7 Ağustos 2013 Çarşamba

3,5 Yaşında Çocukla Meis (Kastellorizo) Adası - II (Mavi Mağara)

Mavi Mağara: http://en.wikipedia.org/wiki/Blue_Cave_(Kastelorizo)

Meis'te görülmesi gereken en temel yerleri hızlıca gezmek için plan şu: Sabah adaya iner inmez bir deniz taksisi ile anlaşılıyor. Sonra aşağıda görülen merdivenlerden yukarı doğru tırmanıp gitgide artan eğimli yolda sabah sporu yaparak St. Jean Şövalyeleri'nden kalan ve adanın adını, üzerinde inşa edildiği kızıl kayalardan aldığı kaleye varılıyor.



Kalenin sadece dış duvarları sağlam kalmış ama kaleden görülen manzara muazzam.


Liman kaleden bakıldığında böyle görülüyor:

Blue Star Ferries, Rodos Meis arası işleyen bir feribot. Adanın limanı dar olmasına rağmen çok derinmiş. Bu nedenle antik çağlardan beri büyük gemilerin geldikleri doğal bir limanmış.
Bu fotoğrafta da limana en yakın plaj olan Mandraki Koyu'nun kaleden görüntüsü görülüyor. Meis'in plajları da Kaş'ınkiler gibi çakıllı.
Kaleden bakıldığında Mandraki Plajı'nın hizasında sol tarafta kalan adada yer alan plajın adı da: Aya Yorgi Plajı.

Kaleden aşağı inerken adanın müzesine gidilebilir. Zira müze 1399-1522 yılları arasında çıktığımız kalenin dış istihkam duvarları arasında yer alıyormuş. 1522-1912 arasında da Osmanlı yönetiminin merkezi olarak kullanılmış. Müzenin adadaki ismi "Konaki". Müzede adanın antik zamanlardan günümüze kadarki tarihinden kalıntılar, adanın eski ihtişamlı günlerine ait fotoğraflar vs sergileniyor. Ama benim en çok geleneksel kültürlerine, folklörlerine ilişkin objeler çekti.

Yöresel kıyafetlerinin Anadolu kadın kıyafetinden çok da bir farkı yok.

Hakeza, yer yatakları ve yastıkları da Anadolu'dakilere çok benziyor.

En son dantelleri gördüm, belki örneğini çıkarmak ister diye annem için fotoğrafladım :)
Dantel kültürü diğer ülkelerde hemen hemen hiç yok.

Eskiden kapılar ahşapmış, omuz atsan kırılacak türden. Artık evlerin içinde o kadar değerli şeyler saklıyoruz ki, kapılarımızı da demirden çelikten yapıp, kat kat da anahtar koyuyoruz...

Bu da yöresel erkek kıyafeti, efelere benziyor...

Müze ücreti 2 Avro.

Müzeden çıktıktan sonra deniz taksisi ile Mavi Mağara'ya gidilebilir:

Biz Kostas'ın taksisine biniyoruz. Bizi önce Mavi Mağara'ya götürüp,
sonra Aya Yorgi Plajı'na bırakıp sonra da oradan alıp
 limana geri getirmek için adam başı 50 Avro istiyor.

Meis'teki Mavi Mağara'yı ziyaret edecekseniz sabah saatlerinde gidilmesi gerekiyor çünkü saat 10.00-11.00 gibi sular yükselmeye başlıyormuş. Ama günübirlik turlarla zaten 10.30'dan önce Meis'te olmak ve dolayısıyla 11.00'dan önce Mavi Mağara'ya ulaşabilmek mümkün değil. Bu durumda olabildiğince küçük bir motorlar sizi taşıyacak bir kaptanla anlaşmanız gerekiyor ki yukarıda görülen daracık delikten girebilesiniz. Bir ikinci ihtimal de mağaraya yüzerek girmek ama aslında çok tehlikeli. Çünkü içeriden çıkış yapan motorların kaptanları da tekne içine tamamen uzanmak zorunda kaldıklarından, mağara kapısı önünde yüzenleri görebilmeleri mümkün değil. Dolayısıyla bir kaza olması içten bile değil.

Fotoğraf http://www.dunyayigezmek.com/meis-adasi/ adresinden alınmıştır.

Fotoğraf http://www.dunyayigezmek.com/meis-adasi/ adresinden alınmıştır.



Ortada görülen mini motor Kostas'ın taksisi.
Sağdaki masalar ise Kostas'ın oğluna ait restoranın masaları.
Hız motoru ile zıplaya zıplaya ve suratımıza su damlaları vura vura yolculuk yapmak çocuklar için çok farklı ve heyecanlı bir deneyim oldu. Hele hele Mavi Mağara'nın kapısından geçmek için motordaki herkesin yere uzanması ve mağaranın içindeki fosforlu mavi renk, çocukları da bizi de çok heyecanlandırdı. Hele bir de fok görebilseydik tam olacaktı...

Mavi Mağara: Güneş ışıkları mağaranın içine deniz dibinden yansıyarak girmekte ve mavi parlak fosforesson rengi meydana getirmektedir.
Mavi Mağara'dan sonra, kaleden gördüğümüz Aya Yorgi Plajı'na gidiyoruz:

Aya Yorgi (Saint George) Plajı çok sessiz sakin. Plajda yemek yenilebilecek, duş alınabilecek ve şezlonglarından yararlanılabilecek bir tesis var. Tesisi işletenler de Türk. Denize merdivenle iskeleden giriliyor.

Biraz yüzdükten sonra fotoğrafta sağda görülen alan sığ ve kumluk, ayrıca minik minik kumsalları var. Kontes orada oynamaya deli oldu, zor ayırdık. Tüm bir günü orada geçirebilirdik sanırım.

Fotoğrafın sol tarafından açık yeşil renkte görünen ve insanların yüzdüğü alan da
bir buçuk metre civarında ve kumluk bir alan.

Yunan adasına gidip de deniz ürünü yemeden olmaz. Karavida isimli deniz böceği ve cimcime karides denen ve kabuğuyla yenen karidesleri çok meşhur. İlk defa gördüğüm Akdeniz balıkları da var. Kaş'ta balıkçılık hemen hemen ölmüş, taze balık bulamıyoruz. Oysa burada insanlar avlanmaya devam ediyorlar ki turizm gelirleri Kaş'tan fazlaymış. 


Kontes neredeyse kendisi kadar olan balığın ağzını, dişlerini inceledi durdu...

İşte cimcimeler :)

Kurutulmuş ahtapot da Yunan adalarının bir diğer spesiyalitesi...

Mythos birasını içip de beğenmeyen yok. Kalamarlar tazecik, çok lezzetli. Ama boşuna tarator sos sormayın, Yunanistan'da kalamarın yanında sadece limon geliyor.

Izgara karides...

Böcekler, balıklar :)))

Yemek yemek için Paragadi Restorant'ı tercih ediyoruz. Nedeni ise garsonu :) O kadar tatlı bir garsonları var ki önerilen diğer yerleri reddedip ısrarla burada yemeye devam ediyoruz. Paragadi Restoran, Kostas'ın oğlunun restoranıymış. Kendisiyle de tanıştık. Hoşsohbet kibar bir adam. Çok beğendiğimiz ve bizi müdavimleri yapan garson kız ise baldızıymış. Adı Atiri. Yunanistan'da İngilizce öğretmenliği okuyup, atanamayınca adaya çalışmaya gelmiş. Yunanlılar Türkler'e ne kadar çok benziyor, değil mi? :) Garsonun peşinden restorana giden bir tek biz değilmişiz, bu garsonu beğenen bizden başka Türkler de varmış:


http://sivaspostasi.com.tr/meis-adasinda-paragadi/
http://www.sandaletliseyyah.com/2012/12/meis-adasi-kas-ekim-2012_28.html


Yemekten sonra "Frappe" içmek bir gelenek olmuş artık Yunan adalarında, hani neredeyse milli içecek olmuş. Ama Yunan kahvesi isterseniz de güzel bir Türk kahvesi içebilirsiniz :) Duty Free'ye girerseniz Jaegermeister fiyatlarına bir göz atın, gerçekten ucuz. Lokantada ödenen fiyatlar da Kaş'a nazaran çok ucuz, hafta sonları sırf yemek yemeye Meis'e gidenler var. Ayrıca naktiniz biterse üzülmeyin, adada Türk Lirası da geçiyor.
Meis'te tekne ile gidilebilecek yerler de var.

Meis aslında küçük bir ada ama gezmeye, yüzmeye, deniz canlılarına meraklı olanlar için yapacak çok şey var. 3-4 gün bile yetmeyebilir. 

6 yorum:

  1. Manzara harika. O daracık limana o gemi nasıl sığmış, inanamadım!
    Dantel başka ülkelerde yok demişsin ama Macaristan, Viyana, hatta İskandinav ülkelerinde bile dantel kültürü var. Belki bizimki kadar çeşit yoktur, orasını bilmemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dantel kültürü yok derken yanlış anlaşılmaya müsait bir ifade kullanmışım, benim hatam... Dantel esasen Mısır ve Yunan kültüründen çıkma kabul ediliyor. Dolayısıyla Avrupa'da ve hatta Avrupa göçmenlerinden öğrenen Kuzey Amerika yerlileri arasında da dantel yapılmış. Ancak elbette sanayileşme ile birlikte çalışan kadın sayısı arttıkça dantel işleme ve kullanma miktarı düşüyor sanırım. Ama bizim ülkemizde dantel hala işleniyor, çeyizlere giriyor ve süsleme aracı olarak evlerde kullanılıyor. Kastettiğim buydu, yoksa özellikle Avrupa ülkelerinde dantel biliniyor ve hatta çerçeveletip sağa sola filan asıyorlar :)

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Instagram

Instagram

Twitt'le

Translate

İstatistiklerim


View My Stats