Yukarıdaki resimde kızım ikinci ayında ve yüzü tümüyle kızarıklık ve minik sivilcelerle kaplı. Resimde net görünmüyor olabilir ama kızarıklıklar burnu ve gözleri haricinde tüm yüzünde ve saçlı bölgede dahi var.
Bu tür egzamalar şöyle açıklanıyor: Egzama olgularının yüzde 8′i derideki yağ bezlerinin aşırı yağ salgılamasına bağlıdır (seboreik dermatit) ve daha çok yeni doğanda kabuklanma biçiminde görülür. Kalan yüzde 6’sını da terleme bozukluğuna (dishidroz) bağlı egzamalar oluşturur. Kızımın bu hali de muhtemelen eşin dostun bol tükürüklü öpücükleri, anne sütünün yağlı yapısı, emerken memeye yapışan bebeğin yüzünün terlemesi gibi nedenlerden meydana gelmişti.
Kızımın bu hali geçtikten sonra bir süre egzama etkisi görülmedi. 1 yaşına doğru ise kol ve bacaklarında egzama başladı. Demir 1 TL büyüklüğünde kuruluklar oluyordu. Önce gözle belli olmuyor, sadece elle hissedilebilir oluyordu ve ufak bir büyüklükle başlayıp çapını genişletiyordu. Yüzeyi pütür pütür ve sert oluyordu.
Bu tür egzamalar şöyle açıklanıyor: Egzama olgularının yüzde 8′i derideki yağ bezlerinin aşırı yağ salgılamasına bağlıdır (seboreik dermatit) ve daha çok yeni doğanda kabuklanma biçiminde görülür. Kalan yüzde 6’sını da terleme bozukluğuna (dishidroz) bağlı egzamalar oluşturur. Kızımın bu hali de muhtemelen eşin dostun bol tükürüklü öpücükleri, anne sütünün yağlı yapısı, emerken memeye yapışan bebeğin yüzünün terlemesi gibi nedenlerden meydana gelmişti.
Kızımın bu hali geçtikten sonra bir süre egzama etkisi görülmedi. 1 yaşına doğru ise kol ve bacaklarında egzama başladı. Demir 1 TL büyüklüğünde kuruluklar oluyordu. Önce gözle belli olmuyor, sadece elle hissedilebilir oluyordu ve ufak bir büyüklükle başlayıp çapını genişletiyordu. Yüzeyi pütür pütür ve sert oluyordu.
Akla gelen ilk soru: Neden oluyor? Bu soruya doktorlar da kesin bir cevap
veremiyorlar. (Bilgi için bkz. http://www.saglik.im/egzama/)
Egzamaların yüzde 70′i yabancı maddelerle temasa bağlıdır (temas dermatiti); yüzde 16’sı ise atopik dermatit adıyla anılan alerjik deri hastalığıdır.
Sadece temastan kaynaklanan egzamanın kesin nedeni biliniyor. Bu tür egzama bebeğin sürekli etkisinde kaldığı alerji yapıcı maddelerden kaynaklanıyor: Bebeğin suratına sürtünen yumuşak pamuk dışındaki kumaşlar (polar, yünlüler, tüylü pelüş, sentetik kumaşlar özellikle giysilerdeki etiketler, sert kumaşlar), metal alerjisi (giysilerdeki çıtçıtlar), popo silmekte kullanılan ıslak mendillerdeki kimyasallar (yüze vuruyormuş) ya da gıda alerjisi (özellikle süt ve süt ürünleri, yumurta beyazı, domates, pirinç, ceviz, dana eti, balık, tahin, susam, narenciye ve kırmızı meyveler) ve bence en önemlisi kullandığımız deterjanlar neden olabilir.
Atopik (yani olağan dışı) egzamada ise bebeğin derisi her uyarana karşı duyarlı olabiliyor. Atopik dermatite yatkınlık yalnızca yapısal açıdan egzamaya eğilimli olmaktan değil astım ve alerjik nezle (örneğin saman nezlesi) hastası olmaktan da kaynaklanabilir. Kişiye özgü yapısal etken bazen bu üç hastalığın aynı anda ya da art arda ortaya çıkmasına neden olur. Hastaların yüzde 16-50’sinde astım, yüzde 10-20’sinde saman nezlesi gelişir. Doktorlar alerjik bünyeli bebeklerde sıklıkla egzamaya rastlandığını söyleyip, ailede alerji veya astım hastası olan olup olmadığını soruyorlar. Benim eşimde ve kayınpederimde de seboreik dermatit olduğundan, kızımda olmasını hiç garipsememiştim.
Deride ilk belirtiler doğumu izleyen altı hafta içinde ortaya çıkar (bkz. yukarıdaki resim). Bunlar daha çok bebeğin yüz ve yanaklarındadır. Kırmızı ve hafif kabarık lekelerin yüzeyinde küçük kesecikler, çok ince yarıklar vardır; bunların parçalanmasıyla beyaz bir sıvı akar; ardından da beyaz-sarı bir kabuk oluşur. Hastalığın saçlı deriye yayılmasının tipik belirtisi saçların birleşmesidir. Önceleri yalnız yüzde görülen atopik dermatit, zamanla gövde, kol ve bacaklara, sonunda da bütün vücuda yayılır. Hastalık özellikle kilosu ve gelişmesi ortalamanın üstünde olan bebeklerde görülür. Atopik dermatitte iki aşamalı bir gelişme gözlenir. İlk aşama bebek bir yaşını tamamlamadan önce başlar ve iki yaşına doğru kendiliğinden geçer. İkinci aşama ise hemen her zaman okul çağında ya da ergenliğe doğru ortaya çıkar. Kısa ya da uzun bir iyilik döneminden, genellikle yıllar süren bir sessizlikten sonra atopik dermatit, özellikleri değişmiş olarak vücudun her iki yanında büyük eklem çevresinde ortaya çıkar (kızımdaki gelişim de aynen böyle oldu). Dizlerin arkası, dirsek kıvrımları ve yüzde özellikle dudak çevresi en sık yerleştiği bölgelerdir. Tedavi süreklilik ve dikkat gerektirir. Hastalığın yeniden alevlenme belirtileri ortaya çıktığında hemen tedavi önlemleri alınmalıdır. Çocuk hastaların tedavisinde anne babanın dikkati, lezyonların yayılmasını önlemek açısından çok önemlidir. Yani kısaca egzaması olan bir bebeğiniz varsa egzama konusunda her zaman tetikte olmanız gerekiyor. Arada sırada parmak uçlarınızı bebeğinizin derisi üstünde dolaştırıp kuruluk var mı diye kontrol etmek en kolay yöntem.
Egzamaların yüzde 70′i yabancı maddelerle temasa bağlıdır (temas dermatiti); yüzde 16’sı ise atopik dermatit adıyla anılan alerjik deri hastalığıdır.
Sadece temastan kaynaklanan egzamanın kesin nedeni biliniyor. Bu tür egzama bebeğin sürekli etkisinde kaldığı alerji yapıcı maddelerden kaynaklanıyor: Bebeğin suratına sürtünen yumuşak pamuk dışındaki kumaşlar (polar, yünlüler, tüylü pelüş, sentetik kumaşlar özellikle giysilerdeki etiketler, sert kumaşlar), metal alerjisi (giysilerdeki çıtçıtlar), popo silmekte kullanılan ıslak mendillerdeki kimyasallar (yüze vuruyormuş) ya da gıda alerjisi (özellikle süt ve süt ürünleri, yumurta beyazı, domates, pirinç, ceviz, dana eti, balık, tahin, susam, narenciye ve kırmızı meyveler) ve bence en önemlisi kullandığımız deterjanlar neden olabilir.
Atopik (yani olağan dışı) egzamada ise bebeğin derisi her uyarana karşı duyarlı olabiliyor. Atopik dermatite yatkınlık yalnızca yapısal açıdan egzamaya eğilimli olmaktan değil astım ve alerjik nezle (örneğin saman nezlesi) hastası olmaktan da kaynaklanabilir. Kişiye özgü yapısal etken bazen bu üç hastalığın aynı anda ya da art arda ortaya çıkmasına neden olur. Hastaların yüzde 16-50’sinde astım, yüzde 10-20’sinde saman nezlesi gelişir. Doktorlar alerjik bünyeli bebeklerde sıklıkla egzamaya rastlandığını söyleyip, ailede alerji veya astım hastası olan olup olmadığını soruyorlar. Benim eşimde ve kayınpederimde de seboreik dermatit olduğundan, kızımda olmasını hiç garipsememiştim.
Deride ilk belirtiler doğumu izleyen altı hafta içinde ortaya çıkar (bkz. yukarıdaki resim). Bunlar daha çok bebeğin yüz ve yanaklarındadır. Kırmızı ve hafif kabarık lekelerin yüzeyinde küçük kesecikler, çok ince yarıklar vardır; bunların parçalanmasıyla beyaz bir sıvı akar; ardından da beyaz-sarı bir kabuk oluşur. Hastalığın saçlı deriye yayılmasının tipik belirtisi saçların birleşmesidir. Önceleri yalnız yüzde görülen atopik dermatit, zamanla gövde, kol ve bacaklara, sonunda da bütün vücuda yayılır. Hastalık özellikle kilosu ve gelişmesi ortalamanın üstünde olan bebeklerde görülür. Atopik dermatitte iki aşamalı bir gelişme gözlenir. İlk aşama bebek bir yaşını tamamlamadan önce başlar ve iki yaşına doğru kendiliğinden geçer. İkinci aşama ise hemen her zaman okul çağında ya da ergenliğe doğru ortaya çıkar. Kısa ya da uzun bir iyilik döneminden, genellikle yıllar süren bir sessizlikten sonra atopik dermatit, özellikleri değişmiş olarak vücudun her iki yanında büyük eklem çevresinde ortaya çıkar (kızımdaki gelişim de aynen böyle oldu). Dizlerin arkası, dirsek kıvrımları ve yüzde özellikle dudak çevresi en sık yerleştiği bölgelerdir. Tedavi süreklilik ve dikkat gerektirir. Hastalığın yeniden alevlenme belirtileri ortaya çıktığında hemen tedavi önlemleri alınmalıdır. Çocuk hastaların tedavisinde anne babanın dikkati, lezyonların yayılmasını önlemek açısından çok önemlidir. Yani kısaca egzaması olan bir bebeğiniz varsa egzama konusunda her zaman tetikte olmanız gerekiyor. Arada sırada parmak uçlarınızı bebeğinizin derisi üstünde dolaştırıp kuruluk var mı diye kontrol etmek en kolay yöntem.
Bebeklerinde egzama ile karşılaşan aileler çocukları doktor doktor dolaştırıp bir çare arıyorlar. Ama aslında korkulacak bir durum değil. Eğer alerjik egzama değilse, çoğunlukla 2 yaşına kadar azalarak geçiyor. Benim kızımınki ise 2,5 yaşından sonra tamamen geçti. Bazı insanlarda, hormonal dönemde yağ bezeleri aktif olarak çalışmaya başlayıp da cilt yağlanınca geçermiş. Bizim babamızda da aynı sorun olduğundan ben geçmeyecekmiş gibi hazırlamıştım kendimi, aşağıda saydığım tüm önlemlerle kızarmadan, kuruluk aşamasında yok etmeyi başarabiliyordum ve benden başka kimse kızımın egzaması olduğunu anlayamıyordu. Zaman içerisinde tamamen yok oldu. Sadece en son geçen birkaç tanesinin yerinde beyaz lekeleri kaldı. Zaman içinde onların da yok olacaklarını ümit ediyorum.
Alerji ise 1 yaş altındaki çocukların bağışıklık sistemi henüz tam olarak gelişmediğinden tespit edilemiyor. Yani 1 yaş altındaki çocuğunuza alerji testi yaptırırsanız bilin ki testin negatif çıkması, alerji olmadığını göstermeyebilir. Bu nedenle boşuna çocuğu doktor doktor dolaştırıp, kan testleri yaptırıp yıpratmayın. Çocuk cildi konusunda uzman bir tek dermatoloğun görmesi yeterli oluyor. Biz Prof. Dr. Orhan Baransü'ye gitmiştik. Tavsiyelerini uyguladık ve ilaçsız sorunumuzu çözdük. Bir şekilde okursa, buradan kendisine teşekkür etmek istiyorum. Kızımın artık "bebek gibi" bir cildi var, sayesinde :)
Şimdi bizim uyguladığımız yöntemleri anlatacağım ama öncelikle tekrar söylemek isterim ki bizim uyguladığımız yöntemler kızımın cilt tipine ve egzama tipine uygun olarak doktorun önerdiği yöntemlerdir. Dolayısıyla her cilt tipi ve her tür egzama için işe yarayacağı garantisini veremiyorum ama en azından doğal yöntemler, zararı olmayacağı da kesin.
Egzamanın tedavi yöntemini anlayabilmek için egzamanın ne zamanlar ortaya çıktığını bilmek gerekiyor. Doktora başvurduğunuzda genellikle şu soruları soruyor size:
- Eviniz kaç derece?
Egzama kuruluğu sevmez, yani cilt nemli tutulmalıdır. Ev sıcaklığının kesinlikle 23 derecenin üzerinde olmaması gerekiyor; ideal olarak 22 derece civarı olmalı. Ev sıcak
olunca evi ne kadar nemlendirmeye çalışsanız da çocuğun cildi kurur. Kaloriferler nedeniyle de ortam havası kurur ve bu da egzamayı arttırır. Sürekli kaloriferlerin çalıştığı bir ortamda yaşıyorsanız kış aylarında bebeğin odasında nem cihazı çalıştırmayı deneyebilirsiniz.
- Ne sıklıkla banyo yaptırıyorsunuz?
Her gün sıcak su ile banyo yaptırmak cildi kurutur. Ya daha az sıklıkla banyo yaptırın (mesela gün aşırı) ya da ılık su ile banyo yaptırın. Ayrıca banyo sırasında kullandığınız saç ve vücut şampuanları, kese ve lif de cildi kurutuyor. Ben 3 senedir hemen her gün duş aldırdığım halde, haftada sadece 1 kere (gerekliyse nadiren 2 defa) köpüklü banyo yaptırıyorum. Geriye kalan banyolarında sadece ılık su kullanıyorum. Ilık suyun içine de ya mısır nişastası ya da doğal yağlardan koyuyorum. Banyo suyuna damlatılan birkaç damla doğal yağ cildi nemlendirmek için birebir. Kese vs de kullanmıyorum. Kızımın vücudunu elimle ovalıyorum. İçinde ne olduğunu bilmediğiniz şampuanlar yerine de saf zeytinyağı ya da sabun cevizi sabununu tavsiye ederim. Atopik dermatit tedavisi için kükürtlü kremler tavsiye ediliyor doktorlar tarafından. Denemedim ama kükürtlü sabunlar da işe yarayabilir belki.
- Bebeğin cildini nasıl nemlendiriyorsunuz?
Cilt kuruluğuna ve egzamaya karşı esas olan cildi nemli tutmak ve bunun için de düzenli bakım gerekiyor.
Cildi nemli tutmanın en bilinen yolu ıslak cildin üzerine yoğun bir krem
ya da yağ sürerek nemi cildin içine hapsetmektir. Her gün duş aldırılan
bebeğin cildine nemlendirici bir krem sürülebilir. Belirli markaları çok övüyorlar. Ben ise bildik markalar yerine değişik markaların
organik kremlerini kullandım. Zira bence önemli olan kremin markası
değil, nasıl kullanıldığı. Nemli cilde düzenli olarak her gün
uygulanırsa her krem ya da yağ işe yarar bence. "Atopik ciltler ya da
hassas ciltler için nemlendirici arıyorum" dediğinizde her markanın
tonlarca ürünü olduğunu göreceksiniz. Bence basit bir vazelin bile amaca
hizmet etmek açısından yeterli gelecektir. Ayrıca unutmamak gerekiyor ki, bebeğin cildine çok fazla krem sürmek de cilt bariyerinin oluşumunu
geciktirebiliyormuş. Günde 2 kez krem sürmek yeterli. Kızımın egzamasının olduğu dönemlerde sabah uyanır uyanmaz ve akşam duş aldıktan sonra nemlendirici krem sürüyordum. Önemli olan bu uygulamayı DÜZENLİ yapmak, aksatmamak. Bir de krem tek başına yeterli değil, kremi
sürmeden önce bebeğin cildini suyla hafif nemlendirmek ve kremi öyle sürmek daha çok işe yarıyor. Banyodan sonra doğal yağlarla (badem yağı, kantaron yağı, avokado yağı, susam yağı vs) yağlamak da suyu yani nemi deriye hapsediyor. Ama benim tavsiyem asla bebe yağı kullanmamanız. İçlerinde ne var bilmiyorum ama hamileyken bebe yağını ben kendimde kullandığımda cildimi daha da kuruttuğu hissine kapılmıştım. O nedenle kızıma kullanmadım. Doğal yağlardan kullanmak istemiyorsanız medikal yağlardan da kullanabilirsiniz.
Eğer yağ yerine krem kullanmak istiyorsanız vazelin benzeri yoğun etki yapan ve sıklıkla tavsiye edilen bir krem daha var: Oalitim Gel. Ama unutmayın ki bu krem de aslında sıvı parafin, yani bir petrol türevi. Dolayısıyla ben bu kremi kullanılması taraftarı da değilim. Ama kortizondan daha zararsız olduğunu düşünüyorum.
Ben tavsiye üzerine şu kremi kullandım ve çok faydasını gördüm:
İnatçı olan egzamalara Melvita marka organik pişik kremi sürüyordum. Denemiş bir annenin tavsiyesi üzerine almıştım, ben de memnun kaldım. Bana "4. kere sürdükten sonra kesin geçiyor" demişti, ben de aynısını söyleyebilirim. Düzenli olarak arka arkaya her gece sürünce 4. gecede geçiriyor. İçinde kalendula, pamuk ve zeytin yağları var. Vücut tarafından zor emiliyor, sürünce deride beyaz bir tabaka halinde kalıyor. O nedenle akşamları yatırmadan sürüyordum.
Eğer yağ yerine krem kullanmak istiyorsanız vazelin benzeri yoğun etki yapan ve sıklıkla tavsiye edilen bir krem daha var: Oalitim Gel. Ama unutmayın ki bu krem de aslında sıvı parafin, yani bir petrol türevi. Dolayısıyla ben bu kremi kullanılması taraftarı da değilim. Ama kortizondan daha zararsız olduğunu düşünüyorum.
Ben tavsiye üzerine şu kremi kullandım ve çok faydasını gördüm:
İnatçı olan egzamalara Melvita marka organik pişik kremi sürüyordum. Denemiş bir annenin tavsiyesi üzerine almıştım, ben de memnun kaldım. Bana "4. kere sürdükten sonra kesin geçiyor" demişti, ben de aynısını söyleyebilirim. Düzenli olarak arka arkaya her gece sürünce 4. gecede geçiriyor. İçinde kalendula, pamuk ve zeytin yağları var. Vücut tarafından zor emiliyor, sürünce deride beyaz bir tabaka halinde kalıyor. O nedenle akşamları yatırmadan sürüyordum.
- Kortizon kullandıktan sonra ne kadar süre içinde kuruluğun tekrar ortaya çıktığı da önemli bir gösterge.
Eğer 2 yaş altı her tür kuruluk ya da egzamada panik halinde doktora
koşarsanız, doktorunuz da sizi rahatlatmak için kortizonlu kremlerden
verecektir. Kortizonlu kremler egzamayı geçirmiyor ama baskılıyor. Yani
kremi kullandığınız sürece egzama ortaya çıkmıyor ama kremi kullanmayı
kesince tekrar beliriyor. Dolayısıyla aslında bir tedavi yöntemi değil,
sadece ailenin içini rahatlatmaya yönelik. Aynı şekilde deniz suyu ve
güneş de egzamayı baskılıyor. Yaz bitip, kış başlayınca egzama tekrar
ortaya çıkıyor. Kortizonlu kremleri kısa süreli kullanmanın doğrudan bir
zararı yokmuş. Ancak uzun süreli ve yoğun kullanımlarda yan etkileri
ortaya çıkıyormuş. Ben yine de minicik bir bebeğin cildine kortizonlu
krem sürülmesi taraftarı değilim. Kortizonlu kremi sürmeyi kestikten sonra kuruluğun ortaya çıkma süresi yukarıdaki önlemleri almanıza rağmen uzamıyorsa kortizonlu krem sürmenin de bir anlamı kalmıyor. Kortizonlu kremlerden vazgeçince daha uzun süreli düzelme
elde ettiklerini söyleyenleri de gördüm ayrıca.
- Bebeğin çamaşırlarını neyle yıkıyorsunuz?
Hani biz çocukların çamaşırlarını sabun tozu ile yıkıyoruz ya
genellikle? Prof. Dr. Orhan Baransü, alerjik ciltleri olan çocukların
çamaşırlarının sabun tozu ile yıkanmasını istemiyor. Sabun tozu iyi
durulanmaz ve kumaşta yapışık kalırmış, bu da cildi iyice
kuruturmuş. Normal deterjanla yıkamamızı önermişti. Yumuşatıcı ise külliyen yasak. Zira yumuşatıcılar kumaş ipliklerinin etrafına yapışarak bir tabaka oluşturmak suretiyle kumaşta yumuşaklık hissi yaratıyorlar (Yumuşatıcılar hakkında kısa bir bilgi için bkz: http://sabunagaci.wordpress.com/2012/06/13/sss-sabun-cevizine-ekstra-durulamaya-gerek-var-mi-2/). Dolayısıyla yumuşatıcı kullanmak bebeğin giydiği kıyafetlerdeki bu tabakanın, bebeğin cildini tahriş etmesine yol açıyor. Ben toz sabun kullanmayı kesmekten daha da iyi bir şey yaptım ve sabun cevizi kullanmaya başladım. Sabun cevizi kullandığımızdan beri eşimde de kızımda da egzama olmuyor. Sabun cevizim bitip de başka bir deterjan kullanırsam eşimdeki egzama hemen tekrar çıkıveriyor. Dolayısıyla bizim evde tüm kıyafetler sabun cevizi ile yıkanıyor. Yukarıda linkini verdiğim sitedeki kimyager anne de alerjik bünyeli oğlu için tüm ev, çamaşır ve vücut temizliği için sabun cevizi kullanıyor ve o da bizim gibi faydasını gördüğü için satışını da yapıyor: http://www.sabunagaci.com/p/about-us.html
Ve en son olarak kızımda en çok işe yarayan ve Prof. Dr. Orhan Baransü'nün tavsiyesi olan tüyoyu veriyorum: Mısır nişastası banyosu. Papatya suyu ve kaya tuzu (ya da karbonat) ile yapılan banyonun da işe yaradığı söyleniyor ama ben kendi denediğim yöntemi anlatayım:
Yukarıda da yazdığım gibi haftada sadece 1 kere köpüklü banyo yaptırmama rağmen her gün kızımı ılık suya sokuyorum. Bebek küvetini doldurup kızımı da içine oturtuyorum. Orhan Bey, bebek küveti için 30 gr, normal küvet için 100 gr mısır nişastasının yeteceğini söylemişti. Ama benim kızım nişastanın eriyişini izlemeyi çok sevdiğinden (böylece banyo saatlerinde deney de yapmış oluyoruz) bazen bir paketi bile boşaltabiliyor. Sıkılana kadar nişastalı ılık suda oynadıktan sonra durulamadan çıkarıyorum. Yüzündeki kuruluklara da nişastayı suda ezip sürüyorum. Çok küçük bebekler için serum fizyolojik de kullanılabilir. Hatta ben çok severim, doğal gül suyu da başka bir alternatif olabilir.
Ama sonuç olarak belirtmek isterim ki bu doğal bir yöntem olduğundan ilk kullanımlarda, ilaç gibi aniden sonuç veren bir etki beklememek gerekiyor.
Hamileliğin
sonlarına doğru safra asitlerinin yükselmesinden dolayı oluşan
kaşıntılar için de yine aynı yöntemi deneyebilirsiniz. Kendisinde deneyince faydasını daha rahat anlıyor insan.
Son olarak hatırlatmak isterim ki egzama şak diye geçen bir rahatsızlık değil. İlk
coştuğu zaman doktor tavsiyesi ile kullanacağınız ilaçlı kremlerle
biraz sakinleştirip, sonra her gün ama her gün devamlı ve düzenli bakım
gerektiriyor.