kızımın bebekliğinden kalmış, saydam kapağı olan bir kutunun içine fener koyarak ışık kutusu (light box) yaptım. Işık kutusunun üstüne kendi kestiğim şekilleri koyarak veya karagöz-hacivat gibi saydam tasvirler koyarak hikaye kurguluyoruz. Odayı karartıp, az bir ışık eşliğinde parmaklarımızın gölgeleri ile duvarlarda şekiller yapıp konuşturuyoruz. El fenerinin ucunu renkli saydam kağıtlar ile kaplayıp değişik renkte ışıklar da ekleyince, ortam neşelenince daha da zevkli oluyor oyun. Bir de evimize gelen istisnasız her çocuğun en severek oynadığı alet: Telsiz. "Walkie Talkie" dediğimiz telsizlerden var bizde. Çocuklar o telsizlerle ne oyunlar oynuyorlar! Bizdeki telsizin "bebek telsizi" özelliği de var. Bebek telsizine para vermek yerine, böyle bir telsiz alınırsa, bebek büyüdüğünde de işe yarar. Karton bardak ve ip ile de telsiz yapıyoruz, bu şekilde telsizin nasıl çalıştığını görmüş oluyor.
12) Zar, Kart, Kutu oyunları: Monopoly, Tabu tarzı kutu oyunları; iskambil kartları ile oynanan oyunlar; dama, satranç, go gibi tahta üzerinde oynanan oyunlar; küçükler için eşleştirme kartları, flash card'lar; Meraklı Minik Dergisi'nin her ay verdiği zarla oynanan oyunları; pazıllar vs.
13) Serbest oyun zamanı: Çocuğun kendi başına ya da eve gelen arkadaşları ile oynayabilmesi için odasında "evcilik" oynamaya uygun oyuncakların bulunması gerekiyor. Kostüm kutusu; oyuncak ev; oyuncak mutfak; minik hayvan figürleri, oyuncak taşıtlar, oyuncak bebekler; yatak, beşik, bardak, oyuncak puset, mama sandalyesi; oyun çadırı, minderler, yer yatağı, yer sofrası, mini boy masa ve sandalyeler; aynalar, el feneri, ışıldak, dünya küresi, dünya ve Türkiye haritası, belki yaşanılan yerin haritası; ipler, sopalar, taşlar, kozalak vb doğa hazineleri ilk aklıma gelenler.
10) Konuşturmaca oyunları: Aslında bunlar da sözel oyunlara dahil ama kızım o kadar çok seviyor ki ayrı bir başlığı hak ediyor. Minik oyun evleri yapıp, minik tahta oyuncakları konuşturuyoruz 6 senedir bıkmadan. Bir plajı ya da bir otoparkı ya da bir evin içini canlandıran oyun halılarının üstüne koyuyoruz minik insan ve hayvanları. Parmak kuklaları kızım çok sevmemişti ama oğlum bayılıyor. Bazen onlara söylemek istediklerimi oyuncaklara söyletiyorum ya da mesela onlara kızmak istediğimde oyuncaklara kızıyorum "Ama ayıcık ne yaptın sen? Her yeri ıslatmışsın? Ne olacak şimdi?" diyorum mesela. Ya da "Merhaba Aliş, beraber yemek yiyelim mi?" diyorum bir oyuncağı konuşturuyormuş gibi yaparak. Serkan Bilgi'nin hazırladığı Hacivat Karagöz Sahne Seti'ni yıllardır severek kullanıyoruz. O kadar çok sevdik ki bir tane de anneannesinin evine aldık. Serdar Bilgi ile de şahsen tanıştık hatta onun elinden satın aldık. Bu da güzel bir anı oldu bizim için. Olur da burayı okursa, kendisine teşekkür etmek istiyorum. Kızım Zenne, Bebe Ruhi hepsini tanıyor sayesinde. 3 senedir aklımıza estikçe çıkartıp oynuyoruz. Özellikle geceleri odayı karartmak, sahnenin arkasına ışık tutmak gibi hazırlıklar da en az oyunun kendisi kadar heyecan verici oluyor çocuklar için. Aynı şekilde kızımın bebekliğinden kalmış, saydam kapağı olan bir kutunun içine fener koyarak ışık kutusu (light box) yaptım. Işık kutusunun üstüne kendi kestiğim şekilleri koyarak veya karagöz-hacivat gibi saydam tasvirler koyarak hikaye kurguluyoruz. Odayı karartıp, az bir ışık eşliğinde parmaklarımızın gölgeleri ile duvarlarda şekiller yapıp konuşturuyoruz. El fenerinin ucunu renkli saydam kağıtlar ile kaplayıp değişik renkte ışıklar da ekleyince, ortam neşelenince daha da zevkli oluyor oyun. Bir de evimize gelen istisnasız her çocuğun en severek oynadığı alet: Telsiz. "Walkie Talkie" dediğimiz telsizlerden var bizde. Çocuklar o telsizlerle ne oyunlar oynuyorlar! Bizdeki telsizin "bebek telsizi" özelliği de var. Bebek telsizine para vermek yerine, böyle bir telsiz alınırsa, bebek büyüdüğünde de işe yarar. Karton bardak ve ip ile de telsiz yapıyoruz, bu şekilde telsizin nasıl çalıştığını görmüş oluyor.
12) Zar, Kart, Kutu oyunları: Monopoly, Tabu tarzı kutu oyunları; iskambil kartları ile oynanan oyunlar; dama, satranç, go gibi tahta üzerinde oynanan oyunlar; küçükler için eşleştirme kartları, flash card'lar; Meraklı Minik Dergisi'nin her ay verdiği zarla oynanan oyunları; pazıllar vs.
13) Serbest oyun zamanı: Çocuğun kendi başına ya da eve gelen arkadaşları ile oynayabilmesi için odasında "evcilik" oynamaya uygun oyuncakların bulunması gerekiyor. Kostüm kutusu; oyuncak ev; oyuncak mutfak; minik hayvan figürleri, oyuncak taşıtlar, oyuncak bebekler; yatak, beşik, bardak, oyuncak puset, mama sandalyesi; oyun çadırı, minderler, yer yatağı, yer sofrası, mini boy masa ve sandalyeler; aynalar, el feneri, ışıldak, dünya küresi, dünya ve Türkiye haritası, belki yaşanılan yerin haritası; ipler, sopalar, taşlar, kozalak vb doğa hazineleri ilk aklıma gelenler.
14) Ekran zamanı: Da Vinci Learning tarzı televizyon kanalları, TRT Çocuk Haber, Bay Becerikli gibi programlar; çeşitli Youtube kanalları (http://imaginationsoup.net/2015/10/06/steam-youtube-channels-for-elementary-kids/; Barış Özcan; Çocuklar İçin İngilizce, herkes için basit İngilizce; herkes için sanat; İnglizce sesli kitaplar; ); Khan Akadem Türkçe, Çocuklar için İngilizce öğreten sayfalar, http://www.freddiesville.com/songs/whats-your-name-song/, yazma çalışması yapmayı sevenler için, online radyo tiyatrosu, çocuklar için radyo tiyatrosu; matematik çalışmaları için çıktılar, çocuklar için bilgisayar bilimleri, birinci sınıflar için deneyler, çocuklar için teknoloji rehberi: http://www.onlineanne.com/; birinci sınıflar için matematik; bazı ev oyunu önerileri; interaktif dünya atlası; çizgi roman yazmak için hazır sayfalar; çarpma öğrenme; sesli öyküler; ücretsiz dosyalar; Nasıl Yapılır? tarzı belgesel programlar ve belgesel kanalları vs vs. Bizim evde dizi takip edilmez, haber izlenmez, genel Türk kanalları açılmaz ama bunun dışında televizyon, iPad, iPhone üzerinden yararlanabildiğimiz her türlü yöntemden yararlanıyoruz. Biz fazla seyretmediğimiz için çocuklar da aşırı bir talepte bulunmuyorlar. Aynen paketli gıda tüketiminde davrandığımız gibi davranıyor ve sağlıklı tercihlerde bulunmalarını sağlamaya çalışıyoruz, yasaklama getirmiyoruz.
15) Sosyal İlişkiler: Aile, dostlar, komşular ve arkadaşlar için özel zamanlar yaratıyoruz. Yakalayabildiğimiz kadar doğum günlerini yakalamaya çalışıyoruz. Doğrusu bu konuda pek iyi sayılmam, bazen 2 ay sonra doğum gününü kutladıklarımız oluyor, maksat doğdukları ve hayatımızda oldukları için mutlu olduğumuzu göstermek. Bir de seçtiğimiz arkadaş çevresinde bizi olumsuz etkileyecek kutlamalar yapılmıyor, rahatsız kıyafetler içinde oturup pahalı hediyeler seçmek zorunda kalmıyoruz. Katıldığımız doğum günü partilerinde gerçekten eğleniyoruz, en son bu haftasonu arkadaşımızın bahçesinde yumurta avı yaptık mesela. Bir de içten dışa doğru büyüyen bir güven çemberimiz var. Öncelikle çekirdek ailemiz, sonrasında anneanne/dede/hala/amca/yenge ve kuzenlerden oluşan geniş ailemiz, sonrasında benim dedem gibi biraz daha geniş ailemiz, sonrasında kendi seçtiğimiz arkadaş çevremiz, sonrasında mahalledeki komşularımız ve mahalle esnafı var. Her bir çembere özel önem veriyoruz. Akrabalarımız şehir dışında olmalarına rağmen 1-2 ayda bir görüşmeye çalışıyoruz. Dedemin köyüne hemen her sene gidiyoruz. Ayrı şehirlerde olduğumuz arkadaşlarımızla da yılda en az 3-4 kez görüşmeye çalışıyoruz. Bize yatıya davet ediyoruz, geldiklerinde çok mutlu oluyoruz. Kızım arkadaş çocukları ile bebekken çekilmiş fotoğraflarını gördüğünde şaşırıp mutlu oluyor "Bu kadar küçükken de birlikte mi oynuyorduk?" diye soruyor. Haftada en az bir kere ya misafirliğe gidiyoruz ya da misafir ağırlıyoruz. Bazen önceden randevulaşıp, çiçek buketi ve tatlımız ve özellikle de kendi yaptığımız bir hediye ile resmi misafirlik yapıyoruz. O da ayrı eğlence oluyor. Bazen de çat kapı gidip, bir kahve içip kalkıyoruz. Bazen de biz kısır, kurabiye hazırlayıp kapı kapı gezerek, bize gelecek komşu arıyoruz. Mahallenin esnafı ile tanışıyoruz. Özellikle bazen parasız çıkıyorum, basit bir şey almak istiyorum, misal ekmek. "Tüh, para almamışım yanıma" diyorum. Eğer esnaf "Olsun, ne önemi var, sonra verirsiniz" derse, o esnafa canım feda, kızımı da güvenerek yalnız gönderiyorum bu tür esnafa alış verişe. Sonra bazı becerileri olan komşularımızdan yardım da istiyoruz. Mesela İngilizce "handy" denilen, el işlerinde maharetli bir komşu dedemiz var. Kızım en son "kedi evi" yapacağımız zaman, komşu dedenin yardımını istedi, o da sevinerek yardım etti. Bugün de mesela bir başka komşumuza "yaş pasta" yapımına davetliyiz. Bedava atölye çalışması yani :) Ben 40 yaşıma yaklaşırken, insana yatırım yapmanın önemini anladım, çocuklarım daha da önce fark etsinler istiyorum. Okul sınıflarında ya da iş ortamlarında zorunlu olarak sosyalleştiğim insanlar vardı zamanında, günümün ve hatta ömrümün çoğunu onların yanında geçirdiğim. Şimdi 1-2 tanesi kaldı hayatımda. Kendi seçtiğim, ortak zevk ve ilgi alanı sahibi olduğum insanlar ise hep hayatımdalar. Dolayısıyla artık iş toplantılarına, resmi yemeklere vs zaman ayırmak istemiyorum. Bir dağ köylüsü ile sohbet etmek daha ciddi sosyalleşme gerektiriyor bence. Çocuklar için de her gün aynı odanın içine kapatıldıkları 20 aynı yaş grubu çocuk ile birlikte olmak değil bence sosyalleşmek; her yaş, gelir ve kültür grubundan insan ile paylaşmayı öğrenmeleri gerekli bence ve elimden geldiğince bu konuda ortam hazırlamaya çalışıyorum.
Son olarak değinmek istediğim husus, çocukların akademik bilgi (okul) veya yapılandırılmış etkinlik (mesela basketbol kursu) yerine neden oyun oynamaları daha önemli? Oyun oynarken ne öğreniyorlar?
- Başkaları ne hisseder?
- Bir şey nasıl çalışır?
- Bir şey nasıl yapılır?
- Başkalarıyla nasıl sosyalleşilir, nasıl paylaşımda bulunulur?
- Düşünce ve duygular nasıl ifade edilir?
- Yeni şeyler nasıl yapılır? (Özellikle abi ve ablalar başta olmak üzere diğer çocuklardan ve ilgilendiği konuyu tutkuyla yapan yetişkinlerden daha rahat öğreniyorlar)
- Kurallara nasıl uyulur? (Kural belirleme aşaması bazen oyundan daha uzun sürer. Zira kural belirlemenin kazancı, oyunun kendisinden daha büyüktür, çocuk içgüdüsel olarak bunu bilir)
Oyun fikirleri ve gereçleri yetişkinlerden gelse bile oyunu kuracak ve yönetecek olan çocuklardır. Yetişkinler için oyuna müdahale etmemek çok zor olabiliyor, çünkü hayatta en zor işlerden biri, bir işin nasıl yapılacağını bilirken, bir başkasının yapamamasını seyretmek. Ama ne olursa olsun müdahale etmediğimizde, çocukların kazancı çok daha büyük oluyor.
Sevgili Pınar,uzun zamandır seni ziyaret edemedim .Bu yıl çalışmaya geri döndüm. Özel okul tüm zamanımı alıyor. Bu gün yazını görünce geldim. her zamanki gibi son derece yararlı .Deneyimlerini cömertce paylaşmanı her zaman çok güzel ve önemli bulurum. Gönlüne sağlık. Kuzularınla mutlu,sağlıklı günler,yıllar yaşa.Güzel yetiştirilmiş bir anne olarak senin yetiştirdiklerin de ;senden esinleneceklerin yetiştirecekleri çocuklarınız da yarına ışık olacaklar. Kendi kızlarım da dahil tüm kızlarımız ,oğullarımız. İyi ki varsınız....
YanıtlaSilÇok geç cevap veriyorum (2 sene kadar geç) :) Çok teşekkür ediyorum güzel sözleriniz için. Umarım huzurlusunuzdur, mutlusunuzdur, sağlıklısınızdır şu an... Hoşça kalın
SilHarika bir derleme olmuş, cok tesekkurler sevgili cokbilmis! Bu kitabı ne zaman alabilirim bilmiyorum ama 1 yaş civarı konuşamayan tam anlayamayan ve yeni yeni yürüme denemeleri yapan bebeler için de bir iki fikir sunabilirsen nasil memnun olurum :) kendime ayirabilecegim 1 - 2 saat hayal gibi geliyor gözüme şimdilik. Önüne fena halde mess yaratacak birseyler koymadigim takdirde hep beni peşinde sürüklemek istiyor benimki zira :) mess konusunda oldukça gevşek biriyim aslında ama hiç sesini çıkarmadan oynadığı şeyler: kirli ayakkabılar, fena halde üstünü ve etrafı islatacak kadar sulu oyunlar (daha yaz gelmedi malum), ağzına doldurmaya bayıldığı bozuk paralar ve bakliyat gibi şeyler. E bunlarla da onu kendi başına bırakmak olmuyor. :/ Bir de oyun kurma meselesi var, mesela ilk olarak önüne koyacağın bir oyuncak ya da bir oyunu sen onunla oynar misin yoksa geriye çekilip ne yapacağına mi bakarsın? Ben bakmayı deniyorum ama şimdiye kadar pek kendisi bişeylere ilgi göstermedi :D Herhalde yaşı gereği yalnızca bizim yaptigimiz uğraştığımız islere ilgi duyuyor. Mesela yemem yaparken her şeye dahil olmak istiyor bayılıyor, ama her adıma da dahil edemiyorum o zaman çok sinirleniyor. Bazen ne yapacağımı şaşırıyorum :)
YanıtlaSilAma zaman ilerdikce geriye dönüp tekrar tekrar okumak isteyeceğim bir yazı olmuş. Teşekkürler.
Yazı çok hoşuma gitti. Umarım benim için bir yol gösterici olur ve uygulayabilirim. Ama şu sözel oyunlar konusunda kendimi geliştirmek adına ne yapabilirim, önerebileceğiniz şeyler varmı? Çünkü hikaye uydurma, konudan konuya atlama konusunda vasat bir şekilde başarısızım.
SilBu arada mordo canım, Şeyma sensin dimi :)
Busted! �� Sen kimsin bacim ��
SilÇok güzeldi.Kafalara tam bir deniz feneri görevi görmüş.kalemine sağlık.
YanıtlaSilÇok faydalı bir yazı emeğinize sağlık 😊 paket gıdalar için sağlıklı tercih yapmayı nasıl öğrettiğinizi de bizimle paylaşırsaniz çok sevirim 😊
YanıtlaSilTabii, paylaşırım muhakkak. Ama kısaca, paket gıdalarda sağlıklı tercih yapmayı değil hiç paketli gıda yememeyi tercih ediyoruz biz. Mesela çikolata mı istedi? Pastahaneden özel yapım çikolata alıyoruz. 9 yaşındaki kızım henüz hiç gofret yemedi mesela, tadını bilmiyor.
SilHarika bir derleme olmuş, ellerine sağlık! Yakın olsaydık çocuğumu sana emanet ederdim gözüm kapalı :))
YanıtlaSilÇok gurur duydum, teşekkür ederim.
SilBloğunuzu yeni keşfettim ve hergün eskiye dönük bir kaç saat okuyorum hiç sıkılmadan gerçekten çok güzel.
YanıtlaSilKonu ile ilgili değil ama bir soru sormak istiyorum. bende yeni bir blog açtım. fakat hiç görüntülenme yok bunun için ne yapmam gerekiyor acaba.
Gurur duydum, teşekkür ederim ilginize... Çok erken pes etmişsiniz. Ben yazmaya başlarken çocuklarıma yazılı anılarım kalsın diye başlamıştım ki aslında hala da o niyetle devam ediyorum. İlk başlarda bende de görüntülenme olmuyordu elbette ama umursamıyordum, yazmaya devam ettim. Sonra bir konuyu arayıp sayfama gelenler oldu. Tek tek ilgilendim her yorum yapan kişinin sorunu ile. Böyle böyle görüntülenme sayımda artış oldu. Ama bana ne kazancı oldu? :) Görüntülenme sayım artmasa da yazacaktım ben. Pes etmeyin, yazmaya devam edin, gittikçe daha çok keyif alacaksınız. Bol şans...
SilSevgili CB nasılsın uzun yıllar oldu ben seyyafinannesi hatırladın mi:) Geçenlerde bi vesile ile instagram hesabina rastladim. Okulsuz egitimi savunan fakat Turkiyede yaşayan biri olarak Kontes'i ne yaptın merak ettim? Okula gitmiyor mu malum benim oglanla yaşıt :) benim şimdi hayat üç çocuklu oldugundan ben gonderiyorum okula :(((
YanıtlaSilMerhaba seyyafınannesi, hatırlamaz mıyım, gözlerim arıyor yazılarını... Ben de üç çocuklu oldum çok şükür. Okullu da olsa okulsuz da olsa hepsinin dertleri oluyor baş edilmesi gereken. Güç kuvvet diliyorum tüm annelere...
SilÇok faydalı bir yazı olmuş her zamanki gibi..1 buçuk yaşındaki kızımla yapılacak daha çok şey varmış umarım geç farketmemişimdir!:) iyiki tanıdım seni ve bloğunu..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim güzel sözleriniz için... Hiçbir zaman geç değildir, bir buçuk yaş henüz başlangıç zaten. Umarım çocuğunuzla birlikte geçirdiğiniz her zaman keyifli geçer.
SilBugun uzun suredir okulu boykot eden ve evde olan oglum "yar bana bir eglence"diyince, te ne zamandir sekmelerde acik olan yazinizi okuyabildim :D aslında recete gibi , ilac gibi aradan kaptim yine gelmek uzere ayrildim. Over doz olmayayim diye, onlem mahiyetinde. Tesekkurler, kalp kalp :)
YanıtlaSil:) Oğlunuza bayıldım :)
Silsüper faydalı. teşekkürler
YanıtlaSilBen teşekkür ederim, vakit ayırıp yorum bıraktığınız için.
SilDerleme için çok teşekkürler! Emeğinize sağlık!
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilMrb instagram hesabınız var mı
YanıtlaSilMerhaba, evet var: @cokbilmis2010
SilÇok güzel...elinize sağlık... yalnız artık cevap yazıyorsunuz... Bu arada kimyasallardan kurtulmak isteyen arkadaşlar için çöven otu satışı yapacağım,bilginize ... ilgilenenler yanıt yorumu ile bana ulaşabilirler...
YanıtlaSilÇöven otu ile ben ilgilenirim.
Silbilgilendirici bir yazı.teşekkürler
YanıtlaSilVakit ayırıp yorum bıraktığınız için ben teşekkür ederim.
Silya çok güzel olmuş.ama siz artık yazıp yorumlara sorulara cevap vermemeyi tercih ediyorsunuz sanırım.
YanıtlaSil2014 senesinde bir oğlan doğurdum ki feleğim şaştı :) 2017'de bir tane daha doğurdum üstüne. Ancak toparlandım. Artık cevap yazıyorum :)
SilÖzlemişim. Ben de 5 ağustosta bi oğlan doğurdum. Ne zormuş! O aktivite kitabı her yerde tükenmiş ama :(
YanıtlaSilWow I really enjoyed to read that all i will always follow You thanks for the great article
YanıtlaSilSpamming full course in urdu/hindi">Blackhat Pakistan
buy targeted traffic
YanıtlaSilbuy targeted traffic
buy targeted traffic
buy targeted traffic
buy targeted traffic
buy targeted traffic
YanıtlaSilbuy targeted traffic
buy targeted traffic
buy targeted traffic
buy targeted traffic
It was such a pleasure for me to read an article like this you have write very good article that is very easy to read. Evoseedbox
YanıtlaSilToday I was surfing on the internet & found this article I read it & it is really amazing articles on the internet on this topic thanks for sharing such an amazing article.
YanıtlaSilSeedbox
Yeni yazılarınızı bekliyoruz.
YanıtlaSil