Kaleden aşağı inerken adanın müzesine gidilebilir. Zira müze 1399-1522 yılları arasında çıktığımız kalenin dış istihkam duvarları arasında yer alıyormuş. 1522-1912 arasında da Osmanlı yönetiminin merkezi olarak kullanılmış. Müzenin adadaki ismi "Konaki". Müzede adanın antik zamanlardan günümüze kadarki tarihinden kalıntılar, adanın eski ihtişamlı günlerine ait fotoğraflar vs sergileniyor. Ama benim en çok geleneksel kültürlerine, folklörlerine ilişkin objeler çekti.
Meis'teki Mavi Mağara'yı ziyaret edecekseniz sabah saatlerinde gidilmesi gerekiyor çünkü saat 10.00-11.00 gibi sular yükselmeye başlıyormuş. Ama günübirlik turlarla zaten 10.30'dan önce Meis'te olmak ve dolayısıyla 11.00'dan önce Mavi Mağara'ya ulaşabilmek mümkün değil. Bu durumda olabildiğince küçük bir motorlar sizi taşıyacak bir kaptanla anlaşmanız gerekiyor ki yukarıda görülen daracık delikten girebilesiniz. Bir ikinci ihtimal de mağaraya yüzerek girmek ama aslında çok tehlikeli. Çünkü içeriden çıkış yapan motorların kaptanları da tekne içine tamamen uzanmak zorunda kaldıklarından, mağara kapısı önünde yüzenleri görebilmeleri mümkün değil. Dolayısıyla bir kaza olması içten bile değil.
|
Ortada görülen mini motor Kostas'ın taksisi.
Sağdaki masalar ise Kostas'ın oğluna ait restoranın masaları. |
Hız motoru ile zıplaya zıplaya ve suratımıza su damlaları vura vura yolculuk yapmak çocuklar için çok farklı ve heyecanlı bir deneyim oldu. Hele hele Mavi Mağara'nın kapısından geçmek için motordaki herkesin yere uzanması ve mağaranın içindeki fosforlu mavi renk, çocukları da bizi de çok heyecanlandırdı. Hele bir de fok görebilseydik tam olacaktı...
|
Mavi Mağara: Güneş ışıkları mağaranın içine deniz dibinden yansıyarak girmekte ve mavi parlak fosforesson rengi meydana getirmektedir. |
Mavi Mağara'dan sonra, kaleden gördüğümüz Aya Yorgi Plajı'na gidiyoruz:
|
Aya Yorgi (Saint George) Plajı çok sessiz sakin. Plajda yemek yenilebilecek, duş alınabilecek ve şezlonglarından yararlanılabilecek bir tesis var. Tesisi işletenler de Türk. Denize merdivenle iskeleden giriliyor. |
|
Biraz yüzdükten sonra fotoğrafta sağda görülen alan sığ ve kumluk, ayrıca minik minik kumsalları var. Kontes orada oynamaya deli oldu, zor ayırdık. Tüm bir günü orada geçirebilirdik sanırım. |
|
Fotoğrafın sol tarafından açık yeşil renkte görünen ve insanların yüzdüğü alan da
bir buçuk metre civarında ve kumluk bir alan. |
Yunan adasına gidip de deniz ürünü yemeden olmaz. Karavida isimli deniz böceği ve cimcime karides denen ve kabuğuyla yenen karidesleri çok meşhur. İlk defa gördüğüm Akdeniz balıkları da var. Kaş'ta balıkçılık hemen hemen ölmüş, taze balık bulamıyoruz. Oysa burada insanlar avlanmaya devam ediyorlar ki turizm gelirleri Kaş'tan fazlaymış.
|
Kontes neredeyse kendisi kadar olan balığın ağzını, dişlerini inceledi durdu... |
|
İşte cimcimeler :) |
|
Kurutulmuş ahtapot da Yunan adalarının bir diğer spesiyalitesi... |
|
Mythos birasını içip de beğenmeyen yok. Kalamarlar tazecik, çok lezzetli. Ama boşuna tarator sos sormayın, Yunanistan'da kalamarın yanında sadece limon geliyor. |
|
Izgara karides... |
|
Böcekler, balıklar :))) |
Yemek yemek için Paragadi Restorant'ı tercih ediyoruz. Nedeni ise garsonu :) O kadar tatlı bir garsonları var ki önerilen diğer yerleri reddedip ısrarla burada yemeye devam ediyoruz. Paragadi Restoran, Kostas'ın oğlunun restoranıymış. Kendisiyle de tanıştık. Hoşsohbet kibar bir adam. Çok beğendiğimiz ve bizi müdavimleri yapan garson kız ise baldızıymış. Adı Atiri. Yunanistan'da İngilizce öğretmenliği okuyup, atanamayınca adaya çalışmaya gelmiş. Yunanlılar Türkler'e ne kadar çok benziyor, değil mi? :) Garsonun peşinden restorana giden bir tek biz değilmişiz, bu garsonu beğenen bizden başka Türkler de varmış:
http://sivaspostasi.com.tr/meis-adasinda-paragadi/
http://www.sandaletliseyyah.com/2012/12/meis-adasi-kas-ekim-2012_28.html
Yemekten sonra "Frappe" içmek bir gelenek olmuş artık Yunan adalarında, hani neredeyse milli içecek olmuş. Ama Yunan kahvesi isterseniz de güzel bir Türk kahvesi içebilirsiniz :) Duty Free'ye girerseniz Jaegermeister fiyatlarına bir göz atın, gerçekten ucuz. Lokantada ödenen fiyatlar da Kaş'a nazaran çok ucuz, hafta sonları sırf yemek yemeye Meis'e gidenler var. Ayrıca naktiniz biterse üzülmeyin, adada Türk Lirası da geçiyor.
|
Meis'te tekne ile gidilebilecek yerler de var. |
Meis aslında küçük bir ada ama gezmeye, yüzmeye, deniz canlılarına meraklı olanlar için yapacak çok şey var. 3-4 gün bile yetmeyebilir.
Manzara harika. O daracık limana o gemi nasıl sığmış, inanamadım!
YanıtlaSilDantel başka ülkelerde yok demişsin ama Macaristan, Viyana, hatta İskandinav ülkelerinde bile dantel kültürü var. Belki bizimki kadar çeşit yoktur, orasını bilmemiyorum.
Dantel kültürü yok derken yanlış anlaşılmaya müsait bir ifade kullanmışım, benim hatam... Dantel esasen Mısır ve Yunan kültüründen çıkma kabul ediliyor. Dolayısıyla Avrupa'da ve hatta Avrupa göçmenlerinden öğrenen Kuzey Amerika yerlileri arasında da dantel yapılmış. Ancak elbette sanayileşme ile birlikte çalışan kadın sayısı arttıkça dantel işleme ve kullanma miktarı düşüyor sanırım. Ama bizim ülkemizde dantel hala işleniyor, çeyizlere giriyor ve süsleme aracı olarak evlerde kullanılıyor. Kastettiğim buydu, yoksa özellikle Avrupa ülkelerinde dantel biliniyor ve hatta çerçeveletip sağa sola filan asıyorlar :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilDünyada ne güzellikler var, değil mi?
SilGüzel yazı
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Sil